Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Merhabalar; bugüne kadar gerek çocuk eğitimi, gerek aile huzuru ve gerekse evliliğe dair meseleleri izah etmek üzere sizlerle bu sayfada buluştuk. Bundan böyle ergenlere özel, onların içinde bulunduğu psikolojiyi anlamaya dönük özel konularla birlikte olacağız inşallah.
Bir seminerimde bir ebeveyn Yasemin Hanım, çocuklarımıza yaklaşırken sizce gerçekten bu kadar hassas olmaya gerek var mı? Biz böyle eğitim alan ve çok hassas düşünen ebeveynlerin çocukları değiliz; ama çok şükür şu an kötü bir yaşantımız yok ve kötü insanlar da değiliz. demişti. Beyefendinin ne demek istediğini anlamıştım, sanki bu anlattıklarınızı uygulamak çok gerekli değil mesajını vermek istiyordu. O gün beyefendiye ebeveynin hassasiyetinin mutlak surette gerektiğini ifade eden bir dizi örnek vermiş, çocuk eğitiminin önemini izah etmeye çalışmıştım. Ancak şimdi konumuzu ilgilendiren izahımdan bahsetmek istiyorum. Demiştim ki; Sizin içinde yaşadığınız zaman dilimi ve şu an içinde bulunduğumuz zaman dilimi birbirinden o kadar faklı ki? Bir kere o zaman internet, televizyon, telefon vs. bu kadar yaygın değildi; hatta neredeyse kimi cihazlar hiç yoktu. Yani çocuğun dikkatini dağıtan, birtakım arzular peşinde koşmasına neden olan bu unsurlar yoktu. Ayrıca bir zamanlar çocuk ailesiyle tartışacak veya bir problem yaşayacak olursa en fazla kısa bir süre dışarıya çıkıyor ve bir süre sonra evine geri dönmek zorunda kalıyordu. Ama ya şimdi, ailesiyle problem yaşayan çocuğu dışarıda bekleyen öylesine tehlikeli ortamlar var ki. Uyuşturucu tacirleri, insan tacirleri, kötü arkadaş grupları ergenleri tuzağa düşürmek için av bekler pozisyondalar.
Bütün bu sebeplerle evet siz şu an iyi durumda olabilirsiniz; ama yanlış davranışlarla kendinizden uzaklaştırdığınız çocuğunuzun ileride nasıl bir ortamda olacağını bilemezsiniz. Bu nedenlerden dolayı sizin riske girme gibi bir lüksünüz olmamalı. Şayet bir ergenin ailesi ile bağları ne kadar sağlam ise ergen yaşadıklarını o denli ailesiyle paylaşma ihtiyacı hisseder, doğru-yanlış ayrımını o denli iyi bir şekilde yapabilir.
Ergenliği anlatmamızın amacı Özellikle son zamanlarda gerek seminerlerimde, gerek gelen e-maillerde ve gerekse çeşitli danışanlarımın yaşadıkları sorunlarda, ergen-aile problemlerinin çok yoğun olduğunu ve birbirleri tarafından yeterince anlaşılamadıkları için ciddi çatışmalar yaşadıklarına şahit oldum. Bunun dışında ergenin dış dünya ile yoğun irtibat halinde olma arzusu bulunması ve yanlış çevrelere girme ihtimalinden dolayı ergenlerin yanlış yönlendirilebildiklerine ve hoş olmayan birçok sonuçla karşılaşabileceklerine şahit oldum. Neticede hem ergen, hem de aile üzülüyor, mutlu aile ortamları gergin ve karışık ortamlara dönüşebiliyor.
Bu nedenle bu sayfanın ailelerin, ergen çocuklarını ve onların içlerinde bulundukları psikolojiyi daha iyi bilmelerine ve dolayısıyla kendi çocuklarını daha iyi anlamalarına vesile olmasını temenni ediyorum.
Sayfamızda neler anlatılacak? * Ergenliğin anlamı nedir, ne kadar sürer, neler hissedilir? * Ergenin sosyal, duygusal, bedensel anlamda yaşadığı değişim süreçleri nelerdir? * Aile nasıl yaklaşmalıdır? Okul problemleri nasıl aşılabilir?
Ergenliğin esintileri genç kızda hissedilmeye başlamıştı. Artık kendimi daha bir faklı hissediyorum. Arkadaşlarım ergenlik psikolojisi yaşıyoruz diyorlar. Ama tam olarak emin değilim. Sanıyorum biraz kaygı duyuyorum deyiverdi. Ebeveyni de en az onun kadar kaygılıydı:Ergenlik için zor bir dönem diyorlar. Arkadaşlarım, Yandın. Bu dönemler çok zor geçecek. dediler. Nedir bu ergenlik? Bizi neler bekliyor?
KORKMAYIN HER ŞEY YOLUNDA Ergenlik, çocukluk ile yetişkinlik dönemleri arasında bulunan ve yaklaşık 9-10 yıllık bir süreci kapsayan özel bir dönemdir. Literatürde fırtına-gerginlik dönemi olarak geçen bu dönem özel olduğu kadar zor ve çalkantılı bir dönemdir. Bu dönemdeki gelişim çok hızlı olmaktadır. Ergen hem bedensel, hem ruhsal ve hem de duygusal ve sosyal anlamda çok hızlı değişir ve gelişir. Kimi zaman bu değişime kendisi bile adapte olamaz. Yaşadıklarını tanımlayamaz ve karmaşık duygular içinde olabilir. Ve yukarıdaki örnekte olduğu gibi birtakım değişim yaşar, fakat bunu kendisi de tam olarak tanımlayamaz. Bu dönemdeki en önemli destekçi ebeveyn olmalıdır. Tablodan da anlaşıldığı gibi ergenlik dönemi 11-21 yaşları arasında yaşanmaktadır. Bu nedenle anne-babaların bu yaşlara yaklaşırken dikkatli olmaları ve ergenliğe hazırlıksız yakalanmamaları gerekir. Ergenliğin başlama dönemi tam olarak net bir şekilde tüm çocuklarda aynı değildir. Kimi zaman ergenliğin duygusal esintilerinin 10 yaşlarında başlama ihtimali varken, kimi zaman yaşanılan iklim ve coğrafyaya göre, kültüre göre ergenliğin veya duygusal özelliklerin başlama yaşı standartların üstünde olabilir.
Netice itibarıyla ergen ve aile bu dönemlerde yaşanılan farklılığın ergenlik dönemi özelliklerinden olduğunu bilmeli ve bunun geçici olduğunun farkına varmalıdırlar. Bu dönemin en büyük hatalarından biri dönemin, panik ile karşılanmasıdır. Ebeveyn bu panikle çocuğunu kendisinden uzaklaştırabilir. Ebeveynlerin asla unutmamaları gereken, sabra ve iyi niyete fazlasıyla ihtiyaçlarının olduğudur.
Neden zordur bu dönem? Yukarıda da vurguladığım gibi ergen bu dönemde çok hızlı bir gelişim içine girer. Özellikle bedensel gelişim problemlerinin (şişmanlık, kıllanma, boy problemleri vs.) ergeni çok rahatsız ettiği ve gerginlik oluşturduğu görülür. Ergenin buna alışamaması, öncesi ve yaşadıkları arasında gidip gelmesi, ailesi tarafından tam olarak anlaşılamaması, kişiliğini oturtma çabaları vs. ergenin karmaşa içinde olmasına ve tepkisel davranışlar sergilemesine neden olur. Ayrıca bu dönemde ergenin duyguları da çok istikrarsız olduğundan ailenin ergeni anlayıp, o anki duygu durumuna göre yaklaşması da oldukça zordur.
ERGENLİĞİN YAŞ DÖNEMLERİ
Ön ergenlik (ergenlik öncesi) 11-13 yaşlar (kızlar), 12-14 yaşlar (erkekler)
Çocukların ergenliğe adım atmaları utanılacak bir durum değildir. Önemli olan bu geçiş dönemini sağlıklı bir şekilde geçirebilmektir. Gençlerin yaşayacaklarını bilmeleri onları rahatlatacaktır.
Erkek ergen bir anda babasıyla aynı ayakkabıyı giyebildiğini fark etmiş ve ayaklarının bu denli büyümesi aslında hoşuna gitmişti. Ailesi ona her fırsatta takılıyor ve bu değişimin farkında olduklarını hissettiriyorlardı. - �Oooooo artık bir ayakkabı ile iki kişiyi idare edebiliriz, ayakkabı değil de sanki kedi yatağı�� Genç erkek bu takılmalara bir yandan kızıyor, bir yandan utanıyor ve bir yandan da bu değişimin bir an önce tamamlanmasını temenni ediyordu. Daha ne gibi değişimler yaşayacağını bilemiyor ve merak ediyordu... Ergen kız ise sürekli aynanın karşısında zaman geçiriyor ve suratındaki sivilcelerini nasıl yok edebileceğini düşünüyordu: - �İyice çirkinleştim. Bu halde insan içine nasıl çıkacağım.� diye söyleniyor. Sürekli olarak vücudunu saklamak için farklı kıyafetler giymeye çalışıyordu. Ne zaman bitecek bu süreç?
BEDENİM DEĞİŞİYOR Çocuklukta büyüme baş ile başlar ve başa yakın organların sırasıyla büyümesi şeklinde devam eder. Ergenlikte ise önce eller ve ayaklar büyür. Hatta öyle ki ergenlikte giyilen bir ayakkabı yetişkinlik döneminde giyilen ile neredeyse aynıdır. Büyüme olayı tamamlanıncaya kadar ergen vücudundaki organların büyümesi biraz orantısız görülebilir. Mesela kolların başlangıçta vücuda göre daha uzun olduğu, yüzde burnun ve çenenin daha büyük oluşu oldukça normaldir.
ERGENLİKTE CİNSEL DEĞİŞİM Ergende bedensel büyüme ile birlikte cinsel gelişim de başlar. Cinsel gelişim dönemi başlangıçta cinselliğe ve karşı cinse duyulan ilgi ile başlar. Sonrasında ergenliğe geçişi ilk ifade eden şey kızlar için adet kanamasının başlaması erkekler için ise spermlerin üretilmeye başlamasıdır. Bunun dışında vücudun belli bölgelerindeki büyümeler, sesin kalınlaşması, erkeklerde yüzde bıyık ve sakalların çıkması, vücutta kıllanma, yüzde sivilcelerin çıkması vs. gibi birtakım değişimler de cinsel gelişim süreçleri içinde ele alınır.
Ergen neler hisseder?
* Genellikle kızlarda başlangıçta utanma davranışının hakim olduğu görülür. Yaşadıkları adet kanaması olayını çok fazla paylaşmak istemeyebilirler.
* Erkeklerin kalınlaşan ses tonlarını başlangıçta ayarlamaları zordur.
* Ergenlik dönemi karşı cinse karşı ilgi duyulmaya başlanan bir dönemdir.
* Ergen bedenindeki değişimlerden memnun değilse mesela kendisini şişman hissediyorsa veya boyunun kısa olduğunu düşünüyorsa sosyal ortamlara girmek istemeyebilir. Arkadaş gruplarından çekilebilir.
* Genellikle erkek ergenler sakal tıraşı olmaktan zevk alabilir ve bu nedenle sık sık traş olma girişimlerinde bulunurlar.
Ailelere düşen görevler
* Unutmayın bu dönemde çocuğunuzun en önemli yardımcısı siz olmalısınız. Kendisini bekleyen değişim ve gelişim aşamaları hakkında önceden kendisini bilgilendirmelisiniz.
* Çocuğunuzu bilgilendirirken utanma davranışı içinde olmamalı, rahat tepkiler vermelisiniz.
* Ergenliğin özel ve güzelliğinden bahsetmelisiniz.
* Kendinize ait birtakım deneyimleri paylaşmanız aranızdaki bağı kuvvetlendirmeniz açısından önem arz eder.
* Kendisiyle ilgili birtakım alışverişler yaparken büyüme süreçlerini dikkate almalı, rahatsız olacağı kılık kıyafetlerden kaçınmalısınız.
* Sizinle her zaman konuşabilmesi için rahat bir zemin oluşturmalısınız.
Ergenlere özel: Dolu dolu yaşamaya çalışın Ergenlik döneminde ilk etapta vücudunu her an faklı oyunların oynandığı bir tiyatro sahnesine benzetebiliriz. Bu sahneden her geçen gün yeni bir oyunu görmen çok normal. Bir gün bıyıklarını fark edecek, diğer gün ayaklarının çok hızlı büyüdüğünü görecesin. Unutma bütün bunları her birey yaşadı. Hem bütün bunları fark etmen vücudunu ve sana verilen nimetleri fark etmen açısında oldukça önemli. Sabırlı olmalı ve bütün bunları yaşadığın için kendini kötü hissetmemelisin. Tek dikkat etmen gereken başına gelecekleri önceden bilebilmek adına doğru kaynaklardan istifade etmek, sorular için ailene başvurmak. Ergenliği dolu dolu yaşaman duasıyla...
Ergenlik, gençlerin �artık ben de bir bireyim, benim de düşüncelerim var.� dediği dönemdir. Dinlenmek, saygı görmek ister. Gençlerinse bu dönemde tepkisel davranmaktan kaçınması önemlidir. Genç kızın annesi çok üzgün ve şöyle düşünüyor: �Artık benim fikirlerimi beğenmiyor. Hata yapar diye çok korkuyorum. Fikirlerimizi beğenmediği için bize yaşadıklarını anlatmıyor. Artık neredeyse hiç konuşamıyoruz.� Genç kız ise; �Ailem yaptıklarımı ve fikirlerimi beğenmiyor ve beni sürekli olarak eleştiriyor. Bana kendi doğrularını sunuyorlar. Oysa arkadaşlarım hep fikrimi alır. Benim fikirlerimi önemsemeyenin fikirlerini ben de önemsemem.�
Ergenlik dönemi ergenin �bana göre�, �benim fikrime göre� diye cümleleri artık çok yoğun kullanıldığı bir dönemdir. Bu dönemde fikirlerini ifade eden ergen bu fikirlerinin muhatapları tarafından kabul görmesini bekler. Ona göre son derece doğru olan hatta mükemmel olan fikirlerinin ailesi tarafından önemsenmemesi ergeni deli eder. Anlaşılmadığı duygusunu oluşturur. Bu sebeple anlaşılmadığı ortamda bulunmak yerine odasında tek başına oturmayı veya arkadaşları ile vakit geçirmeyi tercih edebilir. Bu dönemde ergen için düşüncelerini açığa çıkartıyor olmak aynı zamanda �bu dünyada artık ben de varım� diye haykırışının yansımalarıdır. Bu sebeple düşüncelerini ifade ettiği girişimlerinin desteklenmesi ergen haykırışına karşı �evet sen de bu dünya içinde tüm kimliğinle varsın ve biz bunu fark ediyoruz� mesajını gönderecektir. Bunun tam karşıtı yani ergenin düşüncelerinin eleştirilmesi ve sürekli doğru düşünmediğinin hissettirilmesi ise ergen için bir nevi dışarıya itilme sürecidir.
Bu dönemde ergen kabul gördüğü ortamlarda bulunmak istediği için daha ziyade arkadaşlarını tercih der. Kimi ergenler pasif tepkiler verir ve ailelerinin eleştiri ve nasihatlerini tepkisizce dinler. Ama bu ergenlerin de çoğu zaman duygusal anlamda ailelerinden uzaklaştıkları ve paylaşımlarını azalttıkları görülür.
Ergenin yanlış davranışlarına göz mü yumalım? Tabi ki hayır!, sadece çocuğumuza yaklaşırken biraz taktiksel yaklaşmamız gerekir. Yoksa ergen -ebeveyn çatışması başlar ve ergen sizi dinleyebileceği konularda bile sizinle inatlaşır. Bir diğer tehlike de şudur ki artık sizinle yaşamını paylaşmaz ve siz çocuğunuzun neler yaptığından haberdar olamazsınız.
Aile neler yapmalı? :: Evvela çocuğunuza değerli olduğunu hissettirme adına konuşmalarında onu sonuna kadar dinleyin. :: Çocuğunuzun fikirlerine katılmıyor olsanız bile hemen karşıt görüşünüzü ifade etmemeli, �evet seni anlıyor ve saygı duyuyorum, haklı olabilirsin fakat ben şu şekilde düşünüyorum �diye yaklaşmalısınız. Ayrıca kendi düşüncenizin doğruluğunu kabul ettirmek için ergen çocuğunuz ile çatışmamalısınız. :: Esprilerine tatlı tepkiler vermelisiniz. :: Kimi zaman davranış ve fikrilerini onore etmeli, bu konuda mükemmeliyetçi olmamalısınız. :: �Biz senin geçtiğin bu yollardan çoktan döndük�, �biz de ergen olduk ama sen bu işi abartıyorsun� gibi �seni kesinlikle anlamıyorum� mesajını veren cümleleri kesinlikle kullanmamalısınız. :: Ergene zaman zaman bazı konular la ilgili olarak danışmalı, fikirlerine başvurarak çocuğunuzu onore etmelisiniz. :: Bu şekilde ergen fikirlerinin ve dolayısıyla kendisinin değerli olduğuna inanır. Aile içinde değerli olduğunu ve önemsendiğini hisseden ergenin ise dış dünyadaki değerli olma arayışları çok fazla olmaz.
Ergenlere özel: Tepkisel olmamaya özen göster Merhaba ergen arkadaşım. Sanki doğru karar veremezmişsin gibi sürekli olarak yönlendiriliyor olmaktan rahatsızsın. Ve belki de kimi zaman �bu evde benim bir yerim yok� gibi uç düşünceler içine girebiliyorsun. Evet seni anlıyorum ama bazen kendini ailene anlatabilmen için senin de bazı taktikler uygulaman gerekir. Şöyle ki; onların seni anlamalarını beklediğin oranda sen de onları anlamaya çalışmalı, çok tepkisel davranarak sürekli haksız konuma düşmemelisin. Senin anlaşılma ihtiyacın olduğu kadar emin ol ailenin de anlaşılma ve senin tarafından fikirlerinin önemsenme ihtiyacı var. Ailenin bunu başaramadığını düşünüyorsan ilk adımı sen at ve ailenle bu konuda yaşadıklarını, hissettiklerini konuş. Ama tepkisel olmamaya özen göster. Tartışmaların olduğu zeminlerden kaçın, ortalık sakinleşince konuşmaya çalış.
Yeni bir arkadaş edinmenin coşkusuyla ergen kız çok mutlu ve şöyle düşünüyor: Sanırım bu arkadaşımla her şeyimi paylaşabilirim. Beni çok iyi anlıyor. Ailem tam olarak onu tanımıyorlar, tanısaydılar onun hakkında kötü şeyler söylemezlerdi. Ne olmuş ailesi onu serbest bıraktıysa Ailem ne derse desin onunla konuşmaya devam edeceğim, ailemdeki sadece bir önyargı. Ergen kız, bu şekilde düşünüyor çünkü bu arkadaşına kısa zamanda son derece bağlanmış. Ailesi bu durumdan rahatsız; çünkü çocuklarının arkadaşının kötü alışkanlıklarının olduğunu ve sorumsuz olduğunu düşünüyorlar. Bu konudaki genel yaklaşımları şöyle: Senin hayatta yeterli deneyimin yok, bu sebeple doğruyu ve yanlışı birbirinden yeteri kadar ayıramıyorsun. Bu arkadaştan sana hayır gelmez, bak şimdiden değiştin. Artık onunla görüşmeyeceksin, o kadar. Bu konuşmaların neticesinde ebeveyn ve çocuk birbirlerine daha da öfkeleniyorlar ve anlaşamadan ve anlaşılamadan ortamdan uzaklaşıyorlar. Ve değişen bir şey olmuyor. Genç kız yine arkadaşı ile görüşmeye, anne ise her defasında tepki göstermeye devam ediyor Evet yukarıda anlatılan tabloyu ergen çocuğu olan hemen her ebeveyn yaşamıştır veya yaşaması muhtemeldir. Peki niçin olur bu çatışmalar? Ergenlik dönemi birey için hayat ırmağının çok coşkun aktığı bir dönemdir. Bu dönemde ergen yaşadığı her ne ise ona sıkı sıkı bağlanır. Bu bağlarının en kuvvetlisi arkadaş ilişkilerinde görülür. Ergenlik dönemindeki birey için arkadaşın çok ayrı bir önemi vardır. Bu dönemde arkadaş adeta ailenin önüne geçer. Ailenin de bu konudaki en büyük yanlışı, bu durumdan dolayı paniklemek ve çocuklarını sürekli olarak sıkı bir baskı altında tutarak engellemeye çalışmaktır.
***
BU DÖNEMDE ARKADAŞLAR NEDEN ÖNEM KAZANIR? Bu dönemdeki arkadaş edinme çabalarının altında sosyalleşme arzusu yatar. Yani çocuk arkadaş gruplarına katılmakla aynı zamanda sosyalleşme adına nitelikli bir adım atmış olur. Ergenlikten önceki arkadaşlık ilişkileri ergen için bu oranda özel değildir, hatta çoğu zaman bu ilişkilere aile müdahildir. Ergenlikte ise ergen, ailesinin arkadaş ilişkilerine müdahale etmesinden hoşlanmaz, hatta çoğu zaman yaşadıklarını �engellenebilirim� veya �anlaşılamam� düşüncesi ile ailesiyle paylaşmaz.
Ergen için arkadaş önemlidir Ergen için arkadaş önemlidir; çünkü ergenin önemsenme ve beğenilme ihtiyacı vardır. Düşünceleri ve yetenekleri ile adeta kendini arkadaş grubu içinde kanıtlamaya çalışır. �Ben de bu toplumda varım� demek ister arkadaş ilişkilerinde ergen. Bu da onun kendine olan güvenini ve özsaygısını artırır. Arkadaşları ile kurduğu ilişkide yardımlaşarak, paylaşarak adeta muhatapları ile bütünleşir ve onlarla duygusal bir bağ kurar. Arkadaş ilişkilerine dayanarak kendi kimliğini bulmaya çalışır. Ben nasıl bir insanım?, Nasıl davranınca seviliyor, nasıl davranınca sivriliyorum? gibi soruların cevabını bulan genç için arkadaş grubu içinde olmak toplum içine kaynaşmanın ilk ciddi adımıdır. Bu nedenlerle arkadaş ilişkileri ergen için ciddi bir öneme sahiptir ve kimlik bulma sürecinde çok önemlidir. Bunun tam tersi olan arkadaş edinememe, arkadaş gruplarına girememe ise ergen için büyük bir sıkıntıdır. Gerekirse bu tarz bir durumda ergen ve aile bir uzman desteği almalıdırlar.
Ergenlere özel İçinde bulunduğun bu dönemin en tatlı yanlarından biri arkadaşlarla geçirdiğin zaman dilimleridir. Ailen tarafından anlaşılmak en doğal hakkın. Fakat sana düşen en önemli görev, ailenin kaygılarını anlamak ve onları arkadaşlarından net bir şekilde haberdar ederek rahatlatmaktır. Bu, ailenin de seni anlamasını ve sana olan itimatlarını artıracaktır. Aksi takdirde; işin zorlaşacak ve bu konuda sık sık ailenle çatışma yaşayacaksın. Ayrıca unutma ki ailenin deneyimlerinden istifade etmeye çalışman hem aileni onore edecek ve hem de senin birtakım yanlışlara girmeni engelleyecektir. Bunun dışında arkadaşlarınla geçirdiğin zaman dilimlerinin sıradan olmamasına, nitelikli olmasına özen göster. Bu zaman dilimleri sana eğlenme dışında da çok şey katmalı, bunu unutmamalısın. Çünkü bu dönem yaşamının büyük bir kısmını etkileyecek. Olumlu etkilemesini tercih edersin herhalde Nitelikli arkadaş ilişkileri kurman duasıyla
Ailelere ergen için 6 öneri Siz de o dönemleri yaşadınız; ancak yıllar geçtiği için bir ergenin büluğ çağında neler yaşadığını unuttunuz. Artık, onları anlamak için gayret etmelisiniz.
1. ARKADAŞLARINI TANIMAYA ÇALIŞIN
Aile çocuğunun arkadaş ortamını ve mümkünse arkadaşlarının ailelerini tanımaya çalışmalıdır. Bunun için kendi evinde programlar organize etmelidir.
2. ONLARI TANIMADAN ELEŞTİRMEYİN
Çocuğunun arkadaşlarını tanımadan eleştirmek ve kurduğu arkadaşlıktan men etmek yapılacak en büyük yanlışlardandır.
3. PSİKOLOJİSİNE SAYGI GÖSTERİN
Aile yukarıda anlattıklarımız bağlamında bu arkadaşlığın çocuğu için ne anlam ifade ettiğini ve çocuğunun içinde bulunduğu psikolojiyi anlamaya çalışmalıdır. Bu şekilde çocuğuna doğru ve dostane yaklaşan aile çocuğuna daha samimi gelecektir.
4. ONA KARŞI OBJEKTİF OLMAYA ÇALIŞIN
Çocuğunun arkadaşları gerçekten kötü ise ve bu arkadaşlık zarar verir nitelikteyse, aile evvela bu arkadaşları tanımalı ve gerçekten tanıdığına çocuğunu inandırabilmelidir. Bu konuda bu arkadaşlarının önce iyi taraflarını görmeli ve çocuğuna bunları aktarmalı, gözlemlediği yanlışları ve kaygılandığı hususları çocuğuyla paylaşmalıdır. Bu şekilde çocuk ebeveynin objektif olduğunu düşünür.
5. SADECE NASİHAT ETMEK YETMEZ
Nasihatler bu dönemde pek fazla işe yaramaz. Bu sebeple bu konu ile ilgili çocuğa aktarılması gerekenler varsa paylaşımcı bir ortam içinde ergenin de fikirleri alınarak ergene sunulmalıdır.
6. OLUMLU HAREKETLERİNİ DESTEKLEYİN
Ergenin olumlu arkadaş ilişkileri desteklenmelidir. Ebeveyn, onunla ortak paydalar bulabilmeli, sadece yasakçı konumunda olmamalıdır.
Ergen hatalı arkadaşlarından neden ayrılamaz? En önemli nedeni, ergenin yanlışı göremiyor olmasıdır. Arkadaş ilişkilerinde arkadaşlarının en dostane yanını gören ergen, ailesinin uyarılarını da dikkate alamaz, hatta yargısız infaz yaptıklarını düşünüp aileyi suçlar. Gruba giren ergen, kınanma, eleştirilme, beğenilmeme kaygılarından dolayı gruptan çıkmaktan çekinebilir. Özellikle yetersiz özgüveni olan ve ailesi tarafından sürekli eleştirilen çocuklar kısmen de olsa arkadaş gruplarında değerli olduklarına inanırlar. Onlar için gruptan çıkma bir nevi bu değeri kaybetme anlamına gelir. Grubun aldığı -hatalı bile olsa-ortak bir karar karşısında bir üyenin muhalif davranması mızıkçılık anlamına gelir. Böyle bir durumu ise ergen kendi onuruna yakıştıramaz. Özellikle erkek ergenlerde bunun sıkça örneği görülmektedir. Ergen, arkadaş grubundan çıksa da onu bekleyen güzel ve destekçi bir ortam olmayacağını düşünüyorsa, yani ailesini bu konuda yetersiz buluyorsa, kötü de olsa bu ortamda bulunmaya devam eder.
Büyüdüm mü, hâlâ küçük müyüm Bir karar verin lütfen!
Ergen, �artık büyüdüm� duygusuyla aileden giderek uzaklaşır ve kendini sosyal ortamda ispat çabasına girer. �Bana bir şey olmaz� duygusu içindeki ergen, aşırı güven sonucu pek çok hatalar işleyebilir.
Henüz 15 yaşındaki çocuğunun, �Bugün eve geç gelebilirim.� ifadesine karşın annenin tavrı; �Ne o büyüdüm tavırları öyle!� şeklinde olur. Bir başka gün oğlunun bilgisayar oyunları ile ilgilendiğini gören anne bu defa, �Çocuklar gibi oyun oynuyorsun. Biz seni tam büyüdü diye düşünüyorduk.� der. Bu ve benzer örnekleri yaşayan ergen yavaş yavaş bu durumdan rahatsız olur ve bunu minik bir isyan cümlesi ile dile getirir: �Artık bir karar verin, ben büyük müyüm, yoksa hâlâ küçük mü?� Özellikle ergenliğin ilk yıllarında, bu örneğe benzer yaşantı durumları sık sık karşımıza çıkar. Büyümüş olmak veya henüz küçük olmak arasındaki tatlı ama karışık bir dönemdir ergenlik. Bu nedenle özellikle başlangıçta ergenin ve ailesinin kafası oldukça karışır. Yani hem aile ergenden artık tam olarak ne istemesi veya beklemesi gerektiğini bilemez hem de ergen karışık duygu süreçleri içinde olduğundan bir gün kendisini çok olgun hissederken, diğer bir gün çocukluk dönemine geri dönmek isteyebilir.
GERÇEKTEN BÜYÜDÜ MÜ BU ÇOCUKLAR? Çocukların bu dönemi yetişkinlik öncesi bir dönem olarak değerlendirilir, ergenden yavaş yavaş olgunlaşması istenir. Bir nevi yetişkinliğe ve geleceğe hazırlık evresidir. Bu nedenle meseleye büyümek veya henüz küçük olmak olarak bakmamak gerekir. Çünkü bu bir kendini ve hayatı tanıma dönemidir. Ve ergen yavaş yavaş ilerliyordur. İçinde bulunulan yaş dönemi dikkate alınarak, �Ben şu an ne beklemeliyim?� sorusunu ebeveyn gerçekçi bir biçimde kendisine sormalıdır. Ergenlik içinde de farklı yaş dönemleri vardır. Ve unutulmamalıdır ki; her yaştan beklenilmesi gereken farklı farklıdır. Örneğin 11 yaşındaki çocuğun arkadaşları geldiğinde annesinden yardım alabilecekken, 18 yaşına geldiğinde misafirini kendisi ağırlayabilecek sorumlulukları alabilir. Her sorumluluğun bir yaşı ve zamanı vardır. Bu nedenle ebeveynler acele etmemelidirler.
Ergenlere özel: Büyümek, her istediğini yapmak değildir �Büyük müyüm, küçük mü?..� karmaşasını ailen de yaşıyor. Bu konuda anlaşılmak en doğal hakkın. Bazen bu konuda ailenin tutarsız olduğunu düşünüyorsun. Bu konuda yaşanan çelişki ortamından kurtulmanın yegâne yolu konuşmaktır. �Nasıl olsa büyüdüm� denilerek ailenden bağımsızlaşmaya çalışmanın seni sadece o an için rahatlatacağını unutma. Çünkü bizler hangi yaşta olursak olalım, ailelerimize ihtiyaç hissederiz. Onlara karşı hem bağımsız gibi davranıp, hem ihtiyaçların konusunda onlara yakın olmaya çalışırsan sen de tutarsız davranmış olursun. Her konuda ailenle birlikte karar vermek ve atacağın adımlar konunda onların fikirlerini almak ve uygulamak senin bağımsızlığını ve özgürlüğünü asla kısıtlamaz. Büyümek eşittir, her istediğini yapabilme ve sınırsız özgürlük değildir.
NEDİR BÜYÜMEK? ERGENE GÖRE: Ergenler genellikle büyümeyi özgürlük sahalarını genişletme olarak değerlendirir. �Artık eve daha geç saatlerde gelebilirim�, �Her şey için izin almama gerek yok�, �Ne yapacağıma, ne giyeceğime kendim karar verebilirim� gibi konularda büyüdüklerini hisseder ve çeşitli isyan tepkileri gösterebilirler. Ergenlerin büyük bir çoğunluğu sorumlulukları bağlamında büyümüş olduklarını pek düşünmezler. Mesela ders çalışma sorumluluğu, odasını toplama, eve ait bazı işleri üstlenme, harcamalarını dengeleme vs. sorumluluklarının birçoğunu hiç görmezler.
EBEVEYNE GÖRE: Ergenin bakış açısının tam tersi olarak çocuğu ne kadar büyürse büyüsün onu minik yavrusu olarak görür ve başına bir şey gelecek endişesi ile sürekli koruma altında tutmak ister. Çocuğunun yaptıklarının ve bulunduğu yerlerin tamamından haberdar olmak ister. Veya sürekli gözünün önünde olmasını ister. Yani ergenin bakış açısına göre çocuğunun özgürlüğünü kısıtlar. Ebeveynin büyümekten kastı sorumluluklar yönüyledir. Anne-babaya çocuğunun yaşça büyümesi; ev, okul ve sosyal yaşamla ilgili sorumlulukların yerine getirilmesini sağlamalıdır.
NE YAPMALI? * Her defasında, �Odan dağınık!� diye söylenmek yerine, bu konudaki beklentilerini tatlı bir sohbet ortamında sunmalı ve çocuğunun da bakış açısını değerlendirerek ortak bir paydada buluşulmalıdır.
* Ergene, yaş dönemine göre özgürlük sahaları oluşturulmalıdır. Aksi takdirde kendince bir özgürlük sahası oluşturacak ve kimi zaman ebeveynini bu konuda bilgilendirip asi tavırlar sergileyebilecek, kimi zaman da gizli özgürlük alanları belirleyip ailesini haberdar etmek istemeyecektir.
Yaşadığım sorunlardan ve kaygılardan haberdar mısınız?
Ergenle anne-baba çatışmasını en alt düzeye indirebilmek için uyarıları dikkate alın. Gençler, öfkelerini kontrol etmeyi, anne-babalar da çocuklarının artık büyüdüklerini öğrenmelidir. Murat henüz 16 yaşında. Şu sıralar çok dalgın, düşünceli ve sinirli. Kafasında bir sürü net olmayan konu ve soru var. - Acaba boyum hep böyle mi kalacak? Niçin bu kadar beceriksizim? Hiç espri yapamıyorum, ailem neden hâlâ beni çocuk zannediyor? Ufak şeyleri kafama takıyorum, bazen kendimi aptal dibi hissediyorum, acaba ileride benim de iyi bir işim olabilecek mi? Beni düşünen bir dostum bile yok... Murat�ın genç teyzesi, Murat�ın ailesini ikaz ediyor: - Murat yaşı dolayısıyla çeşitli kaygılar taşıyor olabilir. Net sorunları olmayabilir; ama kafasındaki �acaba�lı sorular onu eminim çok rahatsız diyordur. Lütfen onunla biraz daha ilgilenin. Baba: - Acaba bir derdi mi var? Ama ne olabilir ki; yediği arkasında yemediği önünde, bir dediğini iki yapmıyoruz. Bu zamanki gençler de bir garip oluyor, yok onun bir sorunu. Tüm nazı cefası bize...�
***
ERGENLERİN KAYGILARI VAR MIDIR? Ergenler hep zor ve karmaşık tavırları ile tanınır. Hayatta hiç sıkıntıları olmadığı halde problem oluşturmaya veya melankolik görünmeye meyillilermiş gibi algılanır. Yani ergenler eleştirilirken onların da ciddi sıkıntılar içinde boğuşan bireyler olduğu unutulabilir. Bazen de yaşadıkları sıkıntılar yetişkinler tarafından küçümsenir. Ancak yaşadığı problemin ergeni ne kadar yıprattığı fark edilmez bile. Oysa şöyle düşünmek gerekir; bize göre ufak bir ekmek kırıntısı bir karınca için bir depo yiyecek anlamı taşır. Veya bardağın dibindeki su bizim susuzluğumuzu gideremezken karıncanın boğulması için yeterlidir. Aynen bunun gibi bizim için çok değersiz görülen bazı mevzular ergen için çok fazla önem arz edebilir, hatta kimi kaygı ve sorunlar ergen için ciddi sorunların kapısına dönüşebilir. Bu nedenle ergenin yaşadığı sıkıntılar görülmeye, hissettiği kaygılar konuşulup giderilmeye çalışılmalıdır.
***
Kaygıları bilmek neden önemli? Ergenin yakın çevresinin kaygı ve sıkıntı süreçlerinden haberdar olması iletişimin kuvveti açısından önemlidir. Anlaşıldığını düşünen ergen, ebeveyninin yanında kendisini çok daha rahat ve güvende hisseder. Kendini gizleme ihtiyacı hissetmez. Çocuğunu yeterince anlayabilen ebeveyn çocuğuna daha doğru tepkiler verir.
ERGEN NE GİBİ KAYGILAR İÇİNDEDİR?
Sosyal kaygılar: Bir grubun içine dahil olamamak, Grup için de rahat olamamak, Yeni ortamlarda kendini ifade edememek, Beceriksiz olmak vs�
Gelecek kaygıları: İyi bir meslek sahibi olamamak, Yeterince para kazanamamak vs�
Fiziksel görünümü ile ilgili kaygılar: Kısa boylu veya çok uzun boylu olmak, Kilolu veya çok zayıf olmak, Yüzdeki sivilcelerin fazlalığı vs�
Aile ve evle ilgili kaygılar: İstediği saatte dışarı çıkamamak Evin fiziki koşullarının yetersizliği Kendine özel bir ortamın veya odanın olmaması Çocuk yerine konmak Anne ve baba tarafından yeterince anlaşılmama vs�
Din konuları ile ilgili kaygılar: Ölüm korkusu Doğru inançta sabitlenme çabası ve arayışları vs�
Karşı cinsle ilgili kaygılar: Yeterince cinsel bilgi edinme çabası ve merakı Karşı cinse kendini kabul ettirme çabası Evlilik kaygıları
Okul ile ilgili kaygılar: Derse odaklanamama Dalgınlık Düşük notlar almak Üniversiteyi kazanamama düşüncesi
Ergenlere özel: Öfke, sorunları daha da büyütür Lütfen deşarj olmak için öfke yolunu tercih etme. Unutma öfkelenmek sadece sorunların daha da büyümesine ve anlaşılmama durumunu arttırdığı için yeni sıkıntı ve kaygıların çıkmasına neden olur. Kaygılarından aileni veya anlayabileceğine inandığın yakınlarını haberdar et. Böylece seni daha iyi anlamalarını kolaylaştırmış ve ruhen kısmen de olsa rahatlamış olursun. Özel ve değerli olduğunu hisset, devamında da kendini kabul etmeyi öğren ve fiziksel kaygılarını bertaraf etmeye çalış. Kaygılarının sorumluluklarını yeterince üstlendiğin takdirde zamanla kaybolacağını unutma. Kafandaki her sorunun bir cevabının ve her sorununun bir çözümünün olduğunu unutma. Sorular ve sorunlar büyümeden fikirlerine ve bilgisine güvendiğin yakınlarına müracaat etmeyi ihmal etme.
Bu yazıda Cole,L.W. Psycohology of Adolescence. New York. 1970. (Kaynağından yararlanılmıştır)
Neden sigaraya başladığı sorusuna bir gencin öne sürdüğü mazeret, bu durumu iyi anlatır:
- Aslında ben sigarayı hiç sevmedim; ama içmezsem grup dışı kalırım. Psikolojik danışmanlık merkezine başvuran anne, çocuğundaki değişiklikleri gözlemliyor ve çocuğunun kendisinden uzaklaşmaya başladığını ifade etmeye çalışıyordu. Anne: - Artık yaptıklarından bizi haberdar etmiyor. Evden ziyade dışarıda zaman geçirmeyi istiyor. �Beni rahat bırakın, ben size bağımlı olmaktan hoşlanmıyorum.� diyor. Kaygılanıyorum ne oldu bu çocuğa?
Psikolog, bu dönemin ergenlik dönemi olduğundan ve bu dönemdeki bağımsızlaşma arzusunun çok doğal olduğundan bahsederek ebeveyni bilgilendirip, rahatlamasını sağlar. - Hemen her gün benzer bir vak�a ile karşılaşıyoruz. Çocuğunu kontrol edemediğini düşündüğü için çaresizlik içinde üzülen anne babaların bu sebeple yardım istediklerini görüyoruz. Ebeveynler bu kaygılarında haksız değiller elbet. Fakat ergeni ve ergenlik dönemini biraz daha iyi bilebilirlerse hem çocuklarına doğru tepkiler verebilirler ve hem de bu dönemi sağlıklı bir biçimde atlatabilirler. Yapılan yaygın yanlışlardan biri; çocuk, ebeveyninden bağımsızlaşmaya çalıştıkça ebeveynin paniğe kapılıp da paniğini çocuğa hissettirmesi ve onu normalden fazla sıkmaya çalışmasıdır.
GENÇLİK ÇAĞI BAĞIMSIZLIK ÇAĞIDIR Evet gençlik çağı bağımsızlık çağıdır. Sevgili ebeveynler tabii bu, �bırakın çocuğunuz istediğini yapsın, ona karışmayın� demek değildir. Sadece çocuğun bu özelliği hakkında bilgi sahibi olmalı, yaklaşımlarınızı ona göre ayarlamalı ve kurallarınızı ortaya koyarken bu durumun farkında olarak hareket etmelisiniz. Bu dönemde genç, artık evden bağımsızlaşmaya ve dış çevreye yönelmeye başlar. Artık ebeveyninin desteğini almadığını ve tek başına yeni ortamlar oluşturabildiğini kendisine ispat ediyordur adeta. Mesela spora veya çeşitli sosyal etkinliklere ilgisi artar. Özellikle arkadaş grupları içinde aktif rol oynamaya çalışır. Kendisiyle çok yakın ilişki kurabileceği arkadaşlar bulmaya çalışır, ailesi dışında edindiği bu gruplar ile özdeşleşme çabası içine girer. Onlar gibi olmaya çalışır. Adeta ailesinden farklı bir çizgi oluşturmaya başlar. Bu nedenle evden ziyade kendisini özgür hissettiği bu ortamlarda bulunmayı tercih eder.
Her ergen, arkadaş grubu içine girer bu gayet normaldir; ancak evde baskıcı bir ortamda olan gençler bu ortamlara kabul edilebilmek için kendilerinden çok daha fazla ödün verebilir. Ailenin bu dönemde çocuğunun bu özelliğinden haberdar olması ve tutum ve tavırlarını gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Ebeveynin tavrı ne olmalı? * Ebeveyn, artık çocuğumuz bizi sevmiyor, dışarıda olmayı tercih ediyor gibi duygusal paniğe kapılmamalıdır.
* Bu dönemde en büyük hata gencin bağımsızlaşma çabalarının baskıcı bir tutumla eleştiri veya hakaretlerle engellenmeye çalışılmasıdır. Adam olmuş da bize akıl öğretiyor� gibi tutumlardan mutlaka kaçınılmalıdır.
* Arkadaş gruplarına girme ihtiyacı kabul edilmeli; ancak yanlış gruplara girmesini engellemek için çocuğun tercih edebileceği nitelikli, alternatif ortamlar oluşturmak ve onlara çocuğu yönlendirmek ve teşvik edici olmak gerekir. Çünkü bazı arkadaş grupları gence çok fazla fayda sağlayabilir.
* Ev içinde çocuğa bağımsızlık sahası oluşturulmalıdır. Çocuğa fikirleri sorulmalı mevcut fikirleri onore edilmelidir. Muhalif fikirleri engellenmemeli, saygıyla dinlenilmelidir. Yanlış yaklaşımlar yumuşak bir üslupla ifade edilmelidir.
* Ev içinde çocuğa, imkan varsa özel bir oda verilmeli yoksa bir dolap verilmeli ve aile çocuğun özeline karışmadığını, çocuklarının mahremiyetine saygı duyduklarını hissettirmelidir.
* Uunutulmamalıdır ki, sorun anında sorunlar, tam olarak çözümlenmez. Bu nedenle bağımsızlaşma sürecinde kaygı uyandıran tavır ve davranışlar gözlemlenirse bu, sorun yaşanmayan bir zaman diliminde ev dışında güzel bir ortam oluşturularak genç ile paylaşılmalı. Bu kaygıların oluşum nedenleri ifade edilmeli ortak kararlar alınmaya çalışılmalıdır.
Ergenlere özel: Kişiliğini bağımsızlaştır Bağımsız olmak ne demektir hiç düşündün mü? Yani istediğini yapmak, istediğin yere gitmek, istediğin insanlarla görüşmek midir? Bunlar sadece bağımsız olduğunu hissettiren birkaç görüntüdür. Asıl bağımsızlık düşüncede ve ruhta olandır. Yani bazen hiç evden çıkmadan, ailenin yanındayken veya okulda eğitim başındayken de kendini olanca gücünle bağımsız hissedebilirsin. İstersen sen bunu tercih et. Yani kalbindeki, ruhundaki tüm hatalara, yanlışlara, �sizi bırakıyor ve artık sizden bağımsız hale geliyorum� demek suretiyle kişiliğini bağımsızlaştır. Kişiliğin bağımsızlaştığında ise göreceksin ki bu nitelikli yanın hangi ortamda olursa olsun oldukça rahat ve mutlu olmanı sağlar. Kişiliğini kötülüklere ve çirkin olan her türlü vasfa yabancılaştıran bağımsız bireylerlerden olman duasıyla.
Gençlerin öz saygısını harap edecek tavır ve sözlerden kaçınmalıyız. Anne-babanın düşünmeden sarfettiği sözler, gençlerde büyük yıkımlara neden olur. Bu yıkımlar da birçok sorun demektir. Odasını toplamadığı için kızına sinirlenen anne, tepkisini kızına, bağırarak ve hakaret ederek göstermeyi tercih ediyor. Anne: - Yine odan darmadağınık. Pasaklı olmak hoşuna mı gidiyor? Hiç olmazsa beni kızdırmamak için odanı topla. Yok ama vurdumduymazsın. Aynı babana benziyorsun dağınık, sorumsuz� Bütün bu konuşmaları dudak bükerek ve omuz silkerek dinleyen genç kız sadece kısık bir sesle, �İstemiyorsan toplama, orası benim odam...� diyebildi. Aslında hiçbir yaş döneminde çocuklara hakaret edilmemelidir. Burada konumuz ergenlik olduğu için biz ergenlik yönüyle konuyu anlatmaya çalışacağız. Hakaret eden veya kötü yaklaşımlar sergileyen ebeveynlerin en büyük savunmaları �Ama beni çileden çıkardı�, �O da benimle çok saygısızca konuşabiliyor, hatta o da hakaret ediyor�, �Biliyorum yaptığım yanlış ama benim de sinirlerim yıprandı, o yüzden kendimi tutamıyorum.� şeklinde olmaktadır. Öncelikle ebeveynler ergenlik dönemi özelliklerinden haberdar olurlarsa daha az sinirlelenirler, yani çok çabuk çileden çıkmazlar, ayrıca ergene ebeveyni ile güzel konuşması telkin edilirken hatalı yaklaşımlar sergilenirse, veya hakaret edilirse ebeveyn kendisiyle çelişmiş olur. Bunun dışında ebeveyn gerçekten psikolojik anlamda zorlanıyorsa da bir uzman desteği almalı, bunun faturasını çocuğuna ödetmemelidir.
DİKKAT EDİN �BENLİK SAYGISINI (ÖZ SAYGI)� ZEDELİYORSUNUZ Ergenlik dönemi bireyin benlik gelişim açısından oldukça önemli bir dönemdir. BENLİK kişiyi kişi yapan ve onu başkalarından ayıran tüm duygu, tutum ve davranışların tümünün örgütlenmiş bütünlüğünü anlatır. Her birey kendi benliğini kendince değerlendirir. Özellikle ergenlik döneminde ergenin kendi benliğini değerlendirişi dışarıdan gelen tepkilerle, yani onay veren yaklaşımlar veya eleştirel yaklaşımlarla çok ilgilidir. Çünkü bu dönemde genç dış çevre içinde kendini arar. Çevresindekilerin onu nasıl değerlendirdiği önemlidir. Hakaret edilen genç onaylanmadığını hisseder.
BENLİK SAYGISI ZEDELENİRSE GENÇ NE HİSSEDER? Benlik saygısı bireyin kendisinde memnun olma ve kendisini değerli hissetmesi demektir.
* Hakarete ve kötü muameleye maruz kalan çocuk ise kendisini değersiz hisseder.
* Bu gençler zamanla ebeveyninden gelen bu tarz yaklaşımlara alışabilir ve vurdumduymaz tepkiler gösterebilirler
* Hakarete maruz birçok genç bir süre sonra ebeveyninin haklı olduğuna ve işe yaramadığına inanır. Yeterince sevilmediklerini düşünür.
* Bazı gençler maruz kaldıkları bu süreci bastırmak için evden uzaklaşma, intihar etme girişmelerinde bulunabilir. Bazıları da bu durumu bastırmak için agresif tepkiler verebilir.
* Gencin benlik saygısı düştükçe ruhsal sağlığı negatif etkilenir. Mesela sinirlilik, iştahsızlık, uykusuzluk gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
Öyleyse ne yapmalı? Unutmayın, siz ana babaların ilgisi ne denli nitelikli ve yoğun olursa çocuğunuzun benlik saygısı o denli yüksek olur. Benlik saygısı yüksek bir çocuk ise toplum içindeki söz, tavır ve davranışlarına dikkat eder, kendini değerli hisseder ve bunlara bağlı olarak daha başarılı ve mutlu olur Bütün bu nedenlerden dolayı ilk sosyal çevre olan ailenin söz, tutum ve davranışlarına çok dikkat etmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, Allah�ın bir lütuf olarak bizlere emanet ettiği bir nesilden mesulüz. Ve bu neslin kendilerine ve topluma faydalı olabilmeleri için nitelikli, pozitif ve dolayısıyla sağlam benlik değeri olan bireyler olmaları gerekir. Bu sebeple ergenlikte benlik kavramının şekillendiği unutulmamalı, bu konuda hassas olunmalıdır. Özetle muhatabımızın bizim çocuğumuz bile olsa bizim dışımızda olan, ayrıca bir onuru olan bir varlık. Ona saygı duymalı, tüm hakaret içeren sözleri ve kötü yaklaşımları hayatımızdan çıkarmalıyız. Ayrıca çocuğumuzun benlik saygısını güçlendirmek için başarı kaynaklarını tespit etmeli ve çocuğumuzu onore etmeliyiz.
Ergenlere özel: Haberdar et Merhaba ergen arkadaşım. Bazen büyükler de hata yapabilir. Ve bu hataları bizim için çok fazla önem arz eden hatalar olabilir. Bu durumlarda tepkisel olmak veya tamamen susmak yerine durumundan ebeveynleri haberdar etmelisin. Senin neler hissettiğini bilebilirlerse biraz bile olsa daha dikkatli davranacaklardır. Bu dönemde kendine ait değerleri net bir şekilde belirlemeli, nitelikli ortamlar ve kitaplar tercih etmelisiniz. Bütün bunlar benlik kavramını nitelikli bir şekilde güçlendirecektir. Önemli olan, değerlerine sahip çıkarak benlik saygısı kazanmaya çalışmandır. DİKKAT ET, HERHANGİ BİR GRUBA DAHİL OLMAK İÇİN DEĞERLERİNE TERS DÜŞEN SÖZ, TUTUM VE DAVRANIŞLARDAN KAÇIN... Bu tarz durumlarda grubun seni alkışlasa bile burada kazandığını zannettiğin öz saygı aslında benlik erdeminde düşüşlere sebep olmuştur.
Beklentiler eleştirerek veya dırdır ederek değil işbirliği havasında ergenin de fikirleri önemsenerek dile gelmelidir. Ergenlik duyguda istikrarsızlık dönemidir. Bazen çok gergin ve hırçın; bazen mutsuz ve asi olabilir. Çok üzerinde durmamak ve üstelememek gerekir.
* Evden çıkana kadar aynanın karşısında iyice süsüne düşkün oldu. Ne var şu saçında anlamıyorum. 100 kere yapıyor sonra beğenmiyor, bozuyor. Bir işin ucundan tut desem, vaktim yok der ama.
* Hep yorgun hep yorgun. Ya bilgisayar başında ya da uzanarak TV seyrediyor, müzik dinliyor. Genç dediğin biraz canlı olmaz mı? Neredeyse normal oturduğuna şahit olamıyorum. Oturuşu bile yarı uzanık.
* Derslerle alakası yok. Aslında eskiden hep takdir, teşekkür alırdı. Ama şimdi notları çok düşük. Ders çalışsa yapacak ama çalışmıyor. Sene ortası; ama kitap defter tertemiz hiç dokunulmamış gibi
* Sürekli ofluyor. Canım sıkılıyor diyor.
* Çok hırçın. En ufak bir olaya tepki gösteriyor. Hele kardeşlerine hiç tahammülü yok. Sanki karşısında koca adam varmış gibi kardeşlerinin üzerine yürüyor.
* Çok fazla dikkati dağınık, dalgın ve unutkan. Bazen kendisine seslendiğimiz halde bizi duymayabiliyor.
* Başına buyruk davranıyor. İstediğini giymek, istediği yere gitmek istiyor. Artık izin alma gereği bile duymuyor.
* Arkadaşlarını bize tercih ediyor. Arkadaşlarının ona daha fazla yardımcı olduklarını düşünüyor. Sanki biz onun kötülüğünü istiyormuşuz gibi düşüncelerimize hep karşı çıkıyor.
* İnadı arttı. Dışarıda sakin bir çocuk ama evde çok asi ve saygısız.
* Sorumluluk üstlenmiyor. Ne ders sorumluluğu, ne eşyaları ile ilgili sorumlulukları, ne ailesine karşı sorumlulukları, sadece arkadaşlarına karşı kendini sorumlu hissediyor.
* Harçlıklarının yetmediğini söylüyor. Sürekli para harcıyor. Yeter bu kadar dediğimizde de �beni doğurmasaydınız, mecbursunuz.� diyor.
* Bazen yalanını yakalıyoruz.
* Evde mutsuz ve gergin. Ama dışarıya çıkınca yüzde 100 değişiyor. Yukarıdaki cümlelerden biri veya birkaçı ve belki de hepsi sizin evinizde de söyleniyordur belki. Öncelikle ebeveynlerin hiç unutmaması gereken bu sorunların çok fazla ebeveyn tarafından yaşandığıdır yani adeta evrenselleşmiş sorunlar ve yakınmalar gibidir sizin yaşadıklarınız. Birtakım taktikler geliştirmeli ve paniğe kapılmamalısınız.
EBEVEYN NE YAPMALI? * Bedensel değişime bağlı olarak ergen kendini yorgun hissedebilir.
* Ergenin güzel / yakışıklı olduğu ebeveyn tarafından fark edilmeli. Aynaya çok bakması eleştirilmemelidir.
* Zıtlaşmak, güç gösterilerinde bulunmaya çalışmak işe yaramaz. Ergene anlaşılma duygusu yaşatılmalı ve onun safında olarak ona yanlışlar gösterilmeye çalışılmalıdır.
* Unutulmamalıdır ki arkadaş bu dönemde çok önemlidir. Ergen çocuğunuzun arkadaşlarını tanımaya çalışın. Ama tanımadan acımasızca eleştirmeye kalkarsanız çocuğunuz sizi dinlemeyecek, haksız olduğunuzu düşünecektir.
* Minik özgürlük sahaları oluşturmalı ve bu noktada ergene güvenildiği hissettirilmelidir. Mesela eve giriş saatleri bir önceki döneme göre çok az uzatılabilir. Aksi takdirde ergen kendince özgürlüğünü ilan edecek ve sınırlarını zorlayacaktır.
* Dersler, sorumluluklar ve yaşanan çatışmalar konusunda bir uzman desteği almak en sağlıklı olandır.
Ergenlere özel: Sözlerini tut Yakınma cümleleri her evde vardır. Ve sen her defasında �yine mi� diye düşünüyor sıkılıyorsundur. Şimdilik ebeveynini anlama sırası senin. Onların sana baskı gibi görülen davranışlarının bütünüyle bir kaygı sürecinin yansıması olduğunu unutma... Onlara tepki göstermek yerine kaygılanmamaları için onları rahatlatmayı dene. Yani arkadaşlarını onlarla tanıştır, onlara verdiğin sözleri tut, eve geliceğim dediğin saatte evde ol. Sorularını cevapsız bırakma. Bu şekilde hem onlar rahatlamış olurlar, hem de sen kendine daha fazla güvenildiğini fark edersin.
Genç delikanlı gittiği psikoloğa kendisini ifade etmeye çalışıyor; fakat bu konuda hem zorlanıyor ve hem de ailesine de haksızlık etmiş olmak istemiyordu.
Delikanlı: �Şu an 18 yaşındayım ve bu biraz daha iyi halim; ama ben her adımımdan ailemi haberdar etmek zorundayım. Biliyorum benim iyiliğim için yapıyorlar; ama onlarsız bir şey yapamaz oldum. Gelecek beni korkutuyor hiçbir şey yapamayacakmışım, hiç başarılı olamayacakmışım gibi geliyor - Peki senin rahatsız eden ailenin hangi davranışları? - Mesela annem hâlâ hasta olurum diye kıyafetlerime çok karışıyor. Arkadaşlarımın yanındayken sürekli arıyor, �Ne zaman geleceksin?�, �Kim var yanında? çok geç kalma!� diye sorular soruyorlar. Arkadaşlarımın yanında çok utanıyorum net cevap veremiyorum. Net cevap veremediğim için eve gidince kıyamet kopuyor. Artık hiç kendime güvenmiyorum
Her ebeveyn çocuğunu sever ve onun için hep en doğru ve güzel olanı ister. Ancak kimi ebeveyn tutumları, ebeveyni çocukları için şekillendirdikleri amaçlara ulaştırırken kimi ebeveyn tutumları ise ebeveyni amacına ulaştırmadığı gibi birtakım hatalı davranışlardan dolayı çocuğun kişilik gelişimi negatif etkilenir. Yani bazı anne-babalar iyilik yapmaya çalışırken kötülük yapar ve çocuklarına zarar verirler.
KORUYUCU EBEVEYN KİMDİR, NASIL DAVRANIR? * Koruyucu ebeveyn, çocukları doğduğu andan itibaren kendilerini çocuklarına adayan ve adeta ailelerinin merkezine çocuklarını yerleştiren ve onların rahat ve mutlu olmaları için her şeyi yapmaya hazır olan ebeveynlerdir.
* Bu ebeveynler ilk günlerden itibaren hep vermeye şartlanırlar. Maddi ve manevi bütün imkanlarını seferber ederken çocuklarına doğru davranışları öğretme düşüncesinden ziyade onların o an için mutlu olmalarını baz alırlar.
* Küçük yaş dönemlerinde çocukları yemek yiyebileceği halde kendileri yedirir, giyinebilecekleri halde kendileri giydirirler. Bir yere gidecekleri zaman kendi programlarını çocuklarına göre ayarlar, zayıf not alıp üzülmemeleri için gerekirse onlar adına ev ödevi yaparlar.
* İlerleyen dönemlerde çocuklarının bağımsız olacağı fikri onları çok rahatsız eder. Bu şekilde adeta başlarına kötü bir şey geleceğini düşünür, sürekli onları yoklama ihtiyacı hissederler.
* Hep yaşından küçükmüş gibi muamele ederler.
* Dış dünyadaki zorluk ve tehlikeleri abartarak yansıtır. Dış dünyaya karışma ve sosyalleşme girişimlerini de zarar görmemeleri adına ya engeller veya kol kanat gererek kontrolleri dahilinde izin verirler .
* Bu ebeveynler davranışları ile çocuklarının bireyselleşme girişimlerini engeller. Çocuklarını koruduklarını düşünürken aslında onlara zarar verirler.
Bu ailelerde ergen nasıl etkilenir? Ergenlik çocuğun artık yaşadığı dünyada kendini bir birey olarak hissettiği, kimlik arayışı içinde olduğu bir dönemdir. Bu dönemde ergenin sosyalleşebilmesi için toplum içinde bulunmaktan rahatsız olmaması, ve kendisini ifade edebilmesi gerekir. Ailesi ile ilişkilerine zarar vermeden bağımsızlaşabilen ergen, sağlıklı ve nitelikli bir yetişkin adayıdır. Oysa koruyucu ailelerde yetişen çocuklar ergenlik döneminde de tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi negatif etkilenirler.
BU AİLELERDEKİ ERGEN ÖZELLİKLERİ ŞÖYLE SIRALANABİLİR:
* Genellikle ev içinde nazlı, zaman zaman sinirli; fakat ev dışında ürkek ve çekingen olurlar.
* Özgüven problemi yaşarlar.
* Aktif birey olmakta güçlük çeker, sosyalleşme sorunu yaşarlar.
* Sorumlulukları ağırlıklı olarak ebeveynleri tarafından üstlenildiğinden sorumluluk duyguları yeterince gelişmemiştir.
* Arkadaş edinmekte sorun yaşarlar.
* İlerleyen dönemlerde iş bulma veya bir işe yerleşme konularında girişimci değillerdir.
* Gelecek kaygıları yaşarlar.
* Dış dünyada ailelerinin onayına veya himayelerine ihtiyaç hissederler.
Hiç kimse baskıyla istemediği bir şeyi yapmak istemez; hele gençler asla!.. Onları hangi yaşta olursa olsun yetişkin bir birey gibi değerlendirip öyle yaklaşmak gerekir. Ebeveyn olmak çok özel; ama bir o kadar da hassasiyet gerektiren karmaşık ve zor bir süreçtir. Bireylerin çocuk yetiştirirken yanlış tutumlar içinde olmaları çocuklarını bütünüyle etkiler ve ilerleyen zamanlarda telafisi zor kişilik veya davranış problemlerine neden olur. Hatalı ana-baba tutumlarından biri de; baskıcı ve sert otoriter ebeveyn tutumudur. Bu tutumu sergileyen ebeveynler de çoğu zaman yanlış yaptıklarının farkında değillerdir. Onlar kendilerince çocuğu disipline ediyorlardır veya çocukları çok zor olduğundan yapacak başka bir şeyleri kalmamıştır. Fakat bu tutum her halükarda sonuç vermediği gibi genci olumsuz etkiler.
KİMDİR BASKICI VE SERT OTORİTER EBEVEYN?
* Evde söz hakkı bütünüyle ebeveynde toplanmıştır. Konuşulan konu ergeni ilgilendirse veya tamamen onunla ilgili olsa bile ergene söz hakkı verilmez, konuyla ilgili fikri alınmaz.
* Fiziksel veya sözel şiddet, cezanın her türü evde disiplin aracı olarak kullanılabilir.
* Ergenin eve giriş çıkış saatleri, giyimi kuşamı, konuşacakları, arkadaşları vs� bütünüyle ebeveynin kontrolü altındadır.
* Aile içinde bireye saygı anlayışı yoktur.
* Evin genel havası gergindir.
* Bu ailelerde çocuklar ile ebeveynler arası duygusal veya sosyal bağ oldukça zayıftır.
* Ebeveyn çocuğuyla etkili bir biçimde iletişime geçemez, ergen de ebeveyni ile iletişime geçmekten çekinir.
* İletişim genellikle emir cümleleri şeklinde tek taraflı olarak yapılır. Yani evde ya güçlü üye konuşuyordur veya yaşça büyük üye.
* Bu ebeveynler güçlü oluşlarını sert oluşlarına bağlamışlardır ve en ufak bir sevgi gösterisi ile bu gücü kaybedeceklerine inanırlar.
* Bu ebeveynler genellikle sevmeyi bilmezler, daha doğrusu gösteremezler. Çünkü kendileri de ağırlıklı olarak baskıcı bir ev ortamında büyütülmüş ve yeterince sevgi görememişlerdir.
Kendilerini ifade edemeyen gençler yetişiyor Küçük yaşlardan itibaren baskıcı bir ortamda büyütülen tüm davranışları kontrol altında tutulup sürekli engellenen, sert muameleye tabi tutulan çocukların ilerleyen ergenlik dönemlerinde ciddi sorunlar yaşadıklarına şahit oluruz. Şöyle ki: * Bu ailelerde yetişen bireylerin ergenlik döneminde ya çok çekingen ve kendisini ifade edemeyen bireyler olduğu veya başlangıçta edilgen yapıdaki bu gençlerin ilerleyen ergenlik dönemlerinde agresif tutumlar içinde olan, öfkeli ve asosyal bireyler oldukları görülür. Yani sonuç her iki durumda da kötüdür.
* Bu ailelerde yetişenler aileleri ile yeterli bağ kuramadıklarından ergenlik döneminde bütünüyle ebeveynlerinden ve evlerinden uzak kalmayı tercih eder. Zaruri durumlar dışında ebeveynleri ile iletişime girmezler.
* Kendilerini doğru bir biçimde ifade edemezler.
* Başlangıçta ebeveynlerine güvenemeyen ve onları kendine dayanak olarak görmeyen bu bireyler genel anlamda yaşamlarında özgüven problemi yaşayan bireyler olurlar.
* Disiplini bu şekilde elde etmeye çalışan ebeveynler büyük bir yanılgı içindedirler. Çünkü bu çocuklar doğruyu sadece hissettikleri korku duygusundan dolayı kısa bir süre için benimserler; fakat kendilerine sunulan doğrular içselleşmediği sürece bu çocuklar aslında gerçek anlamda disipline edilmiş sayılmaz.
* Ebeveynlerini model alma ihtimalleri yüksektir. Özellikle kendi kuracakları aile yuvasında kendileri de hatalı tutum sergileyebilirler.
* Ergenlik döneminin de etkileri ile birleşince bu ailelerin çocuklarının hırçınlıkları diğer ergenlere göre daha fazla olacaktır.
* Bütün bu nedenlerden dolayı baskıcı ve sert otoriter tutumu benimseyen ailelerin kendilerindeki bu hatayı fark etmeleri ve bir an önce davranış değişimine girmeleri gerekmektedir. Bu ailelerin en büyük yanılgısı �şimdiden sonra değişirsem çocuğumuz şımarır� düşüncesidir. Böyle bir şey yoktur. Ebeveynden istenen disiplini bırakması değildir. Yani ebeveyn disiplini bırakmayacak, sadece baskı ile elde etmeye çalıştığı disiplini doğru ve demokratik tutumla elde etmeye çalışacaktır. Yoksa tamamen gevşek olunması ve disiplinin kaldırılması değildir istenen. Ayrıca bu ailelerin sözel veya fiziksel şiddete son vermeleri, ev, aile veya çocukları ile ilgili mevzularda çocuklarının fikrini alıp kullanmaları, kısacası çocuklarını hangi yaşta olursa olsun bir birey olarak kabul edip öylece yaklaşmaları gerekmektedir.
Ergenlere özel: Öfkeyi içine atıp büyütme Şayet ailenin baskıcı ve sert otoriter olduğunu düşünüyorsan bu yaşadıklarını veya hissettiklerini onlara hissettirmelisin. Susup içindeki öfkeyi büyütmenin sana hiçbir faydasının olmayacağını unutma. Ebeveyninin sakin bir zamanında onlarla konuşabilir veya onlara kendini ifade eden bir mektup yazabilirsin. Yapıcı bir biçimde suçlama yapmaksızın kendini ifade edebilirsen, ebeveynin seni anlamaya çalışacaktır. Bu aşamadan sonra ise yapacağın şey, sabırla beklemektir. Unutma, yılların kalıplaştırdığı davranışların değişmesi için zamana ihtiyacınız olacak.
Demokratik ve sevgi dolu ailelerde ergenin pozisyonu
Bir anne-baba olarak kendinizi çocuklarınız karşısında nasıl ebeveyn olarak görüyorsunuz? Siz çocuk olsaydınız, sizin gibi bir anne-babanız olmasını ister miydiniz? 16 yaşındaki Hasan okulda ciddi bir problem yaşamış ve bir yanlış anlamadan dolayı okulda disiplin soruşturması ile baş başa kalmıştı. Arkadaşlarının, �Şimdi ne yapacaksın?� sorusu karşısında Hasan gayet emin bir biçimde şu yanıtı verdi:
- Bir an önce evime gitmeli, annem ve babamla bu olayı konuşmalıyım.Sonrasında ne karar vereceğim belli olur. - Emin misin? Kızmasınlar sonra� - Beni anlayacaklardır. Kızsalar bile bana yardımcı olacak ve en doğru kararı vermemi sağlayacaklardır. Biz bir aileyiz, onlara güveniyorum.
***
Yukarıdaki diyaloğun gerçekleşmesine vesile olabilecek anlayışlı ebeveyn modeli günümüzde maalesef çok az ailede mevcut. Oysa bu ortamı yakalayabilen ailelerde gencin hata yapma ihtimali çok düşüktür. Çünkü genç attığı her adımdan ebeveynini haberdar ediyordur.
ANLAYIŞLI EBEVEYN MİSİNİZ? Evet sizler de kendinizi şöyle bir düşünün lütfen. Acaba çocuklarınıza karşı nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? �Anlayışlı ebeveyn kimdir?� sorusuna isterseniz birlikte cevap arayalım:
* Anlayışlı ebeveynin kendisini ifade ettirebilmek veya dinlettirebilmek için hatalı tutumlara (sözel, fiziksel şiddet gibi) ihtiyacı yoktur.
* Bu ebeveynlerin ailelerinde karşılıklı saygı esası hâkimdir.
* Anlayışlı ebeveynler çocuklarının yaşları kaç olursa olsun onların bireyselliklerine saygı duyar ve bunu her fırsatta çocuklarına hissettirir.
* Bu ailelerde iletişime geçmek oldukça kolaydır. Taraflar mevcut problemlerini konuşarak çözebilir.
* Fikir alışverişleri yapılır.
* Küçük yaşlardan itibaren çocuğa birtakım sorumluluklar verilerek onun sorumluluk bilinci oluşturulur.
* Ergenin yaşayarak öğrenmesine izin verilir. Ebeveyn, çocuğunun yapması gerekenleri onun adına yapmaya çalışmaz.
* Kullanılan disiplin metodu çocuğun öğrenmesine izin verir. Onur kırıcı tepki ve davranışlardan uzak durulur.
* Ailenin merkezine her aile üyesi geçebilir.
* Çocuğun yaş dönemi de dikkate alınarak ergene kısmi özgürlük sahaları kurulur.
ANLAYIŞLI AİLELERDE ERGENİN KONUMU * Bu ailelerde yetişen çocuklar genç ve yetişkin olduklarında kendilerini ifade edebilen, özgüven sahibi bireyler olurlar.
* Aile içinde duygusal bağ kuvvetlidir. Bu nedenle çocuk için ailesi emniyetli bir dayanak yeridir.
* Yaşadıkları problemleri ebeveynleri ile paylaşmaktan çekinmezler, kendilerini değerli hissederler. Buna bağlı olarak öz saygıları gelişir.
* İnsanlar arası ilişkide başarılı olurlar. Ve gelecekte başarılı bir yuva kurabilme potansiyelleri vardır.
* Ailesi tarafından sevildiğini ve önemsendiğini hisseden ergen, toplum içinde de sevgi dolu ve verici bir birey olur.
* Sorumluluk bilinci vardır.
* Genellikle girişimcidir.
* Bu ailelerde de ergenliğin esintileri hissedilir. Fakat ergeni veya ailesini yıpratacak düzeyde değildir.
* İleri dönem gençlik yıllarında ebeveynleri ile arkadaşlık ilişkileri hakim olmaya ve paylaşımları artmaya başlar.
Ergenlere özel: İhmalkâr olma Merhabalar... Sevgi dolu bir ailede, sana değer verilerek büyümüş olman çok önemli. Bunu güzel değerlendirmeli, başarılı ve nitelikli bir birey olma adına sen de elinden geleni yapmalısın. Yani derslerinde ve diğer sorumluluk sahalarında ihmalkâr olmamalısın. Bunun dışında, arkadaşlarının içinde, bulunduğu aile ortamı senin yaşadığın ortamdan farklı olanlar çevreye karşı negatif olabilir. Bu anlamda onları anlamalı, onlarla empati kurmalı ve arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışmalısın.
Evde büyük çocukla küçük çocuğun çatışması nasıl önlenir?
Ergenlik çağındaki çocuklarla evdeki daha küçük yaştaki çocukların çatışmaları sık yaşanan bir durumdur. Peki bu çatışma nasıl aşılabilir? Evde huzur nasıl temin edilebilir?
Birçok ergenin evde kardeşleri ile çok iyi geçinemediği görülür. Oysa ergenlikte bireyin yaşı çocukluğa nispeten büyüdüğü için ebeveynin beklentisi kardeşleri konusunda ergenden destek beklemek şeklinde olur. Ama çoğu zaman ergen bu beklentiye hiç cevap vermediği gibi muhalif tepkiler vererek ebeveyninin işini zorlaştırabilir. Peki nedir ebeveynin kardeşler konusunda beklentileri ve ergenin bu beklentileri karşılayışı nasıl olur?
ANNE-BABANIN BEKLENTİLERİ NELER?
* Kardeşinin dersine yardım etsin.
* Kardeşleri ile zaman geçirsin.
* Kardeşleri odasına geldiğinde sert bir dille onları kovmasın. Eşyalarına dokundular diye evde küçük kıyamet koparmasın.
* Kardeşlerinin bakımında anneye yardımcı olsun (daha ziyade kırsalda görülen bir beklentidir).
* Kardeşlerine olumlu örnek olsun. Giyimi kuşamı ile, konuşmaları ile vs�
* Kardeşlerine hakaret etmesin, onları eleştirmesin.
* Kardeşlerine güler yüz göstersin.
* Büyük kardeşlerinin fikirlerine saygı duysun.
* Onlara itiraz etmesin vs�
KÜÇÜK KARDEŞ ANNE-BABANIN HAFİYESİ DEĞİLDİR Ergen gerek içinde bulunduğu gergin psikolojiden ve gerekse ebeveynlerinin yanlış tutumlarından dolayı çoğu zaman ergenlik döneminin sınırları içinde kardeşleri ile pek geçinemez. Ama bu geçici bir durumdur. Ve yaşın ilerlemesi ile birlikte zamanla ilişkiler düzelir aslında. Bir ergenin kardeşi konusunda ifadesi şöyle olmuştu: �Kardeşime sinir oluyorum; çünkü o bir ispiyoncu. Özellikle beni gözetliyor veya arkadaşlarımla olan konuşmalarımı dinliyor ve aileme yetiştiriyor. Gerçi ailem buna zemin hazırladı en başta.� Bu cümleden de anlaşıldığı gibi ebeveynin yanlış tutumu mevcut öfkeyi fazlasıyla alevlendirmiş. Ergene göre küçük kardeşi, onun evde istediği gibi davranmasına mani olan, eşyalarına zarar veren, evde anne babasına karşı sulanarak yakınlaşan ve sonrasında kendisinin kötü görünmesine sebep olan, ders çalıştırmak zorunda olduğu vs... bir engel. Bütün bu nedenler ergenin kardeşini suçlamasına sebep olur. Bunun dışında ergen bulunduğu dönemden kaynaklı tepkilerini ani bir biçimde gösterdiğinden ve aile anında müdahale edip ergeni eleştirdiğinden dolayı ise ergen ikinci kez kardeşini suçlar. Çünkü bu defa kardeşini hem kendisine bir engel olarak görür ve hem de ailesinin kendisine onun yüzünden kızdığını düşünerek kardeşini suçlar.
Ergen kendisine kardeşleri konusunda sorumluluk verilerek çok ezildiğini ve ebeveyninin kardeşlerini koruma adına ev içinde haksızlık yaptığını düşünür.
Tabii burada kardeşin yaş dönemi de çok önemlidir. Yaşça kendisine çok yakın olan kardeşi ergen için hem bir rakiptir ve hem de bir arkadaş. Bu pozisyondaki kardeşi ile genellikle ortak kullanılabilecek mekan veya eşyalarla ilgili olarak çatışır. Bazen çok şiddetli tartışmaları olsa da çok yakın da olabilirler.
KARDEŞİNİN YANINDA BÜYÜK ÇOCUK ELEŞTİRİLMEMELİ * Kardeşlerin çatışmasına müdahale etmemeli.
* Ergenin yanlış tutumlarını kardeşinin yanında yermemeli.
* Kardeşlerinin olmadığı bir ortamda ergenin de fikrini alarak kardeşlerinin sorunlarını konuşmalı.
* Ergenin yanlış tutumları yalnızken ve eleştirel olmayan bir üslupla sakince ergene aktarılmalı, birlikte sebepleri irdelenmeli, ebeveyn bu konuda ergene anlaşılma duygusunu yaşatmalı.
* Kardeş ilişkileri konusunda en ufak olumlu gelişmeler anında pekiştirilmeli.
* Evde zaman zaman baş başa bırakılmalı. (Direkt sorumluluklar dile getirilmeksizin. Ergen zaten çoğu zaman içten içe kardeşine karşı sorumlu olduğunu bilir. Kendisine hatırlatılmasından ise çoğu zaman nefret eder.)
* Otorite sadece ebeveyne ait olmalı.
* Evin ortamı müsaitse ayrı odalar tercih edilmeli. Küçük kardeşin hatalarından dolayı ergen suçlanmamalıdır.
* Küçük kardeşlerin ergenle ilgili olarak ebeveyne bilgi aktarımı engellenmeli.
* Evde hiç kimse bir diğerine hakaret edemez veya rencide edici davranamaz. Kuralı ev içinde genelleştirilmeli. Ve kararlı olunmalı.
Çocuğunuzun uyku saatinde evinizdeki ortam nasıl? Eğer hareketli bir ortam varsa çocuğun erken saatlerde uyumaya alışması çok zordur. Genellikle akşam saatlerinde baba eve gelmiştir, Tv açıktır veya evdeki çocuklardan bazısı uyumuyordur. Tüm bu sebepler, çocuğu uyanık kalmak için tahrik eder. Çocuğunuza erken uyku alışkanlığını kazandırmak için başlangıçta biraz fedakarlık yapmanız gerekir. Onun uyuması gereken saatte evin ışıklı ortamını loş ortama çevirin. Televizyon açıksa kapatın ve evin sükunetli olmasına dikkat edin. Çocuğunuz uykuya dalana kadar evdeki yetişkinlerin de uyuyacaklarını dile getirmeleri iyi olur. Evin bu ortamı çocuğun öncelikli olarak uykuyu daha çabuk benimsemesine ve erken uyuma alışkanlığını kazanmasına neden olur. Çocuk erken uyumaya alıştıktan sonra ise zaten siz ortam oluşturmasanız bile saati geldiğinde o uyumayı tercih edecektir. Ayrıca haftada bir gün biraz daha geç uyumasına izin vererek ona ödül sunabilirsiniz
Ergenlik, kişiliğin oluşumu adına çok önemli bir dönemdir. Ergen kimliğini bulduğu ve karmaşalardan sıyrılabildiği oranda kişiliği oturmuş olacaktır. Bu dönemde çocuğunuz kimliğini arıyor. Bu arayışın devamında ileride karşımıza çıkacak iyi başarılı bir yetişkini de görebiliriz, problemli bir bireyi de.
***
NEDİR KİMLİK ARAYIŞI? Çocuklar her dönemde insanlardan, kendine benzemek istedikleri örnek arar. Örnek aldığı insan gibi davranmaya başlar. Başlangıçta çocuğun örnek aldığı insanlar ebeveynleridir. Yaş büyüdükçe bu durum değişmeye başlar. Gençlik döneminde örnek alınanlar artık arkadaşlar ya da kahramanlardır. Eğer anne-baba önceki dönemde sağlam örnek olabilmişse çocuk bu dönemde örnek alacağı insanları daha dikkatli seçer. İşte bu örnek alma durumuyla birlikte gencin kişiliği de şekillenmeye başlar. Bu dönemde çocuğunuzla ilişkinizin pozitif olmasına dikkat edin. Negatif ilişkiler çocuğunuzu yanlış örneklere ve kişilik problemlerine itecektir.
***
ÇOCUĞUNUZ KİMLİK KARMAŞASI YAŞIYOR OLABİLİR Mİ? Gençler, kimliğini bulmaya çalışırken bir bunalım süreci içine girebilir. Yani �kimim ben�, �nasıl biri olmalıyım�, �nasıl bir adım atmalıyım� vs. sorularının arayışı içinde boğulabilir. Kendisi gibi olmak istediği kimselere tam olarak karar veremeyebilir veya sürekli olarak örnek aldığı insanları eleştirip değiştirebilir. Bu durum uzun sürecek olursa ergenlerde sıkça karşılaştığımız kimlik bunalımı başlar. Bu bunalım, devamında ergende bir kimlik karışıklığı başlatabilir. Yani ne olmak istediğine, nasıl biri olması gerektiğine bir türlü karar veremiyordur. Yaşanan bu karmaşa ergende öfke patlamaları, mutsuzluk süreçleri, insanlarla çatışma gibi tepkilere neden olur. Tenkit etmek çözüm değil! Anne-babalar çocuklarıyla nitelikli bir ilişki kurmayı başarmalı. Zorlamaların, tenkit etmelerin işe yaramayacağını bilmelisiniz. Çocuklarınızın dahil olduğu çevreleri bilin. Onları yanlış ortamlardan koruyabilmek adına alternatif çevreler bulmaya çalışın. Yasemin Yalçın AktosunAilem DergisiSayı:226
Kimi zaman ergenlerin sorumluluklarını devre dışı bırakarak, ergenliği bir mazeret olarak kullanıp ebeveynlerine cephe almaları çok üzücü. Ebeveynler sizi anlamalı; ama siz de sorumluluk duygunuzu kaybetmemelisiniz. Annesi çaresiz ve ne yapacağını bilmez bir vaziyette yakınıyor: - Anlamıyorum niçin böyle davranıyorsun? Hırçın ve sinirlisin! Niçin? Ergen kız annesine cevap verme derdindedir: - Böyle davranmam çok normal anne. Ben ergenim. Ergen olarak zor bir psikoloji yaşıyor olmam ve bazen olumsuz davranmam çok normal. Niçin anlamıyorsunuz bilmiyorum? Bir zamanlar bireyler ergenlik dönemi içinde bulundukları halde �Şu an ergenlik psikolojisi yaşıyorum ve çevrem beni anlamak zorunda� diye düşünmezlerdi. Bu yazıyı okuyan birçok yetişkin eminim ki bu konuda bana katılmış ve �Biz de ergen olduk; ama hiç ergen olduğumuzu bilemedik. Bırakın bunu, anne babalarımıza söylemeyi kendimiz bile bunun farkında değildik� diyeceklerdir. Gerçekten de öyle çok uzağa gitmeye gerek yok. Bir önceki kuşak üyeleri bile ergenlik kavramının tam olarak farkında değillerdi, değildik. Bu nedenle de ebeveyni suçlama oranı günümüz ergenlerine göre çok daha düşüktü. Fakat günümüzün ergenleri tam olarak ne yaşadıklarının farkındalar. Aynen yukarıda verilen örnekteki gibi, ergenlerin % 90�ı �Beni anlamak zorundasınız; çünkü ben ergenim.� diyorlar. Tabii bu durumun kötü bir hâl olduğunu söylemiyorum. Hatta ergenlerin bu bilinçte olmaları, kendilerini sorgulayabilmeleri, tanımlayabilmeleri ve devamında ifade edebilmeleri oldukça güzel. Ancak bu durumda ebeveynlerin hassasiyetleri ve farkındalıklarını aynen çocukları gibi artırmaları gerekmektedir. Ebeveyn-ergen arası bağların zayıflaması ergenin ailesinden uzaklaşmasına neden olur. Bu durumdaki bir ergen, ebeveynini suçlayacak ve huzuru ev dışında aramaya kalkışacaktır.
***
EBEVEYNLERİN BİLİNÇLİ OLMALARI GEREKİR Ebeveynlerin çocuklarını ve bulundukları yaş dönemlerine göre içlerinde bulundukları psikolojiyi bilmeleri gerekir. Özellikle de çocukları ergenlik dönemindeyse bu döneme ait bütün incelikleri ve kendilerini bekleyen bütün durumları bilmek durumundadırlar. Aksi takdirde ergen, ebeveynini yetersiz bulacaktır.
Bu nedenle, şunlara dikkat edilmelidir: Ebeveynlerin çocuklarından evvel ergenlik dönemi özelliklerine vâkıf olmaları gerekir. Bunun için bu konudaki çeşitli kitapların okunması ve mutlaka Ailem dergimizde yayınlanan Ebeveyn-Ergen Okulu�nun takip edilmesi gerekmektedir. Çocuk �ben ergenim� deme ihtiyacı hissetmeden siz ona bu dönem psikolojisini anladığınızı ifade edin ve zaman zaman biraz toleranslı davranarak her şeye rağmen çocuğunuzu sevdiğinizi ona hissettirin. Sadece ergenlik dönemi özelliklerinin değil, içinde bulunulan çağın özellikleri ve çocuğun ilgilendiği kaynakların da bilincinde olunması gerekir. Yani bilgisayar ve internet konusunda veya çocuğun dinlediği müzik türü hakkında bilgi sahibi olmak gibi... �Biz de ergen olduk; ama hiç senin gibi olmadık!�, �Seninkisi ergenlik değil şımarıklık�, �Ergenlik dönemindesin diye evde olağanüstü hal ilan edeceksin neredeyse!�, gibi... ifadeler espri amaçlı bile kullanılmamalıdır. Ve çok zaman vurguladığım gibi konuşmalarınızın, ifadelerinizin, tüm davranış ve mimiklerinizin ergenin kişiliğine saygı duyar nitelikte olması gerekir. Aşağılama, eleştirme vs... bu dönemde yapılacak en ciddi hatalardır.
Ergenlere özel İçinde bulunduğun dönemin farkında olup bunu olumlu yönde kullanabilirsen yetişkinlik döneminde daha başarılı ve sağlam kişilikli biri olabilirsin. Seni tenzih ederek söylüyorum; ama bazı ergenlerin �Ben ergenim!� ifadesini bir savunma olarak kullandıklarını ve sonrasında da çeşitli hatalarını bu şekilde örtmeye çalıştıklarını görüyorum. Bağırabilirim; çünkü ergenim, özgürlük benim de hakkım; istediğim gibi giyinebilmeyim; çünkü ergenim, istediğim zaman ailemle konuşmam; çünkü ergenlik psikolojisi yaşıyorum vs... İşte kimi zaman ergenlerin iradelerini ve sorumluluklarını devre dışı bırakıp, istedikleri olmayınca da şiddetle ebeveynlerine cephe aldıklarına şahit oluyor, çok üzülüyorum. Bu dönemi en tatlı bir biçimde atlatman duasıyla...
Gizem yeni aldığı bluzu giydikten sonra ve annesine yönelerek
- Nasıl olmuş? diye sorar. Annesi,
- Hiç olmamış, hem biraz dar. Rengi de çok dikkat çekici. Yoksa bütün paranı buna mı verdin?.. Ertesi gün Gizem matematik sınavından sevinçle 68 aldığını söyleyince, babası;
- Bu nota mı seviniyorsun? Biz 80�in altında alınca üzülürdük. Ailesini memnun edemediğini düşündüğü halde moralini bozmamaya çalışan Gizem akşam yemeğinde ortamı yumuşatmak için bir espri yapar, bunun üzerine
- Okulda size bunları mı öğretiyorlar, saçma saçma konuşuyorsunuz, adına da espri deyip gülüyorsunuz. Yukarıdaki örneği okuduktan sonra bazı ebeveynler iyi de biz haklıyız, diye düşünebilirler. Bazı ebeveynlerin bana, �gerçekten hatalı giyiniyor, ders çalışmıyor veya garip garip şeylere gülüyor�, bu yanlışlar karşısında susacak mıyız, dediğini duyar gibiyim. Tabii ki ergen hataları ile baş başa bırakılmamalıdır. Ve yine tabii ki doğru olana yönlendirilmelidir. Ancak örnekteki gibi iğneleyici ve eleştirici üslup ayrıca gence söz hakkı vermeyen yaklaşım tarzı, gence doğruyu öğretmek bir yana onun iyice yanlışa batmasına neden olacaktır. Bu şekilde genç madem beğenilmiyorum, öyleyse beni beğenen arkadaşlarım var, onların yanına giderim diye düşünecektir.
***
ERGENLİKTE BEĞENİLME
KABUL GÖRMENİN BİR İFADESİDİR Geçenlerde danışmanlık merkezime gelen bir ergenin şunları söylediğine şahit oldum: �Giyiniyorum, arkadaşlarım karizma yapmışsın diyor, ailem serseri gibi olmuşsun diyor, saçlarıma yeni bir şekil veriyorum, arkadaşlarım vav diyor, ailem jöle kutusuna mı düştün diyor; ya da bir espri yapacak oluyorum arkadaşlarım gülmekten yorulduk diyor, ailem yine saçmaladın diyor.� Böyle bazı örnekleri sıraladıktan sonra �Yasemin abla ben ne yaparsam yapayım ailem beni beğenmeyecek, artık umudumu kestim, bence sen de boşuna uğraşma.� deyiverdi. Evet birçok aile adeta bu kısırdöngünün içinde sıkışmış gibi. Yani bu aileler çocukları kendi istedikleri gibi olmadığı sürece beğenilerini ifade etmiyorlar, bunun neticesinde ergen de ebeveyninin istediği gibi olmayı reddediyor ve bu çatışma sürekli devam edip uzuyor. Görüldüğü gibi ebeveyn �yaptığın yanlış� diyerek hele de iğneleyici bir üslup kullanarak sonuca ulaşılmıyor. Bilakis bu şekilde her iki taraf da birbirini anlamaktan çok uzak olmuş oluyor. Ebeveyn de, ergen de yeterince esnek davranamıyor... Biz yetişkinler ergenin deli-kanlı olduğunu kabul edip ilk esneyebilen daha doğrusu inatlaşmadan doğru yaklaşımı sergileyen taraf olmalıyız. Ergen için beğeniliyor, onaylanıyor olmak kabul görmenin bir ifadesidir. �Kabul görmek� ise ergene �toplumda ben de bir fert olarak varım ve kişiliğim kabul görüyor� anlamına gelir. Ergen başlangıçta topluma uyarsam zaten kabul görürüm diye düşünmekten ziyade beni ben olarak hangi küçük toplum kabul edecek bunun arayışındadır.
***
HERŞEYE RAĞMEN SEVGİ
HERŞEYE RAĞMEN KABUL/BEĞENİ Bütün bu sebeplerden dolayı ergeni kabul eden beğenen ilk küçük toplum aile olmalı, ona istedikleri gibi olmadığı için sırtlarını çevirmemelidirler. Biraz sevgi ve sabırla ergen zamanla aile değerlerini benimseyecek ve bir yandan kendi kişiliğini oturturken diğer yandan ailesinin ve çevresindeki değerli isimlerin desteğini almayı kabul edecektir. Ya da bunun tam tersi olur sürekli ebeveyni ve yakın çevresi tarafından dışlanacak olursa aile değerlerine zıt tepkiler geliştirebilecektir.
***
ÖYLEYSE * Çocuğunuzun kıyafetlerini, saç modelini vs� eleştirmek yerine, onun da anlayabileceği bir mantıkla �hayır�ınızı ona sunun. Mesela, serseri gibi olmuşsun, yerine bu düşük bel pantolon galiba göbeğini çıkardı. Oysa senin fiziğin oldukça güzel� gibi bir yaklaşım sergilenebilir.
* Fikirlerini mutlaka önemseyin, katılmıyorsanız bile onu sonuna kadar dinleyin, nasihatler vermek yerine benim de fikrim şu diyerek kendi düşüncelerinizden bahsedin. Sonuca birlikte karar verin.
* Zaman zaman beklenmedik tepkiler verin. Mesela eleştireceğinizi zannettiği bir anda şayet ortada yanlış bir tutum veya durum yoksa onore edin ve şaşırtın.
* Kendinizle ilgili olarak onun fikirlerini de alın. Kendi kıyafetiniz veya sorunlarınız konusunda mesela...
* Her şeye rağmen çocuğunuzu sevdiğinizi ve asla kendisinden vazgeçemeyeceğinizi ona hatırlatın. Ergenlere özel Merhabalar,
Beğenilmek ve kabul görmek elbette ki senin de hakkın. Ama zaman zaman ailenin bu konudaki tutumlarını beğenmeyecek bile olsan sert tepkiler vermek yerine aranızdaki kuşak farkını düşün ve onlara beklentilerini ifade et. Bir süre sonra seni anlamaya çalışacaklardır.
Ergenlik duygu karmaşalarının en çok yaşandığı dönemdir. Ergen, kendini tanımamışken, bir de derdini büyüklerine anlatmak durumundadır.
Tolga, kendisine bir defter almıştı ve ne zaman sıkılsa odasına gidiyor ve bir şeyler yazmaya çalışıyordu. Babası ne yazdığını sorunca çok sert tepkiler veriyor, usulca cevaplandırılabilecek bu soru karşısında çok şiddetli bağırarak �yeter artık, her şeyime karışmayın� diyor, çeşitli el hareketleri ile öfkesini belli etmeye çalıyordu. Tolga bu tartışmadan sonra da odasına girdi ve tekrar defterini eline aldı. Tolga yaşadığı tüm duyguları artık şiirle ifade etmeye çalışıyor, ancak bu şekilde duygusal anlamda rahatlayabiliyordu. Ertesi gün uyandığında Tolga'nın öfkesinden eser kalmamış ve mutlu olduğu görünüyordu. Ebeveynleri Tolga�daki bu hızlı değişim süreçlerine bir türlü anlam veremiyorlardı. Ergenlik insan yaşamı içinde en ciddi duygusal karmaşanın ve duyusal yoğunluğun yaşandığı dönemdir. Bu dönemde ergen yaşadığı her türlü duyguyu çok fazla önemser ve davranışsal anlamda bu hissettiği duygu sürecinin etki sahasına girer. Hani bazı bireyler vardır ve vücutlarını sürekli dinlerler. Ve buna bağlı olarak sürekli olarak bir yerlerinin ağrıdığını, hasta olduklarını düşünürler. Ergenlikte de birey sürekli duygu dünyasını dinler ve en ufak bir dalgalanmayı çok yoğun yaşar. Bu nedenle çevrelerindeki yetişkinlerin kendilerine verdikleri tepkileri, nasihatleri anlamazlar ve hatta anlaşılamadıkları için yetişkin dünyasından uzaklaşmaya çalışırlar. İsterseniz duygulardaki istikrarsızlığı ve duyguların yoğun yaşanıyor olmasını ayrı ayrı ele alalım ve biraz daha açalım.
ERGEN, DUYGULARINI YOĞUN YAŞAR
Çocukluk ve yetişkinlik dönemindeki duygulardan farklı olarak ergenlik döneminde duygular çok coşkulu yaşanır, ergen adeta tüm bedeniyle ve ruhuyla yaşadığı duyguyu hisseder ve hissettirir. Şöyle ki gerek mimikleri, gerek el kol hareketleri ile beden yapısı duygularına eşlik eder. Mesela herhangi bir konuya öfkelenecek olsa, bir anda parlar ve muhatabının üstüne yürüyebilir. Veya ufak kırgınlıklarında bile çok ciddi anlamda suratını asabilir. Veya kendisi için önemli olduğunu düşündüğü bir eşyasını kaybedecek olsa vereceği tepki bir işadamının iflası görünümünde olabilir. Bu durum olumlu duyguları için de geçerlidir. Kimi zaman olumlu duygular içerisindeyken de çevresini şaşırtacak yoğun tepkiler verebilir (yüksek sesle gülme gibi). Fakat bunun dışında özellikle heyecanlarını ve bununla birlikte karşı cinsle ilgili yaşadığı duyguları ve buna benzer özel duygularını, günlük, hatıra, şiir, deneme vb.. çalışmalarla dile getirmeye çalışır. Tekrar vurgulamak gerekirse ergen için yaşadığı en ufak bir duygu onu fazlasıyla etkiler ve davranışlarına da yansır. Bu sebeple de kimi zaman yazı veya şiir yazarak duygularının deşarj olmasını sağlar ve rahatlar.
DUYGULARI İSTİKRARSIZDIR
Ergenin duyguları sürekli olarak değişkenlik arz eder. Bir gün evvel çok tepkisel yaklaştığı bir konuya bir diğer gün, çok sükûnetle yaklaşabilir. Ya da ergenin duygularının çok anlık değişebildiği görülür. Kendisini çok iyi ve mutlu hisseden ergen kısa bir süre sonra çok gergin ve hüzünlü olabilir. Aslında bu değişimi kendisi de tam olarak tanımlayamaz. Ergenin duygularındaki bu değişim çok hızlıdır. Duyguları olduğu kadar duygularının yansıması olan davranışlarının da çok kısa zaman dilimleri içinde değişim gösterdiğini görürüz. Hata bu nedenle kimi ebeveynler ergen çocuklarını samimiyetsizlikle suçlarlar. �Bir öylesin bir böyle�, �gerçekten içinden geldiği için mi iyi davranıyorsun bilemiyorum?� gibi ifadelerle bu değişkenliğe karşı rahatsızlıklarını ifade ederler. Ancak bu tarz yaklaşımlar duygusal değişimi çok hızlı olan ergene gösterilecek en tehlikeli yaklaşımlardandır. Bütün bu sebeplerden dolayı ergeni tanımaya çalışırken duygu süreçleri hakkında da bilgi sahibi olmalıyız. Aksi takdirde ergen-ebeveyn güç çatışmalarının çok sık görülmesi kaçınılmazdır.
EBEVEYNLER ERGENLERE NASIL YAKLAŞMALI?
Ebeveyn ergenin değişen duygu süreçleri ile ilgili olarak sürekli soru sormamalı. Ebeveyn ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ergen kendisinin bile tanımlayamadığı bu soruların cevabını tam olarak veremez ve gerilim yaşar, bu nedenle de ebeveynine ters cevaplar verir. �Neden böyle davranıyorsun?��Daha az önce gayet iyiydin.��Bu şekilde bizi mi kandırıyorsun?� tarzı yaklaşımlar veya sorular ebeveynin ergene güvenmediği mesajını verir. Ebeveyn çok sık olmamakla birlikte gerçekten çocuğunun desteğe ihtiyacının olduğunu düşündüğü zamanlarda ısrarcı olmaksızın �Senin için bir şey yapabilir miyim?� diye sormalı. Ebeveyn çocuğunun yaşadığı duygusal süreçlerle kesinlikle şakayla bile olsa dalga geçmemelidir. �Oo, şair olmuşsun!�, �Seninkisi kara sevda!� Ebeveyn ergenin yaptığı çok tepkisel davranışlara, kontrollü yaklaşmalı, aynen çocuğu gibi tepkisel davranmamalı. Yaşanan problemin çözümü için ergenin sakinleşmesini beklemelidir. Ebeveyn zaman zaman ergenle bir zamanlar kendi yaşadığı duygu süreçlerine bağlı anılarını tatlı bir üslupla paylaşmalı. Ancak bu paylaşımın sorun anında olmamasına ve nasihat tarzında olmamasına dikkat edilmelidir.