Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 75


Git gide küfr-ü mutlaka düşer, insaniyeti mahvolur; hem maddî, hem mânevî Cehenneme gider. İşte biz bu makamda, gayet muhtasar işaretlerle ve Meyve Risalesinde haşrin ispatında, sair erkân-ı imaniye haşri de ispat ettiklerini kısacıkhülâsalarla beyanı gibi, bu makamda dahi mücmel fezleke ve muhtasar hülâsalarla,Cenâb-ı Hakkın inâyetiyle bu nükte-i âzam Altı Noktada beyan edilecek.


BİRİNCİ NOKTA


İman-ı billâh, kendi hüccetleriyle hem sair rükünlerini, hem iman-ı bil’âhireti ispat eder ki, Meyve Risalesinin Yedinci Meselesinde güzelce göstermiş. Evet, bu hadsizkâinatı bir saray, bir şehir, bir memleket gibi bütün levazımıyla idare eden ve mizanve intizam dairesinde çeviren ve hikmetlerle değiştiren ve zerrâtı ve seyyârâtı ve sinekleri ve yıldızları birer muntazam ordu gibi beraber techiz ve idare eden ve emir ve iradesi dairesinde mütemadiyen bir ulvî manevra içinde talim ve tavzifatla faaliyete ve seyir ü cevelâna ve ubudiyetkârâne bir resm-i küşada ve seyahate getiren ezelî vebâki bir saltanat-ı rububiyet ve ebedî ve daimî bir hâkimiyet-i ulûhiyet, hiç mümkün müdür ve hiç akıl kabul eder mi ve hiçbir ihtimal var mı ki, o ebedî ve sermedî ve bâkive daimî saltanatın bâki bir makarrı ve daimî bir medarı ve sermedî bir mazharı olandâr-ı âhiret olmasın? Bin defa hâşâ!


Demek Cenâb-ı Hakkın saltanat ve rububiyeti ve—Yedinci Meselede beyan edildiği gibi—ekser isimleri ve vücub-u vücudunun hüccetleri, âhirete şehadet ederler ve isterler. Ve bu kutb-u imanî ne kadar kuvvetli bir nokta-i istinadı var; gör, bil, görür gibi inan.



Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan, sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allahbeyan: açıklama
bâki: kalıcı, devamlı, süreklidaimî: devamlı, sürekli, zaman üstü
dâr-ı âhiret: âhiret yurduebedî: sonu olmayan, sonsuz
ekser: pek çokerkân-ı imaniye: iman rükünleri, temel esasları
ezelî: başlangıcı olmayan, sonsuzfezleke: hülasa, öz
gayet: son derecehadsiz: sınırsız
haşr: yeniden diriliş; insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah‘ın huzurunda toplanmasıhikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hâkimiyet-i ulûhiyet: Allah’ın sınırsız egemenliğihâşâ: asla, kesinlikle öyle değil
hüccet: kesin delilhülâsa: öz, özet
iman-ı billâh: Allah’a imaniman-ı bil’âhiret: âhirete iman
inayet: yardıminsaniyet: insanlık
intizam: düzen, tertipkutb-u imanî: imanın kutbu, esası
kâinat: evren, yaratılan herşeyküfr-ü mutlak: kesin ve tam bir inkâr, hiçbir dinî değere inanmamak
levazım: ihtiyaçlarmakarr: karargâh, merkez, payitaht
mazhar: ayna, görünme yerimedar: dayanak noktası, eksen
mizan: ölçümuhtasar: kısa, özet
muntazam: düzenli, intizamlımücmel: kısa, özet
mütemadiyen: sürekli olaraknokta-i istinad: dayanak noktası
nükte-i âzam: büyük nükte; ince ve derin anlamlı sözresm-i küşat: açılış merasimi
rükün: esas, şartsair: diğer, başka
saltanat-ı rububiyet: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasısermedî: daimi, sürekli
seyr ü cevelân: dolaşma, gezinmeseyyarat: gezegenler
talim: eğitmek, öğretmektavzifat: vazifelendirmeler
techiz etmek: donatmak, cihazlandırmakubûdiyetkârâne: kulluk ederek
ulvî: yüce, yüksekvücub-u vücud: Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
zerrât: atomlar, en küçük madde parçalarışehadet etmek: şahitlik, tanıklık etmek
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst