Konuya cevap cer

Formel Disiplinlerde Apriori Problemine Örnek: Matematik 


  Ön-bilgi: İsbatlama ve Kanıtlama


  Bu başlık ilk önce yadırgatıcı olabilir. Çünkü, bugün bu iki deyim birbiriyle  eşanlamlı (sinonim) olarak kullanılmaktadır ve dahi, 'isbatlama', Arapça  kökenlidir denerek atılmak istenmektedir. Günlük dilde dogru olabilmekle  birlikte ilmî noktai nazardan yanlış oldugu kanaatında oldugumuz bu durumu  önlemek, daha dogrusu her ikisini birden ve fakat ayrı-ayrı mânâlar yükleyerek  kullanmak gerekecektir. Bu, aynı zamanda, dilimizin ifade kaabiliyet ve  kudretinin artışına da bir nebze olsun yardımcı olacaktır.



  Burada uzun tartışmalara girmekten imtina ederek şunu ileri sürmek istemekteyiz:  İsbatlamak, bizim burada yaptıgımız yeni formatlamaya göre, kesin dogru,  tartışılması, şüphe duyulması imkânı olmayan hakikatın bilgisini vermek, onu  bulmak, elde etmek demektir. Kanıtlamak ise, eldeki verilere. delillere,  kanıtlara göre davranarak, bir konuda mümkün-mertebe saglam bilgi elde etmek,  ortaya koymaktır. Kanıtlar degişebilecegi için kanıtlama yoluyla elde edilen  bilgi zamanla degişebilir. Şu halde kanıtlanmış bilginin bir stabilitesi  yoktur; o, kanıtların bir fonksiyonu olmak; onlara baglı kalmak zorundadır.  Bunun içindir ki, kanıtlama ile elde edilen bilgi kesin, tümel, genel-geçerli,  zorunlu ve stabil (kararlı) degildir. Halbuki isbatlama suretiyla elde edilen  bilgi, kesin, tümel, genel-geçerli, zorunlu ve stabildir.



  Fakat buradan kalkarak isbatlamada hiç bir kanıtın bulunmadığı sanılmamalıdır.  Onda da kanıt (delil) vardır ve fakat onun kanıtları da, daha önce de "isbat  edilmiş olan" isbat materyalleridir; yani isbatlamanın kanıtları da kesin  doğrudur.



  İmdi, bu açıklamaların ışığı altında şunun sorulması kaçınılmaz olmaktadır:  Hangi bilim kanıtlar, hangi bilim isbatlar?



  Buna verilecek cevap çok sade ve nettir: İspat etmek, yalnız ve yalnız, sırf ve  ancak, matematiğin (ve varsa tamamen matematiğin metodunu kullanan bilimlerin)  tekelindedir. Başka hiç bir bilim, ne tarih, ne sosyoloji, ne psikoloji, ne  kimya ve ne de fızik hiç bir zaman 'ispatlamak' kudretine sahip değillerdir ve  olmazlar, olamazlar da! Onlar ancak ve yalnız, 'kanıtlayabilirler'. Yani bu  sayılan bilimlerin hiçbirisi bize, asla ve kat'a değişmeyecek olan, her türlü  şüpheden arındırılmış, arı-duru. her devirde ve her yerde genel-geçerli kesin  doğru, kesin sağlam bilgiler veremez.



  Günümüzde teknolojinin harikulade ilerlemiş olması, insanın bir yandan  denizlerin ve karaların derinliklerine, fezanın ürkütücü boşluklarına dalması,  büyük mesafelerin bir anda küçülmesi vb. gibi sınaî ve teknolojik sahada  dev adımların atılmış olması karşısında teknoloji ve teknik bilimlere karşı  adeta bir medyunluk doğurmakta, bu, aşırı, bir hayranlık hissi ile, adetâ  teknolojiye tapınma şeklinde sonuçlanmakta olduğundan, böyle bir iddia, çok  çarpıcı ve abes gelebilir ve hemen bir isyan ile, bu iddia reddedilmeye  gidebilir. Halbuki bu iddianın arka planı ortaya atıdığında iddianın ne kadar  sağlam temellere oturtulmuş olduğu görülebilecektir.



  Bu pek cür'etli iddianın tam olarak açıklanabilmesi için, tamamiyle ve sâfi  aksiyomatik/ampriorik bir dev ilme küçücük bir azar atfedilmesi gerekecektir: Matematik.



  Matematik

 

  Bütün insanlık tarihi boyunca, hiç bir ilim gösterilemez ki doğruluğu hakkında  hiçbir kimse tarafından bir itiraz ileri sürülmesin, herkes tarafından ama  istisnasız herkes tarafından "evet, bu ilim ne demişse muhakkak doğrudur'  denerek tam ve eksiksiz bir mutabakat sağlanmış olsun, onun hakkında hiçbir  şüphe doğmamış olsun; evet böyle bir ilim yoktur, bir istisna ile: Matematik!



  Matematiğin bu özelliği artık bir "hassa"dır; Sadece ona mahsustur. Ne demektir  bilginin 'kesin doğru' olması, hiç bir yanlışı olmayan, her hükmü mutlaka ama  mutlaka doğru olan bir ilim nasıl mümkündür? Çok karışık ve karanlık gibi  görünen bu soruların cevapları, hakikatte. matematiğin kendisi kadar açık ve  nettir: "Matematik isbatlı bir bilimdir"



  İsbat, İsbat Zinciri ve Aksiyom 


 Evet, matematik isbatlı bir bilimdir. Yani matematik, bütün önermelerini "sübuta  erdirir", onları kesin ve aydınlık bir halde ortaya kor: sabitleştirir,  kımıldamaz, yerinden oynatılmaz bir hale getirir; isbatın anlamı budur. Bu,  nasıl olmaktadır, veya nasıl mümkündür? İşte, "isbat zinciri" denen şey burada  ortaya çıkar. İsbat edilmiş olan bir önerme "Teorem" adını alır. Bir teoremin  isbatının altında uzun bir isbat zinciri, bir isbat silsilesi vardır.



  Bir Teoremin İsbat Prosedürü: Her teoremin bir Hipotez'i ve bir de Hükm'ü  vardır. Hükmün doğruluğu için şart koşulan şey hipotez olarak adlandırılır.  Hüküm isbat edildiğinde teorem isbat edilmiş olur. Hüküm. teoremin isbat etmek  istediği şeydir.



  Hükmün doğru olduğunun isbatlanabilmesi için hipotei i kullanıyorduk. Bu  hipotez/ veya hipotezler/ ise, daha evvelce doğruluğu isbatlan- mış olan  teoremlerdir. Yani her isbatlanmış olan teorem. bir başka teoreınin isbatında  "isbat materyali" (isbat malzemesi, isbat dayanağı) olarak kullanılır. Fakat  şurası gayet açık bir husustur ki biz bütün teoremlerimizi bu şekilde geriye  doğru giderek, daha evvelce isbatlanmış bir başka teorem/ veya teoremlere  dayandırdığımız sürece, geriye gide-gide nihayet öyle bir noktaya varırız ki  artık isbat edilmiş hiç bir hüküm elimizde kalmayacaktır. Bunu şekil 1'de temsil  edelim:



  İsbat zinciri:

 

  t1...t2...t3...t4.............tn                 şekil:1.1

  a1, a2, a3, a4, a5 ,t1,..t2,..t3,...tn      şekil:1.2

  Şekil 1.1'i göz önüne alacak olursak, burada temsil edilen şey şudur: tn  teoremini isbat etmek için ondan daha önce isbat edilmiş olan tn-1 teoremini bir  hipotez olarak kullanırız; tn-1 teoremini isbat etmek için bu defa tn-2  teoremini kullanırız, vb.... nihayet 2. teorem olan t2'yi de t1'e istinad ederek  isbat ettikten sonra, şekilden de görüleceği gibi, t1 teoremini isbat etmek için  kendisini bir materyal olarak kullanabileceğimiz bir teorem, yani isbat edilmiş  bir hüküm bulamamaktayız. Şimdi şöyle sorulabilir: t1 teoremi bu, halde isbat  edilmiş midir, edilmişse neye müsteniden edilmiştir? Buna şöyle cevap verilir:  t1 teoremi isbat edilmiştir, zira esasen isbat edilmemiş olsa idi ona teorem  diyemezdik. İsbat edildiğine göre, o da bir isbat materyaline dayandırılmıştır:  fakat açıkça da görülüyor ki ondan önce isbat edilmiş bir başka teorem yok, yani  'sırtımız duvara dayanmış bulunmaktadır. O halde, onun (t1'in) isbat edilmesinde  kullanılan isbat materyali, "isbat edilmemiş" bir isbat materyali olmak  zorundadır. İşte buna biz, "aksiyom" adını veriyoruz. O halde demek ki işbu  aksiyom denen şey her ne ise o derece sağlam bir şey olmalıdır ki isbat edilmiş  bir hüküm kadar genel-geçer, şeksiz-şüphesiz bir bilgi olmalı. Bu, daha önce  sözünü etmiş olduğumuz "sağlam çıkış noktası"ndan başkası değildir: Bütün  binanın sağlamlığı, onun orijininin sağlamlığına tâbî olmaktadır. Tıpkı, şunun  gibi: Bir zincirin sağlamlığı en zayıf halkasının sağlamlığına eşittir. Bütün  halkaları sapa-sağlam olan isbat zincirinin en temelindeki halka, bu zincirin  sağlamlığının en esaslı kriteri olacaktır. Bu durum şekil 1.2'de temsil  edilmiştir. an notasyonu ile gösterilen a1, a2...... aksiyomları bütün isbat  zincirinin temelini oluşturmaktadır ki tüm tn teoremleri bunun üstünde  oturmaktadır.



  Bu isbat zincirindeki her bir teorem, yani isbat materyali bir kanıt'tır: İsbat  edilmiş, doğruluğu sübuta ermiş, Ayan-beyân olmuş birer kanıt. Fakat, bütün bu  "isbat edilmiş kanıtlar" ise, "isbat edilmemiş bazı temel kanıtlar"ın üzerine  oturtulmuştur. Acaba, bütün isbat zincirinin yükünü taşıyan bu isbat edilmemiş  kanıtların yani aksiyomların, isbat edilmediği ve de hattâ açıkça görüldüğü gibi  isbat edilemediği halde, sağlamlıklarına, nasıl olur da bu derece güvenilebilir ve kendimize temel olarak alabiliriz.


  


Bunun cevabı gayet açık ve nettir: Aksiyom denen bu kanıtlar o derece sağlam, o  derece güvenilir ki onların esasen isbat edilmeye ihtiyacı yoktur. Onları biz  "isbat etmeksizin", oldukları gibi, açık-seçik, ayanbeyan ve net olarak  "görüyoruz" Yani onları dolaysız, doğrudan-doğruya görmüş oluyoruz. Söz gelimi,  Düzlemsel Euclides Geometrisi'nin bir aksiyomu olan, "düzlemde alınan bir  doğrunun iki tarafından bulunan iki nokta her ne suretle birleştirilirse  birleştirilsin, bu doğruyu en az bir yerinden keserler" aksiyomu, ne başka bir  şeye dayanılarak isbat edilebilir ve ne de doğruluğu reddedilebilir. (Şekil: 2)

  


  Şu halde, aksiyomların özellikleri (hassaları) şöyle özetlenebilir:79

  a) Aksiyom, başka bir şeye dayanılarak isbat edilemez.

  b) Aksiyom, doğruluğu açık-seçik olarak görülen şeydir.

  c) Aksiyomlar, birbiriyle çelişmezler; aksi halde, birbiriyle uymayan iki  temel doğru elde etmiş oluruz: mantığın çelişmezlik prensibine göre, bunların  ikisi birden doğru olamayacağı için birisi doğru birisi yanlış olmalıdır,  halbuki beri yandan aksiyom yanlış olamaz, o halde, aksiyomlar birbirleriyle  çelişemezler.


a ve b şıklarının anlaşılması çok açıktır: aksiyom başka bir şeye dayanılarak  isbat edilebilse idi ona teorem derdik.



  Yine, aksiyomun doğruluğunu açık-seçik olarak görmek, onun doğruluğunu bir  mantıkî zarûret olarak "peşinen tasdik etmek" demektir. Onlar, keytî olarak  seçilemezler; onların doğrulukları. "ayan-beyan, doğrudan, dolaysız görünen  mantıkî zorunluluklardır".


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst