Darul harp-türkiye

mozbursa

Active member
HANEFİ MEZHEBİNE GÖRE DAR’UL- HARBİN HÜKMÜ

Hanefi mezhebi, Darul harb kavramının tarifinde hükümlerin icrası, otoritenin hakimiyeti, emniyeti ve korkunun dikkate almıştır. Bu konuda İmam Ebu Hanife şöyle diyor: “ Darul harbe dönüşür: Birincisi; Darul harbe bitişik olması.

İkincisi; orada ilk emanları üzre müslümanların ve zımmilerin kalmaması.

Üçüncüsü; orada ahkam-ı şirkin tatbiki (El-Mebsut / İmam Serahsi )

Dikkat edilirse imama göre Darul harb; müslümanların içerisinde korku ve kuşkuyla gün geçirdikleri ve ahkam-ı şirkin icrasına sahne olan her beldenin adıdır. İmam Ebu Hanife ihtilaf-ı dareyn (İki dar) meselesinde darın içerisinde oturanlara emanı nisbet etme esasına itibar etti. İçerisinde mutlak olarak emanın müslümanlara ait olduğu dar, darul islamdır.Müslümanların içerisinde (İslami hayatları hususunda) emin olmadıkları dar da,darul harbdir. (Tavali-ul Envar Şerh-u Durr-ul Muhtar / Es-Sundi)

Gerek İmam Ebu Hanife’nin ve gerekse imam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf’un bu görüşleri bazıları tarafından yanlış tevil edilmektedir. Bakınız İslam aleminde fıkıh ilmi üzerindeki inceleme ve araştırmalarıyla tanınmış bazı müellifler şöyle diyorlar: “İmam Ebu Hanife’nin bu görüşüne göre İslam Ülkeleri darul islam sayılırlar. Çünkü bugünkü islam ülkelerinde müslümanlar için emniyet vardır. Bu günkü islam ülkelerinde küfür yasaları her ne kadar açıkça icra olunuyorlarsa da emniyetin varlığından ötürü darul harbtirler diyemeyiz.”

Evvela şunu söyleyelim: Bu görüş ve yorum hakikatsız bir safsatadır.Çünkü bu günkü İslam ülkeleri kendilerinin de ifade ettikleri gibi, ahkam-ı şirkin istilası altındadırlar. İstila altındaki islam ülkelerinin bir çoğunda İslam’i bir devletin kurulması için çalışmak suçtur. Şeriat-ı garranın üzerinde titizlikle durduğu emniyetlerin hiç biriside yoktur.

Yukarıdaki hakikatsiz safsataya saf bir şekilde aldanmamak için evvela şeriatın emrettiği emniyet çeşitlerini ve bu emniyetlerin nasıl ve ne şekilde sağlanacağını öğrenmek lazımdır. Bu konuda İmam Gazali şöyle der : "Şeriatın insanlardan istediği beş şeydir; Din emniyeti, Can emniyeti, akıl emniyeti, nesil emniyeti ve mal emniyetidir. Bu beş şeyin muhafazasını temin eden her şey maslahattır,bunlara zarar veren şeyler ise mefsedettir. Mefsedeti ortadan kaldırmak ise maslahattır.(El Mustasfa / İmam Gazali )

Hiç şüphesiz Şeriat; Din emniyetini, bidatları, hurafeleri ve asılsız şeyleri anlatmayı yasaklamayı ve bu işe teşebbüs edenleri cezalandırmakla (Mesadır-ut Teşri-il İslamî fima nassa fihi / Abdulvahhab Hallaf)

Can emniyetini kısasa kısas düsturuyla (Kitab-ut Tahrir / İbn-i Humam)

Akıl emniyetini sarhoşluk veren şeyleri içenlere hadd uygulamayı emretmekle(El İhkam fi Usul-il Ahkam / Amıdî)

Mal emniyetini hırsızlık, yol kesmeyi, gasb ve faizi yasaklamakla (El Veciz fi usulil fıkh / Abdulkerim Zeydan)

Nesil emniyetini de zina ve iftirayı yasaklamak ve yapanları cezalandırmakla sağlamıştır. (El Muvafakat fi usulişşeriat / İmam Şatıbî )
Şimdi “Bu günkü İslam ülkelerinde müslümanlar için eman şartı vardır” diyenlere soruyoruz:
Bu günkü İslam ülkelerinde bidat,hurafe ve asılsız şeyleri anlatanlar korku içinde midirler yoksa emniyette midirler ?
Haksız yere cana kıyanlara hadd uygulanıyor mu?
Bu darul islam saydıkları ülkelerde akıl emniyetini tahrip eden içki ve benzeri şeylerin fabrikaları açık değil mi ?
Yine bu içki fabrikalarını bekçiler beklemiyorlar mı? İçki satan ve içenlere hadd uygulanıyor mu?Nesil emniyetini yok eden genel evler açık değil mi ?
Bu genelevlerde zina edenleri polis ve bekçi beklemiyorlar mı ?
Mal emniyetini yok eden faiz serbest değil mi?
Bankaları polis ve bekçi beklemiyor mu?
Bütün bu emniyetlerin tahribatlarından sonra kalkıp “Bugünkü İslam ülkeleri, İmam Ebu Hanife’nin eman şartına göre darul harb değil, darul İslam’dırlar” demek doğrudan doğruya İmamı istismar etmektir. Onun görüşlerini çarpıtmaktır. Kim ne derse desin, Bu günkü islam ülkelerinde din, can, mal, nesil ve akıl emniyeti ortadan kalkmış, bunun yerine katil emniyeti, iftiracıların emniyeti, zinakarların emniyeti, faizcilerin emniyeti, bidat ve hurafelerin emniyeti, içki fabrikalarının ve içkinin akıllarını dağıttığı sarhoşların emniyeti iktidar olmuştur.
Artık İslam coğrafyasında gün; faizcilerin, kumarcıların, iftiracıların, zinakarların, bidatçıların ve sarhoşların günüdür. İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed’in darul harb hakkındaki görüşleri şöyledir : “Müslümanların darı, içerisinde ahkam-ı şirkin izhar olunması ile darul harbe dönüşür. Ülkenin bize (müslümanlara) veya onlara (gayri müslimlere) nisbeti kuvvet ve hakimiyet iledir. Ahkam-ı şirkin izhar olunduğu her yerde kuvvet müşriklere ait olduğundan, o yer darul harbtir. İslam hükmünün zahir olunduğu her yerde de kuvvet müslümanlarındır.(El Mebsut / İmam Serahsi )

Gerek İmam Muhammed ve gerekse İmamı Ebu Yusuf’un görüşüne göre ahkam-ı şirkin istilası altında bulunan bu günki İslam ülkeleri(!) birer darul harbtirler. Ebu Hanife’nin şartını tevil ederek bugünkü İslam ülkelerine darul islam diyenler bile imameynin görüşüne göre bugünkü islam ülkelerinin birer darul harb olduğu hususunda şüphe etmemektedirler.(Asar-ul Harbi fi fıkhil İslami / Vehbe Zuhaylî, El Cerimetu vel Ukubatu / M.Ebu Zahrâ )

Çünkü hükümlerin hakimiyeti açısından bakıldığı zaman görülecektir ki; İslam coğrafyası İslam’i hükümlerin değil, şirk hükümlerinin hakimiyeti altındadır. İmameyn’in değerlendirmesinde temel kıstas ahkam-ı şirkin hakimiyeti ve açıkça icrasıdır.Bundan ötürüdür ki; “Darul harb bir darul Kahr ve galebedir” denilmiştir. (Şerh-us Siraciyye / El-Fenarî )

Hanefilerin darul harb kavramının tarifi ile ilgili görüşlerini özetlersek deriz ki; Hanefilere göre dünya iki dardır. Darul harb ve darul islam.
Darul islam darul harbe dönüşebilir. Darul harb; kafirlerin reisinin riyasetinde açıkça ahkam-ı küfrün uygulandığı, müminlerin din ve dünya işlerini yürütme imkanından mahrum kaldıkları, can, mal, nesil, akıl ve din emniyetleri konusunda korku ve kuşku içinde bulundukları, kafirlerin ise emniyet içinde dolaştıkları beldenin adıdır. Yani kuvvet ve hakimiyyet konusunda müslümanların mahkum, kafirlerin ise galib oldukları tüm beldeler darul harbtirler.


Bununla birlikte meşhur Fetavayi Hindiye kitabında aynen şunlar kayıtlıdır

DAR-I HARBİN , DAR-İ İSLAM OLMASININ ŞARTI

Dar-i harb , ancak , tek bir şartla , dar-i İslam olur : O da , içlerinde , İslam’ın hükmünü izhar etmektir.

DAR-İ İSLAM’IN , DAR-İ HARB OLMASININ ŞARTI

Ziyadat isimli kitapta , İmam Muhammed (R.A) , şöyle buyurmuştur:

İmam Ebu Hanife (R.A.) ‘ye göre , dar-i İslam , - şu- üç şartla , dar-i harb olur.

1 ) Kafirlerin hükümlerini , aleni olarak icra etmek , İslam hükmüyle , hükmetmemek .

2 ) Dar-i harble , dar-i İslam arasında , bir İslam yurdunun bulunmaması ; dar-i harbe bitişik olmak.

3 ) Kafirler istila etmeden önce , sabit olan güvenin kalmaması.

Bu meselenin üç yönü vardır :

Ya harbiler yurdumuza galib gelir ; veya , bir topluluk irtidad edip , üstünlük sağlayarak , memleketimizde kafir ahkamını icra eder. Veya , ehl-i zimmet , (Bir İslam devletinin himaye ve uyruğunda olan hırıstiyanlar) ahdini bozup , yaşadıkları yerlere galebe çalarlar.

Bu hallerin üçünde de , önceki üç şartın bulunması gerekir.

İmameyn’e (İmam Muhammed ve İmam Yusuf) göre ise , bu durumda , bir şart yeter ; başkası gerekmez. O da , küfür ahkamını izhar etmektir.(Açıktan yapmaktır) Bu kıyastır.

FETAVAYİ HİNDİYYE

Tercüme : MUSTAFA EFE

Cilt 4 Sayfa 137- 138 – 249 Akçağ yayınları


Simdi buna göre hüküm vermek lazim.dari harb olan yerlerde faizin hükmü kalkar.ve müslümanin menfaatina olan seyler gecerli olur.

Islam dinine göre yer kürenin ikiye ayrildigi

belirtildikten sonra benimde daha önce belirtgim gibi imameynin fetvasina

vurgu yapiliyor söyle tamamliyor,"Fikihta genel bir kaide vardir:Imam ebu yusuf

ile imam muhammedin hükmünde sözbirligi ettigi konularda-genellikle-ikisinin

görüsü tercih edilir.(el-fetavai-hindiyye) "diyor... Darul harpte tasarruf

bahsinde de sunlari belirtiyor."darul- harp hükmündeki bir memlekette (diyelim

almanyada, fransada ) müslümanlarin kendi aralarindaki hükümleri degismez,

helaller helal haramlar da haramdir.ancak böyle bir ülkede müslüman olanlarla

müslüman olmiyanlar arasinda -müslümanlar lehine - bazi degisiklikler

öngörülmüstür. söyle ki:dari harpte müslümanlar ile gayri müslimler arasinda

faizli alis - veris caizdir. bir müslüman bunu kendi lehine gördügünde,hem faiz

alabilir hemde verebilir. yine bir müslüman dari harpte,besmele ile

bogazlanmamis bir hayvani veya domuzu dari harpteki gayri müslimlere

satabilir. yine,yenmek kaydiyle bir gayri müslümle kumar oynaya bilir.

(el-mebsut, büyü bahsi. fethül kadir. ayni konu.)



http://www.sadakat.net/forum/index.php?action=reporttm;topic=17329.2;msg=153543
 

mozbursa

Active member
yok hayırr.arkadaşlar bazı yazılara rastladım bunla alakalı.hocaefendi darül irşaddır diyor türkiye için.türkiyenin darül harp olduğunu savunan azımsanmayacak sayıda insan var.fikirlerinize müracaat babından bu konuyu açmak istedim
 
Üst