Konuya cevap cer

Soru


         Büyü yapıldığını nasıl anlarız. Yapılmışsa bunu nasıl çözebiliriz?

        


       

                                                        Cevap


Değerli Kardeşimiz;

              Bugünkü adıyla büyü, geçmişteki adıyla sihir, tarihin  derinliklerinden gelen söylentileriyle bazı kesimlerde halen baskısını  sürdürmektedir.


Kur'an-ı Kerim'de geçmişte sihir yapanlardan söz edilir.


Hadislerde de sihir, büyük günahlardan sayılır.


-  Allah'a şirk koşmak, adam öldürmek, zina etmek, ana babaya  saygısızlıkta bulunmak, sihir yapmak.. büyük günahlardandır, denir.


Hatta  İslam hukukunda, büyü ve sihir yaptığını iddia ederek insanları  aldatmaya kalkışanlar, yakalanıp hapse atılması gerekir ki, sıkıntısı  olan insanlar büyücü ve sihircilerin aldatmasına maruz kalmasınlar...


Bu sebeple bizler büyücü ve sihircilerin iddialarına itibar etmiyoruz.


Çünkü  büyü ve sihir ilmi günümüze kadar gelmemiş, tarihin derinliklerinde o  güne mahsus ilim olarak kaybolup gitmiştir. Böyle bir bilginin yokluğu  sebebiyledir ki, bugün hiçbir büyücü çıkıp da:


- Elimdeki bilgi  ve bulgular kesindir, dilediğim kimseyi büyü ile perişan ederim,  dilediğimi de kurtarır, iyi ederim!? diyemez. Allah hiçbir kuluna böyle  kesin bir salahiyet vermemiştir.


Daha açık ifadesiyle büyücüler  ne bir karı kocanın arasını açabilirler ne de birini ötekine vazgeçilmez  halde âşık yapabilirler. Yani ne sevdirebilir ne de nefret  ettirebilirler. Bu gibi duygusal durumlar, tarafların kendi istek ve  iradeleriyle sağlayacakları kazanımlarıdır. Birileri büyüyle sevdirip,  büyüyle nefret ettiremez...


Şayet böyle kesin bir büyü bilgisi  mevcut olsaydı, sıhhatli kitaplarda yazılı olacak, yazılı olan bilgiyi  de okuma yazması olan herkes okuyup bilecek, kıyıda köşede kırsal  bölgelerde geçim vasıtası yapanların şahıslarına mahsus özel bir bilgi  haline gelmeyecekti...


Buna rağmen bazı semtlerde büyü yaptığı,  yahut da bozduğu iddia edilen kimseler görülmektedir. Akla, mantığa ters  düşen büyü yapma, bozma çareleri de ileri sürmekteler.


- Şu  kadar domuz yağı; şu kadar keçiboynuzu, falan mezardan şu kadar toprak..  gibi gizemli isteklerle çaresizleri etkilemeye çalışmaktalar.


Kesin olan odur ki, para ortadan kalksın ne büyü yapan kalır meydanda ne de büyü çözen...


İnsanlar neden yine de büyücünün peşine düşerler?


Söylentilere, bir çözüm olabilir ümidiyle bakarlar da ondan...


Halbuki, bu gibi konularda esas olan, en önce büyücüye gitmeye sebep olan rahatsızlığa doğru teşhis koymak!..


Olabilir  ki, büyü sanılan sıkıntının mahiyetinde ne büyü ne de sihir vardır.  Olay ya bir sinirsel rahatsızlıktır. Yani doktor işidir. Yahut da  tarafların kendi anlayışsız tutumlarıyla meydana getirdikleri sinir  zayıflatıcı gerginlikleri, kırıcı, incitici davranışlarıdır!..


Büyü  sandıkları rahatsızlıklarını kendi davranışları meydana getirmiştir.  Öyle ise bunu çözecek olan da yine kendi davranışlarıdır... Tutumlarını  düzeltmeleri, rahatsızlık sebebi anlayışsızlıklarından vazgeçmeleri...  Yani önce saygı, hemen arkasından da sevgi ihtiyacının karşılanması...


Ne  var ki, kimse kendi kusuruna, hatasına bakmamakta, ille de  yakınlarından birinin büyü yaptığını düşünüp suçu onların üzerine  yıkmayı kolay bir çıkış yolu olarak görmekteler.


İnceleseniz ya  beyin hanıma karşı ya da hanımın beye karşı rahatsızlık meydana  getirecek ihmal ve tepkisellikleri.. gibi davranışları söz konusudur  olayın kökünde.


Ama kimse böyle bir davranış düzeltmesine taraftar değil, suçu büyücülere yükleme kolaylığı varken...


Bununla  beraber, böyle ihtimallerde manevi çare büsbütün de yok sayılmaz.  Kur'an-ı Kerim'in son iki (Felak ve Nas) sûreleri ile birlikte bilinen  tüm duaları rahatsızlığı duyan da, yakınları da okuyabilirler. Bunları  ille de başkaları değil, kendileri okurlarsa daha gönülden dua etmiş,  şifa dilemiş olurlar. Çünkü üzüntüyü kendileri yaşıyorlar, duayı da  kendileri yapmalılar.


Bu konuda sözün özü olarak denilebilir ki:  Önce büyücüye değil ilgili psikolog ve sinir doktoruna durumu anlatıp  gerekli ilaçları alarak sinirler kuvvetlendirilmelidir.


Ayrıca  sıkıntı sebebi olan kendi tepkili tutumlarını da gözden geçirmeli,  gerginlik meydana getiren davranışlarını (Felak ve Nas) sûrelerini de  okuyarak terk etmeli, geçmişi unutup geleceğe yeniden bir beyaz sayfa  açmalılar...


Göreceklerdir ki, büyüyü de kendileri yapmakta, büyüyü bozan ilaç da kendilerinde bulunmaktadır.

Sorularla İslamiyet


Selamun aleyküm kardeş aşağıdaki linkten daha detaylı araştırma yapabilirsiniz...

Sorularla İslamiyet | Ana Sayfa


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst