Dinde Reform Hıyaneti

İlim-irfan

Well-known member
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete

03/11/2009



Bazı Müslümanlar ne büyük saçmalıklar yapıyor. İslâm'ı yüceltmek için dinde reform, dinde değişiklik, dinde yenilik yapacaklarmış.
Bundan daha büyük akılsızlık olur mu?
Müslümanın vazifesi kendini İslâm'a uydurmaktır, İslâm'ı kendisine değil... Hangi sahada reform yapmalıyız?
Kesinlikle dinde değil.
Kendimizde reform yapmalıyız. İslâm'ı iyi anlamak, İslâm'ı hayatımıza ve hayata uygulamak için.
İslâm'ın islaha, reforma, değişikliğe, yeniliğe ihtiyacı yoktur. Bunlara biz Müslümanların ihtiyacı vardır.
Yeterli sayıda:
1. Vasıflı Müslüman yetiştirmeliyiz. Vasıflı Müslüman ne demektir, bunun şerhinin özeti 300 sayfa tutar. Bilgi ve inançta vasıflı... Kültürde vasıflı... Ahlâk ve karakterde vasıflı... Ahirete hazırlanmakta ve dünya işlerinde vasıflı... Sanatta vasıflı...
2. Güçlü Müslüman yetiştirmeliyiz.
3. İhlâslı Müslüman yetiştirmeliyiz.
4. Yedi sekiz lisan bilen icazetli ulemâ yetiştirmeliyiz.
5. Çok vasıflı, çok güçlü, çok üstün has hizmetkârlar yetiştirmeliyiz.
İmamı Gazalîler, Selahaddin Eyyubîler, İmamı Şa'ranîler, Mimar Sinanlar, Barbaros Hayreddinler yetiştirmeliyiz.
İcazetli, hakikî, ihlâslı, güçlü fukaha yetiştirmeliyiz.
Dinde reform saçmalıklarını bırakalım da; para, mal, servet, kazanç konusundaki sapıklıklarımızı, ahlâksızlıklarımızı, çarpıklıklarımızı, karaktersizliklerimizi düzeltmeye bakalım.
Eski gayretli Müslümanların üç ayda gittikleri yerlere şimdi uçaklarla birkaç saatte gidiliyor. İktisatta, ticarette, ihracatta, üretimde, hizmette, güzel sanatlarda, tatbikî sanatlarda dünyaya dağılıp hizmet etmeliyiz. Endonezya ordularla değil, ticaretle feth edilmiş, Darülislâm'a katılmıştır.
Para ve mal hırsı için zengin olmayı bırakalım da, İslâm'a hizmet için, malî ibadet yapmak için para kazanmaya bakalım.
Müslümanların zekasına, dehasına, çalışkanlığına, dürüstlüğüne, emin (güvenli) oluşlarına, sanatkârlığına, azmine, sabrına, ahlâk ve karakterine bütün insanlık hayran kalmalıdır.
Her iş, her beşerî faaliyet, her hizmet taşının altından bir Müslüman çıkmalıdır. Sibirya'nın doğusundaki Vladivostok'ta, Kanada'nın Pasifik sahillerindeki Vancouver'de, Finlandiya'nın Tampere şehrinde, Kongo'da, Tonga'da, Fiji Adalarında, Pekin'de... her yerde Müslüman tacirler, Müslüman iş adamları, Müslüman uzmanlar, Müslüman ustalar harıl harıl çalışmalı, hizmet etmelidir.
Bu hayırlı insanlar kazandıkları paranın yeterli bir kısmını Allah yolunda hayırlı hizmetlere ayırmalıdır. Kesinlikle bid'atçilere, din baronlarına, yarı mühtedilere, dini imanı para olanlara, Kur'ân'a ve sünnete aykırı iş edenlere, kâfirlerle sıkı işbirliği yapanlara, Ehl-i İslâm'ın beytülmalini zimmetlerine geçirenlere zırnık vermemelidir.
Endülüs'ü feth eden ilk Müslümanlar bugüne göre ilkel yelkenli gemilerle İngiltere'ye gitmişler.
Kristof Kolomb'tan çok önce Amerika'ya gitmişler.
Korkunç zorluklara katlanarak Çin'e gitmişler.
Bizde o ilk Müslümanlardaki gayretin binde biri bile yok.
Tevhid inancından, Kur'ân'dan, icmâ-i ümmetle sabit temel din hükümlerinden zerre kadar ödün vermeden dünyaya yayılmalıyız.
Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik, ılımlı İslâm, light İslâm, kâfirlerin istediği İslâm gibi saçmalıkları, hıyanetleri, kuruntuları, sapıklıkları bırakalım da kendimizi ilk Müslümanlara benzeterek doğru dürüst, gerektiği gibi hizmetler, faaliyetler yapalım.
 
Üst