Bir Zaman olur Sizde Gençlik Uykusundan Uyanırsınız...

SaYa

Well-known member
Bir zaman gençlik gecesinin uykusundan ihtiyarlık sabahıyla uyandığım vakit kendime baktım, vücudum kabir tarafına bir inişten koşar gibi gidiyor. Niyazi-i Mısrî'nin

"Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düştü yere,
Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber"


dediği gibi, ruhumun hanesi olan cismimin de hergün bir taşı düşmekle yıpranıyor. Ve dünya ile beni kuvvetli bağlayan ümitlerim, emellerim kopmaya başladılar. Hadsiz dostlarımdan ve sevdiklerimden mufarakat zamanının yakınlaştığını hissettim. O mânevî ve çok derin ve devâsız görünen yaranın merhemini aradım, bulamadım. Yine Niyazi-i Mısrî gibi dedim ki:
Dil bekası, Hak fenâsı istedi mülk-ü tenim,
Bir devâsız derde düştüm, ah ki Lokman bîhaber.
O vakit birden merhamet-i İlâhiyenin lisanı, misali, timsali, dellâlı, mümessili olan Peygamber-i Zîşan Aleyhissalâtü Vesselâmın nuru ve şefaati ve beşere getirdiği hediye-i hidayeti, o dermansız, hadsiz zannettiğim yaraya güzel bir merhem ve tiryak oldu. Karanlıklı ye'simi, nurlu bir ricaya çevirdi.
Bediüzzaman Said Nursi, Lem-alar, s. 282

**

Bir zaman ihtiyarlığa ayak bastığımdan, gafleti idame ettiren sıhhat-i bedenim de bozulmuştu. İhtiyarlıkla hastalık müttefikan bana hücum etti. Başıma vura vura uykumu kaçırdılar. Çoluk çocuk, mal gibi beni dünya ile bağlayacak alâkalar da yoktu. Gençlik sersemliğiyle zayi ettiğim sermaye-i ömrümün meyvelerini, bütün günahlar, hatîatlar gördüm. Niyazi-i Mısrî gibi feryad eyleyerek dedim:

Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu hebâ,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber.
Ağlayıp, nâlân edip, düştüm yola tenhâ, garip,
Dîde giryan, sîne biryan, akıl hayran, bîhaber.

O vakit gurbetteydim. Me'yûsâne bir hüzün ve nedametkârâne bir teessüf ve istimdatkârâne bir hasret hissettim.
Birden, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan imdada yetişti. Bana o kadar kuvvetli bir rica kapısını açtı ve öyle hakikî bir teselli ziyasını verdi ki, o vaziyetimin yüz derece fevkindeki ye'si dahi izale eder ve o karanlıkları dağıtabilirdi.
Bediüzzaman Said Nursi, Lem-alar, s. 283
 

mihrimah

Well-known member
"Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düştü yere,
Can yatar gafil, binası oldu viran bîhaber"

Çok severim bu dizeleri, hatta özellikle imza olarak ekledim ki gözümün önünde olsun:)
Gerçekten Can yatar gafil, binası oldu viran bi haber...
 

Nurist

Well-known member
selamun aleyküm,Mesnevi-i Nuriye den güzel bir bölüm iki paragraf ancak iyi mütalaa edildiğinde ömrümüzün nasıl baki bir ömüre dönüşeceğini anlamak çok da zor değil

İ’lem eyyühe’l-aziz! Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri madud ve herşeyin fanidir Öyleyse, şu kısa, fani ömrünü fani şeylere sarf etme ki, fani olmasın Baki şeylere sarf et ki, baki kalsın
Evet, yaşadığın ömürden dünyada göreceğin istifade ancak yüz sene olur Bu yüz sene ömrünü yüz tane hurma çekirdeği farz edelim Bu çekirdekler iska edilip muhafaza edilirse, ila-maşaAllah semere verecek yüz tane ağaç olur Aksi takdirde, ateşe atıp yakmaktan başka bir istifadeyi temin etmez Kezalik, senin o yüz senelik ömrün de, şeriat suyuyla iska ve ahirete sarf edilirse, alem-i bekada ilelebed semerelerinden istifade edeceksin Binaenaleyh, semeredar yüz tane hurma ağacını terk ve yüz tane çekirdeklerine kanaatla aldanırsa, o adam, hutameye (Cehenneme) hatab olmaya layıktır.


Selam ve dua ile
 

Nurist

Well-known member
Bediüzzaman Said-i Nursi gençlik yılları için; "gençlikte kazandığın ibadetler, o fani gençliğin baki meyveleridir" (Gençlik Rehberi, s.151) diyerek bu yıllarda yapılan ibadetlerin önemine değinmiştir. İnsan ne kadar erken yaşında Allah'ın rızasını kazanmaya başlarsa -Allah'ın izniyle- o kadar çok ecir kazanma imkanı elde etmiş demektir ve bunların da ahirette karşısına hayır olarak çıkacağını umabilir.
 

NURSİMA

Well-known member
Paylaşım için ALLAH (cc) razı olsun...Emeğinize sağlık...

"En hayırlı genç odur ki; ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır. Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki; gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister; çocukçasına hevesat-ı nefsaniyeye tâbi olur (M:282)

 

hulusi

Well-known member
O vakit gurbetteydim. Me'yûsâne bir hüzün ve nedametkârâne bir teessüf ve istimdatkârâne bir hasret hissettim.
Birden, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyan imdada yetişti. Bana o kadar kuvvetli bir rica kapısını açtı ve öyle hakikî bir teselli ziyasını verdi ki, o vaziyetimin yüz derece fevkindeki ye'si dahi izale eder ve o karanlıkları dağıtabilirdi.
Rabbim kalbimizi ve ruhumuzu İman-Kuran-Sünnet ziyasında mahrum bırakma..amin
Allah razı olsun değerli kardeşim
 
Üst