Huseyni
Müdavim
Türkiye, günde dört saat televizyon seyretme ortalamasıyla dünya birinciliğini zorluyor. Biz yetişkinler için bile zararları sürekli tartışılan bu alışkanlığın, çocuklarımıza neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bazılarımız artık yavaş yavaş televizyonun zararlı etkileri konusunda bilinçlenmeye başlasak da, tüm dünyada 26-30 Nisan arasında, "Televizyon Kapatma Haftası" adı altında insanlara bu zararlar anlatılmaya çalışılsa da, alışkanlıklar yakamızı kolay kolay bırakmıyor. Araştırmalara göre, ülkemizde her 100 aileden 98'inin oturma odasında bir televizyon var. Yetişkinler, günlerinin en az 2-3 saatini televizyon karşısında geçiriyor. Bu oran gençler ve çocuklarda daha da artıyor. Bir çocuğun günde ortalama 3 saat televizyon izlediğini düşünürsek, bu yılda 1.100 saat eder. Bu zaman dilimi, insan ömrüne göre hesaplanacak olursa, 70 yaşına ulaşmış bir kimse, ömrünün 7-10 yılını televizyon başında geçiriyor demektir. Davranış Bilimleri Enstitüsü, çocuk ve gençlik biriminden klinik psikolog Şeniz Pamuk'un bize aktardığı bilgilerle hazırladığımız özel dosyamızı açıyoruz.
"Sabah okula gitmesi için yataktan zar zor kaldırıyoruz. Daha elini yüzünü yıkamadan doğru televizyona gidiyor, sanki televizyonu açmadan güne başlayamıyor."
"Okuldan gelince daha ayakkabısını çıkarmadan hemen televizyonun başına gidiyor ve akşam ben bağırana, zorla kapattırana kadar seyrediyor"
"Hafta sonları erkenden uyanıp televizyonun karşısına geçiyor."
"Tatil günleri bütün gün televizyonun başında, onu oradan almak imkansız. Arkadaşlarıyla dışarıda oynamak bile istemiyor."
"Yemeğini sadece televizyonla yedirebiliyoruz, başka türlü ağzını açmaz."
"Yemeğini tepsiyle televizyonun önünde yer."
"Reklamların sesini duyunca, içeride işi olsa bile koşarak gelir, ekrana yapışır."
"Bütün gün elinde kumanda, o kanaldan bu kanala gezinir durur."
Bu üzücü örnekleri çoğaltmak mümkün...
Televizyon, 1970' lerden itibaren tanıştığımız bir olgu. 1990'lardan sonra da gerek kanal sayısının, gerekse program çeşitlerinin artmasıyla, yaşamın temel parçalarından biri haline gelmiş bir elektronik icat. Televizyonu, girdiği tüm toplumlar gibi Türk toplumu da çok sevdi. Sadece çocuklar değil, her yaştan insan kendisine televizyonda seyredecek bir şeyler buldu. Zamanla bu seçimler vazgeçilmez bir konum kazandı.Öyle ki anneler evlerinde kendi işleriyle meşgulken, çocukların sorun çıkarmadan oyalanmaları için, televizyon bir araç olarak kullanıyor. Üstelik çoğu anne baba, televizyonun çocukları için çok zararlı olduğunu bilse bile, çocuklarını bu alışkanlıktan uzak tutmayı başaramayıp sadece çocuğun seyrettiği programları kısıtlamaya gitmekle yetiniyor.. Oysa çocuğunuzun televizyon seyrettiği zamanlarda neler kaçırdığını ve bu görevine sadık dadının altında nasıl bir canavar yarattığını bilseniz, acaba bu kadar rahat davranabilir misiniz?
Uzmanlara göre, televizyonun zararlarını yaş aralıklarına bölerek anlatmak gerekirse aşağıdaki tablo sorumluluk sahibi ebeveynleri ürkütebilecek kadar önemli gerçekleri taşıyor.
Devamı var...
Bazılarımız artık yavaş yavaş televizyonun zararlı etkileri konusunda bilinçlenmeye başlasak da, tüm dünyada 26-30 Nisan arasında, "Televizyon Kapatma Haftası" adı altında insanlara bu zararlar anlatılmaya çalışılsa da, alışkanlıklar yakamızı kolay kolay bırakmıyor. Araştırmalara göre, ülkemizde her 100 aileden 98'inin oturma odasında bir televizyon var. Yetişkinler, günlerinin en az 2-3 saatini televizyon karşısında geçiriyor. Bu oran gençler ve çocuklarda daha da artıyor. Bir çocuğun günde ortalama 3 saat televizyon izlediğini düşünürsek, bu yılda 1.100 saat eder. Bu zaman dilimi, insan ömrüne göre hesaplanacak olursa, 70 yaşına ulaşmış bir kimse, ömrünün 7-10 yılını televizyon başında geçiriyor demektir. Davranış Bilimleri Enstitüsü, çocuk ve gençlik biriminden klinik psikolog Şeniz Pamuk'un bize aktardığı bilgilerle hazırladığımız özel dosyamızı açıyoruz.
"Sabah okula gitmesi için yataktan zar zor kaldırıyoruz. Daha elini yüzünü yıkamadan doğru televizyona gidiyor, sanki televizyonu açmadan güne başlayamıyor."
"Okuldan gelince daha ayakkabısını çıkarmadan hemen televizyonun başına gidiyor ve akşam ben bağırana, zorla kapattırana kadar seyrediyor"
"Hafta sonları erkenden uyanıp televizyonun karşısına geçiyor."
"Tatil günleri bütün gün televizyonun başında, onu oradan almak imkansız. Arkadaşlarıyla dışarıda oynamak bile istemiyor."
"Yemeğini sadece televizyonla yedirebiliyoruz, başka türlü ağzını açmaz."
"Yemeğini tepsiyle televizyonun önünde yer."
"Reklamların sesini duyunca, içeride işi olsa bile koşarak gelir, ekrana yapışır."
"Bütün gün elinde kumanda, o kanaldan bu kanala gezinir durur."
Bu üzücü örnekleri çoğaltmak mümkün...
Anne iş yaparken çocuk televizyona emanet
Televizyon, 1970' lerden itibaren tanıştığımız bir olgu. 1990'lardan sonra da gerek kanal sayısının, gerekse program çeşitlerinin artmasıyla, yaşamın temel parçalarından biri haline gelmiş bir elektronik icat. Televizyonu, girdiği tüm toplumlar gibi Türk toplumu da çok sevdi. Sadece çocuklar değil, her yaştan insan kendisine televizyonda seyredecek bir şeyler buldu. Zamanla bu seçimler vazgeçilmez bir konum kazandı.Öyle ki anneler evlerinde kendi işleriyle meşgulken, çocukların sorun çıkarmadan oyalanmaları için, televizyon bir araç olarak kullanıyor. Üstelik çoğu anne baba, televizyonun çocukları için çok zararlı olduğunu bilse bile, çocuklarını bu alışkanlıktan uzak tutmayı başaramayıp sadece çocuğun seyrettiği programları kısıtlamaya gitmekle yetiniyor.. Oysa çocuğunuzun televizyon seyrettiği zamanlarda neler kaçırdığını ve bu görevine sadık dadının altında nasıl bir canavar yarattığını bilseniz, acaba bu kadar rahat davranabilir misiniz?
Uzmanlara göre, televizyonun zararlarını yaş aralıklarına bölerek anlatmak gerekirse aşağıdaki tablo sorumluluk sahibi ebeveynleri ürkütebilecek kadar önemli gerçekleri taşıyor.
Devamı var...