İlim-irfan
Well-known member
Din bilgileri, Ehl-i sünnet âlimlerinden veyâ bunların hazırladığı kitâplarından öğrenilir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okuyanlar, hem din bilgilerini öğrenirler, hem de kalbleri temizlenir. Peygamber efendimiz;
(Dîninizi ricâlin, İslâm âlimlerinin ağızlarından öğreniniz!) buyurmuşlardır.
Çocuk küçük iken, en çok anasını sever, ona sığınır. Biraz aklı başına gelince, babasına dahâ çok güvenir, ona sığınır. Mektebe veyâ sanata başlayınca, hocasına, ustasına güvenir, onlara sarılır. Allahü teâlânın âdeti böyledir. Rûhun kazançları da, bunun gibi, önce ana, baba ve âlim, sonra da Resûlullah efendimiz vâsıtası ile alınmaktadır.
Her Müslümânın ilmihâl bilgilerini öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ;
(Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyurdu.
Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitâplarından öğrenmeleri lâzımdır. Bunun için hadîs-i şerîfte;
(İlim öğrenmek, erkeklere de kadınlara da farzdır) buyuruldu.
Bu emirler, beden ile ve kalb ile yapılması, sakınılması lâzım olan bilgileri, ilmihâl kitâplarından öğrenmenin lâzım olduğunu, câhil din adamlarının, mezhebsizlerin, dinde reformcuların sözlerine, kitâplarına aldanmamayı göstermektedir. Muhammed Ma’sûm hazretleri buyuruyor ki:
“ÜÇ KİMSEDEN KAÇINIZ!
”
“Bid’at sâhibi olan din adamlarının yanlarına yaklaşmayınız! Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri, ‘Üç kimseden kaçınız. Yanlarına yaklaşmayınız’ buyurdu. Bu üç kimse, gâfil, sapık din adamı, zenginlere yaltakçılık eden hâfız ve dinden haberi olmayan tarîkatçılardır. Din adamı olarak ortaya çıkan bir kimse, Resûlullah efendimizin sünnetine uymazsa, İslâmiyyete yapışmazsa ondan kaçmalı, yanına yaklaşmamalı, kitâplarını almamalı, okumamalıdır. Onun bulunduğu köyde bile bulunmamalıdır. Ona ufak yakınlık, insanın dînini yıkar. O, din adamı değil, sinsi bir din düşmanıdır. İnsanın dînini, îmânını bozar. Şeytândan dahâ çok zararlıdır. Sözü yaldızlı ve pek tesîrli olsa da ve dünyâyı sevmiyor görünse de, yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi, ondan kaçmalıdır.”
Fırsat elde iken ve can bedendeyken, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalı, dinimizi doğru olarak öğrenmeli, çocuklara, yakınlara ve sözümüzü dinleyenlere öğretmelidir. Çocukların, mektebe gittikten sonra dinlerini öğrenmeleri güç hattâ imkânsız olur. Felâket gelince, âh etmek fayda vermez. İslâm düşmanlarının, zındıkların, tatlı, yaldızlı kitâplarına, gazetelerine, dergilerine, televizyon ve radyolarına aldanmamalıdır. İbni Âbidîn hazretleri;
“Hiçbir dîne inanmadığı hâlde, Müslümân görünüp, küfre sebep olan şeyleri Müslümânlıkmış gibi anlatarak, Müslümânları dinden çıkarmaya çalışan sinsi kâfirlere zındık denir” buyurmaktadır.
Ahmed ibni Hacer-i Mekkî hazretleri Fetâvâ-yı hadîsiyyedeki fetvâsında;
“İslâm âlimlerinin tefsîrlerinden almayıp da, kendi anladığını ve kendi görüşlerini tefsîr olarak yazan ehliyetsiz kimselerin tefsîrlerini milletin önüne sürenlere mâni olmalıdır. Böyle tefsîrler bâtıldır, bozuktur. Bu tefsîrleri milletin önüne süren din adamları sapıktır. Başkalarını da doğru yoldan saptırmaya çalışmaktatırlar” buyurmaktadır.
Bu sebeple, câhil, sapık din adamlarının sözlerine aldanmamalı, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarına sarılmalı, sapıkların bozuk, zehirli kitâplarını almamalı, okumamalıdır.
İLK ÖNCE LAZIM OLAN ŞEY
.
Netice olarak, dünyânın neresinde olursa olsun, her insana ilk önce lâzım olan şey, dînini, îmânını doğru olarak öğrenmek ve çoluk çocuğuna da öğretmektir. Dinin emir ve yasakları, eskiden İslâm âlimlerinden kolayca öğrenilirdi. Zamanımızda önceki hakiki âlimler gibi zâtlar yok gibi olmuştur. Şimdi dîni, îmânı doğru olarak öğrenebilmek için tek çâre, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okumak ve çoluk çocuğa okutmaktır. Bu kitâpları bulmak, tercih edebilmek, okuyup amel edebilmek de, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. İbni Sîrin hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dîninizi kimden öğrendiğinize dikkat ediniz!”
Gönül Pınarı
Osman Ünlü - Türkiye Gazetesi
15/02/2010
(Dîninizi ricâlin, İslâm âlimlerinin ağızlarından öğreniniz!) buyurmuşlardır.
Çocuk küçük iken, en çok anasını sever, ona sığınır. Biraz aklı başına gelince, babasına dahâ çok güvenir, ona sığınır. Mektebe veyâ sanata başlayınca, hocasına, ustasına güvenir, onlara sarılır. Allahü teâlânın âdeti böyledir. Rûhun kazançları da, bunun gibi, önce ana, baba ve âlim, sonra da Resûlullah efendimiz vâsıtası ile alınmaktadır.
Her Müslümânın ilmihâl bilgilerini öğrenmesi farz-ı ayndır. Allahü teâlâ;
(Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyurdu.
Bilmeyenlerin, âlimlerden ve bunların kitâplarından öğrenmeleri lâzımdır. Bunun için hadîs-i şerîfte;
(İlim öğrenmek, erkeklere de kadınlara da farzdır) buyuruldu.
Bu emirler, beden ile ve kalb ile yapılması, sakınılması lâzım olan bilgileri, ilmihâl kitâplarından öğrenmenin lâzım olduğunu, câhil din adamlarının, mezhebsizlerin, dinde reformcuların sözlerine, kitâplarına aldanmamayı göstermektedir. Muhammed Ma’sûm hazretleri buyuruyor ki:
“ÜÇ KİMSEDEN KAÇINIZ!
“Bid’at sâhibi olan din adamlarının yanlarına yaklaşmayınız! Yahyâ bin Muâz-ı Râzî hazretleri, ‘Üç kimseden kaçınız. Yanlarına yaklaşmayınız’ buyurdu. Bu üç kimse, gâfil, sapık din adamı, zenginlere yaltakçılık eden hâfız ve dinden haberi olmayan tarîkatçılardır. Din adamı olarak ortaya çıkan bir kimse, Resûlullah efendimizin sünnetine uymazsa, İslâmiyyete yapışmazsa ondan kaçmalı, yanına yaklaşmamalı, kitâplarını almamalı, okumamalıdır. Onun bulunduğu köyde bile bulunmamalıdır. Ona ufak yakınlık, insanın dînini yıkar. O, din adamı değil, sinsi bir din düşmanıdır. İnsanın dînini, îmânını bozar. Şeytândan dahâ çok zararlıdır. Sözü yaldızlı ve pek tesîrli olsa da ve dünyâyı sevmiyor görünse de, yırtıcı hayvanlardan kaçar gibi, ondan kaçmalıdır.”
Fırsat elde iken ve can bedendeyken, ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumalı, dinimizi doğru olarak öğrenmeli, çocuklara, yakınlara ve sözümüzü dinleyenlere öğretmelidir. Çocukların, mektebe gittikten sonra dinlerini öğrenmeleri güç hattâ imkânsız olur. Felâket gelince, âh etmek fayda vermez. İslâm düşmanlarının, zındıkların, tatlı, yaldızlı kitâplarına, gazetelerine, dergilerine, televizyon ve radyolarına aldanmamalıdır. İbni Âbidîn hazretleri;
“Hiçbir dîne inanmadığı hâlde, Müslümân görünüp, küfre sebep olan şeyleri Müslümânlıkmış gibi anlatarak, Müslümânları dinden çıkarmaya çalışan sinsi kâfirlere zındık denir” buyurmaktadır.
Ahmed ibni Hacer-i Mekkî hazretleri Fetâvâ-yı hadîsiyyedeki fetvâsında;
“İslâm âlimlerinin tefsîrlerinden almayıp da, kendi anladığını ve kendi görüşlerini tefsîr olarak yazan ehliyetsiz kimselerin tefsîrlerini milletin önüne sürenlere mâni olmalıdır. Böyle tefsîrler bâtıldır, bozuktur. Bu tefsîrleri milletin önüne süren din adamları sapıktır. Başkalarını da doğru yoldan saptırmaya çalışmaktatırlar” buyurmaktadır.
Bu sebeple, câhil, sapık din adamlarının sözlerine aldanmamalı, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarına sarılmalı, sapıkların bozuk, zehirli kitâplarını almamalı, okumamalıdır.
İLK ÖNCE LAZIM OLAN ŞEY
Netice olarak, dünyânın neresinde olursa olsun, her insana ilk önce lâzım olan şey, dînini, îmânını doğru olarak öğrenmek ve çoluk çocuğuna da öğretmektir. Dinin emir ve yasakları, eskiden İslâm âlimlerinden kolayca öğrenilirdi. Zamanımızda önceki hakiki âlimler gibi zâtlar yok gibi olmuştur. Şimdi dîni, îmânı doğru olarak öğrenebilmek için tek çâre, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okumak ve çoluk çocuğa okutmaktır. Bu kitâpları bulmak, tercih edebilmek, okuyup amel edebilmek de, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. İbni Sîrin hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dîninizi kimden öğrendiğinize dikkat ediniz!”
Gönül Pınarı
Osman Ünlü - Türkiye Gazetesi
15/02/2010