GuLSerbeti
Well-known member
Dua çekirdeği
çocuk meyvesinde
Güzel şeyler değerini her zaman insanoğlundan gerektiği kadar hassasiyet ve özen bulamıyor. Tıpkı dünyanın en güzeli olan çocuklar gibi...
Her çocuğun dünyaya gelmesi bir mucizedir Uzun yıllar hastane hastane çocuk sahibi olmak için koşuşturan, umutla umutsuzluk arasında bocalayıp duran insanlarla karşılaştıysanız, bunun nasıl bir mucize olduğunu daha iyi anlarsınız. Bir bebek sahibi olmanın bu olağanüstü güzelliğinin yanı sıra, doğum yapan bir annenin, doğan bebeği ile yeniden doğmuş gibi geçmiş günahlarının mağfiret olunacağı bildirilir. Yani her bir bebek sıfırdan başlamak için yeni bir şans gibidir. Doğum yaparken ölen anneler de şehitlikle müjdelenir. Bütün bunlar gösterir ki, manevi hayatımız için de bir çocuğun dünyaya gelmesi sihirli bir dokunuş gibidir. Ve dahasıda var her çocuk eğer akıl baliğ olmadan vefat ederse tertemiz gidiyor ve mümin anne babasına şefaat etme hakkı kazanıyor düşünsenize bazen hiç yere kolayca incitebildiğimiz, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle itip kaktığımız o sabiler anne babası olmadan cennete dahi giremiyor. Eğer dini bir bilinç çocuğa verilirse büyüdüğü zamanda o bilinçle hayırlı bir sermaye yada semere oluyor.
Sağlam ve doğru bir ibadet eğitimiyle çocuk ileriki yaşlarda kendisinde meydana gelebilecek şüphe dönemini daha kolay ve rahat atlatabilir. ‘‘Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar’’ hadisi şerifinin de hakikatince çocuğun en alıcı olduğu dönemdir 9 yaşına kadarki süreç. İnanç ne kadar sağlam, kavi şekilde verilirse ibadet hayatının, çocuğun ergenlik döneminde taklitçi unsurlardan temizlenmiş, zengin bir anlam derinliğiyle tahkikiye ulaşmış bir kıvamda varlığını sürdürür. Lakin çocukluğunda anlam katan değerlerden mahrum yetişirse dini eğitiminden çevrelerinin olumsuz etkilerine fazlaca kapıldıkları ve dini faaliyetlere küçümseyerek bakarlar. Çocukluk çağında camiye hiç ayak basmamış bir genç elbette camiye girmeye çekinecektir yahut ne yapacağı konusunda bir fikir sahibi olamayacaktır. Bu tamamen ebeveynlerin dini eğitimine ne kadar önem verdikleriyle doğru orantılı bir durumdur. İnsan ihtiyacı olanı almadıysa ondan yitik kaldıysa bu eksikliği ömür boyu yansıtır. Tıpkı insan bedeni işleyen düzenden bir şeyin mahrumiyetiyle aksıyor, sekteye uğruyorsa, öylede manevi, ruhsal dünyada eksiklik varsa kendini gösterir.
Yahya Kemal bu duyguyu şöyle resmeder:
‘‘Ezan sesi duyulmayan, camileri olmayan semtlerde doğan, büyüyen ve oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derece nasip alabiliyorlar mı? Bu gibi muhitlerde doğup büyüyen çocuklar müslümanlığın çocukluk rüyasını nasıl görürler? İşte aslında bizi ayakta ve bir millet olarak tutan bir rüyadır. Bugünkü Türk babaları ve anneleri, havası-toprağı müslümanlık rüyasıyla dolu semtlerde doğdular, doğarken kulaklarına ezanlar okundu, evlerinin odalarında namaza durmuş ebeveyn ve nine-dedeler gördüler.’’
Çocuğun sindirim yaşında hassasiyet derecesinde dini eğitimine dikkat etmek gerekir. Bunun için evde ibadetin yapıldığı bir oda, cemaatle ibadet özellikle imkan varsa yapılmalıdır. Dini eğitimde gezi de çocuk dünyasında ehemmiyet teşkil eder. İlginç sayılabilecek yerlere yapılacak geziler önemlidir. Cami ziyaretleri, hanlar,türbeler, kaleler, kervansaraylar vb... tarihi esreler de dini eğitim için gezi mekanları olabilir. Bu geziler beş duyuya hitap etmesinden dolayı teorik öğrenime katkısı yanında duyarak hissederek öğrenmeye de katkısı büyüktür.
Çocuğun evinde hiçbir zaman secde etmeyen baş, ağlamayan göz, duaya kalkmayan el görmeyecektir. Her zaman evde hassasiyet, titizlik ve derin kulluk şuurunu görmelidir.
Verilecek ibadetlerden en önemlisi ise çocuğun inanma ihtiyacının karşılanmasından sonra duayı sığınma ihtiyacını gidermek üzere öğretilen dua ibadetidir. Duanın sağlıklı öğretilmesi ise Amentü’de yer alan kavramların bilinçli ve sıraya uygun vaziyette izahatı yada sindirimi sonun da olmalı. Yani ona yüce yaratıcının iyi ve doğru öğretilmesi önceliklidir ki yaratıcısı ile sığındığı ile doğru ve düzgün bir iletişim kurabilsin. Çocuğun bilfiil katılımda bulunduğu bu anlamda da heyecan gelişimine en uygun gelen davranıştır. Çünkü dua sayesinde anne ve babasının hatta en kuvvetli insanların bile yapamayacakları şeyleri, sonsuz bir kudret ile istediği her an görülmeyen bir iletişim kurmuş olur. Çocuk dünyasında dua tükenmez enerji kaynağı olarak yerleşir. Zaman geçtikçe deruni, mantıklı öz haline gelir. Özellikle okul öncesi dönemde çocuk bundan hem hoşlanır hem de daha kolay alıcı haldedir. Ancak yine de din eğitim ve öğretiminde dikkat gerekir. Çocuğun iştiyakla kabul ediyor olması zihnine yüklenme davranışına sürüklememelidir. Dualar anlık öfkelerden de uzak olmalı, bitmez-tükenmez isteklerden, sadece dünyevî taleplerden ibaret olmamalı. Dualarda şükür ve mevcut olanla yetinme de yer almalıdır. Duanın ne zaman ve ne şartlar altında yapılması gerektiği çocuğa çok iyi aktarılmalı. Dua çocuğu pasifliğe, tembelliğe, tedbirsizliğe de itmemeli.
Örneğin boynuna Cevşen-i Kebir duasını asan bir çocuk, kendisine kurşun işlemeyeceğini veya kavgada yenik düşmeyeceğini zannedebilir. Belki farkında olmadan onlara duanın hayat belirleyici rolünü anlatmaya çalışırken algılamakta yanılgıya düşebileceği yanlış örnekler sunarız. Olağanüstü durumlarda peygamberlere verilen mucizeleri, bazı Allah dostlarına lutfedilen kerametleri olağan durumlara transfer etmek isteriz. Tevekkül ve sabırla birlikte dua kavramı öğretilmelidir. Çocukların dünyasında bir bakış bile tahmin edemeyeceğiniz tesirata sebep olabilir. Duanın cevabının bazen olup bazen de bizim iyiliğimiz için başka şekilde kabul olacağı anlatılmalıdır. Zira çocuk duasına cevap verilmediğini gördüğü zaman Allah’a karşı öfke ve nefret duygularına da kapılabilir. Çocuklarımızın dualarına yaklaşımımız çok önemli çocuğun duası doğal olarak çocukça olacaktır. Lakin asla alay etmemek gülmemek durumundayız. Dualarının Allah’a ulaşabilmesi, kabul edilebilmesi için onlara yapmaları gereken pek çok ibadet, işlem veya kural tarif edilmemelidir. Çünkü biliyoruz ki, büyüklerin şartları çocukları bağlamaz.
Öyleyse çocuklara çok yavaş olarak küçük duaları, kısa sureler ve anlamları, şükür cümleleri ve ilahi ezberletilmelidir lakin ölçü özenle muhafaza edilerek.. Bu dualar Allah’a yaklaşımlarını sağlar. İnancın temelini atmak ve çocukta din ile ilgili kavramlar oluşturmak açısından çocuklarla müthiş derecede ilgilenen efendimiz en anlamlı modeldir. Dua eğitimi de dahil olmak üzere çocuğa verilen din eğitimi sabırla dikkatle ve titizlikle yapılmalıdır.
Yazar: Hilal Çorbacıoğlu 30.07.2007
çocuk meyvesinde
Güzel şeyler değerini her zaman insanoğlundan gerektiği kadar hassasiyet ve özen bulamıyor. Tıpkı dünyanın en güzeli olan çocuklar gibi...
Her çocuğun dünyaya gelmesi bir mucizedir Uzun yıllar hastane hastane çocuk sahibi olmak için koşuşturan, umutla umutsuzluk arasında bocalayıp duran insanlarla karşılaştıysanız, bunun nasıl bir mucize olduğunu daha iyi anlarsınız. Bir bebek sahibi olmanın bu olağanüstü güzelliğinin yanı sıra, doğum yapan bir annenin, doğan bebeği ile yeniden doğmuş gibi geçmiş günahlarının mağfiret olunacağı bildirilir. Yani her bir bebek sıfırdan başlamak için yeni bir şans gibidir. Doğum yaparken ölen anneler de şehitlikle müjdelenir. Bütün bunlar gösterir ki, manevi hayatımız için de bir çocuğun dünyaya gelmesi sihirli bir dokunuş gibidir. Ve dahasıda var her çocuk eğer akıl baliğ olmadan vefat ederse tertemiz gidiyor ve mümin anne babasına şefaat etme hakkı kazanıyor düşünsenize bazen hiç yere kolayca incitebildiğimiz, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle itip kaktığımız o sabiler anne babası olmadan cennete dahi giremiyor. Eğer dini bir bilinç çocuğa verilirse büyüdüğü zamanda o bilinçle hayırlı bir sermaye yada semere oluyor.
Sağlam ve doğru bir ibadet eğitimiyle çocuk ileriki yaşlarda kendisinde meydana gelebilecek şüphe dönemini daha kolay ve rahat atlatabilir. ‘‘Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar’’ hadisi şerifinin de hakikatince çocuğun en alıcı olduğu dönemdir 9 yaşına kadarki süreç. İnanç ne kadar sağlam, kavi şekilde verilirse ibadet hayatının, çocuğun ergenlik döneminde taklitçi unsurlardan temizlenmiş, zengin bir anlam derinliğiyle tahkikiye ulaşmış bir kıvamda varlığını sürdürür. Lakin çocukluğunda anlam katan değerlerden mahrum yetişirse dini eğitiminden çevrelerinin olumsuz etkilerine fazlaca kapıldıkları ve dini faaliyetlere küçümseyerek bakarlar. Çocukluk çağında camiye hiç ayak basmamış bir genç elbette camiye girmeye çekinecektir yahut ne yapacağı konusunda bir fikir sahibi olamayacaktır. Bu tamamen ebeveynlerin dini eğitimine ne kadar önem verdikleriyle doğru orantılı bir durumdur. İnsan ihtiyacı olanı almadıysa ondan yitik kaldıysa bu eksikliği ömür boyu yansıtır. Tıpkı insan bedeni işleyen düzenden bir şeyin mahrumiyetiyle aksıyor, sekteye uğruyorsa, öylede manevi, ruhsal dünyada eksiklik varsa kendini gösterir.
Yahya Kemal bu duyguyu şöyle resmeder:
‘‘Ezan sesi duyulmayan, camileri olmayan semtlerde doğan, büyüyen ve oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derece nasip alabiliyorlar mı? Bu gibi muhitlerde doğup büyüyen çocuklar müslümanlığın çocukluk rüyasını nasıl görürler? İşte aslında bizi ayakta ve bir millet olarak tutan bir rüyadır. Bugünkü Türk babaları ve anneleri, havası-toprağı müslümanlık rüyasıyla dolu semtlerde doğdular, doğarken kulaklarına ezanlar okundu, evlerinin odalarında namaza durmuş ebeveyn ve nine-dedeler gördüler.’’
Çocuğun sindirim yaşında hassasiyet derecesinde dini eğitimine dikkat etmek gerekir. Bunun için evde ibadetin yapıldığı bir oda, cemaatle ibadet özellikle imkan varsa yapılmalıdır. Dini eğitimde gezi de çocuk dünyasında ehemmiyet teşkil eder. İlginç sayılabilecek yerlere yapılacak geziler önemlidir. Cami ziyaretleri, hanlar,türbeler, kaleler, kervansaraylar vb... tarihi esreler de dini eğitim için gezi mekanları olabilir. Bu geziler beş duyuya hitap etmesinden dolayı teorik öğrenime katkısı yanında duyarak hissederek öğrenmeye de katkısı büyüktür.
Çocuğun evinde hiçbir zaman secde etmeyen baş, ağlamayan göz, duaya kalkmayan el görmeyecektir. Her zaman evde hassasiyet, titizlik ve derin kulluk şuurunu görmelidir.
Verilecek ibadetlerden en önemlisi ise çocuğun inanma ihtiyacının karşılanmasından sonra duayı sığınma ihtiyacını gidermek üzere öğretilen dua ibadetidir. Duanın sağlıklı öğretilmesi ise Amentü’de yer alan kavramların bilinçli ve sıraya uygun vaziyette izahatı yada sindirimi sonun da olmalı. Yani ona yüce yaratıcının iyi ve doğru öğretilmesi önceliklidir ki yaratıcısı ile sığındığı ile doğru ve düzgün bir iletişim kurabilsin. Çocuğun bilfiil katılımda bulunduğu bu anlamda da heyecan gelişimine en uygun gelen davranıştır. Çünkü dua sayesinde anne ve babasının hatta en kuvvetli insanların bile yapamayacakları şeyleri, sonsuz bir kudret ile istediği her an görülmeyen bir iletişim kurmuş olur. Çocuk dünyasında dua tükenmez enerji kaynağı olarak yerleşir. Zaman geçtikçe deruni, mantıklı öz haline gelir. Özellikle okul öncesi dönemde çocuk bundan hem hoşlanır hem de daha kolay alıcı haldedir. Ancak yine de din eğitim ve öğretiminde dikkat gerekir. Çocuğun iştiyakla kabul ediyor olması zihnine yüklenme davranışına sürüklememelidir. Dualar anlık öfkelerden de uzak olmalı, bitmez-tükenmez isteklerden, sadece dünyevî taleplerden ibaret olmamalı. Dualarda şükür ve mevcut olanla yetinme de yer almalıdır. Duanın ne zaman ve ne şartlar altında yapılması gerektiği çocuğa çok iyi aktarılmalı. Dua çocuğu pasifliğe, tembelliğe, tedbirsizliğe de itmemeli.
Örneğin boynuna Cevşen-i Kebir duasını asan bir çocuk, kendisine kurşun işlemeyeceğini veya kavgada yenik düşmeyeceğini zannedebilir. Belki farkında olmadan onlara duanın hayat belirleyici rolünü anlatmaya çalışırken algılamakta yanılgıya düşebileceği yanlış örnekler sunarız. Olağanüstü durumlarda peygamberlere verilen mucizeleri, bazı Allah dostlarına lutfedilen kerametleri olağan durumlara transfer etmek isteriz. Tevekkül ve sabırla birlikte dua kavramı öğretilmelidir. Çocukların dünyasında bir bakış bile tahmin edemeyeceğiniz tesirata sebep olabilir. Duanın cevabının bazen olup bazen de bizim iyiliğimiz için başka şekilde kabul olacağı anlatılmalıdır. Zira çocuk duasına cevap verilmediğini gördüğü zaman Allah’a karşı öfke ve nefret duygularına da kapılabilir. Çocuklarımızın dualarına yaklaşımımız çok önemli çocuğun duası doğal olarak çocukça olacaktır. Lakin asla alay etmemek gülmemek durumundayız. Dualarının Allah’a ulaşabilmesi, kabul edilebilmesi için onlara yapmaları gereken pek çok ibadet, işlem veya kural tarif edilmemelidir. Çünkü biliyoruz ki, büyüklerin şartları çocukları bağlamaz.
Öyleyse çocuklara çok yavaş olarak küçük duaları, kısa sureler ve anlamları, şükür cümleleri ve ilahi ezberletilmelidir lakin ölçü özenle muhafaza edilerek.. Bu dualar Allah’a yaklaşımlarını sağlar. İnancın temelini atmak ve çocukta din ile ilgili kavramlar oluşturmak açısından çocuklarla müthiş derecede ilgilenen efendimiz en anlamlı modeldir. Dua eğitimi de dahil olmak üzere çocuğa verilen din eğitimi sabırla dikkatle ve titizlikle yapılmalıdır.
Yazar: Hilal Çorbacıoğlu 30.07.2007