Çanakkale Harbi'nin dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşamız, ordunun içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumaları emrini verir.
Emri alan yüzlerce asker, şafak kızıllığı ile birlikte, davudî sedâlarıyla o lahutî nağmeleri Çanakkale'nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler. Çok geçmeden düşman mevzilerinden kağıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not:
- "Bizler Hindistanlı Müslüman askerleriz. İngilizler bize, Almanlara karşı Osmanlı'nın yanında savaşacağımızı söylediler. Biraz önce ezan sesi duyduk, siz kimsiniz?"
Mehmetçiğin kanı donar. Tarih, kandırılmışlığın böylesine pek az şahit olmuştur. Hemen cevap verilir:
- "Burası Osmanlı payitahtının kapısı... Bizler de âsâkir-i Osmanî'yiz. "
(Sağıroğlu, Ahmed; Türkiye Takvimi; 21 Şubat 1991)
I. Cihan Savaşı boyunca Osmanlı'ya karşı savaşan Hintli askerlerin zâiyatı seksenbeşbin kadardır ve bu rakam, bütün cephelerdeki Hintli zayiatının %70'ini teşkil etmektedir