DİKKAT EKSİKLİĞİ (HİPERAKTİVİTE) :
Sağlıklı bir çocuğun hareket etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Ancak kimi çocuk vardır ki, bu olağan canlılığın çok ötesinde bir hareketlilik içerir. Bu özelliklere sahip olan çocuklara hiperaktive çocuklar denir. Bir an bile erinde duramayan böyle bir çocuğun bir problemi var demektir (Gezer, 1996, s.77).
D.E.H.B.'nin temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklılık ve huzursuzluktur. Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak aşağıdaki üç temel sorun ortaya çıkmaktadır.
1. Kısa dikkat süresi
2. Yetersiz dürtü kontrolü
3. Aşırı hareketlilik.
Bu çocuklar, bireysel katılım gerektiren etkinlikleri sürdüremezler ve bir işi tamamlamadan diğerine geçme eğilimi ile birlikte düzensiz, denetimsiz, aşırı hareketlilik gösterirler. Dikkat eksikliği, işleri bitirmeden bırakma ve görevleri erken terketme şeklinde görülür. Aşırı hareketlilik ise sakin olmayı gerektiren durumlarda aşırı huzursuz olma şeklindedir ve duruma bağlı olarak çevrede koşma ve atlama, oturması gerektiğinde oturamayıp kalkma, kıpırdanıp durma şeklinde olabilir. Bu sorunlar genellikle okul yaşamı boyunca ve hatta erişkin yaşamda da sürse de genellikle hareketlilik ve dikkatle ilgili yavaş bir düzelme gösterirler. Sıklıkla pervasız ve karşı çıkma niyetiyle olmasa da kuralları çiğnediklerinden disiplin sorunları olur. Erişkinlerle ilişkilerinde sosyal sınırları bilmezler diye çocuklarla ilişkilerinde ise pek sevilmezler ve yalnız kalırlar. Bilişsel yetmezlik, motor ve dil gelişimine özgü gecikmeler de sıklıkla görülür (Güleç, 1998, s.1124-1125).
Nedenleri :
Bozukluğun gelişmesinde, temel bir etkiden çok, hazırlayıcı ve ortaya çıkışını hızlandırıcı etkilerden söz edilebilir. Bozukluğu olan çocukların sıklıkla parçalanmış ailelerden geldiği, ana-babanın sürekli geçimsizliği ve anne-babada sürekli bozukluk ile tek ya da ilk çocuk olma oranının kontrollerden daha fazla olduğu bildirilmektedir. Yetiştirme yurdundaki çocuklarının dikkat sürelerinin kısa ve aşırı hareketli oldukları gözlenmiş, bunun uzun süre duygusal yoksunlukla ilişkisi olabileceği ileri sürülmüştür.
Dikkat eksikliği, kızlara oranla, 6-10 kat daha fazla görülür. Yakın akrabalarda görülme sıklığı oldukça fazladır. Bu ailelerde gelişimsel bozukluklar vardır. Depresif durumlar, alkol bağımlılığı, davranış bozukluğu ve kişilik bozuklukları çocuğun yakın çevresinde yaygındır (Öztürk, 1997, s.444).
Tedavi :
D.E.H.B. tedavisinde psiko sosyal e tıbbi girişimleri içeren çok yönlü tedavi yaklaşımı gerekmektedir. Psiko-sosyal girişimler, aile, okul ve çocuk üzerine yoğunlaşabilir, aileye yönelik girişimlerde D.E.H.B. ile ilgili bilgilendirme yapılır, destekleyici gruplar, kitaplar önerilir, amaç, çocuğun ev içi yıkıcı davranışlarını azaltmak yanında, ebeveynlerin başetme konusunda kendilerine güvenlerini artırma ve aile içi sorunları azaltmaya da yöneliktir. Aile içi patolojilerin tanınıp ele alınması da sağlanır (Güleç, 12998, s.1128).
Dikkat eksikliğinin tedavisinde, ilaç da kullanılmaktadır. Hekimin kontrolü altında Menilfesidat (ricalin) türü ilaçlar verilebilir. Bu ilaçların dikkat eksikliğine olumlu etkiler yaptığı ispatlanmıştır. Bu ilaçlar 6 yaşından küçük çocuklara kesinlikle verilmemesi gerekir (Öztürk, 1997, s.445)
Sağlıklı bir çocuğun hareket etmesi kadar tabii bir şey olamaz. Ancak kimi çocuk vardır ki, bu olağan canlılığın çok ötesinde bir hareketlilik içerir. Bu özelliklere sahip olan çocuklara hiperaktive çocuklar denir. Bir an bile erinde duramayan böyle bir çocuğun bir problemi var demektir (Gezer, 1996, s.77).
D.E.H.B.'nin temel özelliği, kalıcı ve sürekli olan dikkat süresinin kısalığı, engellemeye yönelik denetim eksikliği nedeniyle davranışlarda ya da bilişte ortaya çıkan ataklılık ve huzursuzluktur. Bunun sonucu olarak çocukta gelişimsel olarak aşağıdaki üç temel sorun ortaya çıkmaktadır.
1. Kısa dikkat süresi
2. Yetersiz dürtü kontrolü
3. Aşırı hareketlilik.
Bu çocuklar, bireysel katılım gerektiren etkinlikleri sürdüremezler ve bir işi tamamlamadan diğerine geçme eğilimi ile birlikte düzensiz, denetimsiz, aşırı hareketlilik gösterirler. Dikkat eksikliği, işleri bitirmeden bırakma ve görevleri erken terketme şeklinde görülür. Aşırı hareketlilik ise sakin olmayı gerektiren durumlarda aşırı huzursuz olma şeklindedir ve duruma bağlı olarak çevrede koşma ve atlama, oturması gerektiğinde oturamayıp kalkma, kıpırdanıp durma şeklinde olabilir. Bu sorunlar genellikle okul yaşamı boyunca ve hatta erişkin yaşamda da sürse de genellikle hareketlilik ve dikkatle ilgili yavaş bir düzelme gösterirler. Sıklıkla pervasız ve karşı çıkma niyetiyle olmasa da kuralları çiğnediklerinden disiplin sorunları olur. Erişkinlerle ilişkilerinde sosyal sınırları bilmezler diye çocuklarla ilişkilerinde ise pek sevilmezler ve yalnız kalırlar. Bilişsel yetmezlik, motor ve dil gelişimine özgü gecikmeler de sıklıkla görülür (Güleç, 1998, s.1124-1125).
Nedenleri :
Bozukluğun gelişmesinde, temel bir etkiden çok, hazırlayıcı ve ortaya çıkışını hızlandırıcı etkilerden söz edilebilir. Bozukluğu olan çocukların sıklıkla parçalanmış ailelerden geldiği, ana-babanın sürekli geçimsizliği ve anne-babada sürekli bozukluk ile tek ya da ilk çocuk olma oranının kontrollerden daha fazla olduğu bildirilmektedir. Yetiştirme yurdundaki çocuklarının dikkat sürelerinin kısa ve aşırı hareketli oldukları gözlenmiş, bunun uzun süre duygusal yoksunlukla ilişkisi olabileceği ileri sürülmüştür.
Dikkat eksikliği, kızlara oranla, 6-10 kat daha fazla görülür. Yakın akrabalarda görülme sıklığı oldukça fazladır. Bu ailelerde gelişimsel bozukluklar vardır. Depresif durumlar, alkol bağımlılığı, davranış bozukluğu ve kişilik bozuklukları çocuğun yakın çevresinde yaygındır (Öztürk, 1997, s.444).
Tedavi :
D.E.H.B. tedavisinde psiko sosyal e tıbbi girişimleri içeren çok yönlü tedavi yaklaşımı gerekmektedir. Psiko-sosyal girişimler, aile, okul ve çocuk üzerine yoğunlaşabilir, aileye yönelik girişimlerde D.E.H.B. ile ilgili bilgilendirme yapılır, destekleyici gruplar, kitaplar önerilir, amaç, çocuğun ev içi yıkıcı davranışlarını azaltmak yanında, ebeveynlerin başetme konusunda kendilerine güvenlerini artırma ve aile içi sorunları azaltmaya da yöneliktir. Aile içi patolojilerin tanınıp ele alınması da sağlanır (Güleç, 12998, s.1128).
Dikkat eksikliğinin tedavisinde, ilaç da kullanılmaktadır. Hekimin kontrolü altında Menilfesidat (ricalin) türü ilaçlar verilebilir. Bu ilaçların dikkat eksikliğine olumlu etkiler yaptığı ispatlanmıştır. Bu ilaçlar 6 yaşından küçük çocuklara kesinlikle verilmemesi gerekir (Öztürk, 1997, s.445)