topraktoprak
Well-known member
Evlilik yaşamı,toplumun en küçük biriminde,ailede gerçekleşir.Aile, bireyi kabul eden,fakat ortak bir anlayışı,felsefeyi ve davranış biçimini gerektiren bir olgudur. Ailede bireyler canları istediği için diğer bireyleri rahatsız edecek davranışlarda bulunamazlar.kişinin,bireyin özgürlüğü,diğer aile fertlerinin özgürlüğünün biteceği yerde biter!
Aile,ortak düşünmeyi,ortak algılamayı,ortak tepki vermeyi ortak refleksi ortaya çıkarmalıdır.Ailede bütüncül bir bilinç olmalıdır.Aile bireyleri arasında çok temel düşünce,duygu ve davranış farklılıkları varsa çatışma kaçınılmazdır.
Şunu da kabul etmek gerekir ki,ayrı dünyayı bir araya getiriyor ve farklı bir dünya oluşturuyorsunuz.
Kişilerin genetik yapıları,aile ortamları,aldığı terbiyeler,yaşadıkları sorunlar,yetişmelerinde etkili olan faktörler,geçirdikleri ,hastalıklar,başlarından geçen önemli yaşam olayları...Bunların hepsi kişilerin karakterlerinin oluşmasında rol oynar. Farklı iki kişiliğin bir araya gelmesi çatışmalara,çelişkilere ve kavgalara yol açabilir;bu kaçınılmazdır.Burada farklılıkları kabul edip,ortak bir paydada kişileri buluşturmak gerekir.yoksa şöyle yapardı.Babam böyle derdi"şeklindeki sözler sorunları çözmez.
Sorunların çözümünde mantığı,sevgiyi ve saygıyı ön plana almak gerekir.Ön yargılı yaklaşımlar,belli talepleri dayattırır."Ben buyum,değişemem;işine gelirse!..şeklindeki davranış biçimi bir dayatmadır.iyi niyetli,özverili,ihlaslı,vicdanlı ve bilinçli yaklaşım esas olmalıdır.
Sorunların Nedenleri:
1."Gerçek yüz"ün gizliliği
Birçok eş"Evlenmeden önce böyle değildi.sözlülük,nişanlılık döneminde bambaşkaydı.Ne oldu anlayamadım?!Bir insan nasıl böyle değişir?"diye hayretini belirtmektedir.
Evlenince insanlar niçin değişir?
Hep söylenir ya:"cicim ayları işte!..
Evlilikten öncesinde taraflar daha anlayışlı olur,alttan alırlar.kaçamak,ortak heyecan ve paylaşmaların fazla olduğu bu dönemde,doğaldır ki günübirlik heyecanlar,his ve zevkler ön plandadır.Gün bittiğinde herkes evine döneceğinden ve de ciddi sorumluluklar üstlenilmediğinden kırılacak çok şey olmaz;küçük ayrıntılar göze batmaz.Evlilik sonrasında ise roller belirginleşir:Eşlik sonrasında ise roller belirginleşir:Eşlik annelik,babalık,ev hanımlığı,aile reisliği vs...işte bu rollerde hazımsızlık varsa,eşler bu rollerini bası aracı olarak kullanıyorlarsa çatışma olabilir.Araya giren sosyal,kültürel,ekonomik,ve ruhsal sorunlar da kişileri değiştirebilir.
2.Farklı kişilikler ve Bakışlar
Dışa dönük,hareketli,sempatik ve konuşkan kişilikler olabildiği gibi içe dönük,duygusal,alıngan,güvensiz,kırılgan,utangaç,çekingen,şüpheci ve çok titiz kişiliklerde vardır.
Dışa dönük eş ister ki:Eşimle oturup her şeyi konuşabileyim;gezmeye,alış verişe,sohbete,akraba,eş dost ziyaretine gidebileyim.içe dönük eş ise sosyallikten sıkılır,bunalır;evinden pek uzaklaşmak istemez;zora maruz kalınca tepki gösterir.
3.Farklı hobi ve zevkler ile algılar
Eşlerden biri müzikten,diğeri spordan hoşlanıyor olabilir.Biri tatili deniz kenarında,diğeri ormanlık alanda geçirmek isteyebilir.Biri iyimser,diğeri karamsar bakabilir.Her ikisi de olayları ve insanları farklı yorumlayabileceğinden çatışma çıkabilir.
4.Yöresel-kültürel farklılıklar
Fiziksel coğrafi,etnik gurup,dini mezhep,giyim kuşam tarzı,misafir kabul etme biçimi,ailelerle ilişkiler,çevreyle iletişim,kullanılan kelimeler,yapılan yemekler vs farklı olabilir.
Eşlerden birinin Trakya-Marmara yöresinden ,diğerinin de Güneydoğu-Doğu bölgesinden olduğunu düşünelim...Doğuda küçükler büyüklerin yanında uzanamaz,bacak bacak üstüne atamaz,gelinler erkek ailesinden çekinir.Oysa Trakya da kadın daha rahattır,akraba evliliği pek olmaz,Doğudaki gibi sıkı akrabalık ve aşiretçilik yoktur.Bu ortamlarda yetişen bireyler birlikte yuva kurduklarında kendi tarzlarını aileye egemen kılmaya çalışırsa sorun yaşanır.
5.Fazla yaş farkı ve fiziksel uyumsuzluk
Genç bir insanın duygu ve dürtüsü ile yaşlı insanınki bir değildir.Genç oynaşmak,cilveleşmek ve çocuksu davranışlarda bulunmak ister,yaşlı ise ondan olgun ve ağırbaşlı tavır bekler.Talepler karşılanmayınca kavga çıkar.
Eşler arasında yaş ve boy farkının fazla olması hem kendilerinde komplekse, hem de çevrenin sürekli dikkatini çektiklerinden rahatsızlığa yol açar.
Eşlerden birinin diğerine göre güzel olmaması veya eşinin kafasındaki güzel eşe oturmaması da zamanla sorun olabilir.
6.Ekonomik sorunlar
Ailenin temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyorsa ve sürekli ekonomik sıkıntılar yaşanıyorsa,eşleri gerginlik ve kavga bekliyor demektir;eşlerden biri cimri ya da aşırı gereksiz harcamalarda bulunuyor ise bu da kavgaya sebebiyet verebilir.
7.Ailenin müdahalesi,aileye aşırı düşkünlük
Maalesef aileler,çocuklarına yeterince güvenmemekte,bebeklikten evleninceye kadar kendilerine bağımlı olmalarını beklemekte,her konuda kendilerine danışmalarını ve tavsiyelerini uygulamalarını istemektedirler;gençler"aykırı"hareket "ettiklerinde ise aileler kendilerini dışlanmış hissetmekte,böylece ilişkiler gerginleşmekte,alınganlıklar,kızgınlıklar ve iğneleyici cümlelerle konuşmalar baş göstermektedir.
Aileler,çocuklarından Batı da ve ABD'de en fazla"özgüven,atılganlık,bağımsızlık,karar verebilme"gibi özellikler,Türkiye ‘de ise"itaat"beklentileri toplumun bütün katmanlarında geçerli konumdadır.
Okulda fazla soru sorulmasından,sorgulayıcı öğrenciden hoşlanılmaz;onun hep sessiz sakin ve itaatkar olması beklenir.kışlada bir çok mantıksız kurala er erbaş uymak zorundadır;bunları hiçbir şekilde sorgulamaması,verdiği kadarıyla yetinmesi önerilir.Sokakta vatandaşın fikir ve düşünce özgürlüğü,örgütlenme talepleri devlet erki tarafından geri çevrilir;devlet baba "nın "onun hakkında her şeyi düşündüğü"savıyla uygun gördüklerinin kabul edilmesi beklenir.
Dolayısıyla aile içinden parlamentoya kadar,ülkemizde tam anlamıyla çocukluğa,tartışmaya,fikir özgürlüğüne sıcak bakılmamaktadır.partilerde ise lider surtası hüküm sürmektedir.
Bireylerin kendilerine olan güvenlerinin oluşması ve girişimci bir ruha sahip olmaları gerekir;aksi halde uydu,bağımlı,pasif ve etki altında kalan bireyler oluşur.
Enteresandır ki,bir çok aile, çocuğun güçlü, cesaretli ve başarılı olmasını ister;fakat farkında olmadan onu nasıl baskı altına aldığının farkına varamaz.Aileler,çocuklarıyla çok bütünleştiklerinden dolayı onların kendilerinden bağımsız olmasını tam olarak istemezler.Mümkün olduğunca kendilerine yakın yerlerde evler tutulur.Ailenin iş yeri varsa gençlere buralarda iş verilir veya eş dost ,akraba yanında iş bulunmaya çalışılır.Bunlar aslında olumsuz ,şeyler değil,fakat ihtiyaç olduğunda yapılması gereken şeylerdir.
Anne baba çocuğa hazır balık vermemeli,ona oltayı vererek balık tutmayı öğretmelidir.
Aileden bağımsız düşünemeyen ve atılım yapamayan gençler evliliklerinde de başarılı olamazlar.Çoğu bağımlı genç istemediği insanla evlenmek zorunda kalır;böylece her olaylarına müdahale edilir ve eşler arasında;senin"ailen,benim ailem kavgası başlar.Ayrıca kocası ölen veya ayrılan bazı hanımlar çocuğuna aşırı duygusal yatırım yaparak gidermeye çalışır,ona çok düşkün olurlar.Evlendirince de gelinle bir türlü anlaşamazlar;çünkü,çocuğunu elinden alan rakip kadındır o...oğul da iki arada bir derede kalır:Bir yanda annesi,bir yanda da eşi...Ama çoğunlukla bu durumda anne galip gelir ve gelin ya baskı altına alınır,hakarete uğrar ya da ayrılmaya zorlanır.
Benzeri bir durum da kızlarda yaşanır.Ailesine aşırı düşkün her dediği yapılmış,özellikle babaya düşkün kızların kendi yuvalarına alışması hayli zaman alır.Sık,sık ailesine gitmek ister.
Eşinin ailesine yeterince önem vermeyebilir.işte sorunlar bundan sonra başlar."sen benim ailemi sevmiyorsun,saygısız davranıyorsun,hep kendi aileni istiyorsun..."gibisinden suçlamalar ortaya çıkar.
Büyüklerin müdahalelerinin azalması ve aile bağımsızlığının artması için,ailelerin başlangıçta vurguladığımız tutumlarından vazgeçmeleri gerekir.Aileler gençlerin bağımsızlaşma,ayrı aile olma taleplerini saygıyla karşılamalı ve desteklemeli.
Gençler de"senin ailen benim ailem"tuzağına düşmeden her iki aileye de sevmeli,saymalı ve eşit değerde tutarak ilişkilerini sürdürmeli.
Örneğin, bayram ziyaretlerinde bir bayram bir aileye,diğer bayram diğer aileye öncelikle gidilmelidir.
Eşit,saygılı bir ilişki aile mutluluğunu pekiştirir.
Alıntı
Aile,ortak düşünmeyi,ortak algılamayı,ortak tepki vermeyi ortak refleksi ortaya çıkarmalıdır.Ailede bütüncül bir bilinç olmalıdır.Aile bireyleri arasında çok temel düşünce,duygu ve davranış farklılıkları varsa çatışma kaçınılmazdır.
Şunu da kabul etmek gerekir ki,ayrı dünyayı bir araya getiriyor ve farklı bir dünya oluşturuyorsunuz.
Kişilerin genetik yapıları,aile ortamları,aldığı terbiyeler,yaşadıkları sorunlar,yetişmelerinde etkili olan faktörler,geçirdikleri ,hastalıklar,başlarından geçen önemli yaşam olayları...Bunların hepsi kişilerin karakterlerinin oluşmasında rol oynar. Farklı iki kişiliğin bir araya gelmesi çatışmalara,çelişkilere ve kavgalara yol açabilir;bu kaçınılmazdır.Burada farklılıkları kabul edip,ortak bir paydada kişileri buluşturmak gerekir.yoksa şöyle yapardı.Babam böyle derdi"şeklindeki sözler sorunları çözmez.
Sorunların çözümünde mantığı,sevgiyi ve saygıyı ön plana almak gerekir.Ön yargılı yaklaşımlar,belli talepleri dayattırır."Ben buyum,değişemem;işine gelirse!..şeklindeki davranış biçimi bir dayatmadır.iyi niyetli,özverili,ihlaslı,vicdanlı ve bilinçli yaklaşım esas olmalıdır.
Sorunların Nedenleri:
1."Gerçek yüz"ün gizliliği
Birçok eş"Evlenmeden önce böyle değildi.sözlülük,nişanlılık döneminde bambaşkaydı.Ne oldu anlayamadım?!Bir insan nasıl böyle değişir?"diye hayretini belirtmektedir.
Evlenince insanlar niçin değişir?
Hep söylenir ya:"cicim ayları işte!..
Evlilikten öncesinde taraflar daha anlayışlı olur,alttan alırlar.kaçamak,ortak heyecan ve paylaşmaların fazla olduğu bu dönemde,doğaldır ki günübirlik heyecanlar,his ve zevkler ön plandadır.Gün bittiğinde herkes evine döneceğinden ve de ciddi sorumluluklar üstlenilmediğinden kırılacak çok şey olmaz;küçük ayrıntılar göze batmaz.Evlilik sonrasında ise roller belirginleşir:Eşlik sonrasında ise roller belirginleşir:Eşlik annelik,babalık,ev hanımlığı,aile reisliği vs...işte bu rollerde hazımsızlık varsa,eşler bu rollerini bası aracı olarak kullanıyorlarsa çatışma olabilir.Araya giren sosyal,kültürel,ekonomik,ve ruhsal sorunlar da kişileri değiştirebilir.
2.Farklı kişilikler ve Bakışlar
Dışa dönük,hareketli,sempatik ve konuşkan kişilikler olabildiği gibi içe dönük,duygusal,alıngan,güvensiz,kırılgan,utangaç,çekingen,şüpheci ve çok titiz kişiliklerde vardır.
Dışa dönük eş ister ki:Eşimle oturup her şeyi konuşabileyim;gezmeye,alış verişe,sohbete,akraba,eş dost ziyaretine gidebileyim.içe dönük eş ise sosyallikten sıkılır,bunalır;evinden pek uzaklaşmak istemez;zora maruz kalınca tepki gösterir.
3.Farklı hobi ve zevkler ile algılar
Eşlerden biri müzikten,diğeri spordan hoşlanıyor olabilir.Biri tatili deniz kenarında,diğeri ormanlık alanda geçirmek isteyebilir.Biri iyimser,diğeri karamsar bakabilir.Her ikisi de olayları ve insanları farklı yorumlayabileceğinden çatışma çıkabilir.
4.Yöresel-kültürel farklılıklar
Fiziksel coğrafi,etnik gurup,dini mezhep,giyim kuşam tarzı,misafir kabul etme biçimi,ailelerle ilişkiler,çevreyle iletişim,kullanılan kelimeler,yapılan yemekler vs farklı olabilir.
Eşlerden birinin Trakya-Marmara yöresinden ,diğerinin de Güneydoğu-Doğu bölgesinden olduğunu düşünelim...Doğuda küçükler büyüklerin yanında uzanamaz,bacak bacak üstüne atamaz,gelinler erkek ailesinden çekinir.Oysa Trakya da kadın daha rahattır,akraba evliliği pek olmaz,Doğudaki gibi sıkı akrabalık ve aşiretçilik yoktur.Bu ortamlarda yetişen bireyler birlikte yuva kurduklarında kendi tarzlarını aileye egemen kılmaya çalışırsa sorun yaşanır.
5.Fazla yaş farkı ve fiziksel uyumsuzluk
Genç bir insanın duygu ve dürtüsü ile yaşlı insanınki bir değildir.Genç oynaşmak,cilveleşmek ve çocuksu davranışlarda bulunmak ister,yaşlı ise ondan olgun ve ağırbaşlı tavır bekler.Talepler karşılanmayınca kavga çıkar.
Eşler arasında yaş ve boy farkının fazla olması hem kendilerinde komplekse, hem de çevrenin sürekli dikkatini çektiklerinden rahatsızlığa yol açar.
Eşlerden birinin diğerine göre güzel olmaması veya eşinin kafasındaki güzel eşe oturmaması da zamanla sorun olabilir.
6.Ekonomik sorunlar
Ailenin temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyorsa ve sürekli ekonomik sıkıntılar yaşanıyorsa,eşleri gerginlik ve kavga bekliyor demektir;eşlerden biri cimri ya da aşırı gereksiz harcamalarda bulunuyor ise bu da kavgaya sebebiyet verebilir.
7.Ailenin müdahalesi,aileye aşırı düşkünlük
Maalesef aileler,çocuklarına yeterince güvenmemekte,bebeklikten evleninceye kadar kendilerine bağımlı olmalarını beklemekte,her konuda kendilerine danışmalarını ve tavsiyelerini uygulamalarını istemektedirler;gençler"aykırı"hareket "ettiklerinde ise aileler kendilerini dışlanmış hissetmekte,böylece ilişkiler gerginleşmekte,alınganlıklar,kızgınlıklar ve iğneleyici cümlelerle konuşmalar baş göstermektedir.
Aileler,çocuklarından Batı da ve ABD'de en fazla"özgüven,atılganlık,bağımsızlık,karar verebilme"gibi özellikler,Türkiye ‘de ise"itaat"beklentileri toplumun bütün katmanlarında geçerli konumdadır.
Okulda fazla soru sorulmasından,sorgulayıcı öğrenciden hoşlanılmaz;onun hep sessiz sakin ve itaatkar olması beklenir.kışlada bir çok mantıksız kurala er erbaş uymak zorundadır;bunları hiçbir şekilde sorgulamaması,verdiği kadarıyla yetinmesi önerilir.Sokakta vatandaşın fikir ve düşünce özgürlüğü,örgütlenme talepleri devlet erki tarafından geri çevrilir;devlet baba "nın "onun hakkında her şeyi düşündüğü"savıyla uygun gördüklerinin kabul edilmesi beklenir.
Dolayısıyla aile içinden parlamentoya kadar,ülkemizde tam anlamıyla çocukluğa,tartışmaya,fikir özgürlüğüne sıcak bakılmamaktadır.partilerde ise lider surtası hüküm sürmektedir.
Bireylerin kendilerine olan güvenlerinin oluşması ve girişimci bir ruha sahip olmaları gerekir;aksi halde uydu,bağımlı,pasif ve etki altında kalan bireyler oluşur.
Enteresandır ki,bir çok aile, çocuğun güçlü, cesaretli ve başarılı olmasını ister;fakat farkında olmadan onu nasıl baskı altına aldığının farkına varamaz.Aileler,çocuklarıyla çok bütünleştiklerinden dolayı onların kendilerinden bağımsız olmasını tam olarak istemezler.Mümkün olduğunca kendilerine yakın yerlerde evler tutulur.Ailenin iş yeri varsa gençlere buralarda iş verilir veya eş dost ,akraba yanında iş bulunmaya çalışılır.Bunlar aslında olumsuz ,şeyler değil,fakat ihtiyaç olduğunda yapılması gereken şeylerdir.
Anne baba çocuğa hazır balık vermemeli,ona oltayı vererek balık tutmayı öğretmelidir.
Aileden bağımsız düşünemeyen ve atılım yapamayan gençler evliliklerinde de başarılı olamazlar.Çoğu bağımlı genç istemediği insanla evlenmek zorunda kalır;böylece her olaylarına müdahale edilir ve eşler arasında;senin"ailen,benim ailem kavgası başlar.Ayrıca kocası ölen veya ayrılan bazı hanımlar çocuğuna aşırı duygusal yatırım yaparak gidermeye çalışır,ona çok düşkün olurlar.Evlendirince de gelinle bir türlü anlaşamazlar;çünkü,çocuğunu elinden alan rakip kadındır o...oğul da iki arada bir derede kalır:Bir yanda annesi,bir yanda da eşi...Ama çoğunlukla bu durumda anne galip gelir ve gelin ya baskı altına alınır,hakarete uğrar ya da ayrılmaya zorlanır.
Benzeri bir durum da kızlarda yaşanır.Ailesine aşırı düşkün her dediği yapılmış,özellikle babaya düşkün kızların kendi yuvalarına alışması hayli zaman alır.Sık,sık ailesine gitmek ister.
Eşinin ailesine yeterince önem vermeyebilir.işte sorunlar bundan sonra başlar."sen benim ailemi sevmiyorsun,saygısız davranıyorsun,hep kendi aileni istiyorsun..."gibisinden suçlamalar ortaya çıkar.
Büyüklerin müdahalelerinin azalması ve aile bağımsızlığının artması için,ailelerin başlangıçta vurguladığımız tutumlarından vazgeçmeleri gerekir.Aileler gençlerin bağımsızlaşma,ayrı aile olma taleplerini saygıyla karşılamalı ve desteklemeli.
Gençler de"senin ailen benim ailem"tuzağına düşmeden her iki aileye de sevmeli,saymalı ve eşit değerde tutarak ilişkilerini sürdürmeli.
Örneğin, bayram ziyaretlerinde bir bayram bir aileye,diğer bayram diğer aileye öncelikle gidilmelidir.
Eşit,saygılı bir ilişki aile mutluluğunu pekiştirir.
Alıntı