Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 93


hakikatsız tevehhüm etmekten, şeytan bile kaçar. Onları dinlemeyen münkirlere Cehennem azabı ayn-ı adalettir, diye gösterir.


Hem meselâ, Asâ-yı Mûsâ gibi çok hikmetler ve faideleri bulunan kıssa-i Mûsâ’nın (a.s.) ve sair enbiyanın kıssalarını çok tekrarında, risalet-i Ahmediyenin (a.s.m.)hakkaniyetine bütün enbiyanın nübüvvetlerini hüccet gösterip, “Onların umumunu inkâr edemeyen, bu zâtın risaletini hakikat noktasında inkâr edemez” hikmetiyle; ve herkes her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir ve muvaffak olamadığından, herbir uzun ve mutavassıt sûreyi birer küçük Kur’ân hükmüne getirmek için, ehemmiyetli erkân-ı imaniye gibi o kıssaları tekrar etmesi, değil israf, belki mukteza-yı belâğattır ve hâdise-i Muhammediye, bütün benî Âdemin en büyük hâdisesi ve kâinatın en azametli meselesi olduğunu ders vermektir.


Evet, Kur’ân’da Zât-ı Ahmediyeye en büyük makam vermek ve dört erkân-ı imaniyeyi içine almakla Lâ ilâhe illâllah rüknüne denk tutulan Muhammedun Resulullah risalet-i Muhammediye kâinatın en büyük hakikati ve zât-ı Ahmediyebütün mahlûkatın en eşrefi ve hakikat-i Muhammediye tabir edilen küllî şahsiyet-i mâneviyesi ve makam-ı kudsîsi, iki cihanın en parlak bir güneşi olduğuna ve bu hârika makama liyakatine dair pekçok hüccetleri ve emareleri, kat’î bir surette Risale-i Nur’da ispat edilmiş. Binden birisi şudur ki: Es-sebebu ke’l-fâil düsturuyla, bütün ümmetinin bütün zamanlarda işlediği hasenatın bir misli onun defter-i hasenatına girmesi ve bütün kâinatın hakikatlerini, getirdiği nurla nurlandırması, değil yalnız cin, ins, melek ve zîhayatı, belki kâinatı semâvât ve arzı minnettar eylemesi ve istidatlisanıyla nebatatın duaları ve ihtiyac-ı fıtrî diliyle




Asâ-yı Mûsâ: Hz. Mûsâ’nın asâsı, bastonu [bk. bilgiler – Mûsâ (a.s.)]Lâ ilâhe illâllah: Allah’tan başka ilâh yoktur
Muhammedun Resulullah: Muhammed Allah’ın resulüdürZât-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) veli olan zâtı, kendisi
arz: dünyaayn-ı adalet: adaletin ta kendisi
azametli: büyükbenî Âdem: Âdemoğlu, insanoğlu
cihan: dünyacin ve ins: cinler ve insanlar
defter-i hasenat: sevaplar ve iyiliklerin kaydedildiği defterdüstur: kâide, kural
emare: belirti, işaretenbiya: nebiler, peygamberler
erkân-ı imaniye: imanın şartları, esaslarıes-sebebü ke’l-fâil: birşeye sebep olan onu yapan gibidir
eşref: en şerefli, en üstünhakikat: gerçek, doğru, esas
hakikat-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in hakikati, mânevî şahsiyetihakkaniyet: doğruluk, gerçekçilik
hasenat: iyilikler, güzelliklerhikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hâdise-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in olayı, peygamberliğihüccet: kesin delil, kanıt
ihtiyac-ı fıtrî: yaratılıştan gelen doğal ihtiyaçistidat: kàbiliyet, yetenek
kat’î: kesin bir şekildeküllî: büyük, kapsamlı
kıssa: ibretli hikâyekıssa-i Mûsâ: Hz. Musa’nın kıssası [bk. bilgiler – Mûsâ (a.s.)]
lisan: dilliyakat: lâyık olma
mahlûkat: yaratılmışlarmakam-ı kudsî: kutsal makam, derece
minnettar eylemek: nimetlendirerek, minnet altında bırakmakmisl: benzer
muktedir: gücü yeten, güç ve iktidar sahibimukteza-yı belâğat: belâğatın gereği
mutavassıt: orta derecede; orta uzunluktamuvaffak: başarılı
münkir: inkâr eden, inançsıznebâtât: bitkiler
nübüvvet: peygamberlikrisalet: elçilik, peygamberlik
risalet-i Ahmediye/risalet-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in peygamberliğirükn: esas, şart
sair: diğer, başkasemâvât: gökler
suret: biçim, şekiltehdidat-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın tehditleri
tevehhüm etmek: kuruntuya kapılmak, zannetmekumum: bütün
zîhayat: canlı, hayat sahibişahsiyet-i mâneviye: mânevî kişilik
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst