....
Eski Sisam krallarindan Ancee adinda bir zalim,
yeni yaptirdigi bir baga üzüm kütükleri diktiriyormus.
İslerin bir an önce bitmesini saglamak
icin de kölelerini hic dinlenmeden calistiriyormus.
O zavalli kölelerden biri, birgün pek bitkin düstügü için
dayanamaz ve zalim krala:
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim?
Siz bu bağin üzümlerinden yapilacak şarabi
hicbir zaman icemeyeceksiniz ki !.. deyivermis.
Kral biraz kizmissa da sesini cikarmamis.
Nihayet gün gelip üzümler yetistikten sonra,
kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasini emretmis.
Bir müddet sonra da o bagin üzümlerinden yapilmis şaraptan
bir bardak getirilmesini emretmis..
Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna cagirtmis.
Sarap bardağini eline alarak:
- Söyle bakayim, benim bu şaraptan hicbir zaman icemeyeceğimi
tekrar iddia edebilir misin? diye sormus.
Köle şöyle cevap vermiş:
- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem.
Çünkü dudak ile bardak arasindaki mesafe cok uzundur.
O arada basiniza neler gelebilecegini de bilemem..!
Köle sözlerini bitirir bitirmez,
içeri kralin adamlarindan biri girmis.
Bir yaban domuzunun bahceye girdigini ve
asmalari kırıp döktüğünü söylemiş...
Kral elindeki bardaktan bir damla dahi icmeden
hemen dişari firlamiş..
Bahçede domuzun bulundugu yere koşmuş..
Kral ve domuz arasinda öldüresiye bir mücadele başlamiş.
Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle,
Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmus..
Kral bostanda, bardak masada kalmis...
Şu söz bu olayi güzel bir şekilde ifade ediyor:
"Nasip ise gelir
Hint'ten Yemen'den,
Nasip değil ise ne gelir elden?"
Kalbinize yakin bulduklarinizi çantada keklik sanmayin.
Sıkıca asılın onlara tıpkı hayata asıldıgınız gibi...
Çünkü onlarsiz hayat da anlamsızdır..
Hayatı cok hizli kosmayin,
nereden geldiginizi ve nereye gittiğinizi unutmayın.
Hayatin bir yariş değil, her saniyesinin tadı cıkarılması
gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan cıkarmayın.
Dün tarih oldu...
Yarın bir sır...
Bugünün kıymetini bilin..
Eski Sisam krallarindan Ancee adinda bir zalim,
yeni yaptirdigi bir baga üzüm kütükleri diktiriyormus.
İslerin bir an önce bitmesini saglamak
icin de kölelerini hic dinlenmeden calistiriyormus.
O zavalli kölelerden biri, birgün pek bitkin düstügü için
dayanamaz ve zalim krala:
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim?
Siz bu bağin üzümlerinden yapilacak şarabi
hicbir zaman icemeyeceksiniz ki !.. deyivermis.
Kral biraz kizmissa da sesini cikarmamis.
Nihayet gün gelip üzümler yetistikten sonra,
kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasini emretmis.
Bir müddet sonra da o bagin üzümlerinden yapilmis şaraptan
bir bardak getirilmesini emretmis..
Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna cagirtmis.
Sarap bardağini eline alarak:
- Söyle bakayim, benim bu şaraptan hicbir zaman icemeyeceğimi
tekrar iddia edebilir misin? diye sormus.
Köle şöyle cevap vermiş:
- Belli olmaz efendim. İçebileceğinizi söyleyemem.
Çünkü dudak ile bardak arasindaki mesafe cok uzundur.
O arada basiniza neler gelebilecegini de bilemem..!
Köle sözlerini bitirir bitirmez,
içeri kralin adamlarindan biri girmis.
Bir yaban domuzunun bahceye girdigini ve
asmalari kırıp döktüğünü söylemiş...
Kral elindeki bardaktan bir damla dahi icmeden
hemen dişari firlamiş..
Bahçede domuzun bulundugu yere koşmuş..
Kral ve domuz arasinda öldüresiye bir mücadele başlamiş.
Sonunda yaban domuzu mızrak gibi azı dişleriyle,
Sisam kralının karnını yarıp ölümüne sebep olmus..
Kral bostanda, bardak masada kalmis...
Şu söz bu olayi güzel bir şekilde ifade ediyor:
"Nasip ise gelir
Hint'ten Yemen'den,
Nasip değil ise ne gelir elden?"
Kalbinize yakin bulduklarinizi çantada keklik sanmayin.
Sıkıca asılın onlara tıpkı hayata asıldıgınız gibi...
Çünkü onlarsiz hayat da anlamsızdır..
Hayatı cok hizli kosmayin,
nereden geldiginizi ve nereye gittiğinizi unutmayın.
Hayatin bir yariş değil, her saniyesinin tadı cıkarılması
gereken güzel bir yolculuk olduğunu aklınızdan cıkarmayın.
Dün tarih oldu...
Yarın bir sır...
Bugünün kıymetini bilin..