________________________________________
Çirkin isteklerimizle karıştırmasak, bozmasak, yıkmasak
kaderin her şeyi ne kadar güzel!
Dıştan çirkin gibi görünenler var, ama onların da sonuçları güzel.
Kışın soğuğu, kar fırtınası olmasa, baharın çiçeğini, yaprağını, kelebeğini görebilir miydik?
Dünyaya gelmeden önceki hâlimizi düşünelim bir an.
Ana rahminde her fiili kabul eden bir et parçasıydık.
Dünyayı tanımıyor, nelere ihtiyacımız olduğunu bilmiyorduk.
Kendimizden bile haberimiz yoktu.
Eğer söz anlayacak bir kabiliyete sahip olsaydık da,
bize, "Kendine lâzım olan uzuvları seç ve yaşayacağın
âlemin nasıl olmasını istiyorsan söyle," denseydi ne yapardık?
Sanıyorum, her şeyden önce el, ayak, burun, kulak gibi
zarurî organlarımızı almazdık. Çünkü, anne karnındayken
bunlara hiç ihtiyacımız yoktu. Gözü lüzumsuz iki delik,
saçı gereksiz bir kalabalık, bacağı, rahatsız edici bir uzantı zanneder, kabul etmezdik.
Kuracağımız dünyada ne suya, ne toprağa ne güneşe, ne havaya,
ne bitkilere, ne de hayvanlara yer verirdik. Bunlar da bizim için
bazı manasız kelimelerden ibaretti.
Fakat kaderimizi takdir eden Allah, sonsuz merhameti sebebiyle,
bizi kendi hâlimize bırakmadı. Sınırsız ilmiyle, hayatımız için
gerekli şeyleri plânladı ve yarattı. Kâinat bize uygun, biz de kâinata.
Şimdi dünyadayız. Bir süre sonra ahirete gidecek, orada yaşayacağız.
O âlemde bize gerekenler buradan alınacak. Gül veya ateş, elmas
veya kömür, ibadet veya isyan... Seçme işi bize bırakılmış. İsteyen istediğini alabilir.
İman ve ibadetin bu dünyada maddî bir karşılığı yok, nitekim
organlarımızın da ana rahminde ne işe yaradığı belli değildi.
İman ve ibadetin faydalarını asıl öbür düyada anlayacağız.
İkinci hayatta mükemmel olmanın yolu, bu dünyadaki amellerimize bağlı.
Kader, güzeldir. Perde arkasını görebildiğimiz oranda anlıyoruz bunu.
Madem ilâhî takdirin sırlarını anlamaktan âciziz, şu hâlde Allaha teslim olalım.
O, "neylerse güzel eyler." Başımıza zâhiren çirkin bir hâl gelirse,
bilelim ki, ya bizim hatamızdan dolayıdır veya imtihan içindir.
Çirkinlik bize, güzellik kadere aittir...
Çirkin isteklerimizle karıştırmasak, bozmasak, yıkmasak
kaderin her şeyi ne kadar güzel!
Dıştan çirkin gibi görünenler var, ama onların da sonuçları güzel.
Kışın soğuğu, kar fırtınası olmasa, baharın çiçeğini, yaprağını, kelebeğini görebilir miydik?
Dünyaya gelmeden önceki hâlimizi düşünelim bir an.
Ana rahminde her fiili kabul eden bir et parçasıydık.
Dünyayı tanımıyor, nelere ihtiyacımız olduğunu bilmiyorduk.
Kendimizden bile haberimiz yoktu.
Eğer söz anlayacak bir kabiliyete sahip olsaydık da,
bize, "Kendine lâzım olan uzuvları seç ve yaşayacağın
âlemin nasıl olmasını istiyorsan söyle," denseydi ne yapardık?
Sanıyorum, her şeyden önce el, ayak, burun, kulak gibi
zarurî organlarımızı almazdık. Çünkü, anne karnındayken
bunlara hiç ihtiyacımız yoktu. Gözü lüzumsuz iki delik,
saçı gereksiz bir kalabalık, bacağı, rahatsız edici bir uzantı zanneder, kabul etmezdik.
Kuracağımız dünyada ne suya, ne toprağa ne güneşe, ne havaya,
ne bitkilere, ne de hayvanlara yer verirdik. Bunlar da bizim için
bazı manasız kelimelerden ibaretti.
Fakat kaderimizi takdir eden Allah, sonsuz merhameti sebebiyle,
bizi kendi hâlimize bırakmadı. Sınırsız ilmiyle, hayatımız için
gerekli şeyleri plânladı ve yarattı. Kâinat bize uygun, biz de kâinata.
Şimdi dünyadayız. Bir süre sonra ahirete gidecek, orada yaşayacağız.
O âlemde bize gerekenler buradan alınacak. Gül veya ateş, elmas
veya kömür, ibadet veya isyan... Seçme işi bize bırakılmış. İsteyen istediğini alabilir.
İman ve ibadetin bu dünyada maddî bir karşılığı yok, nitekim
organlarımızın da ana rahminde ne işe yaradığı belli değildi.
İman ve ibadetin faydalarını asıl öbür düyada anlayacağız.
İkinci hayatta mükemmel olmanın yolu, bu dünyadaki amellerimize bağlı.
Kader, güzeldir. Perde arkasını görebildiğimiz oranda anlıyoruz bunu.
Madem ilâhî takdirin sırlarını anlamaktan âciziz, şu hâlde Allaha teslim olalım.
O, "neylerse güzel eyler." Başımıza zâhiren çirkin bir hâl gelirse,
bilelim ki, ya bizim hatamızdan dolayıdır veya imtihan içindir.
Çirkinlik bize, güzellik kadere aittir...