SALDIRGANLIK / Çocuklarda Davranış Bozuklukları ( Nedenleri ve Tedavisi ) 9
SALDIRGANLIK :
Genellikle doğuştan varolduğu kabul edilen bir dürtüdür. Bunun dışında çevrenin olumsuz tutum veya gereksiz engellenmeler, çocuğa yöneltilen saldırganlıkları, çocukta saldırganlığın oluşmasına veya saldırganlık dürtüsünün beslenerek güçlenmesine neden olabilir. Bazen de bu dürtü çocuğun kendi kendine yönelir. O zamanda çocuğun kendi kendini yaralaması, öfke nöbetleri, saç koparma gibi uyum bozuklukları ortaya çıkar, başını duvarlara vurma, başını yerlere vurma gibi eylemler de bu nedenle ortaya çıka. Dışa dönük saldırganlıkta yemekleri dökme, bebekleri dövme, oyuncakları kırma, kağıtları yırtma, küfür etme, tepinme, ısırma gibi belirtiler sık görülür (Aydoğmuş, 1993, s.144).
Saldırgan çocuk, ruhsal sorunları nedeniyle, yaşıtları ve genel olarak çevresiyle uyumlu ilişkiler kuramayan çocuktur. Aşırı geçimsizlik, ilişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Olağana anlaşmazlıkları bile gücüyle çözmeye çalışır. Öfkesini yenemez, hep kendini haklı çıkarmak eğilimindedir. Cezalardan etkilenmez veya bir süre etkilenmiş olur. Bu tanıma göre, çocuklar ruhsal sorunlarını davranışlarına aktarırlar. Saldırganlık cinsel dürtü gibi insanda varolan bir dürtüdür. İnsanın yaşaması için gereklidir (Yörükoğlu, 1989, s.259).
Nedenleri:
Saldırganlık genellikle toplumsallaşma evrelerinin bozuk geçtiği ve yeterince sindirilemediği çocuklarda zorlandığı, sert yöntemin hakim olduğu ebeveyn tutumuna bağlı olarak veya güvensizliğin kompozisyonu için ortaya çıkması mümkündür. Bunun devamlı kullanılması bir karakter özelliği kazanmasına neden olur. Ciddi uyum ve davranış bozukluklarında görülen saldırganlık sıklıkla, zeka geriliğinin veya psikolojik bi reaksiyonun bir semptomu olabilir (Aytuna, 1976, s.234).
Tedavisi:
Esas olan çocuk büyüdükçe ve geliştikçe saldırganlığı oluşturan gücü, toplumsallaşmasının kurallarıyla bağdaşır şekilde yararlı uğraş alanlarına dönüştürülmesi ve çocuğun uyumlu davranışlara yönelmesini sağlamaktır (Aydoğmuş, 1993, s.144).
Spora ve yarışmalara yönelen çocuk ve gençlerde saldırganlık dürtülerinin büyük ölçüde deşarj olduğunu kabul etmek gerekir (Aytuna, 14976, s.234).
Genellikle doğuştan varolduğu kabul edilen bir dürtüdür. Bunun dışında çevrenin olumsuz tutum veya gereksiz engellenmeler, çocuğa yöneltilen saldırganlıkları, çocukta saldırganlığın oluşmasına veya saldırganlık dürtüsünün beslenerek güçlenmesine neden olabilir. Bazen de bu dürtü çocuğun kendi kendine yönelir. O zamanda çocuğun kendi kendini yaralaması, öfke nöbetleri, saç koparma gibi uyum bozuklukları ortaya çıkar, başını duvarlara vurma, başını yerlere vurma gibi eylemler de bu nedenle ortaya çıka. Dışa dönük saldırganlıkta yemekleri dökme, bebekleri dövme, oyuncakları kırma, kağıtları yırtma, küfür etme, tepinme, ısırma gibi belirtiler sık görülür (Aydoğmuş, 1993, s.144).
Saldırgan çocuk, ruhsal sorunları nedeniyle, yaşıtları ve genel olarak çevresiyle uyumlu ilişkiler kuramayan çocuktur. Aşırı geçimsizlik, ilişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Olağana anlaşmazlıkları bile gücüyle çözmeye çalışır. Öfkesini yenemez, hep kendini haklı çıkarmak eğilimindedir. Cezalardan etkilenmez veya bir süre etkilenmiş olur. Bu tanıma göre, çocuklar ruhsal sorunlarını davranışlarına aktarırlar. Saldırganlık cinsel dürtü gibi insanda varolan bir dürtüdür. İnsanın yaşaması için gereklidir (Yörükoğlu, 1989, s.259).
Nedenleri:
Saldırganlık genellikle toplumsallaşma evrelerinin bozuk geçtiği ve yeterince sindirilemediği çocuklarda zorlandığı, sert yöntemin hakim olduğu ebeveyn tutumuna bağlı olarak veya güvensizliğin kompozisyonu için ortaya çıkması mümkündür. Bunun devamlı kullanılması bir karakter özelliği kazanmasına neden olur. Ciddi uyum ve davranış bozukluklarında görülen saldırganlık sıklıkla, zeka geriliğinin veya psikolojik bi reaksiyonun bir semptomu olabilir (Aytuna, 1976, s.234).
Tedavisi:
Esas olan çocuk büyüdükçe ve geliştikçe saldırganlığı oluşturan gücü, toplumsallaşmasının kurallarıyla bağdaşır şekilde yararlı uğraş alanlarına dönüştürülmesi ve çocuğun uyumlu davranışlara yönelmesini sağlamaktır (Aydoğmuş, 1993, s.144).
Spora ve yarışmalara yönelen çocuk ve gençlerde saldırganlık dürtülerinin büyük ölçüde deşarj olduğunu kabul etmek gerekir (Aytuna, 14976, s.234).