Asâ-yı Mûsâ: Hz. Mûsâ’nın asâsı, bastonu [bk. bilgiler – Mûsâ (a.s.)] | Lâ ilâhe illâllah: Allah’tan başka ilâh yoktur |
Muhammedun Resulullah: Muhammed Allah’ın resulüdür | Zât-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin (a.s.m.) veli olan zâtı, kendisi |
arz: dünya | ayn-ı adalet: adaletin ta kendisi |
azametli: büyük | benî Âdem: Âdemoğlu, insanoğlu |
cihan: dünya | cin ve ins: cinler ve insanlar |
defter-i hasenat: sevaplar ve iyiliklerin kaydedildiği defter | düstur: kâide, kural |
emare: belirti, işaret | enbiya: nebiler, peygamberler |
erkân-ı imaniye: imanın şartları, esasları | es-sebebü ke’l-fâil: birşeye sebep olan onu yapan gibidir |
eşref: en şerefli, en üstün | hakikat: gerçek, doğru, esas |
hakikat-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in hakikati, mânevî şahsiyeti | hakkaniyet: doğruluk, gerçekçilik |
hasenat: iyilikler, güzellikler | hikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması |
hâdise-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in olayı, peygamberliği | hüccet: kesin delil, kanıt |
ihtiyac-ı fıtrî: yaratılıştan gelen doğal ihtiyaç | istidat: kàbiliyet, yetenek |
kat’î: kesin bir şekilde | küllî: büyük, kapsamlı |
kıssa: ibretli hikâye | kıssa-i Mûsâ: Hz. Musa’nın kıssası [bk. bilgiler – Mûsâ (a.s.)] |
lisan: dil | liyakat: lâyık olma |
mahlûkat: yaratılmışlar | makam-ı kudsî: kutsal makam, derece |
minnettar eylemek: nimetlendirerek, minnet altında bırakmak | misl: benzer |
muktedir: gücü yeten, güç ve iktidar sahibi | mukteza-yı belâğat: belâğatın gereği |
mutavassıt: orta derecede; orta uzunlukta | muvaffak: başarılı |
münkir: inkâr eden, inançsız | nebâtât: bitkiler |
nübüvvet: peygamberlik | risalet: elçilik, peygamberlik |
risalet-i Ahmediye/risalet-i Muhammediye: Hz. Muhammed’in peygamberliği | rükn: esas, şart |
sair: diğer, başka | semâvât: gökler |
suret: biçim, şekil | tehdidat-ı Kur’âniye: Kur’ân’ın tehditleri |
tevehhüm etmek: kuruntuya kapılmak, zannetmek | umum: bütün |
zîhayat: canlı, hayat sahibi | şahsiyet-i mâneviye: mânevî kişilik
|