Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 87


سُبْحَانَكَ يَا لاَۤ إِلٰهَ إِلاَّ اَنْتَ اْلاَمَانُ اْلاَمَانُ خَلِّصْنَا، اَجِرْنَا، نَجِّنَا مِنَ النَّارِ1



cümlesinin tekrarında, tevhid gibi kâinatça en büyük hakikat ve mahlûkatınrububiyete karşı tesbih ve tahmid ve takdis gibi üç muazzam vazifesinden enehemmiyetli vazifesi ve şekavet-i ebediyeden kurtulmak gibi nev-i insanın en dehşetlimeselesi ve ubudiyet ve acz-i beşerin en lüzumlu neticesi bulunması cihetiyle, binler defa tekrar edilse yine azdır.


İşte tekrarat-ı Kur’âniye bu gibi metin esaslara bakıyor. Hattâ bazen bir sahifedeiktiza-yı makam ve ihtiyac-ı ifham ve belâğat-ı beyan cihetiyle yirmi defa sarîhan vezımnen tevhid hakikatini ifade eder; değil usanç, belki kuvvet ve şevk ve halâvet verir. Risalei’n-Nur’da, tekrarat-ı Kur’âniye ne kadar yerinde ve münasip ve belâğatçamakbul olduğu, hüccetleriyle beyan edilmiş.


Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın Mekkiye sûreleriyle, Medine sûreleri belâğat noktasında ve i’caz cihetinde ve tafsil ve icmal vechinde birbirinden ayrı olmasının sırrı vehikmeti şudur ki:


Mekke’de, birinci safta muhatap ve muarızları, Kureyş müşrikleri ve ümmîleri olduğundan, belâğatça kuvvetli bir üslûb-u âlî ve i’cazlı, muknî, kanaat verici bir icmal; ve tespit için tekrar lâzım geldiğinden, ekseriyetçe Mekkiye sûreleri erkân-ı imaniyeyi ve tevhidin mertebelerini gayet kuvvetli ve yüksek ve i’cazlı bir îcaz ile ifade ve tekrar ederek, mebde’ ve meâdı, Allah’ı ve âhireti, değil yalnız bir sahifede, bir âyette, bir cümlede, bir kelimede, belki bazan bir harfte ve



[NOT]Dipnot-1

 “Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdat etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et, kurtar ve bize necat ver .”[/NOT]






Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan: açıklamalarıyla ve anlatımıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan, mu’cize olan Kur’ânMedine: (bk. bilgiler)
Mekke: (bk. bilgiler)Mekkiye sûreler: Mekke’de inen sûreler
acz-i beşer: insanın âcizliğibelâğat: sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
belâğat-ı beyan: açıklama ve ifadenin yerine ve hedefine ulaşmasıbeyan etmek: açıklamak
cihet: şekil, yöndehşetli: korkunç, ürkütücü
ehemmiyetli: önemliekseriyetle: çoğunlukla
erkân-ı imaniye: imanın esasları, şartlarıgayet: son derece
hakikat: doğru, gerçekhikmet: gaye, fayda, sır; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hüccet: kesin delilicmal: kısaca, özet olarak
ihtiyac-ı ifham: meselenin anlaşılmasına olan ihtiyaçiktizâ-yı makam: makamın gereği
i’caz: mu’cize oluşkâinat: evren, yaratılan herşey
mahlûkat: yaratılmışlarmakbul olmak: kabul görmek
mebde’: başlangıç, dünyamertebe: derece
meâd: âhiret, dönülecek yermuarız: karşı gelen
muazzam: azametli, çok büyükmuhatap: hitap edilen
muknî: ikna edicimünasip: uygun
müşrik: Allah’a ortak koşannev-i insan: insan türü, insanlık
rububiyet: Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasısarîhan: açıklıkla
tafsil: ayrıntıtahmid: Allah’ı övme ve Ona şükürlerini sunma
takdis: Allah’ı her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce tutmatekrarat-ı Kur’âniye: Kur’ân’daki tekrarlar
tesbih: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anmatevhid: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma
ubûdiyet: Allah’a kullukvech: yön
zımnen: gizlice, dolaylı olarakâhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
îcaz: az sözle çok mânâlar anlatmaümmî: okuma yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
üslûb-u âlî: yüksek ifade tarzışekavet-i ebediye: sonsuz sıkıntı, mutsuzluk
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst