Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun | Mutasarrıf: sonsuz tasarruf hakkı olan, mülkünde dilediği gibi tasarruf eden, her işi kendi istek ve kurallarına göre idare eden Allah |
Mücîb: bütün dualara, isteklere cevap veren Allah | Rahîm: rahmetinin çok özel tecellîleri olan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah |
Semî’: herşeyi duyan ve işiten Allah | alâkadar: alakalı, ilgili |
azamet: büyüklük | bedâhet: açıklık, aşikâr olma |
bekà-i uhreviye: âhiretteki devamlılık, kalıcılık | ehemmiyetli: önemli |
esbab-ı mucibe: gerektirici sebepler | esmâ: Allah’ın isimleri |
ferd-i mütedeyyin: dindar şahıs | gayet: son derece |
hadsiz: sınırsız | hayvanat: hayvanlar |
haşir ve neşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilerek muhakeme için Allah’ın huzurunda toplanma ve tekrar dağılıp yayılma | haşr: insanların öldükten sonra tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanması |
hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yapma sıfatı | icad: var etme, vücuda getirme |
iltibassız: karıştırmadan | intizam: disiplin, düzen |
iştirak etmek: katılmak | kalem-i kudret: Allah’ın kudret kalemi |
kudret: Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı | kâfi: yeterli |
kâinat: evren, yaratılan herşey | küllî: bütün fertleri içine alan; tür, cins; kapsamlı varlık |
küre-i arz: yerküre, dünya | mahlûkat: yaratılmışlar |
misal: benzer, örnek | muntazam: düzenli, intizamlı |
mânidar: anlamlı | mîzan: ölçü, tartı |
nebâtât: bitkiler | nev-i insan: insan türü, insanlık |
nihayetsiz: sonsuz | nümune: örnek, misal |
rahmet: İlâhî şefkat, merhamet | saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk |
salâvat: Peygamberimize rahmet ve esenlik dileme | sehivsiz: yanılmaksızın |
suhulet: kolaylık | sıfat-ı İlâhiye: Allah’ın sıfatları, vasıfları, nitelikleri |
taife: grup, topluluk | tebeddül: değişme |
umum: bütün | umumî: genel, herkese ait |
vücud: varlık | zemin: yer |
ziynet: süs | zîhayat: canlı, hayat sahibi |
âmin: “Allah’ım kabul eyle” |
|