BÜluĞ (ergenlİk) ÇaĞindakİ EĞİtİm

topraktoprak

Well-known member
Ergenlik çağına gelmiş bir çocuk ister kız, isterse erkek çocuğu olsun fark etmez, artık gençlik dönemine girmiş ve yeni bir kimlik kazanmıştır. Ergenlik yaşı konusunda eğitim uzmanlarının verdikleri bilgilere göre ergenliğin, kız çocuklarda dokuz ila on iki yaş arası, erkek çocuklarda ise, on iki ilâ on beş yaşı arasında gerçekleşmektedir. Tabi ki bu durum, çocuktan çocuğa farklılık gösterebildiği gibi, soğuk ülkelere nazaran sıcak ülkelerde çocuklar daha

erken ergenlik çağına girebilmekteler. Ergenlik çağına girmiş olan bir genç, fizyolojik ve biyolojik değişime uğrar, böylece kendisine güven gelir ve artık kendi kararlarını kendisinin vermesi gerektiği psikolojisine girer. Bu yüzden bu döneme delikanlılık dönemi de denilmektedir. Dolayısıyla ailesinin verdiği kararlar veya öngördüğü uygulamalar işine gelmediği zaman onları pek dikkate almaz. İşte ona verilecek olan eğitimin en zor olduğu dönem bu dönemdir. Bu dönemde verilecek olan eğitim daha ziyade yönlendirici niteliğini taşıyan bir eğitim metodu olması gerekir. Anne ve baba artık bu gence karşı emri vaki tarzda hareket etmeyi bırakıp, onunla bir diyalog içerisinde olmak zorundadır. Aksi takdirde bu genç kendisine baskı yapıldığı duygusuna kapılacak ve bu baskıdan kurtulmanın yollarını arayacaktır.

Gencin bu zaaf noktasını bilen bazı ifsatçı dış mihrak ve şebekelerin, onu ailesinden koparıp kendilerine hazır bir eleman yapabilmek için, her türlü şehvani imkanları sunabilmektedirler. Dolayısıyla gencin, bu zor dönemi sorunsuz bir şekilde atlatabilmesi için ona yardımcı olmak zorundayız.

Örneğin iyi ve faydalı arkadaş seçiminde yardımcı olmak, ona Müslümanların bulunduğu iyi bir muhit seçmek, yanlış işlere bulaşmaması için gerekirse sezdirmeden onu takip etmek, spor ve kültürel faaliyetlerini yoğunlaştırmak, vakitlerini faydalı yerlerde geçirmesi için İslami havayı teneffüs edebileceği gençlik ve eğitim merkezlerine götürmek, gerekirse eve bir bilgisayar alarak onunla faydalı yönde meşguliyetini sağlamak gibi imkanlar sunarak ona yardımcı olabiliriz.

Bu dönemdeki terbiyevi görevlere gelince sırasıyla şöyledir :
1. Büluğ çağına ermiş gencin artık kendisine mahrem olan kadınların yanlarına girmemesi gerekmektedir.

2. Bu dönemde ailesinin hiçbir baskısına gelemeyen genç, gençliğini en renkli bir şekilde yaşamaya çalışır. Bu nedenle okul derslerini önemsemediğinden bazı dersleri başarmada sıkıntı çeker ve cesareti kırılır. Hatta bu dönemdeki bazı gençler okulu, renkli yaşantıları için bir engel sayarlar. Dolayısıyla, derslerinde başarılı olabilmeleri için yoğun derecede motivasyona ihtiyaçları vardır. Bu motivasyonu verme görevini ya babası veya bir arkadaşı, ya da özel dersler veren dershanelerdeki öğretmenlerin üstlenmesi gerekir.

3. Hayatın bütün zevklerini yaşama hırsıyla hareket eden bu dönemdeki gencin en önemli sorunlarından birisi, filim bakma ve internetle meşgul olma alışkanlığıdır. Bu yüzden geç yatma alışkanlığı başlar ve uykusu düzensiz hale gelir. Genelde serbest büyüyen müslüman gençlerde bu gibi sorunlar daha fazladır. Bunun çözümü bu gibi aletleri yasaklamak değildir. Belki en isabetli yol, bunların kullanımında sınır getirmek ve belirli zamanlara ve münasebetlere bağlamaktır.

4. Gençlerin bu dönemdeki kötü alışkanlıklarından birisi de müzik müptelası olmalarıdır. Bu bağımlılık, onları bir taraftan boş hayal ve kuruntulara sevketmekte, diğer taraftan da manen kalplerini karartıp, zihinlerini yıpratmaktadır.

5. Yine bu dönemdeki gencin, arkadaşları vasıtasıyla edineceği en kötü alışkanlıklarından birisi de sigara kullanmaya başlamasıdır. Hatta birçoğu bunu erkekliğin bir göstergesi olarak görür. Halbuki o, bir taraftan Allah’a isyan ettiğini, diğer taraftan da tedrici olarak bedenini zehirlediğinin farkında bile değildir. Bu konuda anne ve bilhassa babalar duyarlı olmak zorundadırlar.

6. Ergenlik döneminde olan bir gencin, gerek okuldan, gerek aileden, gerekse çevreden aldığı çeşitli bilgiler neticesinde zihninde bazen dini şüphe ve tereddütlerin oluşmasına neden olur. Dinde şüphe edilen konuları yoğunluk itibarıyla şu şekilde sıralamamız mümkündür :

a) Melek, cin ruh, şeytan gibi soyut varlıklarla ilgili şüpheler,
b) Sevap-günah meselesi ile ilgili tereddütler,
c) Fakirlik-zenginlik, cinsiyet gibi eşitsizliklerle ilgili şüpheler,
d) Ahiret, ölüm sonrası hayat ile ilgili şüpheler,
e) Kaza-kader, hayır-şer vb. gibi soyut konularla ilgili şüpheler,
f) Allah’ın varlığı, birliği ve diğer sıfatları ile ilgili şüpheler,
g) Evrenin ve insanın yaratılışı, ölüm ile ilgili tereddütler,
h) Kitaplara ve Peygamberlere iman ile ilgili şüpheler.

Gençler, sözkonusu konuları ve zihinlerinde oluşan şüphe ve tereddütleri topluma açamazlar. Zira dışlanacağından veya ayıplanacağından dolayı çekinirler. Ancak bu konularda bilgili ve samimi buldukları şahıslara açılırlar. Böylelikle aldıkları bilgilerle şüphelerini giderirler. Bazı gençlerin bu şüphelerine cevap veren bir bilir kişiyi bulamaması veya sormaya cesaret edememesi, onların dinden soğumasına ve uzaklaşmasına neden olabilmektedir. Ailelerin bu gibi sorunların aşılmasında çocuklarına yardımcı olmaları çok önemlidir.

7. Bu dönemdeki gencin ihtiyaçları çoğalır, dolayısıyla daha fazla harcama yaptığından dolayı gerekli parasal ihtiyaçlarını gidermek gerekmektedir. Eğer siz onun bu ihtiyacını görmezseniz, o bunu elde etmek için başka yollardan, gerekirse gayri meşruu bir şekilde onu elde etmeğe çalışacaktır. Dolayısıyla bu kötü durumun önüne geçilebilmek için, onun ihtiyaçlarının karşılanması konusunda orta bir yol izlenmelidir.

8. Lise seviyesine gelmiş bir gencin artık hangi sahaya daha fazla meyilli olduğu anlaşılır. Eğer dini ilimleri okumaya meyli varsa bu alana yönlendirilir. Gerekirse bu ilimleri üst seviyede okuyacağı bir İslam ülkesine gönderilir. Şayet yetişen gencin arzusu ve kapasitesi müspet ilimler öğrenmek veya belirli bir meslek sahibi olmak ise, o zaman onu arzu ettiği alana yönlendirmek ve o dalda yetişmesini sağlamak gerekir. Çünkü her insan öğrenebildiği ve sevdiği sahada başarı sağlayabilir.

9. Bu dönemdeki gençlerin bir kısmı çeşitli nedenlerden dolayı bazı psikolojik, ahlaki ve sosyal sorunlar yaşar. Örneğin, kendini terkedilmiş duygusuna kapılan, depresyon giren, uyuşturucu kullanan, zina veya hırsızlık yaparak, kötü arkadaşların kurbanı olan, bazı suçlara ortak olma yüzünden hapse girmek gibi ciddi sorunları olan gençler, ev ve ailesini terk etme girişiminde bulunabilmektedir. Bu gençler her ne kadar aileden ve toplumumuzdan kopmuş olsalar bile, bunlar bu ümmetin birer ferdidir. Dolayısıyla bu gençleri yeniden ailelerine ve topluma kazandırmak için İslami kuruluşların onlara sahip çıkması zorunludur.

Alıntı...

 
Üst