Çocuk mu yaramaz, anne-baba mı?

Eyvàh!

Well-known member
Çocuk mu yaramaz, anne-baba mı?





cocukmuyaramaz.jpg

Vefat eden her çocuk cennetliktir. Yani çocuk doğduğunda bir melektir. Kalsa da ölse de cennetliktir. Çocuk, yazısız bir sayfa gibidir. O yazısı olmayan sayfaya, deftere anne-baba yazı yazacaktır.

Çocuğun aile hayatı ve çevresi, çocuk üzerinde önemli izler bırakır. Geçimsiz anne-baba ile geçimli olanların çocukları arasında fark vardır. Fakirlik ve zenginlik çocuğa tesir ettiği gibi, dindar olup olmamak da aynı şekilde tesirlidir. Çünkü çocuk kedi yavrusu değil ki, karnını doyurup, sırtını okşayınca gönlü hoş olsun; çocuk akıl bakımından kalp bakımından tatmin olmak ister. Bunları bulamazsa insani değerleri kaybolmaya başlar, cemiyet için zararlı bir hale gelir. Böylesine bir çocuk yetiştiren toplum da geleceğini tehlikeye düşürmüş demektir.

Çocuk, gördüğünü yapar, duyduğunu anlar. Hiçbir çocuk sadece kulağından terbiye edilemez. Müzisyen bir ailenin çocuğu keman vs. çalar, hafız bir baba, çocuğuna Kur'an ezberletmeye uğraşır. Dikkat edilirse, çocuk anne-babası hangi lisanı konuşuyorsa o da onu öğrenir. Çünkü çocuk, ana-babasından gördüğünü yapar. Yani çocuk, anne-babasının kopyasıdır.

Demek ki çocuğun kötüsü olmaz. Allah hayırlı ana-baba versin. Çocuğun kaderiyle, ana-babanın kaderi bir bütündür. Ağaç neyse, meyvesi de odur. Hangi ağacı diktiysek onun meyvesini toplarız. Söğüdün meyvesi olmaz... Limon ağacından hurma alınmaz. Çocuğun ailesi kadar, okulu ve çevresi de önemlidir. O kadar yanlış sözler, o kadar yanlış yayınlar var ki, çocuk hemen onlara kapılır...

Çocuğa en başta İslam'ın ruhunu vermek lazım. Ben çocuklarıma namaz kılın demedim. Amma ben de namazlarıma dikkat ettim. Oruç tutun demedim, ama hastalansam da orucumu bozmadım. Böylece çocuklarıma İslam'ın ruhunu öğretmeye çalıştım.


Anne-babaların dikkat etmesi gereken konulardan biri de, çocuklarıyla ipleri koparmama konusudur. Çocukla irtibatı devam ettirme... Çünkü gönül sarayını yıktı mı, o viraneden bir şey olmaz artık... İpleri koparmamak gerekir.

Çocuğumuzdan ne istediğimize dikkat edelim. Uslu ol, terbiyeli ol, saygılı ol, her şeye karışma, kırıp dökme... Bu vasıflar çok olgun insanda vardır, çocukta nasıl olsun?.. Bunu isteyen ebeveynin kendisi acaba o seviyede mi?

Çocuğu terbiye eden ana-baba, sabırsızlığından dolayı bir sürü hadiselere sebebiyet veriyor. Çocuk, dilediği gibi konuşacak, aklına gelen sözü söyleyecek... Bunları biz hoş göreceğiz. Zaten bunları yapmazsa çocuk olmaz, olgun bir insan olur.


Her yaşın, bir yaşam tarzı vardır. Ergenlik, karşı cinse alaka gösterme dönemidir. Bir delikanlı, kız arkadaş; kız çocuğu da erkek arkadaş ister. Kendini onlara beğendirmeye uğraşır. Saçına elbisesine çok dikkat eder. Kendini şekilden şekile sokar ki dikkat çeksin. Kızlarda açılma, makyaj yapma gibi haller başlar. Saçından ayakkabısına kadar her şeyiyle uğraşır. Neden; erkeğin dikkatini çeksin diye... Aynı şey erkek için de geçerlidir.

Bu iş dindar aile olup olmamaya da bakmaz. Bu haller, nefsin şiddetli istekleridir. Peki aileler ne yapacak? "Bu da geçer" diyecek. Çocukların ruhi durumları birbirinden farklılık gösterir. Kimisi anlayışlı, kimisi heyecanlı, kimisi mahcup, kimisi korkak, kimisi sinirli olabilir.

Tuz ruhu ile insan ruhu arasında fark görmeyen bazı ebeveynler de çocukların bu hallerini anlamayarak, kötü durumlara düşüyorlar...



HEKİMOĞLU İSMAİL

 
Üst