çocuk ve yalan

mihrimah

Well-known member
Yalan en büyük günahlardandır. Ancak üç konuda yalana izin verilmiştir.

1. Savaşta düşmana karşı

2. İki kişinin arasını düzeltmek için

3. Eşlerin birbirlerinin gönlünü kazanmak için söyledikleri.

Görüldüğü üzere unsurlardan hiçbiri çocuklara yalan söylemenin doğru bir davranış olduğunu göstermemektedir. Demek ki çocuklara yalan söylemememiz gerekir. Çocuğa yalan söylemek aslında onu aldatmak demektir. Oysa ki çocuklarımız da birer şahsiyettirler. Onları şahsiyet olarak kabul etmek ve onları saymak çocuğun kendisine güven duymasını sağlar. Sayıldığını ve bir birey olarak kabul edildiğini hisseden çocuklar daha anlayışlı olurlar.

Çocuğunuza yalan söylemeyin ki o da sizden görüp de yalana alışmasın. Ona gerçekleri yalın bir şekilde anlayabildiği bir dille anlatın. Göreceksiniz ki böyle davrandığınızda çocuk en azından yalana alışmayacak ve ısrar etmeyecektir. Tabii bunlar bir günde olacak hadiseler değildirler. Zaman ve azim ister. Tutarlı olarak davranılmaya devam edildiği taktirde hayırlı neticeler verecektir.

Çocukları yalana alıştırmanın yolu sadece onlara yalan söyleyerek örnek olmak değildir. Çoğu anne ve baba çocuklarının yaramazlıkları ve hataları neticesinde aşırı tepkiler vererek çocuklarını yalan söylemek zorunda bırakmaktadırlar.

Çocuktur, hata yapacaktır. Büyükler bile hata yaparken çocuklardan hata yapmamalarını beklemek saçmalıktır. Yaptıkları hatalara haddinden fazla kızarsanız çocuklar tepkinizden korktukları için ya yalan söyleyecekler yada gerçekleri sizden gizlemeye çalışacaklardır. Çocuğa yaptığı yaramazlık yaptığı hata kadar kızın. “Yaptığı hataların cezası asla sizin o günkü ruh halinizle moralinizle alakalı olmasın.”

Bir de çocuklarınıza gerekmedikçe söz vermeyin. Verdiğiniz sözleri de mutlaka yerine getirin. Siz sözünüzü tutun ki o da size ve başkalarına verdiği sözlerin arkasında olsun ve onları yerine getirsin.

Lütfen çocuklarımıza yalan söylemeyelim. Ve onları da yalan söylemek zorunda bırakmayalım. Niyet hayır akıbet hayır olur inşallah.


(...)

Kaynak: Ilkadim dergisi, 08-2004
 
Üst