Musibetler zamanında okunacak hususi dualar var. Bunların musibet kalkıncaya kadar okunması lazımdır. Fakat burada en önemli şey arkadaşlardaki dua heyecanıdır. İçten gelmesi lazım o his ve heyecanın. Ferhat tam Şirin’ine kavuşacağı anda karşısına çıkan dağı aşmak için nasıl bir heyecan duyar içinde, işte öyle bir heyecan. Hatta din-i mübin-i İslam’ın îlâsı adına duyacağınız heyecan Ferhat’ın, Mecnun’un heyecanından binlerce, milyonlarca kat fazla olmalıdır. -Benim için Leyla, Şirin, Ferhat veya Mecnun hiç önemli değil ama tabiat-ı beşeri inkar etmemek lazım. Leylevîler, Şirinîler çok dünyada. Onun için bu misali verdim.-Yoksa “Dua yapalım” dendiğinde angarya kabilinden bir şey yapılır ki ona dua denmez.
Duanın bir mekanda hep birlikte yapılması taraftarıyım. Zira arkadaşlardan bazılarının tertemiz atmosferi diğerlerine tesir eder, huzur-u kalbe vesile olur. Bu da o mecliste bulunanları biraz daha temkine, teyakkuza ve ciddiyete sevkeder. Diğer taraftan insanın sadece kendi kendine olması ve seccadesinde içini Allah’a dökmesinin, elbette farklı bir açıdan birlikte yapılan duaya faikiyeti, üstünlüğü var. Evet, hiç kimsenin bilmediği, görmediği bir yerde el açıp, içini Rabbine dökmenin değeri hiçbir şey ile ölçülemez.
Halis ubudiyet ifade etmesi açısından dua, çok namaz kılmadan, çok oruç tutmadan daha önemlidir. Çünkü dua, sebepleri ve şartları nazar-ı itibara almadan, Hazreti Müsebbibü’l-Esbab’tan tasavvurları aşan ve tenasüb-i illiyet prensibine göre melhuz olmayan şeyleri isteme demektir. Mesela, Cennet... Kendi iktidarınızla Cennet’i nasıl elde edebilirsiniz? Kabri nasıl aşabilirsiniz? Sıratı nasıl geçebilirsiniz?
Dua ederken mubalağa etmeme bir esastır. Ama bunu bazıları çok dua etmeyin şeklinde anlıyorlar. Benim anlayışıma göre bu kabil bir şerh yanlış. Doğrusu çok dua etmeme değil, duada lüzumsuz teferruata girmemedir. Mesela; “Allahım! Benim şu işim olsun veya kara kaşlı, kara gözlü bir oğlum olsun, saçları hiç dökülmesin, bana bir Cennet ver, yamaçlarımın sağ tarafında şunlar, sol tarafında bunlar olsun, ırmakları şöyle aksın, hurileri böyle olsun…” İşte bunlar dua değil, gevezeliktir.
Câmî (kapsayıcı, muhtevası geniş) lafızlarla dua etme duanın en önemli buudlarından biridir. “Rabbenâ âtina fi’d-dünya haseneten ve fi’l-âhireti haseneten - Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de hasene ver.” duasındaki “hasene”; “Allahümme ahsin âkibetenâ fi’l-umûri küllihâ - Allahım! Bütün işlerde akibetimizi güzel eyle.” deki “Fi’l-umûri küllihâ - her türlü iş, durum, keyfiyet”; “Allahümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke bihî Nebiyyüke sallallâhu aleyhi vesellem, eûzü bike min şerri mesteâzeke minhü Nebiyyüke sallallâhu aleyhi vesellem - Allahım! Ben Sen’den, Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi vesellem) istediği hayırları istiyor ve O’nun Sana sığındığı şerlerden de Sana sığınıyorum.” duasındaki “Min hayri mâ seeleke ve min şerri mesteâzeke – O’nun istediği hayır, sığındığı şer” ibareleri câmî lafızlara en güzel örneklerdir. Ben bu son duayı haddimi aşarak çeşitli ilavelerle şu şekilde yapıyorum; “Allahümme innî es’elüke min hayri mâ seeleke bihî cemîu’l-Enbiyâi ve’l-Mürselîne ve’l-Evliyâi ve’l-Asfiyâi ve’l-Mukarrabîne ve’l-Makbûlîne ındeke, eûzü bike min şerri mesteâze minhü cemiu’l-Enbiyâi ve’l-Mürselîne ve’l-Evliyâi ve’l-Asfiyâi ve’l-Mukarrabine ve’l-Makbûlîne ındek – Allahım! Ben bütün enbiyâ, mürselîn, evliyâ, asfiyâ, mukarrebîn (Sana yakın kullarının) ve makbûlînin (Senin nezdinde makbul kullarının) Sen’den istediği hayırları istiyor ve bütün bunların Sana sığındığı şerlerden ben de Sana sığınıyorum.”
Bu çerçevede bir başka câmî dua da şu olabilir; “Allahümme es’elüke min hayri mâ seeltüke min evveli yevmin ilâ sâati hâzihî ve eûzü bike min şerri mesteaztü minhü min evveli yevmin ilâ sâati hâzihî – Allahım! Sen’den, ta ilk günden şu ana kadar istemiş olduğum hayırları istiyorum. Sana sığınıyorum ilk günden şu saate kadar Sana sığınmış olduğum şerlerden. ”
“Ya Rabbî, ilâ mâ tuhibbu ve terdâ. Allahümme afveke ve âfiyeteke ve ridâke – Ey Rabbim! Seveceğin ve razı olacağın şeyleri yapmaya bizi muvaffak eyle. Allahım! Senden af, afiyet ve rızanı istiyorum.” da çok yapılması gerekli olan dualardan biri. Evet, kendinize rağmen dahi olsa Allahın hoşnut olacağı, seveceği, razı olacağı şeyleri isteyin. Çünkü önemli olan O’nun hoşnutluğudur.