durmuþ göktekin
Active member
DÜNYA HASTALIĞI
Sağlığın değeri, hastalıkla, tokluğun değeri, açlıkla, ışığın değeri, karanlıkla anlaşılır. Bütün bu zıtlıklar hayatın varlığını oluşturur. Dünya ve ahiret de birbirlerinin zıtlarıdır. İkisi birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Dünya ahiretin bedeni, ahiret ise dünyanın ruhu hükmündedir. Yani bir nevi insan gibidir. İnsanda da ruh ve beden birbirlerinin tamamlayıcılarıdır. İnsanı ruhtan ayıramadığımız gibi, dünyayı da ahiretten ayıramayız.
Allah, kulunu imtihan etmek için; nefsiyle kötülüğe meyletmeyi yaratmış, vicdanıyla da iyiliğe meyleder. İçimizde pozitif ve negatif güçler vardır. Pozitifiyle Allah rızasına uygun işler yaparız. Ahirette; cennet ve cehennem birbirinin zıttıdır. Cennette iyiler, cehennemde de kötüler bulunur.
Allah; insandaki ölümsüzlük isteğine karşılık vermiş ve ahireti yaratmıştır. Ama insan, dünya hayatını bizzat görüp yaşadığı için, aldığı zevk ve lezzeti ahiret’e tercih etmektedir. Çünkü ahiret, insanın görüp yaşamadığı bir yerdir. Anlatılan ahiret hayatı, akıl gözüyle görünen, ilimle anlaşılan, imanla tasdik edilen bir yerdir. Dünya; İslamiyet’e uymaya mani olan şeylerdir. Başka türlü anlamlar dünyayı yanlış anlamaya sevk eder. Dünya, ahiret hayatına hazırlık yeridir. O bakımdan “dünya ahiretin tarlası” denmiştir. İslam dışı bir anlayış, yaşayış ve amel dünya olarak tarif edilmiştir.
Dünya, peşinden koşana, önce şüpheli şeyleri, sonra dinin hoş görmediklerini, sonra haramları, daha sonra küfrü teklif eder. Dünya sevdası bir hastalıktır. Bu hastalığın ilacı İslamiyet’tir.
Yakalandığımız bedensel hastalıklarımız için doktora gideriz. Doktor şikâyetlerimizi dinler, gerekli ilaçları yazar ve nasıl kullanacağımızı tarif eder. Hasta o ilaçları tarif edildiği gibi kullandığında tedavi olabilir. Aksi halde hastalığı geçmez, sahibini ölüme kadar götürebilir.
Bugün dünya hastalığına tutulmayan insan yok gibidir. Verilen ilaçları rastgele kullananından tutun da, kullanmayıp bir kenarda tutan pek çok dünya hastası, hastalığının ıstırabını çekmektedir.
Dünya hastalıklarından bazıları:
-İçki,
-Kumar,
-Uyuşturucu
-Fuhşiyat
-Menfaat düşkünlüğü (hırs ve tamahkârlık)
-Mal-mülk-makam-mevki-para-şan-şöhret-
-Bedensel haz-zevk-keyif- (Rahatizm)
İçki içmemekle, kumar oynamamakla, uyuşturucu kullanmamakla, menfaatimizi karşımızdakinin menfaatiyle formatlamakla, mal, mülk, makam, mevki, para, şan şöhret gibi meta ve kavramları, Allah’a ulaşmada bir vasıta olarak bilmekte, bedensel haz, zevk, keyif gibi halleri Allah’a şükür makamında kullanmakla dünya hastalığından kurtulabiliriz.
Dünyada kalacağımız kadar dünyaya, ahirette kalacağımız kadar ahirete çalışmamız gerekmektedir. Ahiret sonsuz bir hayat. Dünya ise sonlu bir hayat. Sayılar ne kadar büyük olursa olsun. Sonsuzun yanında bütün sayılar sıfır kalır. Öyle şeyler var ki, (bu bana yeter) diyerek belli bir miktar alıyoruz. Elbette dünyada, ömrümüz müddetince yetecek her türlü ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışacağız. Ölçülü olmak insanlığımızın ve inancımızın gereğidir. Ölçüsüzlük, insanlık ve iman kavramlarının dışında kalmaktadır. Dünyayı imar edecek, düzeltecek olan insandır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız. Ahiret için dünya, dünya için ahiret terk edilmemeli tavsiyesinde bulunan dine kulak verilmelidir. Başkasına yük olmadan yaşayan insanın hayırlı insan olduğu unutulmamalıdır.
Allah, ruh ve beden birlikteliğini denge kanununa bağlamış. İnsan dünyada ruh ve bedeniyle denge kurarak yaşayacaktır. Öğrenim ve eğitimle elde ettiğimiz bilgi dairesinde, dünya ve ahiret dengesini kurarak, ahiret hayatını dünyada kazanacağız. Bütün yaratılmışları, Allah’la buluşmada köprü olarak kullanmalıyız. Dünya bize binerse altında eziliriz. Biz dünyaya binersek murat ettiğimiz yere gidebiliriz. Nasıl ki bir alet kullanıldığı yere göre değer kazanırsa, dünya da bir alettir. Onu iyi yolda kullanırsak güzel sonuçlar alırız. Kötü yolda kullanırsak çirkin ve üzücü sonuçlar almamız kaçınılmaz olur. Bindiğiniz son model bir arabayla kumarhaneye de gidersiniz, yardıma muhtaç bir insana yardım götürmeye de gidebilirsiniz. Şerden ve çirkinlikten kurtulmak da, hayra ve güzelliğe ulaşmak da dünya iledir. Allah, dünyayı insana hizmetçi olarak yaratmış. Yaratılan her şey, insanı Allah rızasına ulaştırmak için yaratılmış. İnsan aklı ve iradesiyle bunları bozar, kırar döker, dağıtır, isyanda bulunursa cehennem onun için hak olur!
Rabbine dönen, kul olduğunu hatırlayan, secdeye kapanan insan dünya hastalığından kurtulmanın ilk basamağına çıkabilir. İlk basamağa basmak çok önemlidir. Çünkü diğer basamaklar birinci basamaktan sonra gelmektedir. Hedefiniz doksan dokuzuncu basamak olması dileğiyle.
16. 02. 2012
Durmuş Göktekin
Sağlığın değeri, hastalıkla, tokluğun değeri, açlıkla, ışığın değeri, karanlıkla anlaşılır. Bütün bu zıtlıklar hayatın varlığını oluşturur. Dünya ve ahiret de birbirlerinin zıtlarıdır. İkisi birbirinin tamamlayıcısı durumundadır. Dünya ahiretin bedeni, ahiret ise dünyanın ruhu hükmündedir. Yani bir nevi insan gibidir. İnsanda da ruh ve beden birbirlerinin tamamlayıcılarıdır. İnsanı ruhtan ayıramadığımız gibi, dünyayı da ahiretten ayıramayız.
Allah, kulunu imtihan etmek için; nefsiyle kötülüğe meyletmeyi yaratmış, vicdanıyla da iyiliğe meyleder. İçimizde pozitif ve negatif güçler vardır. Pozitifiyle Allah rızasına uygun işler yaparız. Ahirette; cennet ve cehennem birbirinin zıttıdır. Cennette iyiler, cehennemde de kötüler bulunur.
Allah; insandaki ölümsüzlük isteğine karşılık vermiş ve ahireti yaratmıştır. Ama insan, dünya hayatını bizzat görüp yaşadığı için, aldığı zevk ve lezzeti ahiret’e tercih etmektedir. Çünkü ahiret, insanın görüp yaşamadığı bir yerdir. Anlatılan ahiret hayatı, akıl gözüyle görünen, ilimle anlaşılan, imanla tasdik edilen bir yerdir. Dünya; İslamiyet’e uymaya mani olan şeylerdir. Başka türlü anlamlar dünyayı yanlış anlamaya sevk eder. Dünya, ahiret hayatına hazırlık yeridir. O bakımdan “dünya ahiretin tarlası” denmiştir. İslam dışı bir anlayış, yaşayış ve amel dünya olarak tarif edilmiştir.
Dünya, peşinden koşana, önce şüpheli şeyleri, sonra dinin hoş görmediklerini, sonra haramları, daha sonra küfrü teklif eder. Dünya sevdası bir hastalıktır. Bu hastalığın ilacı İslamiyet’tir.
Yakalandığımız bedensel hastalıklarımız için doktora gideriz. Doktor şikâyetlerimizi dinler, gerekli ilaçları yazar ve nasıl kullanacağımızı tarif eder. Hasta o ilaçları tarif edildiği gibi kullandığında tedavi olabilir. Aksi halde hastalığı geçmez, sahibini ölüme kadar götürebilir.
Bugün dünya hastalığına tutulmayan insan yok gibidir. Verilen ilaçları rastgele kullananından tutun da, kullanmayıp bir kenarda tutan pek çok dünya hastası, hastalığının ıstırabını çekmektedir.
Dünya hastalıklarından bazıları:
-İçki,
-Kumar,
-Uyuşturucu
-Fuhşiyat
-Menfaat düşkünlüğü (hırs ve tamahkârlık)
-Mal-mülk-makam-mevki-para-şan-şöhret-
-Bedensel haz-zevk-keyif- (Rahatizm)
İçki içmemekle, kumar oynamamakla, uyuşturucu kullanmamakla, menfaatimizi karşımızdakinin menfaatiyle formatlamakla, mal, mülk, makam, mevki, para, şan şöhret gibi meta ve kavramları, Allah’a ulaşmada bir vasıta olarak bilmekte, bedensel haz, zevk, keyif gibi halleri Allah’a şükür makamında kullanmakla dünya hastalığından kurtulabiliriz.
Dünyada kalacağımız kadar dünyaya, ahirette kalacağımız kadar ahirete çalışmamız gerekmektedir. Ahiret sonsuz bir hayat. Dünya ise sonlu bir hayat. Sayılar ne kadar büyük olursa olsun. Sonsuzun yanında bütün sayılar sıfır kalır. Öyle şeyler var ki, (bu bana yeter) diyerek belli bir miktar alıyoruz. Elbette dünyada, ömrümüz müddetince yetecek her türlü ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışacağız. Ölçülü olmak insanlığımızın ve inancımızın gereğidir. Ölçüsüzlük, insanlık ve iman kavramlarının dışında kalmaktadır. Dünyayı imar edecek, düzeltecek olan insandır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız. Ahiret için dünya, dünya için ahiret terk edilmemeli tavsiyesinde bulunan dine kulak verilmelidir. Başkasına yük olmadan yaşayan insanın hayırlı insan olduğu unutulmamalıdır.
Allah, ruh ve beden birlikteliğini denge kanununa bağlamış. İnsan dünyada ruh ve bedeniyle denge kurarak yaşayacaktır. Öğrenim ve eğitimle elde ettiğimiz bilgi dairesinde, dünya ve ahiret dengesini kurarak, ahiret hayatını dünyada kazanacağız. Bütün yaratılmışları, Allah’la buluşmada köprü olarak kullanmalıyız. Dünya bize binerse altında eziliriz. Biz dünyaya binersek murat ettiğimiz yere gidebiliriz. Nasıl ki bir alet kullanıldığı yere göre değer kazanırsa, dünya da bir alettir. Onu iyi yolda kullanırsak güzel sonuçlar alırız. Kötü yolda kullanırsak çirkin ve üzücü sonuçlar almamız kaçınılmaz olur. Bindiğiniz son model bir arabayla kumarhaneye de gidersiniz, yardıma muhtaç bir insana yardım götürmeye de gidebilirsiniz. Şerden ve çirkinlikten kurtulmak da, hayra ve güzelliğe ulaşmak da dünya iledir. Allah, dünyayı insana hizmetçi olarak yaratmış. Yaratılan her şey, insanı Allah rızasına ulaştırmak için yaratılmış. İnsan aklı ve iradesiyle bunları bozar, kırar döker, dağıtır, isyanda bulunursa cehennem onun için hak olur!
Rabbine dönen, kul olduğunu hatırlayan, secdeye kapanan insan dünya hastalığından kurtulmanın ilk basamağına çıkabilir. İlk basamağa basmak çok önemlidir. Çünkü diğer basamaklar birinci basamaktan sonra gelmektedir. Hedefiniz doksan dokuzuncu basamak olması dileğiyle.
16. 02. 2012
Durmuş Göktekin