Eşinizle iletişimi öfkeyle kapatmayın: ‘Sen beni sevmiyorsun zaten!’

nuriye

Well-known member
Evliliklerde yaşanan en büyük problem eşler arasındaki iletişimsizliktir. Kimi çiftler, anlaşmazlıklarını hiç konuşmadan olduğu gibi saklayıp gelecekte bir gün hesabını sormak üzere biriktirir.

:dft007:Eşinizin geç kalacağını haber vermeden akşam vakti sizi bekletmesine üzüldünüz, hatta merak ettiniz. Geldiğinde öfkeyle karşıladınız ve gerçek sebebi öğrenmeden önce kendinize göre tahminleri sıralamaya başladınız. O da size ters ifadelerle karşılık verdi. İyi bir tartışma sebebi değil mi? Veya hasta olduğunuz bir gün eşinizden size bakmasını, bir şeyi yapmayı unutmanızı anlayışla karşılamasını bekliyordunuz ama olmadı. Hatanızı yüzünüze vurup utandırdı. Siz de ona öfkeyle karşılık verip tartıştınız. Hasta halinizle iyi bir küsme sebebi sayılır. Evliliklerde yaşanan en büyük problem eşler arasındaki iletişimsizliktir. Kimi çiftler, anlaşmazlıklarını hiç konuşmadan olduğu gibi saklayıp gelecekte bir gün hesabını sormak üzere biriktirir. Birçok çift de sorunlar karşısında gerçek duygu ve düşüncelerini ifade etmek yerine öfke duygusuyla hareket eder. En küçük bir yanlış anlaşılma büyük tartışmalara dönüşür ve “sen beni sevmiyorsun zaten” veya “sen beni bir kere bile anlamadın” seviyesine gelir. Gerçek duyguları öfke ile saklamak daha kolay ve rahat bir ifade biçimidir. Çünkü, üzüntü, hayal kırıklığı, utanma, kırılma, merak etme, endişelenme gibi duyguları doğrudan doğruya söylemek daha zordur. Öfke, hiç utanmadan, sıkılmadan, benliğe çok zarar vermeden ifade edilebiliyor. Benliğimize zarar veren ya da benliğimizin bir başkası tarafından zedelendiğini hissettiğimiz duygularımızı söylemiyoruz. Öfkelenerek, benliğimizin uğradığı zararları kapatmak için karşı tarafın benliğine zarar vermek istiyoruz. Bu yüzden de asıl duygularımız hep geri planda kalıyor. Duygularımızı ifade etmediğimiz için karşı taraf da savunmaya geçiyor ve en baştan iletişim yollarını kapatmış oluyoruz.
Kendinize ‘gerçekten ne hissediyorum’ diye sorun
Evliliklerde en önemli şey, kişiyi gerçekten ne rahatsız ediyorsa bunu tespit edip sorunu çözmeye çalışmaktır. Ancak bunun için de, öncelikle kişinin kendini tanıması, kendinin farkında olması gerekiyor. “Benim gerçek duygularım, düşüncelerim nedir, bu davranışımın asıl sebebi ne?” sorularına doğru cevapları vermek sorunların çözümünü kolaylaştırıyor. Belirli bir içgörü kazanmış olan kişi, yaşadığı durumun adını koyabilir. Neden sinirlendiğini, hangi duygusunun harekete geçtiğini daha iyi bilir ve ifade eder.
 

Livza

Well-known member
Cevap: Eşinizle iletişimi öfkeyle kapatmayın: ‘Sen beni sevmiyorsun zaten!’

Allah razi olsun. :045:

Timsahla filin dillere destan evliliğini duymuşsunuzdur...
İki sevgili evlendikten sonra, birbirlerine kendileri için "En değerli" olanı verme yarışına girerler... Timsah gölden en güzel balıkları çıkarıp sevgilisi file ikram eder...
Fil de pek sevdiği yeşil yaprakların en tazelerinden koparıp sevgilisinin önüne atar...
Fakat sonuç hüsrandır...
Otçul fil için balıklar, etçil timsah için de tazecik yapraklar hiç de önemli değildir...
Çift sununda anlar ki, herkesin kendisi için "En değerli" olanı vermesi iyi niyetli ancak teknik olarak yanlış bir davranıştır...
Hem iyi niyetli hem de teknik olarak iyi davranış eşi için "En değerli" olanı vermektir...
Böylece, fil timsaha zaten yemeyeceği balıkları, timsah da zaten sevmediği tazecik yosunları vermeye başlar...
Mutlu olurlar; çünkü birbirlerini anlamaya vakit bulmuşlardır... Hiçbiri "Ben elimden geleni yapıyorum ya" savunmasına girmemiştir...
 
Üst