Kavl-i Leyyinle
Bence biz ona ateist demeyelim ve imandan başka bir sıfatla ona bir aidiyet biçmeyelim. Onun bazı sivri düşüncelerini duymayarak, sorguladığı bazı şeyleri, dilimizin döndüğü kadar müzakere etmeye çalışalım. Her soruyu bir anda cevaplayamayabiliriz. Olsun! Zorlandığımız yerde nokta koyup, sonra bir burhan bulduğumuzda, bulduğumuz delili tekrar kavl-i leyyin ile paylaşalım.
Asrımız iman bakımından zor ve tehlikeli bir asırdır. İnsanlar iman çizgisi dışına bir solukta çıkabiliyorlar. Bazen bir lâfebeliği, bazen bir süslü söz, bazen bir rüzgâr kişileri imansızlık uçurumunun kenarına getirebiliyor. Tehlikeyi de fark edemiyorlar.
Biz itici olmayıp kucaklayıcı olalım.
Merak varsa, soru varsa, ilgi de vardır. Belki bize biraz sabır düşebilir.
Soruları Sorularla Yenebiliriz
Bazen soruların hakkından çapraz sorular gelir. Mesela, Allah’ın, insana ibadeti emretti diye, ibadete ihtiyacı olduğu nereden çıkıyor?
Bediüzzaman Hazretlerinin şu sorusu cevap niteliğindedir: Hastasına reçete yazan ve “mutlaka kullanacaksın” diyen bir doktora hastası, “senin buna ne ihtiyacın var ki, bana ısrar ediyorsun?” Diyebilir mi?
Reçete kullanmaya muhtaç olan doktor mudur, hasta mıdır?
Bediüzzaman diyor ki: “Cenâb-ı Hak senin ibadetine, belki hiçbir şeye muhtaç değil. Fakat sen ibadete muhtaçsın; mânen hastasın. İbadet ise, manevi yaralarına tiryaklar hükmünde”dir.1
Allah Anlam Kazanmaya da Muhtaç Değildir
Allah’ın kendini bilmesi için ve kendine bir anlam vermesi için bir şey yaratmaya ihtiyacı yoktur. Kâinatı kendine bir anlam ve değer versin diye yaratmamıştır. Bilakis Allah kâinatı yaratıp kâinata bir anlam ve değer vermiştir.
Keza Allah ne insanların, ne meleklerin, ne kâinatın itaat ve secdesine muhtaç değildir. Bir hadisin ifadesiyle, “Eğer bütün insanlar ve cinler Allah’a itaat, ibadet ve secde etseler, Allah bundan zerre kadar bir şey kazanmaz. Keza eğer bütün insanlar ve cinler Allah’a isyan etseler ve şirk koşsalar, Allah bundan zerre kadar bir şey kaybetmez.”
O halde meseleyi neden Allah’ın kaybetmesine veya kazanmasına bağlıyoruz? Bu, dessas nefsimizin felsefe kılıfıyla önümüze koyduğu bir hiledir.
Oysa insan Allah’ı bilmekle kendi kazandıklarına ve bilmemekle kaybettiklerine bakmalıdır.
Dipnot:
1- Lem’alar, s. 192