BugÜn yoldan geÇenler

NİSANUR

Well-known member



Son gülün karşısında son bülbül ah ederken
Sırma saçlım bu sabah bahçeme geldi erken.
Taş oluktan dökülen bir su başında durdu;
Her geçen yolcu için başka bir söz bulurdu.
O,her dalı bir başka meyve veren bir ağaç,
Ben onun gölgesinde göğüs geçiren bir aç!

Önce yorgun bir âmâ çıktı yolun ucundan,
Değneğiyle tutarak toprağın avucundan,
Köye varan yokuşun aştı; en dik yerini....
Sırma saçlım;süzerek ışıklı gözlerini,

Dedi ki:
-Kaldı gönlüm ebedî bir hüzünde......
Yaşamaktan kastı ne bu körün yer yüzünde?

Dedim:
-Ne aşka erme ne gönül verme kaydı,
Daha berbad olurdu seni görmüş olaydı!

Sonra yollar uzaktan bir haykırış işitti;
Her yanı parçalanmış bir köylü geçti,gitti....
Dinledim bir ağızdan bin açın türküsünü.
Sırma saçlım,süzerek kat kat ipek süsünü

Dedi:
-Gönlüm karardı bu sürünen yığından,
Görünüyor; bir başka yeri her yırtığından!

Dedim:
-Ko;sürte dursun kendi elemleriyle,
Bu kadar giyinilir ancak, alın teriyle.

Bahtı açık olmalı yolun ki dertten yana,
Gördük bir ayaksızın çıktığını meydana.
Son cenkten arta kalmış bir adsız olsa gerek....
Sırma saçlım bir onu, bir kendini süzerek

Dedi:
-Yandım bu işe,daha pek çok yanarım,
İnsan ölüm dururken,yaşar mı böyle yarım?

Dedim ki:
-Ona değil kendi hayatına yan,
EY GÖĞSÜNÜN ALTINDA KALBİ YOKKEN YAŞAYAN!!!

FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL
 
Üst