Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 83


külliyet kesb eder. Ve bu asırda o küllînin tam bir ferdi Risale-i Nur ve şakirtleridir diye hissettim.


Evet, Kur’ân’ın hitabı, evvelâ Mütekellim-i Ezelînin rububiyet-i âmmesinin geniş makamından, hem nev-i beşer, belki kâinat namına muhatap olan zâtın geniş makamından, hem umum nev-i beşer ve benî Âdemin bütün asırlarda irşadlarınıngayet vüs’atli makamından, hem dünya ve âhiretin, arz ve semâvâtın, ezel ve ebedin ve Hâlık-ı Kâinatın rububiyetine ve bütün mahlûkatın tedbirine dair kavânin-i İlâhiyenin gayet yüksek ihatalı beyanatının geniş makamından aldığı vüs’at veulviyet ve ihâta cihetiyle, o hitap öyle bir yüksek i’câz ve şümûl gösterir ki, ders-i Kur’ân’ın, muhataplarından en kesretli taife olan tabaka-i avâmın basit fehimlerini okşayan zâhirî ve basit mertebesi dahi, en ulvî tabakayı da tam hissedar eder. Güyakıssadan yalnız bir hisse ve bir hikâye-i tarihiyeden bir ibret değil, belki bir küllîdüsturun efradı olarak her asra ve her tabakaya hitap ederek taze nazil oluyor. Vebilhassa çok tekrarla اَلظَّالِمِينَ.. اَلظَّالِمِينَ.. deyip tehditleri ve zulümlerinin cezası olanmusibet-i semâviye ve arziyeyi şiddetle beyanı, bu asrın emsalsiz zulümlerine, kavm-i Âd ve Semûd ve Fir’avunun başlarına gelen azaplarla baktırıyor. Ve mazlum ehl-i imana, İbrahim ve Mûsâ Aleyhimesselâm gibi enbiyanın necatlarıyla tesellî veriyor.


Evet, nazar-ı gaflet ve dalâlette vahşetli ve dehşetli bir ademistan ve elîm ve mahvolmuş bir mezaristan olan bütün geçmiş zaman ve ölmüş karnlar ve asırlar, canlı birer sahife-i ibret ve baştan başa ruhlu, hayattar bir acip âlem ve mevcut





Aleyhisselâm: Allah’ın selâmı onun üzerine olsunFir’avun: (bk. bilgiler)
Hâlık-ı Kâinat: evreni ve içindeki herşeyi yaratan AllahMûsâ (a.s.): (bk. bilgiler)
Mütekellim-i Ezelî: ezelî kelâm sıfatına sahip olan ve konuşması, hiçbir varlığın konuşmasına benzemeyen AllahSemûd: [bk. bilgiler – Salih (a.s.)]
acip: hayret verici, şaşırtıcıademistan: yokluk ülkesi, yeri
arz: dünyabenî Âdem: Âdemoğulları, insanlar
beyan: açıklamabeyanat: açıklamalar
bilhassa: özelliklecihet: taraf, yön
dehşetli: korkunç, ürkütücüders-i Kur’ân: Kur’ân dersi
düstur: kâide, kuralefrad: fertler, bireyler
ehl-i iman: iman edenler, mü’minlerelîm: acıklı, üzücü
emsalsiz: benzersizenbiya: nebiler, peygamberler
ezel ve ebed: başlangıcı ve sonu olmama, öncesizlik ve sonsuzlukfehim: anlayış, kavrayış
gayet: son derecegüya: sanki
hayattar: canlıhikâye-i tarihiye: tarihî hikâye
ihata: kapsama, kuşatmairşad: doğru yol gösterme
i’câz: mu’cize oluşkarn: asır, çağ
kavm-i Âd: [bk. bilgiler – Hûd (a.s.)]kavânin-i İlâhiye: İlâhî kanunlar
kesb etmek: kazanmakkesretli: çok, fazla
külliyet: tür hâlinde olma, cins hâline gelme; türsellikküllî: fertlerden oluşan topluluk, tür, cins
kıssa: ibretli hikâyemahlûkat: yaratılmışlar
mazlum: zulme uğramışmevcut: var
mezaristan: mezarlıkmuhatap: hitap edilen
musibet-i semâviye ve arziye: gökten ve yerden gelen musibetler, felâketler—sel ve deprem gibinam: ad
nazar-ı gaflet ve dalâlet: iman hakikatlerine karşı duyarsız davranan ve hak yoldan sapanların bakışınecat: kurtuluş
nev-i beşer: insanlık türü, insanlarnâzil olmak: inmek
rububiyet/rububiyet-i âmme: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasısahife-i ibret: ibret sayfası
semâvât: göklertabaka-i avâm: halk tabakası
taife: grup, topluluktedbir: idare etme, önlem olarak yönetme
ulviyet: yücelik, yükseklikulvî: yüksek
umum: bütünvahşet: ürküntü, korku
vüs’at: genişlikzâhirî: görünürde
âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayatİbrahim (a.s.): (bk. bilgiler)
şakirt: öğrencişümûl: kapsamlılık, kuşatıcılık


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst