Eşinizle problemi savaşarak çözemezsiniz

Denis

Well-known member
Evlilik hayatında, eşlerin tahammül edilemeyen ve çözmesi zor gibi gözüken huy ve davranışları olabiliyor


Çiftlerin evlilik hayatında karşı tarafta tahammül edemediği ve çözmede sorun yaşadığı birçok yön bulunuyor. Kadınlar, erkeklerin kendilerini dinlememesine tahammül edemezken, erkekler de eşlerinin talepleri karşılanmadığında o isteği sürekli dillendirmelerine yani ısrar etmelerine katlanamıyor. Bu olumsuz yönler zamanında çözülmediği takdirde eşler arasında sorunlar da baş gösteriyor.


Aile Yaşamını Koruma Derneği başkanı, aynı zamanda evlilik ve iletişim uzmanı İnci Yeşilyurt, kadının tahammül edemediği yönleri sergileyen erkeğin, ilk olarak karısının gözünde saygınlığını kaybettiğini söylüyor. Yeşilyurt, "Evliliğin 'katlanılması gereken mecburi bir kurum' olduğu duygusu uyanan kadın, daha az veya daha çok konuşuyor, ev ile ilgili işleri adeta robotlaşmış şekilde yapıyor, kendini çocuklara adıyor." diyor.


Yeşilyurt, erkeklerin ise üstünde ağır yükler olan, bekârlık hayatının sorumsuz günlerine özlem duyan, ayakları her akşam geri geri giden, annesinin şefkatini arayan hisler içinde kendini bulduğunu aktarıyor.


Eşler, karşı tarafın tahammül edemediği yönlerini çözmeye çalışırken bazı yanlışlara düşüyor. Yeşilyurt, kadınların en büyük hatasının, çözümü olan problemlerin çözümsüzlüğüne kendilerini inandırmaları ve sorunu iyi niyetle ama savaşarak halletmeye çalışması olduğunu belirtiyor.


Kadınların problemin kaynağından saparak, tartışma içinde birçok sorunu çözmeye çaba sarf ettiğini ifade eden Yeşilyurt, "Örneğin kadın, erkeğin toplum içinde eşini küçümseyen konuşmalarını konuşmak ve bu konudaki beklentilerini iletmek isterken bir bakıyorsunuz konu 'senin annen', 'benim babam'a kayıyor.


Doğal olarak da hiçbirine çözüm bulunamadan birkaç zamanlık küslüğün ardından hayat devam ediyor. Problemlerin sadece üstü örtülüp yığılıyor. En önemlisi de eşler, 'benim kocam çok zor, kimseye benzemez' tanımlaması ile sıra dışı gösterilmeye çalışılıyor. Unutulmamalıdır ki; zor, bizim nasıl gördüğümüzle alakalı bir algıdır. Bu algı, kadını çözüm yolunda sürekli yanıltır." diyor.


Erkekler ise probleme genellikle bağırma, kısıtlama, cezalandırma, susma gibi yöntemlerle çözüm arıyor. Erkeklerin bu tür tavırlar takınarak sorunu çözdüğünü düşündüğünü ancak yanıldığını aktaran Yeşilyurt, şöyle konuşuyor: "Kadın bunun karşılığını erkek yaşlandığında kat kat cevaplandırır. Çocuklar büyüyüp evlendikten, torunlar olduktan sonra erkeğe 'işe yaramaz', 'yük' muamelesi yapılır. Evde oturmasına bile tahammül edilmez."


'Önce ailem' yaklaşımı olmalı

Eşler, tahammül edilemeyen yönleri birkaç yöntemle çözebilir. İnci Yeşilyurt'a göre erkek, eş kavramının bir hizmeti görev olarak yapan değil, gönülden yapan demek olduğunu tamamen idrak etmeli. Eşten herhangi bir talepte bulunduğunda bunu yapmasının mecburi olduğu duygusunu uyandırmamalı.


İstekler, saygılı, ilgili ve ben duygusundan uzak 'önce ailem' yaklaşımı ile iletilmeli. Ayrıca nasıl ki evlenmeden önce eş ile sohbet edebilmek için fırsat kollandı ve dinlenildi ise, evlendikten sonra da dinlemeyi başarabilmeli. Kadınlar da eleştirileri 'sen' değil 'ben' dili ile yapmaya gayret etmeli. Örneğin erkeğin eve geç gelmesini 'hep geç geliyorsun' demek yerine 'bekletilmekten rahatsız oluyorum' iletişimi ile göstermeli.

Öz konuş, eşini sık sık arama

Kadınlar genellikle şu hataları yapıyor: Öz konuşamamak, eşini sık sık arayarak 'neredesin', 'ne yapıyorsun', 'yanında kim var' sorularını yöneltmek, sürekli 'beni seviyor musun', 'ne kadar seviyorsun' sorgulaması yapmak, tartışmada veya sonrasında aile büyüklerini arayarak, ağlayarak şikâyet, yatak odasını cezalandırma aracı olarak görmek, 'şununla görüş, bununla görüşme' gibi sosyal çevreye müdahale, 'al şu çocukları, bütün gün beni yedi bitirdi' diyerek eşin kapıdan girer girmez çocuklarla ilgilenmesini istemek, tartışmalarda erkeğin ailesini kötülemek, sürekli geçmişi gündem yapmak.


'Artık evliyiz, ne gerek var' deme


Erkeklerin hataları ise, eşi konuşurken başka tarafa (televizyon vb.) bakmak, 'çay koy', 'çocuğu sustur' gibi hizmeti emir içeren kelimelerle talep etmek, sohbet etmemek, motive edici cümleler kurmamak ve buna gerekçe olarak da 'Biz artık evliyiz; ne gerek var?' yaklaşımı göstermek, toplum içinde eşinden 'o bilmez', 'o anlamaz', 'o yapamaz' vb. şeklinde küçümseyici konuşmak, eşinin maaş kartını elinden almak ve bir haftalık harcamasını hesaplayarak harçlık vermek, ev ile ilgili ihtiyaçları müsriflik olarak değerlendirmek, eşine ev işlerinde yardım etmemek.



Zeynep Kaçmaz / Zaman
 
Üst