Bir Saatlik Dost (Yaşanmış Bir Hikaye)

harp

Well-known member
Bir Saatlik Dost ([FONT=verdana,sans-serif]Yaşanmış Bir Hikaye[/FONT])
[FONT=verdana,sans-serif] Hızlı bir çalışma temposunun ardından saatin beş olduğunu Kat nöbetini devretmeye gelen hemşire arkadaşlar sayesinde fark etmiştik. Yoğun bir servisti çalıştığım servis, çocuk servisleri hastanelerin en yoğun ve gürültülü olan servisleridir. Artık günün yoğunluğu geçmiş, servis sessiz bir hal almıştı aksam tedavilerini henüz bitirmiş ofiste çay içmeye gitme telaşındaydım. Çünkü o günün ilk çayını içme fırsatı yakaladım diye, kendi kendime düşünüyordum. Saç baş karışmış, yorgun bitkin bir haldeydim tedavi odasından çıktığımda. Aynada kendimi tanıyamadım. Ofise geldiğimde hemşire odasının telefonu çalıyordu. Oturduğum yerden büyük bir güçlükle ayağa kalktım ve telefona gittim. Karşıdaki ses acilde trafik kazası sonucu,yaralılarının olduğunu içlerinde çocukların da bulunduğunu, damar bulamadıklarından dolayı acile yardıma gelmemi söylüyordu. Bütün yorgunluğumu unutmuş hızla acil servisine yönelmiştim ki, diğer telefonda nöbetçi hekimin, nöbetçi beyin cerrahı hekimiyle gelip gelmeme konusundaki tartışmasını duydum. Nöbetçi hekimin sesi ortalığı çınlatıyordu:[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]— Ne yapalım? Bırakalım ölsün mü bu insanlar? Gelmek zorundasınız![/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]- ...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]— Gittiğiniz davet beni ilgilendirmez! Nöbet değiştirseydiniz Çok önemli bir davet ise madem.[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]-...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]— Siz Hipokrat yemini etmediniz mi?[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif] Konuşma böyle sürüp giderken gelen asansöre binerek koşarak acil servisine gittim Her yer kan revan içinde ağlayan koşuşturan yakınını bulmaya çalışan bir yığın insan vardı. Bu kalabalıkta sağlıklı bir iş nasıl yapılırdı bilmiyordum, ama her kes elinden geleni yapıp birilerine bakma gayretini gösteriyordu. Acil serviste yatak kalmamış sedyelere insanlar yatırılıp ilk müdahale yapılıncaya kadar bekletiliyor, yetersiz kalan personel yerine hastaları yukarı sevk edilen servise aileleri çıkartıyordu. Onca kazazede içinde başında kimsesi olmayan ama durumu da oldukça ağır 15–17 yaş arası bir genç dikkatimi çrkti. Gerekli müdahalesi yapılmış fakat sevk edildiği beyin cerrahi hekimi henüz görev yerine gelmediği için orada bekletiliyordu. Kendime ait serum ve tedavileri uyguladıktan sonra o çocuğun başına giderek ilgilenmeye çalıştım. Şuuru yerindeydi konuştuklarımı anlıyor, fakat cevap veremiyordu. Son anlarını yaşadığını görüyor ve yalnız olduğu için korkunç derecede üzülüyordum. Onu orada yalnız bırakamıyordum. Zaten ben onunla ilgilenirken acil servis boşalmış, bütün hastalar gerekli servislere sevk edilmişlerdi. Ellerimi sımsıkı tutuyordu, bırakma dercesine gözlerinden yaşlar süzüldükçe kendimi ben de tutamaz hale gelmiştim. Eğildim yanaklarından öptüm. "Bırakmayacağım seni sakin ol. Üzülme, sakin ol" diyordum. Hiç tanımadığım, daha önce hiç görmediğim bu insana anlatılmaz bir yakınlık hissediyor, sanki onun acısının aynısını çekiyordum. Hem yalnızlığından hem de geçirmiş olduğu beyin travmasından dolayı çok acı çekiyordu. Ne kadar süre daha onunla kaldığımı hatırlamıyorum. Avucumu bırakmasıyla kendime geldim. O artık aramızda değildi. Bu dünyayı terk etmişti ve ben gelmeyen doktoru suçluyor içimden lanetler yağdırıyordum. Derken beyin cerrahı hekim gelmişti. Hastanın daha doğrusu ex olan (ölen) gencin üzerindeki çarşafı almamı söyledi. Çarşafı kaldırdığımda doktorun hiç bir şey söyleme fırsatı olmadan yere düştüğünü gördüm. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Yemekli bir davetten gelmişti. Acaba çok mu sarhoştu ya da kalp krizimi geçiriyordu diye düşünürken diğer hekim arkadaşları olaya müdahale etmişlerdi bile. Doktor, yani çok önemli bir davette olduğunu ve hastaneye gelmek istemediğini açıkça beyan eden bu hekim, ölen o gencecik insanın babasıydı. Evet, beyin cerrahı kendi evladının tedavisi için acil servise gelmekte çok geç kalmıştı ne yazık ki. Kötü günde oğlunun acısıyla felç geçirmiş ve görevine yeniden dönememişti. [/FONT]

[FONT=verdana,sans-serif]Seni yeniden andım KEREM, ruhun şad olsun.Yüce Allah günahlarını afv u mağfiret etsin.Lütuf,kerem ve ihsanıyla muamele etsin.Mekanın ve kabrin Cennet bahçelerinden bir bahçe olsun.Amin. [/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]MUTLAKA 2-3 Ayda bir bu yazıyı okurum ben. Size de tavsiye ediyorum.[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]Dostluk her gün 2-3 kere telefonla konuşmak değildir...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]Dostluk yapılması gereğine inanılan telefon görüşmeleri sırasında diğer insanların dedikodusunu yaparak karşılıklı bir şeyler paylaşıldığını zannetmek de değildir...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]Dostluk; dost bildiğin kişinin en ince detaylarını bilme ihtiyacı ve gereği değildir... Dostluk; dost bildiğin kişinin senin en karışık detaylarını bilmesi gerektiği de değildir...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]Dostluk her hafta 3-5 kere görüşmek değildir...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]1 ay, 1 sene, 5 sene seni aramayan, senin de aramadığın bir insanı birdenbire arayıp, dertleşmek, hatır sormak istersen ve o insan da seni geri çevirmez ve sanki daha az önce konuşmuşsun gibi kaldığınız yerden konuşmaya devam ederse, ve daha da önemlisi bu 1 ay, 1 sene, 5 sene ayrılığa rağmen bu insanın başı gerçekten sıkıştığında yardımına koşacak ilk insanlardan biriyseniz, ve aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsanız EMİN OLUNUZ Kİ O kişi senin DOSTUNDUR... Sen de O'nun...[/FONT]
[FONT=verdana,sans-serif]' Her tür beşeri ilişki avuç içinde duran kum taneleri gibidir. Avucumuzu sıkmadan, gevşekçe tutarsak, kum taneleri avucumuzdan kaymaz, durur. Avucumuzu kapatıp, sıkmaya başladığımız an kum taneleri parmaklarımızın arasından akmaya baslar. Bir kısmını tutmayı başarsanız da, çoğu akıp gider. Beşeri ilişkiler de böyledir. Esneklik varsa, diğer insana saygı duyuluyor ve hürriyet , özgürlük tanınıyorsa beşeri ilişkiler bozulmaz. Ama diğer insanı çok bunaltırsanız, ilişkiniz de yavaş yavaş bozulur ve biter. Hayatta pek çok insanla karsılaşırsınız. Ama sadece gerçek dostlar senin kalbinde bir iz bırakır.'

GERÇEK DOSTLARINIZI BULUP HİÇ KAYBETMEMENIZ DİLEĞİYLE!!!
[/FONT]
 
Üst