Konuya cevap cer

Cevap: Dördüncü Lem'a - Sayfa 48


Birinci Makam

Dört Nüktedir.

 

BİRİNCİ NÜKTE

 

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine karşı kemâl-i şefkat ve merhametini ifade ediyor.

 

Evet, rivayet-i sahiha ile, mahşerin dehşetinden herkes, hattâ enbiya dahi “nefsî, nefsî” dedikleri zaman, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm “ümmetî, ümmetî” diye 1 refet ve şefkatini göstereceği gibi,2 yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, validesi onun münâcâtından “ümmetî, ümmetî”3 işitmiş. Hem bütün tarih-i hayatı ve neşrettiği şefkatkârâne mekârim-i ahlâk, kemâl-i şefkat ve refetini gösterdiği gibi, ümmetinin hadsiz salâvatına hadsiz ihtiyaç göstermekle,4 ümmetinin bütün saadetleriyle kemâl-i şefkatinden alâkadar olduğunu göstermekle hadsiz bir şefkatini göstermiş.

 

İşte bu derece şefkatli ve merhametli bir rehberin sünnet-i seniyyesine müraat etmemek ne derece nankörlük ve vicdansızlık olduğunu kıyas eyle.

 

İKİNCİ NÜKTE

 

Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, küllî ve umumî vazife-i nübüvvet içinde bazı hususî, cüz’î maddelere karşı azîm bir şefkat göstermiştir. Zâhir hale göre o azîm şefkati o hususî, cüz’î maddelere sarf etmesi, vazife-i nübüvvetin fevkalâde ehemmiyetine uygun gelmiyor. Fakat hakikatte o cüz’î madde, küllî, umumî bir vazife-i nübüvvetin medarı olabilecek bir silsilenin ucu ve mümessili olduğundan, o silsile-i azîmenin hesabına, onun mümessiline fevkalâde ehemmiyet verilmiş.

 



[NOT]Dipnot-1 Buharî, Tevhid: 36, Tefsir: 17, Sûre 5, Fiten: 1; Müslim, Îmân: 326, 327; Tirmizî, Kıyâmet: 10; Dârimî, Mukaddime: 8.

 

Dipnot-2 bk. Buhârî, Tevhid: 32; Müslim, Îman: 326.

 

Dipnot-3 bk. Suyûtî, el-Hasâisü’l-Kübrâ: 1:80, 85, 91; en-Nebhânî, Hüccetullâhi ale’l-Âlemîn: 224, 227-228.

 

Dipnot-4 bk. Ahzap Sûresi, 33:56; Ayrıca bk.: Tirmizî, Kıyamet: 24.

 

[/NOT]

 


 

<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Aleyhissalâtü Vesselâm: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun</TD><TD>Resul-i Ekrem: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)</TD></TR><TR><TD>alâkadar: alâkalı, ilgili</TD><TD>azîm: büyük, yüce</TD></TR><TR><TD>cüz’î: ferdî, küçük, az</TD><TD>dehşet: korku, ürkme</TD></TR><TR><TD>ehl-i keşif: mâneviyat âlemlerinde iman hakikatlerini gözlemleme seviyesine ulaşmış insanlar</TD><TD>enbiya: nebiler, peygamberler</TD></TR><TR><TD>fevkalâde: olağanüstü</TD><TD>hadsiz: sayısız</TD></TR><TR><TD>hakikat: doğru gerçek</TD><TD>kemâl-i şefkat: tam ve mükemmel şefkat</TD></TR><TR><TD>küllî: kapsamlı, genel</TD><TD>kıyas etmek: karşılaştırmak</TD></TR><TR><TD>mahşer: haşir meydanı</TD><TD>makam: derece, yer</TD></TR><TR><TD>medar: dayanak noktası, sebep</TD><TD>mekârim-i ahlâk: ahlâkın en güzel ve üstün olanı</TD></TR><TR><TD>merhamet: acıma, şefkat</TD><TD>mümessil: temsilci</TD></TR><TR><TD>münâcât: Allah’a yalvarış, dua</TD><TD>müraat etmek: riayet etmek, uymak</TD></TR><TR><TD>nefsî, nefsî: nefsim, nefsim</TD><TD>neşretmek: yaymak</TD></TR><TR><TD>nükte: ince ve derin anlamlı söz</TD><TD>refet: esirgeme, koruma, acıma</TD></TR><TR><TD>rivayet-i sahiha: sağlam ve doğru olarak aktarılan haber</TD><TD>saadet: mutluluk</TD></TR><TR><TD>salâvat: Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası</TD><TD>sarf etme: kullanma, harcama</TD></TR><TR><TD>silsile: zincir</TD><TD>silsile-i azîme: büyük zincir</TD></TR><TR><TD>sünnet-i seniyye: Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler</TD><TD>tarih-i hayat: hayat boyu yaşanan olaylar; özgeçmiş</TD></TR><TR><TD>umumî: özel</TD><TD>valide: anne</TD></TR><TR><TD>vazife-i nübüvvet: peygamberlik vazifesi</TD><TD>zâhir: açık, âşikar</TD></TR><TR><TD>ümmetî, ümmetî: ümmetim, ümmetim</TD><TD>şefkatkârâne: şefkat dolu</TD></TR></TBODY></TABLE>


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst