Cevap: Dördüncü Lem'a - Sayfa 49
<?xml version="1.0" encoding="UTF-8" ?><!-- This file was converted to xhtml by Writer2xhtml ver. 0.5 beta2. See Writer2LaTeX has moved for more info. --><META name=description content=""><META name=keywords content=""><STYLE type=text/css media=all> body {font-family:'Trebuchet MS',Arial,serif;font-size:12.0pt} </STYLE>Meselâ, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Hasan ve Hüseyin’e karşı küçüklüklerinde gösterdikleri fevkalâde şefkat ve ehemmiyet-i azîme,
1 yalnız cibillî şefkat ve hiss-i karâbetten gelen bir muhabbet değil, belki vazife-i nübüvvetin bir hayt-ı nuranîsinin bir ucu ve verâset-i Nebeviyenin gayet ehemmiyetli bir cemaatinin menşei, mümessili, fihristesi cihetiyledir.
Evet, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hazret-i Hasan’ı (r.a.) kemâl-i şefkatinden kucağına alarak başını öpmesiyle,
2 Hazret-i Hasan’dan (r.a.) teselsül eden nuranî nesl-i mübarekinden, Gavs-ı Âzam olan Şah-ı Geylânî gibi çok mehdî-misal verese-i nübüvvet ve hamele-i şeriat-ı Ahmediye (a.s.m.) olan zatların hesabına Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş. Ve o zatların istikbalde edecekleri hizmet-i kudsiyelerini nazar-ı nübüvvetle görüp takdir ve istihsan etmiş. Ve takdir ve teşvike alâmet olarak, Hazret-i Hasan’ın (r.a.) başını öpmüş.
Hem Hazret-i Hüseyin’e karşı gösterdikleri fevkalâde ehemmiyet ve şefkat, Hazret-i Hüseyin’in (r.a.) silsile-i nuraniyesinden gelen Zeynelâbidin, Cafer-i Sadık gibi eimme-i âlişan ve hakikî verese-i Nebeviye gibi pek çok mehdî-misal zevât-ı nuraniyenin namına ve din-i İslâm ve vazife-i risalet hesabına boynunu öpmüş,
3 kemâl-i şefkat ve ehemmiyetini göstermiştir.
Evet, zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) gayb-âşinâ kalbiyle, dünyada Asr-ı Saadetten ebed tarafında olan meydan-ı haşri temâşâ eden ve yerden Cenneti gören ve zeminden gökteki melâikeleri müşahede eden ve zaman-ı Âdem’den beri mazi zulümatının perdeleri içinde gizlenmiş hâdisâtı gören, hattâ Zât-ı Zülcelâlin rüyetine mazhar olan nazar-ı nuranîsi, çeşm-i istikbal-bînisi, elbette Hazret-i Hasan
[NOT]
Dipnot-1 bk. Buhârî, Fazailü Ashâb: 22; Müslim, Fazailü’s-Sahâbe: 56:60.
Dipnot-2 bk. Müsned: 5:47; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr: 3:32, 22:274.
Dipnot-3 bk. İbni Mâce, Mukaddime: 11; Müsned: 4:172.
[/NOT]
<TABLE border=0 cellSpacing=2 cellPadding=0><TBODY><TR><TD>Asr-ı Saadet: Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı</TD><TD>Cafer-i Sadık: (bk. bilgiler)</TD></TR><TR><TD>Gavs-ı Azam Şah-ı Geylânî: [bk. bilgiler – Abdulkàdir-i Geylânî (k.s.)]</TD><TD>Hazret-i Hasan: [bk. bilgiler – Hasan (r.a.)]</TD></TR><TR><TD>Hazret-i Hüseyin: [bk. bilgiler – Hüseyin (r.a.)]</TD><TD>Zeynelâbidin: (bk. bilgiler)</TD></TR><TR><TD>Zât-ı Zülcelâl: büyüklük ve haşmet sahibi olan Allah</TD><TD>alâmet: belirti, işaret</TD></TR><TR><TD>cibillî: soy ve ırk gibi yaratılıştan gelen topluluğa ve kavme ait</TD><TD>cihet: taraf, yön</TD></TR><TR><TD>din-i İslâm: İslâm dini</TD><TD>ebed: sonu olmayan, sonsuz</TD></TR><TR><TD>ehemmiyet-i azîme: büyük önem verme</TD><TD>eimme-i âlişan: çok yüksek şan sahibi imamlar</TD></TR><TR><TD>fevkalâde: olağanüstü</TD><TD>fihriste: özet, içerik</TD></TR><TR><TD>gayb-âşinâ: gaybi bilen, görünmeyenden haberi olan</TD><TD>hamele-i şeriat-ı Ahmediye: Peygamberimizin getirmiş olduğu dini nesilden nesile taşıyanlar</TD></TR><TR><TD>hayt-ı nuranî: nurlu bağlantı, ip</TD><TD>hiss-i karâbet: akrabalık hissi</TD></TR><TR><TD>hizmet-i kudsiye: kutsal hizmet</TD><TD>hâdisât: hadiseler, olaylar</TD></TR><TR><TD>istihsan etme: güzel görerek beğenme</TD><TD>istikbal: gelecek zaman</TD></TR><TR><TD>kemâl-i şefkat: tam bir şefkat</TD><TD>mazhar olan: erişen, nail olan</TD></TR><TR><TD>mazi: geçmiş</TD><TD>mehdî-misal: mehdî gibi</TD></TR><TR><TD>melâike: melekler</TD><TD>menşe: kaynak</TD></TR><TR><TD>meydan-ı haşir: haşir meydanı, öldükten sonra tekrar diriltildikten sonra insanların toplanacakları meydan</TD><TD>mümessil: temsilci</TD></TR><TR><TD>müşahede eden: gözlemleyen</TD><TD>nazar-ı nuranî: nurlu, aydınlık bakış</TD></TR><TR><TD>nazar-ı nübüvvet: Peygamberlik bakışı</TD><TD>nesl-i mübarek: mübârek nesil</TD></TR><TR><TD>nuranî: nurlu, nur saçan</TD><TD>rüyet: görme</TD></TR><TR><TD>silsile-i nuraniye: nurlu zincir, nurlu nesil</TD><TD>temâşâ etmek: bakmak, seyretmek</TD></TR><TR><TD>teselsül: zincirleme devam etme</TD><TD>vazife-i nübüvvet: peygamberlik vazifesi</TD></TR><TR><TD>vazife-i risalet: peygamberlik vazifesi</TD><TD>verese-i nübüvvet/verese-i nebeviye: Peygamberlik vârisleri</TD></TR><TR><TD>verâset-i Nebevî: Peygamberliğe varis olma</TD><TD>zaman-ı Âdem: Hz. Âdem zamanı</TD></TR><TR><TD>zemin: yeryüzü</TD><TD>zevât-ı nuraniye: nurlu kimseler</TD></TR><TR><TD>zulümat: karanlıklar</TD><TD>zât-ı Ahmediye: Peygamber Efendimizin zâtı, kendisi</TD></TR><TR><TD>çeşm-i istikbal-bîni: geleceği gören gözü</TD></TR></TBODY></TABLE>