Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin Dünyaya Gelişi ve Çocukluğu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 175116" data-attributes="member: 5987"><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"> </span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">Efendimizin Annesine Getirilmesi ve Annesinin Vefatı </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">PEYGAMBER EFENDİMİZİN, ANNESİNE GETİRİLMESİ!</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Saadet Güneşi, ömrünün dört yılını geride bırakmış, oldukça gürbüzleşmiş ve gelişmişti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Zâtında görülen gariblikler, hele göğsünün yarılması hâdisesi, Hz. Halime'yi bütün bütün düşündürmeye ve telâşlandırmaya başladı. Hattâ, artık endişe duyuyordu. Canı gibi sevdiği Efendimizin başına hoş olmayan herhangi bir hâdisenin gelmesinden korkuyordu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">İşte, bu düşünce, endişe ve korku, Halime ve kocası Haris'i şu kararı almaya mecbur etti:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Başına bir iş gelmeden, bu yavruyu annesine teslim etmeliyiz!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Halime'nin içi cayır cayır yanıyordu, ama ne yapabilirdi ki?..</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nihayet, Nur Çocuk, kendisine muvakkaten emanet edilmişti! Emanete el koyacak hâli yoktu ya!..</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Sa'd Oğullan yurduna dört sene ışık saçan Saadet Güneşi, şimdi süt annesi tarafından Mekke'ye getiriliyordu. Burada bir başka haşmetle, bambaşka bir azametle dünyaya ışık saçsın diye!..</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Halime ve kocası Mekke'ye gece girdiler. Bir ara Sevgili E-fendimiz, gözlerden kayboldu. Halime ve kocasında bir telâş başladı. Bütün aramalara rağmen onu bulamadılar. Gidip, dedesi Abdûlmuttâlib'e haber verdiler.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nur torununun kaybolduğunu haber alan şefkatli dede, birden şaşkına döndü. Üzgün ve telâşlı, aramaya koyuldu. Fakat, ortalıkta Efendimiz görünmüyordu. Abdûlmuttâlib, çaresiz, ellerini açarak yalvardı: "Allah'ım!.. Ne olur Muhammed'imi bana geri ver!"</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu arada iki kişi, yanlarında bir çocukla görünüverdiler. Bunlar, Varaka b. Nevfsl ve bir arkadaşı ile Peygamber Efendimiz idiler. Abdûlmuttâlib, hasretini çektiği Saadet Güneşini bağrına bastı, doyasıya kokladıktan sonra boynuna bindirdi. Doğruca Kabe'ye giderek onunla birlikte tavafta bulundu. Sonra da Sevgili Peygamberimizi götürüp annesine teslim etti.64</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bilâhare, Abdûlmuttâlib, sevgili torununa kavuşmanın sevinç ve saadet bayramını kutlamak üzere, kurbanlar kestirerek Mekkelilere güzel bir ziyafet çekti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Artık, Peygamber Efendimiz, azîz annesinin sıcak kucağında, şefkatli kollan arasında, mes'ud ve mütevazi evinde idi.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Sütanne Halime, Saadet Güneşini Mekke'de bırakıp yurduna döndü. Fakat, ne o Efendimizi, ne de Efendimiz onu hayatı boyunca unutmadı. Kendisini dört sene gibi uzun bir zaman kucaklayan ve saran kollara karşı hürmetini, saygısını hiçbir zaman yitirmedi. Onu, her gördüğünde, "Anneciğim!.." diye, saygı ve hürmetle çağırır, kendisine ihsan ve ikramda bulunurdu. İhtiyacının olup olmadığını sorar, varsa hemen gidermeye çalışırdı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Aradan uzun zaman geçecek, yine Sa'd Oğullan yurdunu, bir yıl, kıtlık ve kuraklık saracak. Bu kıtlık ve kuraklığın dehşetine dayanamayan Hâlime, çıkıp Mekke'ye gelecek ve Resûl-i Ekrem Efendimizle görüşmek isteyecektir. ^</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Kâinatın Efendisiyle görüşen Halime, kendisine yurdundaki kıtlık ve kuraklıktan şikâyet eder. Zengin ve zengin olduğu kadar da kadirşinas ve hayırsever olan pâk zevcesi Hz. Hatice, derhâl Halime'ye 40 koyun, binmek ve yüklerini taşımak için bir de deve verir.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Yine bir hayır ve vefa örneği: Efendimizin süt kardeşlerinden biri de Şeyma idi. Sa'd Oğulları yurdunda, Şeyma ile çok tatlı günler geçmişti.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Bu tatlı hâtıralardan seneler sonra, Huneyn Savaşında, Şeyma da, Müslümanlar tarafından alınan esirler arasındaydı. Şeyma, kendisini tanıtınca, bir kız kardeşe gösterilmesi gereken alâkanın en üstününe Peygamber Efendimiz tarafından mazhar oldu.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, Sa'd Oğulları yurdunda sütanne Ha-lime'nin yanında geçen günlerinin hâtıralarını ashabına zaman zaman anlatır ve şöyle derdi:</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">"Ben, aranızda en hâlis Arab'ım. Çünkü, Kureyşliyim. Aynı zamanda, Benî Sa'd b. Bekir yanında süt emdim ve lisanım da onların lisanıdır."65</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"><span style="color: Red">PEYGAMBER EFENDİMİZ ANNESİNİN YANINDA</span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Nebîyy-i Muhterem Efendimiz, süt annesi Halime tarafından annesi Hz. Amine'ye teslim edildiğinde dört yaşını bitirmiş, beş yaşına ayak basmıştı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Takvim yaprakları, Milâdî 575 yılını gösteriyordu!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Azîz annenin kalbine, henüz evliliklerinin ilk aylarında ebedî âleme göç eden kocası Abdullah'ın ayrılık acısı, ızdıraptan bir yumak gibi oturmuştu.. Bu ızdırabı az da olsa hafifleten tek tesellî kaynağı vardı: Biricik oğlu Muhammed (s.a.v.).</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Hz. Âmine, olanca şefkat ve muhabbetiyle nur yavrusunu sarmaya çalışıyor, ona babadan yetim kalışın da acısını bu şekilde hatırlatmamaya gayret ediyordu!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Peygamber Efendimiz, Mekke'deki mütevazi evin ışığıydı, bereketiydi, gülüydü, huzur ve sevinci idi. Bu küçük yaşta bile annesine yardım etmekten asla geri durmuyordu. Hele, temizliğe dikkat edişine azîz annesi hayrandı!</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">O, sâdece annesine karşı değil, tanıdıklarının hepsine karşı yardımsever ve hürmetkar idi. Arkadaşlarının yardımına koşmaktan zevk alırdı. Bu sebeple, arkadaşları da onu sever, sayar ve kendisiyle gezip dolaşmaya âdeta can atarlardı.</span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray"></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: DarkSlateGray">Evet, Cenâb-ı Hakk, peygamberlik yüksek ve kutsî vazifesiyle memur edeceği resulünü, böylece en güzel şekilde büyütüyor ve en mükemmel surette terbiye ediyordu!</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 175116, member: 5987"] [SIZE="4"][COLOR="DarkSlateGray"] [COLOR="Red"]Efendimizin Annesine Getirilmesi ve Annesinin Vefatı [/COLOR] [COLOR="Red"]PEYGAMBER EFENDİMİZİN, ANNESİNE GETİRİLMESİ![/COLOR] Saadet Güneşi, ömrünün dört yılını geride bırakmış, oldukça gürbüzleşmiş ve gelişmişti. Zâtında görülen gariblikler, hele göğsünün yarılması hâdisesi, Hz. Halime'yi bütün bütün düşündürmeye ve telâşlandırmaya başladı. Hattâ, artık endişe duyuyordu. Canı gibi sevdiği Efendimizin başına hoş olmayan herhangi bir hâdisenin gelmesinden korkuyordu. İşte, bu düşünce, endişe ve korku, Halime ve kocası Haris'i şu kararı almaya mecbur etti: "Başına bir iş gelmeden, bu yavruyu annesine teslim etmeliyiz!" Halime'nin içi cayır cayır yanıyordu, ama ne yapabilirdi ki?.. Nihayet, Nur Çocuk, kendisine muvakkaten emanet edilmişti! Emanete el koyacak hâli yoktu ya!.. Sa'd Oğullan yurduna dört sene ışık saçan Saadet Güneşi, şimdi süt annesi tarafından Mekke'ye getiriliyordu. Burada bir başka haşmetle, bambaşka bir azametle dünyaya ışık saçsın diye!.. Halime ve kocası Mekke'ye gece girdiler. Bir ara Sevgili E-fendimiz, gözlerden kayboldu. Halime ve kocasında bir telâş başladı. Bütün aramalara rağmen onu bulamadılar. Gidip, dedesi Abdûlmuttâlib'e haber verdiler. Nur torununun kaybolduğunu haber alan şefkatli dede, birden şaşkına döndü. Üzgün ve telâşlı, aramaya koyuldu. Fakat, ortalıkta Efendimiz görünmüyordu. Abdûlmuttâlib, çaresiz, ellerini açarak yalvardı: "Allah'ım!.. Ne olur Muhammed'imi bana geri ver!" Bu arada iki kişi, yanlarında bir çocukla görünüverdiler. Bunlar, Varaka b. Nevfsl ve bir arkadaşı ile Peygamber Efendimiz idiler. Abdûlmuttâlib, hasretini çektiği Saadet Güneşini bağrına bastı, doyasıya kokladıktan sonra boynuna bindirdi. Doğruca Kabe'ye giderek onunla birlikte tavafta bulundu. Sonra da Sevgili Peygamberimizi götürüp annesine teslim etti.64 Bilâhare, Abdûlmuttâlib, sevgili torununa kavuşmanın sevinç ve saadet bayramını kutlamak üzere, kurbanlar kestirerek Mekkelilere güzel bir ziyafet çekti. Artık, Peygamber Efendimiz, azîz annesinin sıcak kucağında, şefkatli kollan arasında, mes'ud ve mütevazi evinde idi. Sütanne Halime, Saadet Güneşini Mekke'de bırakıp yurduna döndü. Fakat, ne o Efendimizi, ne de Efendimiz onu hayatı boyunca unutmadı. Kendisini dört sene gibi uzun bir zaman kucaklayan ve saran kollara karşı hürmetini, saygısını hiçbir zaman yitirmedi. Onu, her gördüğünde, "Anneciğim!.." diye, saygı ve hürmetle çağırır, kendisine ihsan ve ikramda bulunurdu. İhtiyacının olup olmadığını sorar, varsa hemen gidermeye çalışırdı. Aradan uzun zaman geçecek, yine Sa'd Oğullan yurdunu, bir yıl, kıtlık ve kuraklık saracak. Bu kıtlık ve kuraklığın dehşetine dayanamayan Hâlime, çıkıp Mekke'ye gelecek ve Resûl-i Ekrem Efendimizle görüşmek isteyecektir. ^ Kâinatın Efendisiyle görüşen Halime, kendisine yurdundaki kıtlık ve kuraklıktan şikâyet eder. Zengin ve zengin olduğu kadar da kadirşinas ve hayırsever olan pâk zevcesi Hz. Hatice, derhâl Halime'ye 40 koyun, binmek ve yüklerini taşımak için bir de deve verir. Yine bir hayır ve vefa örneği: Efendimizin süt kardeşlerinden biri de Şeyma idi. Sa'd Oğulları yurdunda, Şeyma ile çok tatlı günler geçmişti. Bu tatlı hâtıralardan seneler sonra, Huneyn Savaşında, Şeyma da, Müslümanlar tarafından alınan esirler arasındaydı. Şeyma, kendisini tanıtınca, bir kız kardeşe gösterilmesi gereken alâkanın en üstününe Peygamber Efendimiz tarafından mazhar oldu. Peygamber Efendimiz, Sa'd Oğulları yurdunda sütanne Ha-lime'nin yanında geçen günlerinin hâtıralarını ashabına zaman zaman anlatır ve şöyle derdi: "Ben, aranızda en hâlis Arab'ım. Çünkü, Kureyşliyim. Aynı zamanda, Benî Sa'd b. Bekir yanında süt emdim ve lisanım da onların lisanıdır."65 [COLOR="Red"]PEYGAMBER EFENDİMİZ ANNESİNİN YANINDA[/COLOR] Nebîyy-i Muhterem Efendimiz, süt annesi Halime tarafından annesi Hz. Amine'ye teslim edildiğinde dört yaşını bitirmiş, beş yaşına ayak basmıştı. Takvim yaprakları, Milâdî 575 yılını gösteriyordu! Azîz annenin kalbine, henüz evliliklerinin ilk aylarında ebedî âleme göç eden kocası Abdullah'ın ayrılık acısı, ızdıraptan bir yumak gibi oturmuştu.. Bu ızdırabı az da olsa hafifleten tek tesellî kaynağı vardı: Biricik oğlu Muhammed (s.a.v.). Hz. Âmine, olanca şefkat ve muhabbetiyle nur yavrusunu sarmaya çalışıyor, ona babadan yetim kalışın da acısını bu şekilde hatırlatmamaya gayret ediyordu! Peygamber Efendimiz, Mekke'deki mütevazi evin ışığıydı, bereketiydi, gülüydü, huzur ve sevinci idi. Bu küçük yaşta bile annesine yardım etmekten asla geri durmuyordu. Hele, temizliğe dikkat edişine azîz annesi hayrandı! O, sâdece annesine karşı değil, tanıdıklarının hepsine karşı yardımsever ve hürmetkar idi. Arkadaşlarının yardımına koşmaktan zevk alırdı. Bu sebeple, arkadaşları da onu sever, sayar ve kendisiyle gezip dolaşmaya âdeta can atarlardı. Evet, Cenâb-ı Hakk, peygamberlik yüksek ve kutsî vazifesiyle memur edeceği resulünü, böylece en güzel şekilde büyütüyor ve en mükemmel surette terbiye ediyordu![/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Resûlüllah (Aleyhisselatü Vesselam)
Peygamberimizin Hayatı
Efendimizin Dünyaya Gelişi ve Çocukluğu
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst