Bir gün Susmayı Öğrendim

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım.
Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı..

Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır onun gelişini
iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak
isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek
hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar
annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım.
Babam sinirlenir, "Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, bir de
sen kafamı ütüleme!" derdi. Annem de "Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir
çift laf da mı konuşturtmayacaksın babanla?" diye çıkışır, beni odama
gönderirdi. Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru
yol alırdım.


Babam arkamdan, "Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne
istiyor anlamadım." diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de bir odam
olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte
otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.


Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon
seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli bir
şey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup
oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca
babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar
geliştirmeye başladım. Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim
resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam
bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama
bana kızarak beni artık odama göndermiyordu.


'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem
halimi. Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem "Odanı topla!"
diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla
uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum. Annem odama
gelip "Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım." dedi bir gün. Susuyor olmamı
usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden alırsa ben ne
yapacaktım?


Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı
kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur
oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi "Çok güzel olmuş. Bu
adam benim herhalde." dedi. Ben "Hayır o adam değil, bu çocuk sensin."
dedim. O "Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın."
dedi. Ben yine "Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük
kız da annem." dedim. Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: "Peki neden bizi
küçük çizdin?" dedi. Heyecanla başladım anlatmaya.


Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp
küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi
küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım. Siz benimle
konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi
duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi
odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her
şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye. Ve
daha…


Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına
inanamıyorlardı. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki
sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi...

Filiz Gülercolor

Çocukları dinlemek masumiyeti dinlemek ,kalbinin saflığını dinlemektir onlara kendilerini anlatmaları için bir fırsat verelim emin olun kendimizede bir fırsat vermiş olacağız...
 

mihrimah

Well-known member
Allah razı olsun çocukluğum geçti gözümün önünden....
bende çocukluğumda çok soru soran biriydim.Hiçbir zamann bebeklerle falan oynamaz, çizgi film izlemezdim. Ailem usanmıştı benim sorularımdan.Hani derler ya film şeridi gibi geçti hayatım aynen şimdi onu yaşadım..Düşünüyorum da elbette ki ebeveynler çocuklarına cevap vermeli ama çok sorusu olanlar da ciddi usandırıyor.
Hiç unutmam çocukluk anılarımdan biri...
Belki 6, belki 7 yaşındayım.Ailemle Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçiyoruz tam boğaz köprüsü üzerindeyiz. Babam anneme anlatıyor Fatih sultan Mehmet köprüsü budur, diğeri değil. Ben hemen konuya katıldım soru sorucam ya...
-Baba bu köprüyü Fatih Sultan MEHMET yaptırdığı için mi O'nun ismini vermişler?..
Babamda yine usanmış bir şekilde
-evet kızım dedi
-peki diğerini kim yaptırdı dedim
-Ulubatlı HASAN dedi:)
O zamanlar gerçek zannetmiştim uzun yıllar sonra öğrendim gerçeği...
 
Üst