Hafîz-i Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi, büyük küçük herşeyi kaydedip koruyan Allah | Hüve’l-Bâtın: O Bâtıntır; bütün varlıkların içyüzlerini mükemmel bir fabrikanın harika makineleri gibi yaratıp işleten ve herşeyin iç âlemine hükmeden Allah’tır |
Hüve’l-Âhir: O Âhirdir; her şeyin sonunu ezelî ilmiyle belirleyen ve sonu gelen varlıkların neslini tohum ve çekirdeklerle tanzim eden ve her şeyden sonra yalnız Kendisi bâkî kalan Allah’tır | Hüve’z-Zâhir: O Zâhirdir; her şeyin dış yüzlerini çeşitli cihaz ve ürünlerle donatıp ve ince nakışlarla süsleyerek mükemmel ve güzel yaratan ve her şeyde varlık ve birliğinin işaretleri açıkça görünen, Allah’tır |
arz: dünya | batman: eskiden kullanılan ve 8 kiloluk ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi |
bâtın: iç, görünmeyen iç yüzü | cihet: yön, taraf |
dehrî: zaman yönünden, çağları içine alan | dest-i hikmet: hikmet eli |
destgâh: tezgâh | dirhem: eskiden kullanılan ve 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi |
emare: belirti, işaret | esmâ-i İlâhiye: Allah’ın isimleri |
fıtrî: doğal, yaratılıştan gelen | hadsiz: sayısız, sınırsız |
hafiziyet: koruyuculuk | haysiyetiyle: özelliğiyle |
haşmetli: görkemli, heybetli | haşr: insanların öldükten sonra âhirette diriltilip muhakeme için Allah‘ın huzurunda toplanması |
ihata: içine alma, kapsama | kemâl-i dikkat ve intizam: tam bir dikkat ve düzen |
kerîmiyet: cömertlik | küllî: tür, cins; büyük ve kapsamlı varlıklar |
lisan: dil | mazhar: ayna, yansıma ve görünme yeri |
medh ü senâ: övme ve yüceltme | melâike: melekler |
mizan: ölçü | muntazam: düzenli, intizamlı |
neşrolmak: yayılmak | rahmâniyet: şefkat, merhamet edicilik |
rahîmiyet: merhamet edicilik | rezzâkıyet: rızık vericilik |
sahâif-i a’mâl: amellerin yazıldığı sahifeler | senevî: yıllık |
taam: gıda, yiyecek | tesbih etmek: Allah’ı her türlü noksan ve kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anmak |
tesbihat: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma | zemin: yer |
zerre: atom | zâhir: açık, görünen |
zîhayat: canlı, hayat sahibi | âhir: son |
âhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat |
|