Konuya cevap cer

Birinci Kısım - Sayfa 55


Vesselâmı tayin etmiş ve en son elçi olarak göndermiş. Biz dahi, ilmelyakînmertebesinden aynelyakîn ve hakkalyakîn mertebelerine terakki ve tekemmül etmeküzere, herşeyden evvel bu üstadımızdan, Hâlıkımızdan sorduğumuz suali sormaklığımız lâzım geliyor. Çünkü o zât, Hâlıkımız tarafından herbiri birer nişane-itasdik olan bin mu’cizatıyla, Kur’ân’ın bir mu’cizesi olarak, Kur’ân’ın hak vekelâmullah olduğunu ispat ettiği gibi; Kur’ân dahi, kırk nevi i’câz ile o zâtın birmu’cizesi olup, onun doğru ve Resulullah olduğunu ispat ederek, ikisi beraber, biriâlem-i şehadet lisanı (bütün hayatında, bütün enbiya ve evliyanın tasdikleri altında) diğeri âlem-i gayb lisanı bütün semâvî fermanların ve kâinat hakikatlerinin tasdikleri içinde binler âyâtıyla iddia ve ispat ettikleri hakikat-i haşriye elbette güneş ve gündüz gibi bir kat’iyettedir. Evet, haşir gibi, en acip ve en dehşetli ve tavr-ı aklın haricinde bir mesele, ancak ve ancak böyle harika iki üstadın dersleriyle halledilir, anlaşılır.


Eski zaman peygamberleri ümmetlerine Kur’ân gibi izahat vermediklerinin sebebi, o devirler beşerin bedeviyet ve tufûliyet devri olmasıdır. İptidaî derslerde izah az olur.


Elhâsıl: Madem Cenâb-ı Hakkın ekser isimleri âhireti iktiza edip isterler; elbette o isimlere delâlet eden bütün hüccetler, bir cihette âhiretin tahakkukuna dahi delâletederler.


Ve madem melâikeler âhiretin ve âlem-i bekànın dairelerini gördüklerini haber veriyorlar; elbette melâike ve ruhların ve ruhaniyâtın vücut ve ubudiyetlerine şehadeteden deliller, dolayısıyla âhiretin vücuduna dahi delâlet ederler.Ve madem Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın bütün hayatında vahdâniyetten




Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsunCenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan, şeref sahibi Allah
Hâlık: her şeyi yaratan Allahacip: hayret verici, şaşırtıcı
aynelyakîn: gözlem ve müşahedeye dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilmebedeviyet: göçebelik
cihet: taraf, yöndehşetli: korkunç, ürkütücü
delâlet etmek: delil olmak, işaret etmekekser: çoğunluk
elhasıl: özetle, kısacaenbiya: nebiler, peygamberler
evliya: Allah’ın sevgili kulları, velilerferman: buyruk, emir
hak: doğru, gerçekhakikat-i haşriye: haşir gerçeği
hakkalyakîn: bizzat yaşamak suretiyle, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilmehaşr: insanların öldükten sonra âhirette diriltilip muhakeme için Allah‘ın huzurunda toplanması
hüccet: kesin, güçlü deliliktiza etmek: gerektirmek
ilmelyakîn: ilmî ve sağlam delillere dayanarak, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak derecede kesin bilmeiptidaî: basit, ilkel; ilköğretim seviyesi
izah: açıklamaizahat: açıklamalar
i’câz: mu’cize oluşkat’iyet: kesinlik
kelâmullah: Allah’ın kelamı, Kur’ânkâinat: evren, yaratılan herşey
lisan: dilmelâike: melekler
mu’cize: Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü şeymu’cizât: mu’cizeler
nevi: türnişane-i tasdik: doğrulayıcı nişan, alâmet
ruhaniyât: maddî yapısı olmayan ruh âlemine ait varlıklarsemâvî: Allah tarafından olan, İlâhî
tahakkuk: gerçekleşmetasdik: doğrulama, onaylama
tavr-ı akl: akıl ölçüsü, akıl çizgisitekemmül etmek: mükemmelleşmek, olgunlaşmak
terakki: ilerleme, yükselmetufûliyet: çocukluk, küçüklük
ubûdiyet: Allah’a kullukvahdâniyet: Allah’ın bir ve benzersiz oluşu ve ortağının olmayışı
vücud: varlık, var oluşâhiret: öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
âlem-i bekà: devamlı ve kalıcı olan âhiret âlemiâlem-i gayb: gayb âlemi, görünmeyen âlem
âlem-i şehadet: gözle gördüğümüz âlemâyât: âyetler, deliler
şehadet: şahitlik, tanıklık


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst