Konuya cevap cer

Birden Fazla İsim Taşımanın Caiz Oluşu


İsim vermekten maksat, kişiyi diğerlerinden temyiz edip tanımak olduğundan, tek ismin yeterli olduğu durumlarda tek isimle yetinmek en uygunudur. Ancak birden fazla isim kullanmak da caizdir. Nitekim insanlara hem isim hem künye hem de lakap verilebilmektedir. Ayrıca Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) birden fazla ismi bulunmaktadır. Cübeyr İbnu Mut'im'in rivayetine göre Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "Benim beş ismim vardır: Ben Muhammed'im (çok övülmüş), ben Ahmed'im (çok hamd eden, sevilmiş), ben Allah'ın benimle küfrü mahvedeceği el-Mâhî'yim (mahvedici). Ben Hâşir'im (toplayıcı), insanlar benim arkamda haşredilecektir. Ben Âkıb'ım (en son gelen), benden sonra peygamber gelmeyecektir."35


Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) İsim ve Künyesinin Alınmaması


Enes (ra) anlatıyor: Bir gün Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) Baki'de idi. Kulağına bir ses geldi: "Ey Ebu'l-Kasım!" diyordu. Başını sese doğru çevirdi. Seslenen adam: "Ey Allah'ın Resulü seni kastetmedim, ben falancayı çağırdım" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem): "İsmimi isim olarak koyun, fakat künyemi kendinize künye yapmayın!" buyurdu.36


Cabir'in (ra) anlattığına göre birinin bir oğlu oldu. İsmini Kasım koydu. Kendisine: "Sana Ebu'l-Kasım künyesini vermeyiz. Bu künye ile seni şereflendirip memnun etmeyiz" dedik. Hz. Peygamber'e (sallallâhu aleyhi ve sellem) gelerek durumu arz etti. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bunun üzerine: "Oğlunun adı Abdurrahmandır" dedi. Bir rivayette şu ziyade var: "İsmimi isim olarak koyun, fakat künyemi künye yapmayın. Zira ben Kasım (taksim edici) kılındım. Aranızda taksim ederim." Ebu Davud'un bir rivayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kim benim ismimi almışsa, künyem ile künyelenmesin. Kim de künyem ile künyelenmişse, ismimle isimlenmesin."37


Hz. Aişe'nin (r. anha) anlattığına göre bir kadın gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, ben bir oğlan dünyaya getirdim. 'Muhammed' diye isim, 'Ebu'l-Kasım' diye de künye verdim. Bana, sizin bu durumdan hoşlanmadığınız söylendi, doğru mu?" diye sordu. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem): "İsmimi helâl, künyemi haram kılan şey de ne?" veya "Künyemi haram kılıp ismimi helal kılan şey de ne?" diyerek reddetti.38 Alimlerimiz bu nehyin Peygamber Efendimiz'in hayatı ile kayıtlı olduğunu söylemişlerdir. Zira Ebu Davud ve Tirmizi'nin (Ebu Davud, Edep 68; Tirmizi Edep 68) Sünenlerinde ve Beyhaki'nin Sünen-i Kübrâ'sında (9/309) yer alan bir hadiste Hz. Ali, Peygamber Efendimiz'e: "Ya ResûlAllah, senden sonra bir çocuğum olursa ona senin adını ve künyeni vereceğim." dedi. Efendimiz de ona "Evet" buyurdular. Ayrıca sahabeden Ebu'l-Kasım künyesinde olanlar olduğu gibi bu künye ile meşhur âlimler de vardır.


Sonuç


Çocuklarımıza, Efendimiz'in gösterdiği hassasiyetler doğrultusunda isimler koymanın, hem ebeveyn açısından hem de dünyaya gelen göz aydınlığı çocuklarımızın daha huzurlu, mutlu ve karakter algısı yüksek fertler olması açısından ehemmiyetli bir faktör olduğu görülmektedir. Bu hassasiyete ümmet-i Muhammed'in de azamî hassasiyet göstermesinin Allah'ın (celle celâluhu) rızasına bir vesile olacağı ümit edilir. Çocuklara verilen isimler, karakter ve şahsiyetin en temel öğesidir. Çocuğun yetişme döneminde kendisini dış dünyaya nasıl bir isimle tanıtacağı çok önemlidir. Bu açıdan ebeveynler önemli bir sorumluluk altındadırlar. Çocukları makbul isimlerle isimlendirmenin ne denli önemli olduğunu anlamak için, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) buraya kadar aktarmaya çalıştığımız uygulamalarını nazar-ı dikkate almak yeterli olacaktır.


* Araştırmacı - Yazar

Dr. Musa Kazım GÜLÇÜR 


Dipnotlar

1. İbn Manzûr, Lisânu'l-Arab, 14/401–403

2. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, 1/18, Eser Neşriyat, trsz.

3. Tirmizî, Kıyamet, 47; Ahmed b. Hanbel, 2/179.

4. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, 1/308–312, Eser Neşriyat, trsz

5. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, 1/77.

6. DİA, 1/332.

7. Ebu Davud, Edeb 116, (5105); Tirmizi, Edahi 17, (1514)

8. Müslim, Edeb, 27 (2147); Ebu Davud, Edeb 116, (5106)

9. Buhari, Menakibu'l-Ensar 45, Akika 1; Müslim, Âdâb 26, (2146)

10. Buhari, Akika 1; Müslim, Âdâb 24, (2145)

11. Ebu Davud, Edahi, 21, (2837); Tirmizi, Edahi 23, (1522), Edeb 63, (2834); Nesai, Akika 5, (7, 166); İbnu Mace, Zebai 1,(3165)

12. İbni Kayyim el-Cevziyye, İslâm'da Çocuk, (Terc. Mahmut Kısa), s. 127, Esra Yay., Konya, trsz.

13. DİA, 1/333.

14. Ahmed b. Hanbel, 1/118. Şebber, Şebbir ve Müşebbir isimleri büyük bir ihtimalle Hasan, Hüseyin ve Muhsin isimlerinin İbranice karşılıkları olmalıdır.

15. Buhari, Edeb 108; Müslim, Edeb 29, (2149)

16. Tirmizi, Edeb 66, (2841)

17. 'Berre' ya da 'el-berretü' kelimesi yine Arapça'daki 'el-birru' kelimesinden türemiş olup 'çokça cömert, dürüst, itaatkâr, iyi kadın' manasınadır. Kelimede yüklü bulunan bu anlamdan dolayı bazıları Zeynep validemiz için 'nefsini temize çıkarıyor' deme talihsizliğinde bulunmuşlardı.

18. Buhari, Edeb 108; Müslim, Edeb 17, (2141)

19. Ebu Davud, Edeb 70, (4954)

20. Buhari, Edeb 107–108; Ebu Davud, Edeb 70, (4956)

21. Müslim, Âdâb 13, (2138); Ebu Davud, Edeb, 70, (4960)

22. Muvatta, İsti'zan 24 (2, 973)

23. Buhari, Menakıb 6; Müslim, Fezailu's-Sahabe 183, (2515, 2516)

24. Müslim, Mescid 308, (679)

25. Ebu Davud, Edeb 70, (4957)

26. Muvatta, İsti'zan 25 (2,973)

27. Ebu Davud, Edeb 69, (4950)

28. Ebu Davud, Edeb 72, (4963)

29. Ebu Davud, Edeb 69, (4948)

30. Müslim, Âdâb, 2, (2132); Ebu Davud, Edeb 69, (4949); Tirmizi, Edeb 64, (2835)

31. Davudoğlu, Ahmed, Sahih-i Müslim Ter. ve Şerhi, 6/391.

32. Aynî, Umde, XVIII, 257.

33. Ebu Davud, Edeb 69, (4950)

34. Buhari, Edeb 114; Müslim, Edeb 20, (2143); Ebu Davud, Edeb 70, (4961); Tirmizi, Edeb 65, (2839)

35. Buhari, Menakıb 17, Tefsir, Saff 1; Müslim, Fezail 125, (2354); Muvatta, Esmau'n-Nebi 1, (2, 1004); Tirmizi, Edeb 67, (2842)

36. Buhari, Menakıb 20, Edeb 106; Müslim, Âdâb 1 (2131); Tirmizi, Edeb 68, (2844)

37. Buhari, Edeb 105, 106, 109, Menakıb 20; Müslim, Âdâb 2, (2133); Ebu Davud, Edeb 74 (4965); Tirmizi, Edeb 68, (2845)

38. Ebu Davud, Edeb 76, (4968)


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst