Beni aldatmayan bir hatıra-i hakikat ile benim ve arkadaşlarımın kanaatimiz geldi ki; bu masum taifenin masumiyetleri cihetiyle, sevk-i fıtrî denilen bir hiss-i kabl-el vuku' ile, Risale-i Nur'un bu memlekette masum çocuklara ve kendilerine çok menfaati olacak diye, akıl ve fikirleri derketmediği halde, o masumane his ile ve Risale-i Nur'un manası itibariyle tercümanına, analarına yalvarmalarından ziyade bir iştiyak ile koşuyorlar.
Biz de bir hiss-i kabl-el vuku' ile hissediyoruz ki, ileride bu masum küçücük mahluklar içinden büyük Nurcular çıkacak ve ileride Nur'un has şakirdleri olacak ki, bu vaziyeti gösteriyorlar.
Ben de bu nevi küçücük masumları, dünyada evlâdım bulunmadığından evlâd-ı maneviye olarak dualarıma umumen dâhil ettim. Her sabah bunları da Nur talebeleriyle beraber dualarımda yâd ediyorum.
Hem onlardan bir masumu, kırk yaşındaki lâkayd bir adama tercih etmeme sebeb, bunlar günahsız olduklarından ve samimî bir alâka göstermelerinden elbette onları sevk eden bir hakikat var diye, ben de büyüklere temenna ettiğim gibi, onların temennalarına mukabele ediyordum.