Bizim Ev!!!

ubudiyet

Member
gul.gif
BİZİM
gul.gif
EV
gul.gif


Bizim ev,bir edep otağı imiş meğer...Önce dünyayı,daha sonra başkalarını tanıdıkça anladım.Evvela, ben herkesin evini bizimki gibi zannederdim.Meğer böylesine bir huzur iklimi çoklarına nasip olmamış.

nasıl mı?Mesela, hayata gözümü açtığım, az buçuk kendimi bilmeye başladığım günlerde içime "ölçülü bir uzaklıkta yakın beraberlik" adabını yerleşmiş buldum.Bir kere annemde babama karşı fevkalade bir hürmet vardı.

Babama sesini yükselttiğini hiç hatırlamam.Adıyla hitap ettiğini de...
Sen dediğinide.. "Bizim efendi" derdi. Onu efendilik mevkiine gönül rızasıyla oturttuktan sonra niye hır gür çıksın...

Bir insan "sen" demekten ürperdiği, onu ciddi bir hayasızlık saydığı insana karşı, düşünün hiç haddini aşarmıydı?Sonraları hep şaşırmışımdır.Nasıl aynı yastığa baş koyduğu, bu denli yakın olduğu insana bir ömür "Sen" dese ne olurdu sanki? Zannederim babam aldırmazdı.Fakat annem bunu asla yapmazdı.

Babama sorarsanız, annem ona ' ın nazik, nazenin, gül kadar incitilmesinden razı olmayacağı emanetiydi. Onun kalbini kıramaz, onun hukukunu asla çiğniyemezdi.Hatırlarım, bizim anneme karşı yaptığımız küçük bir saygısızlıktan bile evvela babam rahatsızlık duyardı. Yüzünün değişikliklerinden kalbindeki ızdırabı yakalardım.

Babam hayatı kabuğunda yaşayan bir insan değildi. Çok şeyle ilgilenirdi. Hakka hizmet birinci vazifesi idi onun... Her şey ondan sonra gelirdi. Niçindi, ne yapmaya gitmişlerdi, bilemiyorum.

Arkadaşlarıyla bir hafta kadar yurt dışına çıkmışlardı. Halbuki o hafta anneannemlere gidecektik. Anneme söz vermişti babam... Annem bütün hazırlıklarını yapmıştı. Günlerden cumartesi idi. Babam mağazaya gitmişti sabahleyin, ama hemen dönecekti.

Dönmesi onu bulmazdı. Biz bekleyip duruyorduk. Babamdan o günün akşamında geç saatte telefon geldi. Yirmiüç gibiydi saat... Annemden özür diliyordu. Yola çıkmadan evvel aradığını, telefon çaldığı halde evden her nasılsa cevap verilmediğini , önemli bir meseleden ötürü yurt dışına çıktığını, o saate kadar da aramaya müsait bir fırsat bulamadığını anlatıyordu.

Hakkını helal etmesini istiyordu annemden... Zannediyorum, anneme iltifat ediyor, şakalar yapıyordu ki, onun ilk andaki şaşkınlığı geçmiş yerini gülmeye terk etmişti. Babama en küçük bir üzüntü ve kırgınlık hissettirmemek için belki de gerektiğinden fazla neşeli görünmeye çalışıyordu.

__ Siz gerekeni ve dogru olanı yaparsınız. Neyin, neye, ne zaman tercih edileceğini de benden çok daha iyi bilirsiniz, diyordu.
Annem ebede kadar sürecek arkadaşlığa leke kondurmak istemiyor, babamın da bu hadiseyle öyle sanıyorum ki , arkadaşına olan muhabbeti artıyordu.

Telefon kapandığında annem:

__ Babanız büyük bir hakikat fedaisi, diyor, kendi fedakarlığını görmüyordu.

Babam bir sonraki hafta Pazartesi günü gelmiş, dönüşünde büyük bir sevinç yaşamıştık. Annemin nurani yüzünde güller açmıştı. Hiç "Bu da yapılır mı?" dememişti. Ne dilinden ne de halinden en küçük bir sitem dökülmemişti. Babam, hepimize hediyeler getirmişti. Annemi adeta hediyelere boğmuştu.

Hatta annemin gönlünü almak için anneanneme de hediyeler almıştı. Gerçi, annem için en büyük hediye babamın dönmesiydi. Babam kahvaltıdan sonra evden çıkarken annem bir şey diyecek oldu. Fakat, nedense vazgeçti sonra... Babam ısrar edince:

__ Sizi rahatsız etmek, programınızı bozmak istemem, dedi.

__ Asıl söylemezsen rahatsız olacağım, dedi babam.Annem babamı rahatsız etmemek, merakta bırakmamak için konuştu.

__Bu gün, dedi, erken gelecek misiniz diye soracaktım.

Babam, "Melek misin be kadın?" der gibi tebessüm etti. Bu ne nezaketti. Kadın bu demek olmalıydı. Bir hafta evine uğramamış kocasına en masum bir suali nasıl bir adab ile soruyordu. Babam:

__Erken geleceğim demekle yetindi.

Bizim evde sevgi ve hürmet birlikte hakimdi.Daha beş altı yaşında iken, kapı çalmadan hiçbir odaya girmemeye alıştırılmıştık.Babamın üzerinde en hassas durduğu şeylerden birisiydi bu..." Sünnet_i Ahmediye'den " derdi.

Bizim odamıza bile kapıyı çalmadan girdiğini hiç hatırlamam. Haddi aşmamayı talim eden ne güzelruh dersiydi bu...Odada kardeşim varken de kapıyı çalmadan girmezdim. Kapıyı çalmak, bir insanın hakkını baştan teslim etmek demekti.

Babam, aynı zamanda baş öğretmenimiz ve imamımızdı. İlmi hakikatlerin bir çoğunu ondan öğrenmişizdir. Her namazda önümüze geçer, namazımızı kıldırırdı. İlk safa ben kardeşim, arka safada annem ve kız kardeşim dururdu.

Namazdan sonra bize döner ve tesbihat yapardı babam... Ağlamayıda ondan öğrenmiştik. "Ya Cemilü Ya " diye başlayınca gözyaşlarıda birlikte başlardı. Hele teesbihatta Efendimiz'in (sav) anıldığı yerlere gelince... Artık hasret çağlayanı gibi hıçkırıklarını koyverirdi.

Tesbihattan sonra ders yapar, kainatın ve insanın sırlarını bu anahtarla açardı. Birlikte kıldığımız hemen her namazın arkasından bize tefsir okurdu.

Böylece, ben daha orta okulu bitirmeden külliyatta geçen meselelerin hemen hepsini halletmiş bir insan olmuştum. Annem de, babamdan öğrendiği şeylerle daha sonra tefsiri eline alıp hanımlarla ders yapardı. Bizim ev hep üful üful maneviyat kokardı.

Babam, annemin de bizim de yapdığımız güzel şeyleri hiç mukabelesiz bırakmazdı. İlk okul birde okuduğum seneydi. Annem güzel güzel yemekler, tatlılar yapmıştı. Babamın mağazası evimize yakındı.

İşleri yoğun olduğundan babam, ogün öğle yemeğine gelememişti. Annem, yemek soğumadan babam yesin istitordu.

Hem ziyaret olsun, hemde yemekler soğumasın diye annemle birlikte mağazaya yemekleri götürmüştük çok memnun olmuştu babam... Bizimle iki özel misafir gibi gibi ilgilenmişti.

yemeği mağazada birlikte yemiştik o gün... Bize ev sahibi gibi davranmış, annemin müsaade ettiği kadar sanki bize hizmet bile etmişti. Neşeyle oturmuştuk. Hiç unutmam, yemekten sonra, bizim yaptığımıza mukabele olsun diye evimizin yakınına kadar bizimle yürümüş, bizi uğurlamıştı.

Aynı aile hayatını ben evlenince kendi evimde örmeye çalıştım, ince bir dantela gibi... Zira milletlerin sıhhatinin ferdin ve ailenin sıhhatine bağlı olduğunu yaşayarak anlamıştım. Güzel fert, güzel aile; güzel aile cemiyet demekti....

Mehmet Akar(Yanmak vakti)
 

ARİF

Well-known member
allah razı ve hoşnut olsun...
Güzel fert, güzel aile; güzel aile cemiyet demekti....rabbim nasip etsin tüm bu güzellikleri..
 

mihrimah

Well-known member
gul.gif
BİZİM
gul.gif
EV
gul.gif


Babama sesini yükselttiğini hiç hatırlamam.Adıyla hitap ettiğini de...
Sen dediğinide.. "Bizim efendi" derdi. Onu efendilik mevkiine gönül rızasıyla oturttuktan sonra niye hır gür çıksın...

Zira milletlerin sıhhatinin ferdin ve ailenin sıhhatine bağlı olduğunu yaşayarak anlamıştım. Güzel fert, güzel aile; güzel aile cemiyet demekti....
Mehmet Akar(Yanmak vakti)

Alllah razı olsun çok güzel bir paylaşım...
 
Üst