Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 46


sayısınca o ağaca hikmetler takan bir hikmet ve herbir insanın cihazatı ve hissiyâtı ve kuvveleri adedince ihsanları, in’âmları ona bağlamış bir rahmet ve Kavm-i Nuh ve Hûd ve Salih Aleyhimüsselâm ve Kavm-i Âd ve Semûd ve Fir’avun gibi âsi milletlere tokat vuran ve en küçük bir zîhayatın hakkını muhafaza eden izzetli ve inâyetli bir adalet ve



وَمِنْ اٰيَاتِهِ أَنْ تَقُومَ السَّمَاۤءُ وَاْلاَرْضُ بِأَمْرِهِ ثُمَّ إِذَا دَعَاكُمْ دَعْوَةً مِنَ اْلاَرْضِ اِذَا أَنْتُمْ تَخْرُجُونَ1



âyeti, azametli bir îcâz ile der:



Nasıl ki iki kışlada yatan ve duran mutî askerler, bir kumandanın çağırmasıyla silâh başına ve vazife başına boru sesiyle gelmeleri gibi, aynen öyle de, bu iki kışlanın misalinde ve emre itaatinde koca semâvât ve küre-i arz Sultan-ı Ezelînin askerlerine iki mutî kışla gibi, ne vakit Hazret-i İsrafil Aleyhisselâmın borusuyla o kışlalarda ölümle yatanlar çağrılsa, derhal ceset libaslarını giyip dışarı fırlamalarını ispat edip gösteren, her baharda arz kışlası içindekiler, melek-i ra’dın borusuyla aynı vaziyeti göstermesiyle nihayetsiz azameti anlaşılan bir saltanat-ı rububiyet; elbette ve elbette ve herhalde ve hiç şüphe getirmez ki, Onuncu Sözde ispatına binaen o rahmet vehikmet ve inâyet ve adalet ve saltanat-ı sermediyenin gayet kat’î istedikleri dâr-ı âhiret ve daire-i haşir ve neşrin açılmamasıyla o nihayetsiz cemâl-i rahmet nihayetsizbir çirkin merhametsizliğe inkılâp etmesi ve o hadsiz kemâl-i hikmet, hadsiz kusurluabesiyete ve faidesiz israfata dönmesi ve o gayet şirin inâyet, gayet acı ihanetlere değişmesi ve o gayet mizanlı ve hakkaniyetli adalet, gayet şiddetli zulümlere kalbolması ve o gayet



[NOT]Dipnot-1

 “Yine Onun âyetlerindendir ki, gök ve yer Onun emriyle ayakta durur. Sonra O sizi bir emirle çağırdığında derhal kabirlerinizden çıkarsınız.” Rum Sûresi, 30:25.[/NOT]




Aleyhimüsselâm: Allah’ın selâmı onların üzerine olsunAleyhisselâm: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
Hazret-i İsrafil: [bk. bilgiler – İsrafil (a.s.)]Hûd (a.s.): (bk. bilgiler)
Kavm-i Fir’avun: (bk. bilgiler – Fir’avun)Kavm-i Nuh: [bk. bilgiler – Nuh (a.s.)]
Kavm-i Semûd: [bk. bilgiler – Salih (a.s.)]Salih (a.s.): (bk. bilgiler)
Sultan-ı Ezelî: hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan Allahabesiyet: faydasız ve gayesiz oluş
arz: dünyaazamet: büyüklük
binaen: -dayanarakcemâl-i rahmet: rahmetin güzelliği
cihazat: cihazlar, âletler, organlardaire-i haşir ve neşr: yeniden dirilip toplanma ve tekrar dağılıp yayılma sahası
dâr-ı âhiret: âhiret yurdugayet: son derece
hadsiz: sayısız, sınırsızhakkaniyet: doğruluk, gerçekçilik
hikmet: fayda, gaye; Allah’ın herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratma sıfatıhissiyat: hisler, duygular
ihsan: bağış, ikraminayet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan nizam, düzenlilik
inkılâp: büyük değişim, dönüşümin’am: nimetlendirme
israfat: israflar, savurganlıklarizzet: kötülüğü redden üstünlük, yücelik
kalb olmak: dönüşmekkat’î: kesin bir şekilde
kavm-i Âd: [bk. bilgiler – Hûd (a.s.)]kemâl-i hikmet: mükemmel bir hikmet
küre-i arz: yer küre, dünyalibas: elbise
melek-i ra’d: gök gürültüsü ile vazifeli melekmizanlı: ölçülü, dengeli
muhafaza etmek: korumakmutî: emre uyan, itaatkâr
nihayetsiz: sınırsız, sonsuzrahmet: İlâhî şefkat, merhamet
saltanat-ı rububiyet: rablık saltanatı; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasısaltanat-ı sermediye: sonsuz saltanat
semâvât: göklerzîhayat: canlı, hayat sahibi
âsi: isyan eden, zalimîcâz: az sözle çok mânâ ifade etme


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst