Konuya cevap cer

Buna göre, Cennet ancak ruh, kalb, akıl ve vicdanıyla kötülüklerden sıyrılmış, bütün hayatında Allah’ın kaza ve kaderine boyun eğmiş “kahrın da hoş, lütfun da hoş” diyerek, iman gülünü itiraz dikenlerinden uzak tutmuş, her yönüyle İslam dinine teslim olmuş Selman gibi kimselere muştaktır. 

 

Üçüncü basamak: Ammar basamağıdır. Bu basamak, insanın kendi hayatında, İslam bünyesini tahrip eden her türlü kötü virüslerden arındırıp, söz konusu bünyeyi tamir eden güzel ahlakla donanmaya açılan bir basamaktır. Allah’tan başka ilah olmadığını ifade eden “Lâ ilahe”deki “Lâ” süpürgesiyle yoldaki küfür ve şirkin bütün pisliklerini süpürüp çöp tenekesine attıktan sonra, Allah’ın varlığını ve birliğini ilan eden “İlla Allah”daki “İlla” asansörüyle tevhit sarayına çıkmaktır. 


İslam’ın “imansız ve müşrik olarak ölen kimsenin asla cennete giremeyeceğine” dair hükmü, bu gerçeğin bir belgesidir. 

Demek ki, Cennet, hayatı boyunca müspet haraket eden, hem kendisi hem de başkası için tevhit ekseninde dünya ve ahiret hayatını tamir etmeye çalışan Ammar gibi insanlara müştaktır.



Dördüncü basamak: Ali basamağıdır. Bu basamak, âli cennetlere götüren ülvî bir derecedir. Nefsin bütün heva ve hevesinden, bütün süflî arzulardan uzaklaşıp, ruhun ulvî istek ve arzularını en yüksek derecede tatmin etmek, insanın ahsen-i takvimdeki âlî mahiyetini, Allah’ın rızasını kazandıran potada eritmek, bütün benliğiyle ulvîleşmeye bakar. İnsanları Hz. Peygamber’e (a.s.m) komşu yapan ve Cennet-i âliyede ikamet etmesini sağlayan en âli basamak budur. 



Demek ki, Cennete girmek için, manevi kirlerden kurtulup, kalb-i selime sahip olarak, içini ve dışını tamir ettikten sonra Allah’a dost olmayı ifade eden velayet yollarına girmek gerekir. Çünkü cennete ancak Allah’ın dostları girebilir. 


Peygamberlik dışında, Hz. Harun’un Hz. Musa’ya nispeti ne ise, Hz. Ali’nin Hz. Muhammed’e (a.s.m) nispeti de odur. Nitekim hadis-i şerifte de Hz. Peygamber (a.s.m): 

“Peygamberlik hariç, Harun’un Musa’ya olan nispeti ne ise senin de bana nispetin odur” diye buyurmuştur. 



1. bk. Tirmizî, Menakıb, 34; Mecmau’z-Zevaid, IX/344; İbn Arabî, Futuhat, I/317.


Niyazi Beki / Zafer Dergisi


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst