Aleyhimüsselâm: Allah’ın selâmı onların üzerine olsun | Aleyhisselâm: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun |
Hazret-i İsrafil: [bk. bilgiler – İsrafil (a.s.)] | Hûd (a.s.): (bk. bilgiler) |
Kavm-i Fir’avun: (bk. bilgiler – Fir’avun) | Kavm-i Nuh: [bk. bilgiler – Nuh (a.s.)] |
Kavm-i Semûd: [bk. bilgiler – Salih (a.s.)] | Salih (a.s.): (bk. bilgiler) |
Sultan-ı Ezelî: hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan Allah | abesiyet: faydasız ve gayesiz oluş |
arz: dünya | azamet: büyüklük |
binaen: -dayanarak | cemâl-i rahmet: rahmetin güzelliği |
cihazat: cihazlar, âletler, organlar | daire-i haşir ve neşr: yeniden dirilip toplanma ve tekrar dağılıp yayılma sahası |
dâr-ı âhiret: âhiret yurdu | gayet: son derece |
hadsiz: sayısız, sınırsız | hakkaniyet: doğruluk, gerçekçilik |
hikmet: fayda, gaye; Allah’ın herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratma sıfatı | hissiyat: hisler, duygular |
ihsan: bağış, ikram | inayet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan nizam, düzenlilik |
inkılâp: büyük değişim, dönüşüm | in’am: nimetlendirme |
israfat: israflar, savurganlıklar | izzet: kötülüğü redden üstünlük, yücelik |
kalb olmak: dönüşmek | kat’î: kesin bir şekilde |
kavm-i Âd: [bk. bilgiler – Hûd (a.s.)] | kemâl-i hikmet: mükemmel bir hikmet |
küre-i arz: yer küre, dünya | libas: elbise |
melek-i ra’d: gök gürültüsü ile vazifeli melek | mizanlı: ölçülü, dengeli |
muhafaza etmek: korumak | mutî: emre uyan, itaatkâr |
nihayetsiz: sınırsız, sonsuz | rahmet: İlâhî şefkat, merhamet |
saltanat-ı rububiyet: rablık saltanatı; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması | saltanat-ı sermediye: sonsuz saltanat |
semâvât: gökler | zîhayat: canlı, hayat sahibi |
âsi: isyan eden, zalim | îcâz: az sözle çok mânâ ifade etme |