NuruAhsen
Sonsuz Temâþâ
Dua bir ubudiyettir. Duanın ilk mükafatı: insanın aczini hissedip kudret ve kuvvet sahibi bir zata yönelmesidir. Bu durumda kendisi sahipsiz ve başıboş olmadığını, hem onun aczi ve fakrı zillet ve hakaret sebebi olmadığını, aksine aczi ve fakrı kendisini Allah’a yaklaştırdığını hissetmesidir. “beni benden daha iyi bilen ve merhamet eden bir rabbim var” fikrini her dua edişte hisseder.
Madem bir insanın aczini hissedip kendisine yalvarmasını Cenab-ı Hak istiyor. Ve madem “vermek istemeseydi istemek vermezdi” hakikati var. Yani, Allah bize istediğimizi vermek istemeseydi isteme duygusunu da vermezdi. Öyleyse elimizin yetişmediği her türlü meşru ve müspet şeyi Allah’tan isteyebiliriz. Ama bu isteklerimizin de ibadete dönüşmesini istiyorsak niyetimizi de tashih etmek durumundayız. Yani, mal ve mülk isterken niyetimizde fakir fukarayı gözetmek ve din-i islam’a bu yolla hizmet etmeyi murat etmek gerektir. Ta ki isteklerimiz elimize geçse de geçmezse de bu duamız ibadet olsun. Tabi dua sadece dil ile yapılmaz. Fakat asıl tesirli olan dua, fiili dua dediğimiz çalışmaya dayanan duadır.
Peygamberimiz (a.s.m), dünyevi şeyleri istememesi onların kötü olduğu anlamına gelmez. Çünkü ümmetinin sıkıntı çekmemesi yönünde de duaları vardır. Hem bir Müslüman dünyayı kesben değil kalben terk etmesi gerekir. Yani çok çalışıp kazanacağız. Yüksek makamlara geleceğiz. Ama bunları kalbimize koymayacağız. Kalbimiz Allah ile beraber, ahiret aşkıyla dopdolu olacaktır. Yoksa –Allah muhafaza- dünyayı kalbimize koyup her şeyimizi mal - mülk bilsek, o zaman kazandığımız şeyler bizi Allah’tan uzaklaştırır.
Madem bir insanın aczini hissedip kendisine yalvarmasını Cenab-ı Hak istiyor. Ve madem “vermek istemeseydi istemek vermezdi” hakikati var. Yani, Allah bize istediğimizi vermek istemeseydi isteme duygusunu da vermezdi. Öyleyse elimizin yetişmediği her türlü meşru ve müspet şeyi Allah’tan isteyebiliriz. Ama bu isteklerimizin de ibadete dönüşmesini istiyorsak niyetimizi de tashih etmek durumundayız. Yani, mal ve mülk isterken niyetimizde fakir fukarayı gözetmek ve din-i islam’a bu yolla hizmet etmeyi murat etmek gerektir. Ta ki isteklerimiz elimize geçse de geçmezse de bu duamız ibadet olsun. Tabi dua sadece dil ile yapılmaz. Fakat asıl tesirli olan dua, fiili dua dediğimiz çalışmaya dayanan duadır.
Peygamberimiz (a.s.m), dünyevi şeyleri istememesi onların kötü olduğu anlamına gelmez. Çünkü ümmetinin sıkıntı çekmemesi yönünde de duaları vardır. Hem bir Müslüman dünyayı kesben değil kalben terk etmesi gerekir. Yani çok çalışıp kazanacağız. Yüksek makamlara geleceğiz. Ama bunları kalbimize koymayacağız. Kalbimiz Allah ile beraber, ahiret aşkıyla dopdolu olacaktır. Yoksa –Allah muhafaza- dünyayı kalbimize koyup her şeyimizi mal - mülk bilsek, o zaman kazandığımız şeyler bizi Allah’tan uzaklaştırır.