Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 47


derecede haşmetli ve kuvvetli saltanat-ı sermediye sukut etmesi ve haşrin gelmemesiyle bütün haşmeti kaybolması ve kemâlât-ı rububiyeti acz ve kusur ilelekedar olması, hiçbir cihet-i imkânı yok, hiçbir akıl ihtimal vermez, yüz muhal içinde birden bulunur, dâire-i imkân haricinde bâtıl ve mümtenidir.


Çünkü nâzenin ve nazdar beslediği ve akıl ve kalb gibi cihazatla saadet-i ebediyeye ve âhirette bekà-i daimîye iştiyak hissini verdiği halde onu ebedî idam etmek, ne kadar gadirli bir merhametsizlik; ve onun yalnız dimağına yüzer hikmetler ve faideler taktığı halde onu dirilmemek üzere bütün cihazatını ve binler faideleri bulunanistidadâtını âkıbetsiz bir ölümle faidesiz, neticesiz, hikmetsiz bütün bütün israf etmek, ne derece hilâf-ı hikmet ve binler vaid ve ahidlerini yerine getirmemekle—hâşâ—aczini ve cehlini göstermek, ne kadar o haşmet-i saltanata ve o kemâl-i rububiyete zıttır, her zîşuur anlar. Bunlara kıyasen, inâyet ve adâleti tatbik eyle...


İşte, Hâlıkımızdan sorduğumuz âhirete dair sualimize Rahmân, Hakîm, Adl, Kerîm,Hâkimisimleri mezkûr hakikatle cevap veriyorlar; şeksiz, şüphesiz, güneş gibi âhireti ispat ediyorlar.


Hem madem biz gözümüzle görüyoruz, öyle ihâtalı ve azametli bir hafîziyethükmeder ki, zîhayat herşeyin ve her hâdisenin çok sûretlerini ve gördüğü fıtrîvazifesinin defterini ve esmâ-i İlâhiyeye karşı lisan-ı hal ile tesbihatına dair sahife-i a’mâlini misâlî levhalarda ve çekirdeklerinde ve tohumcuklarında ve Levh-i Mahfuzun nümunecikleri olan kuvâ-yı hafızalarında ve bilhassa insanın dimağındaki pek büyük ve pek küçük kütüphanesi olan kuvve-i hafızasında ve




Adl: sonsuz adalet sahibi, adaletle iş gören, herşeyin hakkını veren AllahHakîm: herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah
Hâlık: her şeyi yaratan AllahKerîm: ikram sahibi; sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah
Levh-i Mahfuz: herşeyin bütün ayrıntılarıyla yazıldığı kader levhası, Allah’ın ilminin bir adıRahmân: rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah
acz: acizlik, güçsüzlükahid: verilen söz, andlaşma
azametli: büyükbekà-i daimîye: devamlı olarak kalma, kalıcı olma
bâtıl: doğru olmayan, yalan, yanlışcehl: cahillik, bilgisizlik
cihazat: cihazlar, organlarcihet-i imkân: mümkün olma yönü
daire-i imkân: varlığı da yokluğu da eşit olan alan, kâinatdimağ: akıl, bilinç, beyin
ebedî: sonu olmayan, sonsuzesmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimleri
fıtrî: doğal, yaratılıştan gelengadirli: zulümlü
hafiziyet: koruyuculukhakikat: doğru, gerçek
haşmet: ihtişam, görkemhaşmet-i saltanat: sultanlığın haşmeti, ihtişamı
haşr: insanların öldükten sonra tekrar diriltilip muhakeme için Allah’ın huzurunda toplanmasıhikmet: fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
hilâf-ı hikmet: hikmete zıthâşâ: asla, kesinlikle öyle değil
idam etmek: yok etmekihâtalı: kuşatıcı, kapsamlı
inayet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan nizam, düzenlilik, İlâhî ilgiistidadât: kàbiliyetler, yetenekler
iştiyak: arzu, istekkemâlât-ı rububiyet: rablığın, ilâhî terbiyenin mükemmellik ve kusursuzluğu
kuvve-i hafıza: hafıza duygusu, belleklekedar: lekeli
lisan-ı hal: hal dilimezkûr: anılan, sözü geçen
misâlî levha: içlerinde herşeyin fotoğrafının kaydedildiği levhamuhal: imkânsız, akıl dışı
mümteni: imkânsıznazdar: nazlı, cilveli
nâzenin: ince, narin, duyarlısaadet-i ebediye: sonsuz mutluluk
sahife-i a’mâl: iş ve davranışların yazıldığı sahifesaltanat-ı sermediye: sonsuz saltanat
sukut etmek: düşmek, alçalmaktatbik eylemek: uygulamak
tesbihat: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anmavaid: korkutma, tehdit etme
zîhayat: canlı, hayat sahibizîşuur: şuur sahibi, bilinçli
âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayatâkıbetsiz: sonuçsuz, neticesiz
 


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst