En Süper Anne, Benim Annem. (10 Yaşındaki Kızın Ödüllü Kompozisyonu)

Huseyni

Müdavim
Elazığlı 10 yaşındaki Beyza Yıldırğan'ın ödüllü kompozisyonunu paylaşmak istiyorum:

Yağışlı, karanlık bir gece geçirdiğimiz kaza, küçücük mutlu ailemizin üstüne bir kâbus gibi çöktü. Kazadan ben ve babam burnumuz bile kanamadan kurtulurken, anneciğim maalesef ağır bir şekilde yaralandı. Onu, bana uzun zaman göstermediler.

Nasıl göstersinler ki; yaşama şansı sadece yüzde yirmiymiş. Ağır bir iç kanama geçiriyormuş. Bu nedenle annemin yanında sürekli kalan ve onu en çok gören kişi anneannemdi. Bense dedemle birlikteydim. Sürekli hastaneye gidiyor ama çoğu zaman annemi görmeden dönüyordum. Dedem inanılmaz fedakârlıklar yapıyordu benim için ama onun yerini hiçbir şey dolduramıyordu. Ona en çok ihtiyaç duyduğum bir zamanda onsuz büyüyordum, az değil altı yıl.



O günlerle ilgili ilk aklıma gelen, kaza sırasında annemin ayağından fırlayan botuna sahip çıkmış ve ona sıkı sıkı sarılmış olduğumdu. Hastanedeydik, polis amcalar elimden botu almaya çalıştıkça daha çok sarılıyor 'annemin, annemin' deyip ağlıyordum.



Bir gün yine hastaneye gittik, ben yine içeriye giremedim. Çok huzursuzdum. Dedem beni birilerine emanet etti ve içeriye girdi. Bir süre arkasından üzgün gözlerle baktım. Birden bir kedi dikkatimi çekti. Bembeyaz tüyleri, kahverengi gözleri olan bir kediydi. Her şeyi unuttum, uzun bir süre onunla oynadım. Saatler su gibi akmış; ben ise farkında bile olmamıştım. Sanki birileri anneciğime duyduğum özlemi dindirmek için onu özel olarak yollamıştı. Derken dedeciğim geldi, elimden tuttu, eve doğru yürümeye başladık. Kedicik bizi birkaç sokak takip etmişti. Sonra gözden kayboldu. Hüzünlenmiştim. Birden kendimi toparladım. Ben üzülürsem annem hissedebilirdi. Dedem hep öyle diyordu ya... Yemeğini yemezsen annen üzülür. Ağlarsan annen üzülür. Üzülmeyecektim çünkü annemi o kediden daha çok seviyordum.



Yine bir gün hastane dönüşü evdeydik. Her zamanki gibi sadece dedem ve ben... Birden elektrikler kesildi. Öylesine karanlıktı ki... Annemin olmasını çok istedim o anda... Durumu fark eden dedeciğim, aceleyle bulduğu mumu yaktı. Gölgelerin ilgimi çektiğini görünce bana gölge oyunları yaptı. Yarı karanlık odada kah duvarda bir köpek beliriyor, kah kanat çırpan bir kuş... İnanılmaz güzeldi. Günlerdir bu kadar güldüğümü ve mutlu olduğumu hatırlamıyorum.



Bir sabah dedem, telaşlı bir şekilde beni kaptığı gibi hastaneye götürdü... O gün bizi içeriye alırken hiç zorluk çıkarmadılar. Yukarı çıktık, çığlıklar geliyordu. "Sökün şu makineleri, ölmek istiyorum, kurtulmak istiyorum! Artık bu acılara dayanamıyorum." Derken kapı açıldı. Anneciğim, bembeyaz örtüler arasında en son gördüğümden beri inanılmaz değişmiş bir haldeydi. Ben sadece sesini benzettiğim bu kadına şaşkın şaşkın acaba gerçekten o mu diye bakarken doktor amca beni ona doğru uzattı ve adeta onu paylayarak: "Sen kendin için yaşamayacaksın zaten. Şu kucağımdaki yavrun için yaşayacaksın." dedi.

Annem, benim yüzümdeki masum ifadeyi görünce ağlamaya başladı. Sadece o da değil, orada bulunan ben de dahil herkes... Ben hem ağlıyor hem de anneme takılı olan makinelerin, hortumların ne işe yaradığını soruyordum. Hortumlardan birinden kanlı bir sıvı geliyordu. Doktor amca adının diren olduğunu söylediği bu hortumlar ile annemin içinde temizlik yaptıklarını ve kirleri çıkardıklarını söyledi. Sesimi çıkarmadım ama direnden de, yaptığı işten de nefret etmiştim.

Annem, o günden ve o sözlerden sonra hayattan kopmakta iken hayata dört elle, sevginin verdiği güçle yeniden sarıldı ve benim için yaşadı. Neticede geçirdiği sekiz ameliyattan sonra anneciğim şimdi çok iyi. Ancak akciğerinin biri hava kaçıran bir balon gibi -tüm uğraşlara rağmen- söndüğü için alındı. Akciğerin olması gereken yerde şimdi büyük bir boşluk var. Ben işte bu boşluğu kocaman sevgimle doldurmaya çalışıyorum. Anneciğimi davranışlarımla, eğitim hayatımdaki başarılarımla mutlu ederek yaşadığı acıları unutturmak en büyük hedefim... Beş kilogramdan fazla kaldırması yasak olduğu için anneciğim beni asla kucağına alıp sevemese de yavrusunu kucağında taşıyan bir anne gördüğümde yüreğim hep sızlasa da o, hayatta ya, bu her şeye değer.

Melih ARAT
05 Temmuz 2009
Zaman

 

bkarakur

Yeni Üye
Sevgili Kardelişim Hüseyin. Selamun Aleyüküm demek istiyorum sana tekrar. Yaşanan bu hikaye ben çok etkiledi. Bende anacağımı 24 Haziran 2009 günü (Mübarek üç ayların ilk günü) kanserden kaybettim. Güzel anacağım, kızkardeşim ve benim için bu hastalıkla 4,5 yıl savaştı. 55 yaşındaydı annem. Yapacak çok şeyi vardı diye düşünüyor insan. Torununu büyütecekti, onun doktor olduğunu görecekti. Ama Rabbimin tayin ettiği ecel bu kadarmış diyor, hep dua etmeye çalışıyoruz kendisine. Herkese kol kanat geren, kendinden daha çok başkalarının sorunlarını çözmeye çalışan, bu sorunlara üzülen bir insandı. 1 Yaşında bir oğlum var bu arada. Allah'a çok şükür ki, annem torun sevgisinide tattı. Oğlum dünyaya geldiğinde, ''Allah'ım bana bu günleride mi göstecektin ?'' diye sevinçten ağlayan bir insandı. Gitti, birçok yerden oğlum için, yürüteç, bebek küveti, bebek karyolası, tulumlar, bebek badileri, kremler v.b şeyler aldı .Evimdeki herşeyde hatırası var anamın. İçimde derin bir boşluk var ve onu şimdiden çok özlüyorum. Özlemleri dindiren tek şeyde, onun için sabah ve yatsı namazları sonrası okuduğum Yasin ve Tebareke Süreleri. Allah annelerimizin mekanlarını cennet eylesin inşallah...

Allah'a Emanet Olun...
 

Huseyni

Müdavim
Sevgili Kardelişim Hüseyin. Selamun Aleyüküm demek istiyorum sana tekrar. Yaşanan bu hikaye ben çok etkiledi. Bende anacağımı 24 Haziran 2009 günü (Mübarek üç ayların ilk günü) kanserden kaybettim. Güzel anacağım, kızkardeşim ve benim için bu hastalıkla 4,5 yıl savaştı. 55 yaşındaydı annem. Yapacak çok şeyi vardı diye düşünüyor insan. Torununu büyütecekti, onun doktor olduğunu görecekti. Ama Rabbimin tayin ettiği ecel bu kadarmış diyor, hep dua etmeye çalışıyoruz kendisine. Herkese kol kanat geren, kendinden daha çok başkalarının sorunlarını çözmeye çalışan, bu sorunlara üzülen bir insandı. 1 Yaşında bir oğlum var bu arada. Allah'a çok şükür ki, annem torun sevgisinide tattı. Oğlum dünyaya geldiğinde, ''Allah'ım bana bu günleride mi göstecektin ?'' diye sevinçten ağlayan bir insandı. Gitti, birçok yerden oğlum için, yürüteç, bebek küveti, bebek karyolası, tulumlar, bebek badileri, kremler v.b şeyler aldı .Evimdeki herşeyde hatırası var anamın. İçimde derin bir boşluk var ve onu şimdiden çok özlüyorum. Özlemleri dindiren tek şeyde, onun için sabah ve yatsı namazları sonrası okuduğum Yasin ve Tebareke Süreleri. Allah annelerimizin mekanlarını cennet eylesin inşallah...

Allah'a Emanet Olun...

Allah rahmet eylesin kardeşim. Allah sizi cennette de annenize kavuştursun. Dünyanın tatlı hatıralarını orada da yad etmeyi nasib eylesin. Amin.

Ölümün kısaca mahiyeti hakkında Üstad mektubat isimli eserinde şöyle söylüyor bilirsiniz belki.

Evet, mevt, tebdil i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir.

İnşaallah annenizin bu dünyadaki sıkıntıları son buldu ve rahata erdi. Vazife bitti, temennimiz odur ki; artık Rabbimin mükafatlarıyla başbaşadır.

Selam ve dua ile.
 

ESRA1

Well-known member
çok güzel bir yazıydı Allah razı olsun .Anne babamıza karşı davranışlarımızı gözden geçirip yanlışlarımızı düzeltmeliyiz.yani ben bu yazıyı okudum ve böyle yapmaya çalışıcam.
bkarakur Allah rahmet eylesin yukardaki kardeşimizde belirttiği gibi:
Evet, mevt, tebdil i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir.
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Sanki birileri anneciğime duyduğum özlemi dindirmek için onu özel olarak yollamıştı.....Evet, mevt, tebdil i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir. (işte benide bu sözler teselli ediyor)
 

Huseyni

Müdavim
öncelikle çok dgüzel bir yazı...
ibret verici hüzünlü...
Allah(c.c.)razı olsun Hüseyni abi...



Bende anacağımı 24 Haziran 2009 günü (Mübarek üç ayların ilk günü) kanserden kaybettim.quote]



Allah(c.c.) rahmet etsin kardeş...
inna lillahi ve inna ileyhi raciûn...

çok güzel bir yazıydı Allah razı olsun .Anne babamıza karşı davranışlarımızı gözden geçirip yanlışlarımızı düzeltmeliyiz.yani ben bu yazıyı okudum ve böyle yapmaya çalışıcam.
bkarakur Allah rahmet eylesin yukardaki kardeşimizde belirttiği gibi:
Evet, mevt, tebdil i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir.

cok hüzünlü bir hikaye cok duygulandim ve su an benimde annem türkiyede bende anacigimi cok özledim insallah sag salim kazasiz belasiz geri gelirler

Allah razı olsun abi..
Bu etkileyici yazıyı bizimle paylaştığın için..
bkarakur kardeşim..Allah annenizi Efendimize komşu eylesin..
İnşAllah..

bi an annemin vefat ettiğini düşündüm. :( Hüseyni abinin de dediği gibi hep yanımda olunca kıymetini anlamıyorum. paylaşım için teşekkürler

Sanki birileri anneciğime duyduğum özlemi dindirmek için onu özel olarak yollamıştı.....Evet, mevt, tebdil i mekândır, ıtlak-ı ruhtur, vazifeden terhistir; idam ve adem ve fenâ değildir. (işte benide bu sözler teselli ediyor)

Hüzünlü ve ibretlik bir hikaye ne zaman kaybedersek bir şeyi o zaman kıymetini anlıyoruz.ah anam ahh...




Allah hepinizden razı olsun güzel yorumlarınızdan ötürü. Amin.
 

teblið

Vefasýz
Öncede derinden ve en acılısından bir ahhhh çekmek istiyorum;

hayat işte ;Ne acılara gebe şu koca kainat;

Çok iyi bilirim o duyguyu..hemde en derininden ;

Allah'ın (c.c.) MUKKADERATI AMENNA;isyan değil bizim kisi haşa;Ondan ne gelirse baş göz üstüne;

Ama resimlerinden tanıdığım babamıda çoook özlüyorum...
 

heysem

Well-known member
icimde bastirmaya calistigim hislerimin aciga vurdu an hani ne kadar zamanda gecse küllenmiyen acilar
ölüm ne zor imis ölmeden önce diyesim geliyor ama imtihan dünyasi iste herbirimiz farkli sekillerde teslimiyet ve sabir ile ötelerde bulusmak ümidini yeserterek yüreklerimizde

Her nefis ölümü tadacaktir .

ALLAH tan geldik yine ona dönecegiz .
 
Üst