Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 78


bin üç yüz sene zarfında nev-i beşerin kemiyeten beşten birisini ve keyfiyeten veinsaniyeten yarısını arkasına alıp o Hâlıkın bütün tezahürat-ı rububiyetine geniş veküllî bir ubudiyetle mukabele eden ve bütün makàsıd-ı İlâhiyesine karşı Kur’ân’ın sûreleriyle kâinata ve asırlara bağıran, ders veren, dellâllık eden ve nev-i insanın şerefini ve kıymetini ve vazifesini gösteren ve bin mu’cizatıyla tasdik edilen Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, en müntehap mahlûku ve en mükemmel elçisi ve en büyük resûlü olmasın? Hâşâ ve kellâ, yüz bin defa hâşâ!


Demek, Eşhedû en lâ ilâhe illâllah hakikati, bütün hüccetleriyle ve eşhedû enne Muhammede’r-Resulullah hakikatini ispat eder.


Hem hiç imkân var mı ki, bu kâinatın Sânii, mahlûkatını yüz bin dillerle birbiriyle konuştursun ve onların konuşmalarını işitsin ve bilsin ve kendisi konuşmasın? Hâşâ!


Hem hiç akıl kabul eder mi ki, kâinattaki makàsıd-ı İlâhiyesini bir fermanla bildirmesin? Ve muammâsını açacak ve “Mahlûkat ne yerden geliyorlar? Ve ne yere gidecekler? Ve niçin böyle kàfile kàfile arkasında buraya gelip bir parça durup geçiyorlar?” diye üç dehşetli sual-i umumîye hakiki cevap verecek Kur’ân gibi bir kitabı göndermesin? Hâşâ!


Hem hiç mümkün müdür ki, on üç asrı ışıklandıran ve her saatte yüz milyonlisanlarda kemâl-i hürmetle gezen ve milyonlar hâfızların kalblerinde kudsiyetiyle yazılan ve nev-i beşerin keyfiyeten kısm-ı âzamını kanunlarıyla idare eden ve nefislerini ve ruhlarını ve kalblerini ve akıllarını terbiye ve tezkiye ve tasfiye ve talimeden ve Risale-i Nur’da kırk vech-i i’cazı ispat edilen ve kırk taife ve tabaka-i nâsa ve her tabakaya karşı bir nevi i’câzını gösterdiği kerametli ve harikalı




Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsunEşhedü en lâ ilâhe illâllah: “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur”
Hâlık: her şeyi yaratan AllahSâni: herşeyi mükemmel bir san’atla yaratan Allah
dehşetli: korkunç, ürkütücüdellâllık: ilan edicilik, duyuruculuk
eşhedû enne Muhammede’r-Resulullah: “Şehadet ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür”ferman: buyruk, emir
hakikat: esas, gerçekhakiki: gerçek
hâfız: Kur’ân’ı ezberleyenhâşâ: asla, kesinlikle öyle değil
hâşâ ve kellâ: asla ve asla, kesinlikle öyle değilhüccet: kesin delil
insaniyet: insanlıki’câz: mu’cize oluş
kemiyet: sayısal çokluk, nicelikkemâl-i hürmet: tam bir saygı ve hürmet
keramet: Allah’ın bir ikramı olan olağanüstü halkeyfiyet: durum, nitelik
kudsiyet: kusur ve noksandan uzak oluş, kutsallıkkàfile: grup, topluluk
kâinat: evren, yaratılan herşeyküllî: büyük, kapsamlı, tür
kısm-ı âzam: büyük bir kısmılisan: dil
mahlûk: yaratıkmahlûkat: yaratılmışlar
makàsıd-ı İlâhiye: Allah’ın gözettiği yüce maksatlar, gayelermuammâ: anlaşılması zor sır, gizem
mukabele etmek: karşılık vermekmu’cizât: mu’cizeler; Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü hal ve işler
müntehap: seçilmiş, seçkinnev-i beşer: insanlar
nev-i insan: insan türü, insanlıknevi: tür
resul: peygamber, elçisual-i umumîye: genel soru
tabaka-i nâs: halk tabakasıtaife: grup, topluluk
talim etmek: öğretmektasfiye: arındırma, süzme
terbiye: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırmatezahür-ü Rububiyet: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliğinin bütün varlıklarda açıkça görünmesi, yansıması
tezkiye: temize çıkarma, arındırmaubûdiyet: Allah’a kulluk
vech-i i’câz: mu’cizelik yönüzarfında: içinde


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst