Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 89


وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ  1 وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ 2


gibi tevhidi ve âhireti ifade eden fezlekeler ve hâtimelerde ne kadar yüksek birbelâğat ve meziyetler ve cezâletler ve nükteler bulunduğunu, Yirmi Beşinci Sözün İkinci Şûlesinin İkinci Nurunda o fezleke ve hâtimelerin pek çok nüktelerinden vemeziyetlerinden on tanesini beyan ederek, o hülâsalarda bir mu’cize-i kübrâbulunduğunu muannidlere de ispat etmiş.


Evet, Kur’ân, o teferruat-ı şer’iye ve kavânin-i içtimaiyenin beyanı içinde birdenmuhatabın nazarını en yüksek ve küllî noktalara kaldırıp, sade üslûbu bir ulvî üslûba ve şeriat dersinden tevhid dersine çevirerek, Kur’ân’ı, hem bir kitab-ı şeriat ve ahkâmve hikmet, hem bir kitab-ı akîde ve iman ve zikir ve fikir ve dua ve dâvet olduğunu gösterip, her makamda çok makàsıd-ı irşadiye-i Kur’âniyeyi ders vermesiyle Mekkiye âyetlerin tarz-ı belâğatlarından ayrı ve parlak mu’cizâne bir cezâlet izhar eder. Bazan iki kelimede, meselâ, 3 رَبُّ الْعَالَمِينَ ve 4 رَبُّكَ  de, رَبُّكَ tabiriyle ehadiyeti ve رَبُّ الْعَالَمِينَ ile vâhidiyeti bildirir, ehadiyet içinde vâhidiyeti ifade eder.


Hattâ bir cümlede, bir zerreyi bir gözbebeğinde gördüğü ve yerleştirdiği gibi, güneşi dahi aynı âyetle, aynı çekiçle göğün gözbebeğinde yerleştirir ve göğe bir göz yapar.


Meselâ, 5  خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ âyetinden sonra


6 يُولِجُ الَّيْلَ فِى النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِى اللَّيْلِ âyetinin akabinde



[NOT]Dipnot-1

“Onun kudreti herşeye galiptir; O herşeyi hikmetle yapar.” Rum Sûresi, 30:27.

Dipnot-2

 “Onun kudreti herşeye galiptir, O çok bağışlayıcıdır.” Rum Sûresi, 30:5.

Dipnot-3

 “Âlemlerin Rabbi.”

Dipnot-4

 “Rabbin.”

Dipnot-5

“Yeri ve göğü yaratan Odur.” Hadîd Sûresi, 57:4.

Dipnot-6

 “O geceyi gündüze, gündüzü de geceye geçirir.” Hadîd Sûresi, 57:6.[/NOT]






Mekkiye âyetler: Mekke’de inen âyetlerahkâm: hükümler, kurallar
akabinde: devamındabelâğat: sözün düzgün, kusursuz, yerinde, hâlin ve makamın icabına göre söylenmesi
beyan: açıklamacezâlet: güzel ve güçlü ifade
ehadiyet: Allah’ın birliğinin herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesifezleke: hülasa, öz
hikmet: ilim, yüksek bilgi; herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerine koyan ilimhâtime: sonuç, son bölüm
hülâsa: öz, özetizhar etmek: göstermek
kavânin-i içtimaiye: sosyal kanunlarkitab-ı akîde: inanç esaslarını ele alıp açıklayan kitap
kitab-ı şeriat: şeriat, kanun kitabıküllî: büyük, kapsamlı
makàsıd-ı irşadiye-i Kur’âniye: Kur’ân-ı Kerimin doğruluğu gösterme hedeflerimeziyet: üstün özellik
muannid: inatçı, direnenmuhatab: hitap edilen
mu’cize-i kübrâ: büyük mu’cizemu’cizâne: mu’cizeli bir şekilde
nazar: bakış, dikkattabiriyle: ifadesiyle
tarz-ı belâğat: belâğat tarzıteferruat-ı şer’iye: şeriatın, İslâm hukukunun fer’i meseleleri, detayları
tevhid: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanmaulvî: yüce, yüksek
vâhidiyet: Allah’ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellisizerre: atom
âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst