Konuya cevap cer

Ek Bölümler - Sayfa 335


İkincisi: Neşr-i hak için enbiyaya ittibâ etmekle mükellefiz. Kur’ân-ı Hakîmde hakkı neşredenler اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللهِ، اِنْ اَجْرِىَ اِلاَّ عَلَى اللهِ 1  diyerek, insanlardan istiğna göstermişler...”


İşte, Risale-i Nur Külliyatının mazhar olduğu İlâhî fütuhat, hep bu enbiya mesleğinde sebat kahramanlığının şaheser misali ve harikulâde neticesidir. Ve bu sayede Üstad, izzet-i ilmiyesini, cihan-kıymet bir elmas gibi muhafaza eylemiştir.


Artık, herkesin, uğrunda esir olduğu maaş, rütbe, servet ve daha nice bin şahsî ve maddî menfaatlerle asla alâkası olmayan bir insan, nasıl olur da gönüller fatihi olmaz? İmanlı gönüller, nasıl onun feyiz ve nuruyla dolmaz?


İktisatçılığı:


İktisat, bundan evvel bahsettiğimiz “istiğna”nın tefsir ve izahından başka birşey değildir. Zaten iktisat sarayına girebilmek için, evvelâ istiğna denilen kapıdan girmek lâzımdır. Bu sebeple iktisatla istiğna, lâzımla mülzem kabilindendir.


Üstad gibi, istiğna hususunda peygamberleri kendine örnek kabul eden bir mücahidin iktisatçılığı, kendiliğinden husule gelecek kadar tabiî bir haslet halini alır ve artık ona günde bir tas çorba, bir bardak su ve bir parça ekmek kâfi gelebilir. Zirabu büyük insan, büyük ve munsif Fransız şairi Lâ Martin’in dediği gibi: “Yemek için yaşamıyor, belki yaşamak için yiyor.”


Üstadın meşrep ve mesleğini tamamen anladıktan sonra, artık onun yüksek iktisatçılığını böyle yemek içmek gibi basit şeylerle mukayese etmeyi çok görüyorum.Zira, bu büyük insanın yüksek iktisatçılığını mânevî sahalarda tatbik etmek ve maddî olmayan ölçülerle ölçmek lâzım gelir.


Meselâ, Üstad, bu yüksek iktisatçılık kudretini sırf yemek, içmek, giymek gibi basit şeylerle değil; bilâkis fikir, zihin, istidat, kabiliyet, vakit, zaman, nefis ve nefes gibi mânevî ve mücerred kıymetlerin israf ve heder edilmemesiyle ölçen



[NOT]Dipnot-1 “Benim mükâfâtımı vermek ancak Allah’a aittir.” Hûd Sûresi, 11:29. [/NOT]



Fransız şairi Lâ Martin: (bk. bilgiler – Alphonse de Lamartine)Kur’ân-ı Hakîm: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
alâka: ilgibilâkis: tersine
cihan-kıymet: dünya değerindeenbiya: nebiler, peygamberler
evvel: önceevvelâ: ilk olarak
fatih: fetheden, açanfeyiz: mânevî bereket, bolluk
fütuhat: fetihler, zaferlerhak: doğru, gerçek, esas
harikulâde: olağanüstühaslet: huy, karakter
heder etme: boş yere harcamahusule gelmek: meydana gelmek
iktisat: tutumlulukisraf etme: savurma
istidat: yetenek, beceriistiğna: ihtiyaç duymama, kaçınma
ittibâ etmek: tâbi olmak, bağlanmakizzet-i ilmiye: ilmin izzeti; ilmin gerektirdiği vakar, ağırbaşlılık
kabilinden: türünden, çeşidindenkudret: güç, iktidar
kâfi: yeterlikıymet: değer
mazhar olma: elde etme, erişmemenfaat: fayda
meslek: takip edilen yol, yöntemmeşrep: hareket tarzı, metod
misal: örnekmuhafaza eylemek: korumak
mukayese etmek: kıyaslamak, karşılaştırmakmunsif: insaflı
mücahid: cihad eden, din uğrunda çaba harcayanmücerred: soyut
mükellef: yükümlümülzem: lüzumlu görülmüş
nefis: kendisi; maddî ve hazır lezzetlere düşkün olan duyguneşr-i hak: hakkı yayma
neşreden: yayansebat: kararlılık
tabiî: doğal, normaltefsir: açıklama, yorum
zira: çünküÜstad: (bk. bilgiler – Bediüzzaman Said Nursî)
İlâhî: Allah tarafından olan


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst