Ek Bölümler - Sayfa 332
Malûm ya, her şahsiyeti, muhtelif ve muayyen meziyetler çerçeveler. Binaenaleyh,Üstadın şahsiyetini tekvin eden başlıca sıfatlar şunlardır:
Feragati:
Bir dâvâ sahibinin ve bilhassa ıslahatçının muvaffakiyet şartlarının en mühimmi feragattir. Zira gözler ve gönüller, bu mühim noktayı en ince bir hassasiyetle tetkik ve takibe meyyaldirler. Üstadın büyük hayatı ise, baştan başa feragatın şaheser misalleriyle dolup taşmaktadır.
Allâme Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi merhumdan, feragate ait şöyle bir söz işitmiştim: “İslâm bugün öyle mücahitler ister ki, dünyasını değil, âhiretini dahi feda etmeye hazır olacak.”
Büyük adamdan sâdır olan bu büyük sözü tamamen kavrayamadığım için,mutasavvıfların istiğrak hallerinde söyledikleri esrarlı sözlere benzeterek, herkese söylememiş ve olur olmaz yerlerde de açmamıştım.
Vaktâ ki aynı sözü Bediüzzaman’ın ateşler saçan heyecanlı ifadelerinde de okuyunca anladım ki, büyüklere göre feragatin ölçüsü de büyüyor... Evet, İslâm için bu kadar acıklı bir feragate katlanmaya razı olan mücahidleri, Erhamürrâhimîn olanAllahü Zü’l-Kerem Tealâ ve Tekaddes Hazretleri bırakır mı? O fedaî kulunu lütuf vekereminden, inâyet ve merhametinden mahrum etmek, şânına—hâşâ—yakışır mı?
İşte, Bediüzzaman, bu müstesna tecellînin en parlak misalidir. Bütün ömrü boyunca mücerred yaşadı. Dünyanın bütün meşru lezzetlerinden tamamen mahrum kaldı. Bir yuva kurmak ve orada mes’ut bir aile hayatı geçirmek sevdasına düşmeye vakit ve fırsat bulamadı. Fakat Cenâb-ı Hak kendisine öyle şeyler ihsan etti ki, fâni kalemlerle tarif olunamayacak kadar muazzam ve muhteşemdir.
Allahü Zü’l-Kerem Tealâ ve Tekaddes Hazretleri: namı ve şerefi yüksek olan, her türlü kusur ve eksikliklerden münezzeh olan, cömertlik ve ikram sahibi Allah | Cenâb-ı Hak: Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah |
Erhamürrâhimîn: merhametlilerin en merhametlisi olan Allah | allâme: büyük âlim |
bilhassa: özellikle | binaenaleyh: bundan dolayı |
dâvâ: iddia | esrar: sırlar |
fedaî: bir ideal uğruna canını esirgemeyen kimse | feragat: hakkından isteyerek vazgeçme, fedakarlıkta bulunma |
fâni: geçici, ölümlü | hassasiyet: duyarlı oluş |
hâşâ: asla öyle değil! | ihsan etmek: bağışlamak |
inayet: Allah’ın yardım ve şefkati | istiğrak: kulun Allah aşkıyla dünyayı unutup bütün bütün kendinden geçmesi |
kerem: cömertlik, ikram | lütuf: iyilik, ihsan |
malûm: bilinen, belli | merhamet: şefkat, karşılıksız sevgi |
meyyal: meyilli, eğilimli | meziyet: üstün özellik |
meşru: helâl olan, haram ve yanlış olmayan | misal: örnek |
muayyen: belirlenmiş, kararlaştırılmış | muazzam: azametli, çok büyük |
muhtelif: çeşitli | muhteşem: ihtişamlı, görkemli |
mutasavvıf: tasavvuf ehli, kalbi dünyanın gelip geçici işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlayan tarikat ehli kimseler | muvaffakiyet: başarı |
mücahit: cihad eden, din uğrunda çaba harcayan | mücerred: yalnız, tek başına, bekâr |
mühim: önemli | müstesna: seçkin, benzeri olmayan |
sâdır olan: çıkan, meydana gelen | sıfat: özellik |
tecellî: görünüm, yansıma | tekvin eden: meydana getiren |
tetkik: inceleme, araştırma | vaktâ ki: ne vakit ki, ne zaman ki |
Üstad: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî) | âhiret: öteki dünya; öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat |
ıslahatçı: iyileştirici, düzeltici | Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi: (bk. bilgiler – Mustafa Sabri Efendi)
|