Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi

Lebbeyk

Well-known member
Sabur : Çok sabırlı, sabreden, cezayı erteleyen
1saburlv9.gif


As-Sabur : The Patient One who is characterized by infinite patience.



* Bu isim Kur'an-ı Kerim'de "es-sabur" kalıbıyla geçmiyorsa da, Allah'ın bu vasfını ifade eden 70'den fazla âyet vardır.


[SIZE=-1]

[SIZE=-1]* Resulullah s.a.v. buyuruyor: "İşittiği bir ezaya Allah'tan daha fazla sabreden kimse yoktur. O'nun çocuğu olduğunu iddia ettikleri halde Allah, onlara sihhat ve afiyet vermekte, onları rızıklandırmaktadır. (1)

[SIZE=-1][/SIZE]
[SIZE=-1]* Sabır, cezanın Allah'ın takdir ettiği ve süresini belirlediği bir zamana kadar ertelenmesidir.[/SIZE]
[SIZE=-1]Cenab-ı Hak buyuruyor: [/SIZE]
[SIZE=-1][/SIZE]
[SIZE=-1][/SIZE]
[SIZE=-1]*Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.(Nahl/61)


*(Ey Muhammed,) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları yalnızca korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemektedir.(İbrahim/42)



*Allah Teâlâ'nın isimlerinden biri Mübalağa siğalarından olan Sabûr, çok sabreden anlamında Allah'ın güzel isimlerinden biridir. Kur'an-ı Kerim'de hiç geçmeyen sabûr ismi celili sadece, Tirmizî'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği "Esmâül hüsnâ: Allah'ın güzel isimleri" hadisinde (Tirmizi, Deavât, 83) doksan dokuz ismin en sonuncusu olarak geçer. Allah (c.c) sınamak için yarattığı insanları, yaptıkları kötülüklerden dolayı hemen cezalandırmaz. Af dileyip tevbe etmeleri veya kötülüğe devamlarına imkan vermek suretiyle cezaya daha müstehak olmaları için onlara mühlet verir, sabreder. Allah'ın sabretmesi, aczinden değil, bilakis kudretindendir. Çünkü hiç bir insanın, onun murakabesinden kurtulması mümkün değildir. Bu nedenle, kötülüklerin bu dünyada hemen cezalandırılmaması insanları yanıltmamalıdır. Allah'ın sabûr ismi ve sıfatına bakarak insanların da sabırlı olması gerekir. (2)



*Allah'ın sabır sıfatı, kulların sabrından farklıdır. Mesela,Allah tam kuvvet sahibidir. Dilediğin yapmaya kadirdir. Ancak kulları böyle değildir. Onların gücü ve kuvveti sınırlıdır. Bu yüzden her dilediklerini yapamazlar.Allah yaptığının sonucundan asla korkmaz. Kullar ise çoğ kez, yaptıklarının kötü sonuçlarından korkarlar.


*Allah cezalandırmada acele etmez, kullar ise hemen cezalandırmak isterler.Sabretmek nedeniyle Allah, hiçbir acı ve üzüntü duymaz, hiçbir yönde bir noksanlığı bulunmaz. ancak sabır kullara acı, üzüntü ve sıkıntı verir. (3)


*Kulun sabrı, Allah'ın kendisiyle beraber olmasına göredir. Allah o kulla beraber olunca,kul, başkalarının sabredemeyeceği şeylere sabretme imkanı bulur.


*Sabredenler, dünya ve ahiret mutluluğunu elde edip Allah ile beraber olma şerefine nail olmuşlardır. Cenab-ı Hak buyuruyor:


*Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.(Bakara/153)*Allah'în sabur isminin bu dünyada pek çok görüntülerini düşünenler rahatlıkla müşahede edebilirler.


*Bir müslüman ihlasla, inanrak ve yaşayarak "Ya Sabur" diye bu mübarek ismin zikrine devam ederse onun eserlerine nail olur. Her türlü felaketten, hastalılardan kurtulup, şifa bulur.



*Bu ismi bilmenin faydaları (3)

*Bu ismi bilen her müslüman, karşılaştığı zorluklara sabredip sebat göstermeli, çevresine sabırlı olmayı tavsiye etmeli ve sabırda ileri gitmelidir. Müslüman, kendisine eziyet veren ve kötülük yapanlara sabretmrli ve ani tepki vermekten kaçınmalıdır. Bilmelidir ki, Yüce Allah sabredenleri sever ve O, daima sabredenlerle beraberdir.


*Her müslüman Allah'tan başkasına dönüp bakmamalı, yalnız O'ndan yardım dilemeli, sadece O'ndan korkmalı ve ümit ertmeli, bir zararın defi veya bir hayrın gelmesini yalnız O'ndan dilemelidir. Bilmelidir ki Allah, dilediğine zarar verir dilediğine de yarar sağlar. Yüce Allah, hoşnut olduğu fiilleri de sabredilecek zorlukları dayaratmıştır. Öfkesinden, rıza ve hoşnutluğundan sığınılan tek varlık O'dur. Bu yüzden Peygamber Efendiimiz (s.a.v) şöyle dua etmiştir:


*"Ey Allah'ım Senin öfke ve kızgınlığından rıza ve hoşnutluğuna sığınırım. Cezalandırmandan bağışlamana sığınırım. Senden yine sana sığınırım"



99allah4gi1tt8fq9.gif
[/SIZE]​
[/SIZE][/SIZE]​
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

Reşid :Doğru yolu gösteren
1rashidjj8.gif

Ar-Rashid : The Righteous teacher who moves all things in accordance with its eternal plan, bringing them without error and with order and wisdom to their ultimate destiny.



Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ver ve işimizde bize doğruyu göster durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!" (1)


"Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın." (2)


"Şüphesiz ki Allah, iman edenleri, kesinlikle doğru yola iletir." (3)



[SIZE=-1]Bu İsmi Bilmenin Faydaları

* Her müslüman, bütün varlıkların mutlak yol göstericisinin ve doğruluk sahibinin Allah olduğunu bilmesi gerekir. İnsanları doğru yola ileten, varlıklarının ve hayatlarının düzene girmesini sağlayan yararları gösteren O'dur. Bu sadece insanlara has bir durum değildir. Bütün varlık ve canlıları kapsamaktadır.


* Gökte ve yerde varolan her şey, O'nun çizdiği doğru plan ve programa göre işlemektedir. Düzen, doğruluk ve rehberlik O'ndandır.


[SIZE=-1][SIZE=-1]* İçinde eğrilik olmayan dosdoğru din işte budur. Böyle bir dine inanan her müslüman, Mevlâsının kendisine emrettiklerini yapmalı, yasakladıklarından kaçınmalıdır.


* Her müslüman, Allah'ın kullarına doğru yolu göstermeli ve onları, İslam'la bağdaşmayan, kendilerini Allah'a itaat ve ibadet etmekten alıkoyan, Allah'a ve Resulü'ne isyan etmelerine, emir ve yasaklarını çiğnemelerine neden olan bütün adet ve davranışları terk etmeye çağırmalıdır. Eğer müslüman bu özelliklerle kendisini donatır ve bunlara sahip olursa, Allah katında reşid olarak adlandırılır ve büyük sevaplar kazanır.


[SIZE=-1]Bir kimsenin önemli ve mühim bir işi olursa onun hallini bilemezse akşam ve yatsı namazı arasında "Yâ Reşîd" ismini 1000 kere okursa o işinin görülmesi kendisine kolay ve onun içi aydınlık olur. [/SIZE]


[SIZE=-1]
99allah4gi1tt8hv8.gif
[/SIZE]

[/SIZE]

[/SIZE][/SIZE]
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

Varis : Bütün servetlerin gerçek sahibi
1varispi6.gif

Al-Warith : The Inheritor of All who is the Real Owner of all riches.


Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz." (1)

"Bugün mülk kimindir? Bir ve Kahhâr olan Allah'ındır." (2)
"Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz ve onlar ancak bize döndürülürler." (3)

"[SIZE=-1]Biz, refahından şımarmış nice memleketi helâk etmişizdir. İşte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiştir. Onlara biz vâris olmuşuzdur" (4)



* [SIZE=-1]Varis, başkasının gitmesi ve yok olasından sonra Bâki olan demektir. Bu özelliğe sahip olan tek varlık Yüce Rabb'imiz olan Allah'tır. Çünkü O, bu dünyada kendilerine verdiği sürenin dolmasıyla yok olan bütün varlıkların ardından baki kalacak tek varlıktır Bütün varlıların varlığı O'nun elinde ve yalnız O'na bağlıdır. O'nun varlığı ise hiçbir varlığa bağlı değildir. (5)



* Şunu bil ki, varlığı mümkün olan bütün varlıkların maliki ve sahibi Allah'tır. Fakat Allah kerem ve ihsan sahibi oluşu nedeniyle, bazı eşyayı geçici olarak kullarunın mülkiyetine vermiştir. İnsanlar ölümlü Allah ise Bâki'dir. Bu yüzden insanlar öldüklerinde sahip oldukları eşyalar, ilk sahibi olan Allah'a kalır. Allah'ın Vâris olmasından maksat işte budur. (5)





[/SIZE]​
99allah4gi1tt8hv8.gif

[/SIZE]
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

Baki :Varlığının sonu olmayan
1bakijf2.gif
Al-Baqi : The Everlasting One whose.




Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacak" (1)
"O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zâtından başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz." (2)


* Hakk'ın dışındaki her şey fânidir. Yani aslında yok olmayı kabul etmektedir. Allah ona nazarı ve varlık elbisesini feyziyle giydirmeseydi, onun için varlık şerefi mümkün olmazdı. Bulunduğu hal üzere kalır, ortaya çıkmamış olurdu. Demek ki Hakk'ın ona nazarından sonra ancak varlık alemine geçmiş aslında Hakk'ın kendine nazarı ile kendisi için sabit olan yokluk üzere kalmamıştır. (3)

* O'nun zatından başka herşey, her mevcud aslında, yokluk demektir. Çünkü O'ndan başka her şeyin varlığı kendinden değil, Allah Teâlâ'ya dayandığından her an yok olmayı kabul edici ve yok olmaya hazır olmakla aslında yok demektir veya yok olacaktır. Ancak O zatında diri, ezelî ve ebedî, varlığı kendisiyle var olandır. (4)

* Hüküm O'nun, başkasının değil. O'ndan başka hüküm ve hükümet, kanun çıkarmaya ve kanun yapmaya kalkışanların hepsinin hükmü bozulur, ancak O'nunki bozulmaz ve hep O'na döndürüleceksiniz, hepiniz ölümünüzden sonra O'nun huzuruna götürülecek, mahkeme olunacak, ona göre cezanız, mükafatınız ne ise alacaksınız. İşte bütün kıssaların sonu işte bu "Ve hep O'na döndürüleceksiniz." hükmüdür. Kimin haddinedir ki bu hükme boyun eğmesin! (4)



99allah4gi1tt8hv8.gif

 

Lebbeyk

Well-known member
Bedi :Örneksiz yaratan
1bedixx4.gif


Al-Badi : The Originator who is without model or match, and who brings into being worlds of amazing wonder.



Cenab-ı Hak buyuruyor:

"O, gökleri ve yeri yoktan yaratandır." (1)
"Göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi dilediğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir." (2)


* O, bütün göklerin ve yerin, benzersiz yaratıcısıdır. Bütün ulvî ve sûflî âlemden hiçbiri yokken, örnek olacak, aynîlik ifade edecek kanun, asıl, madde, şekil, nümune, örnek denecek hiçbir şey mevcut değilken, ilk önce bunları benzersiz meydana getiren ve yaratan, her türün ilk ferdini, ilk örneğini yaratıp yoktan vücuda getiren ve böyle icat etme âdeti ve zatına mahsus fiilî sıfatı olan ve bundan dolayı misali, eşi ve benzeri bulunmak ve tasavvur edilmek ihtimali olmayan ve onun varlığı ve icadı olmadan bir yokun vücuda gelmesi ve herhangi bir şeyin var olarak ayakta durması mümkün olmayan yüce yaratıcıdır.



* Zor bir işle karşılaşan birisi "Yâ Bedi" ismini "Yâ bedîü's-semâvati ve'l-arz" şeklinde okusa Allahü teala hazretleri onun o zor işini halleder.




99allah4gi1tt8hv8.gif



 

Lebbeyk

Well-known member
Hadi :İstediğini hidayete erdiren
1hadiwa6.gif

Al-Hadi : The Guide. He who provides guidance.


Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."

"Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyet'e açar"

"O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir."
"Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir."

"Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi O bilir."


* Allah her kime hidayet diler, doğruca kendine erdirmek isterse İslâm için gönlünü açar. Hakkı kabul ve hak teklifleri yerine getirmekten canı sıkılmaz, zahmet ve ıstırap duymaz, tersine neşe ve sevinç duyar. Allah kimi de yolundan şaşırtmak ve saptırmak dilerse, göğsünü daraltır, sıkar, son derece tıkar bunaltır. Göğe tırmanmak kendisine nasıl yapılması mümkün olmayan bir yük ve zahmet ise, iman ve İslâm, hakkı kabul ve itaat etmek de ona o derece güç gelir. İslâm ve doğruluk deyince canı sıkılır, daralır, bunalır. "Of" der, dayanır, tıkanır, yan büker, yoldan çıkar, içinden çıkılmaz bataklara batar gider. O artık genişlemeyi, doğrulukta ve selamette değil, eğrilikte ve felakette arar. İşte Allah, iman etmeyenlerin üzerine pisliği, o son derece nefret ve tiksinmekle karşılanması lazım gelen küfür, azab ve ıstırabını böyle göğsün daralması ve kalb tıkanmasıyla yükler ve tahsis eder. Böyle yardımsız bırakmakladır ki, Allah onları küfür pisliğinin, küfür azabının istilası altında bırakır.

* Allah'ın kendisini tanıma yollarını kullarına gösterip tanıtması, yaratıklarına hayatlarını devam ettirme yollarını öğretmesi ve onları buna yöneltmesi anlamına gelir. O, bu yönüyle insanlara kurtuluş yolunu; dünya ve ahiret mutluluğu yollarını gösterir.Allah, hayvanlara içgüdü vermiştir. Onlar içgüdüleriyle kendilerine yararlı olanı bulurlar.İnsanlara ise, akıl verilmiştir. İnsanlar, akıllarını kullanarak bilnçli seçim yapma imkanına sahiptirler ve bu sebeple de yükümlü tutulmuşlardır.Bununla birlikte yüce Allah, akıllarının yanısıra onlara peygamberler de göndermiştir.

* Hidayet iki türlüdür, Birincisi yol göstermek, davet etmek ve uyarmak anlamındadır. Bu anlamda hidayet, peygamberlerin temel görevlerinden biridir. İkinci anlamı ise, desteklemek, korumak ve başarılı kılmaktır. Bu tür hidayet yalnız Allah'a mahsustur. Hiçbir varlığın bu hidayet türünde bir etkisi yoktur.


*Bu ismi bilmenin faydaları: * Her müslüman, daima Allah'tan kendisine hidayet etmesini ve İslam üzere öldürmesini talep etmeli ve bunun için dua etmelidir. Zira Allah'ın, kul ile kalbi arasına girdiğini unutmamalıdır

* Müslüman, peygamberlerin, alimlerin ve Allah dostlarının insanları hidayete çağırdıklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerini, onların birer hidayet rehberi olduklarını bilmelidir.



99allah4gi1tt8hv8.gif
 

Lebbeyk

Well-known member
Nur :Alemleri nurlandıran, aydınlatan
1nuree7.gif

[SIZE=-1]An-Nur : The Light who gives light to all the worlds, who illuminates the faces, minds and hearts of its servants. [/SIZE]


Cenab-ı Hak buyuruyor:
nurrrjs9.png



Gerek duyguya ait ve gerekse akıl ve idrake ait her çeşit karanlıkların zıddı olan vicdan ve sezgide ortaya çıkan dış ve iç tecellî ve doğuşların hepsine de nur denilir.

Allah, göklerin ve yerin nurudur. Bütün âlemi meydana koyan, kâinatı gösteren, hakikati bildiren, gözleri gönülleri şenlendiren O'dur. O olmasaydı, hiçbir şey bulunmaz, hiçbir hakikat sezilmez, hiçbir neşe duyulmazdı.

Her şeyin ortaya çıkışı ve bilinmesi ancak O'nun açığa çıkarması ve bildirmesiyledir. Nur'un özelliği de ortaya çıkma, parlama ve bulunmadır. O halde açıkça ortaya çıkar ki, gerçekte mutlak nur, Allah Sübhânehû ve Teâlâ'dır. Ve O'ndan başkasına nur demek mecazdır.

Her şey, göze açık ışık ile göründüğü gibi, yine batınî basirete de her şey Allah ile gözükür. Allah'ın nuru her şey ile beraber bulunur da fark edilmez. Ancak bunda diğerinden bir farklılık vardır: Görünen nurun güneşin batması ile kaybolup gizlendiği düşünülür.

Fakat her şeyin kendisi ile ortaya çıktığı ilâhî nurun batması veya kaybolması düşünülemez ve değişmesi imkansız olduğundan eşya ile daima beraber kalır. Ayırmakla delil getirmek yolu, kesilmiş olur. Onun kaybolmasını düşünsen gökler ve yerler yıkılır, kendinden geçersin.

Her şey, bazı zaman değil, her vakitte O'na hamd ile tesbih eylediklerinden ayrılık kalkmış, gizli yol kalmıştır. Zira marifette görünen yol, eşyayı zıddıyla tanımaktır. Bundan dolayı, hiç zıddı olmayan ve hiç değişmeyenin gizli kalması uzak görülmemelidir. Onun gizliliği, açıklığının şiddetindendir.
Açıklığının şiddetinden dolayı yaratıklardan gizlenen ve nurunun parlaması sebebiyle onlara karşı perdelenen Allah'ın şanı ne yücedir!



Allah nuru, nur üzerine nurdur. Sınırlanması ve bilinmesi mümkün olmayan bir nurdur. O halde onu niye herkes bulamıyor? İstenilene niye eremiyor? denilirse Allah, o nuruna veya o nuruyla dilediği kimseyi hidayet eder. Dolayısıyla herkes hak delili göremez, hak âyetlerini bilemez, hakkın isteğine eremez. Herkes peygamber veya velî veya mümin veya arif veya iyi bir kul olamaz. Ve onun için peygamberlik nurundan, Kur'ân nurundan, iman nurundan, ilim nurundan herkes faydalanamaz.



99allah4gi1tt8hv8.gif
 

Lebbeyk

Well-known member
Nafi :İstediğine fayda sağlayan, O'nun takdiri olmadan kimseye yarar verilemeyen.
1nafihj9.gif



An-Nafi : The Creator of Good who creates things that yield advantages and benefit.




Cenab-ı Hak buyuruyor:



nahl53.gif



enam17.gif



İnsanlar için fayda ve zarar güncel kavramlardır. Kendileri için çizilen hayat planında bir sınanma konusu olarak fayda ve zararın onların önlerine çıkarılması ise Allah tarafındandır.

Faydayı da zararı da yaratan; birey ve toplum olarak insan için takdir eden O'dur. İnsanın faydayı ve zararı O'ndan başkasına atfetmeyi ya da sebeplere bağlaması ise büyük zülümdür ve onun Allah'ı layık olduğu gibi tanımadığı anlamına gelir.


Resulullah (s.a.v) buyuruyor: Bil ki, kalem olacak şeyleri yazıp artık kurumuştur. Bundan böyle bütün varlıklar, Allah'ın sana takdir etmediği bir yarar sağlamak isteseler buna güçleri yetmez.


Allah'a sadece Dâr ismiyle dua etmek caiz değildir. Bu nedenle her iki isimle (Darr, Nâfi) birlikte dua edilmelidir. Bu iki ismin birlikte zikredilmesi, Allah'ın dilediğine yarar sağlamaya dilediğine de zarar vermeye kadir olduğunu gösterir. Zira zarar verme veya yarar sağlama gücüne sahip olmayanın varlığı ve etkiside olmaz.





Bu İsmi Bilmenin Faydaları:


Her müslüman Allah'tan başka yarar sağlayan biri olmadığına inanmalı, yararın O'nun iradesi ve fiiliyle gerçekleştiğini bilmelidir. Allah'tan başka fail yoktur. Mümine yarar sağlayan her şey Allah'tandır. Kuldan gelen her yarar ve menfaat, Allah'ın o kişiyi yönlendirmesi ile gerçekleşmektedir.

Allah'ın sana sağladığı yararlardan sen de başkalrını yararlandırmalı ve buna aracı olmalısın. Yaptığın iyilik ve başklarına sağladığın yararlarla, âhiret için kendine yarar sağlamış olursun. Böylece bu yararlar, yarın Allah katında senin şefaatçilerin olur.

Müslüman, yalnız Allah dostlarına yarar sağlamalıdır.


Müslüman her düşkün ve yoksula yarar sağlamaya çalışmalıdır.










99allah4gi1tt8hv8.gif
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

[SIZE=-1]Darr : Dilediğine bela verici, zarar verici, O'nun takdiri olmadan kimseye zarar verilemeyen.[/SIZE]
1darrii8.gif


[SIZE=-1]Ad-Darr : The Creator of The Harmful who creates things that cause pain and injury.[/SIZE]


Cenab-ı Hak buyuruyor:

nahl53.gif

enam17.gif


Menfaatleri ve mazaaratları yaratan, ancak Allah'tır.
Bütün olaylar sebeplerle meydana geliyorsa da, sebepler yok olanı var edemez. Onlar ancak insanların elinde birer tutamak ve Hak'tan bir isteme vesikası olmak üzere yaratılmıştır.İnsanın menfaat ve zararlarına hakim ve rakipsiz müessir ancak Allah'tır.
O, insanlara, menfaat ve zararları ayırd edici kuvvet vermiştir. Allah'ın bir zarar vermeyi dilemesini hiç bir şey önleyemez.

Allah her şeyi yaratan ve yarattığına bir etki koyandır. Her şeyin olumlu ve olumsuz etkisi O'nun yed-i kudretindedir. O'nun iradesi, dilemesi ve izni olmadan hiçbir şey etkisini gösteremez.

Allah'a sadece Dâr ismiyle dua etmek caiz değildir. Bu nedenle her iki isimle (Darr, Nafi) birlikte dua edilmelidir. Bu iki ismin birlikte zikredilmesi, Allah'ın dilediğine yarar sağlamaya dilediğine de zarar vermeye kadir olduğunu gösterir. Zira zarar verme veya yarar sağlama gücüne sahip olmayanın varlığı ve etkiside olmaz.


Bu ismi bilmenin faydaları:

Her müslüman Allah'tan başka zarar veren biri olmadığına inanmalı, O'nun iradesi ve fiiliyle gerçekleştiğini bilmelidir.
Dünya hayatı da ahiret hayatı da yarar ve zarar arasında taksim edilmiştir. Buna göre cennet saf yarar, cehennem de saf zarardır. Dünyada geçekleşen zarar, ahiret için bir yarara dönüşebilir.
Bu durumda bu dünyadaki zarar, mecazi anlamdadır. Eğer dünyadaki zarar, ahiret için de bir zarar ise bu durumda zarar gerçek anlamdadır.
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

[SIZE=-1]Mani : Dilediğini engelleyen[/SIZE]
1manizs7.gif

[SIZE=-1]Al-Mani' : The Preventer of Harm.


[/SIZE]

Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz.O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur."


"De ki: 'Öyleyse bana bildirin, Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi?Yahut bana bir rahmet dilerse, O'nun rahmetini önleyebilir mi?' "



Resulullah buyuruyor: Ey Allahım! Senin verdiklerine mani olacak, mani olduklarını da verecek kimse yoktur.

Allah, inkarcıları kötülerken bu ismi kullanmış ve şöyle buyurmuştur:"Ve hayra da mâni olurlar."


Allah'ın Mâni olması, dünyada olabileceği gibi ahirette de olabilir. Allah bu dünyada kimi marifet ve ibadetlerinden men eer, zikrini onu termel azığıyapmazsa, bu kimse gerçek anlamıyla bütün hayırlardan mahrum edilmiş olur. En büyük musibet işte budur. Hem dünyada hem de ahirette ilahi ihsanlardan men edilenler, hiçbir zaman mesut olmazlar.

Allah, nimet verme ve vermemeye kadir olandır. O'nun vermemesi cimriliğinden değil, bir hikmetinin gereğidir.

Mani olan Allah, düşmanlarına karşı dostlarını koruyuphimaye eden ve onlara yardım edendir.




Bu ismi bilmenin faydaları:

Her müslüman, Allah'tan başka men eden ve engelleyen olmadığına inanmalıdır. Gerçek veren ve mani olanın Allah olduğunu bilen kimsenin, kalbini insanlarla meşgul etmemesi, onlara güvenip dayanmaması, kanaatkar ve hoşnut bir kalple Rabb'ine yönelmesi gerekir.


İnsanlardan biri mani olduğunda, gerçek mani olanın Allah olduğuna inanmalı, aracıları bir kenara iterek onlarla meşgul olmamalıdır. Allah'ın bütün varlıklara üzerinde güç sahibi olduğunu, gölgenin gölgesi olduğu şey üzerinde bir etkisi olmadığı gibi insanların da gerçekte bir etkisi olmadığını bilmelidir.Bu yüzden gerçek fail olan Allah'ı düşünmeden mani olan insanları kötülememelidir. Allah, hayra mani olanı kötülediği için kötülemelidir.




99allah4gi1tt8hv8.gif



 

Lebbeyk

Well-known member
Muğni : Dilediğini zengin eden
1mugniyh3.gif

[SIZE=-1]Al-Mughni : The Enricher who enriches whom will.

[/SIZE]


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Zengin eden de yoksul kılan da O'dur."

"[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Seni fakir bulup zengin etmedi mi?" [/FONT]


Allah, kendiliğinden zengindir. Mutlak zengin, hiçbir şeye ihtiyaç duymayan Allah'tır. O'nun dışındaki her şey, kendiliğinden O'na muhtaçtır.

Kendini zengin sanan kul ne kadar zengin olursa olsun yine de, varlığı ve zatı ile kendisini yaratan Rabb'ine muhtaçtır. Allah, kuluna bol nimetler verir, ona merhamet ve ihsanını yağdırır, açık ve gizli cömertlikte bulunur.



Miskin kul, geçici olarak nimetlere sahip olduğunu görünce, kendisinin de bu kocaman kainatta bir pay sahibi olduğunu zanneder. Kendisine muhtaç bir gözle değil zengin bir gözle bakar. Yoktan yaratıldığını, daha önce içinde bulunduğu muhtaçlık ve yoksulluk durumunu unutur.Kendi hakikatini, fakirliğini, muhtaçlığını, Rabb'iyle irtibatlı olma zorunluluğunu unutan, bu yüzden haddini aşıp isyan eden kimse kaybeder.


İnsanlar arasında en zengin kimse, Allah'a en çok muhtaç olduğunun bilincinde olandır. Allah katında insanların en üstünü bu kimselerdir.


Bil ki gerçek zenginlik ancak, Allah ile elde edilir. Zira O, kendi katında mutlak zengin olan ve asla başkasına muhtaç olmayandır. O'nun dışındakilerin temel özelliği muhtaçlıktır.








99allah4gi1tt8hv8.gif
 

turkuaz

Active member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

...Hocam paylaşımlar çok güzel;ALlah razı olsun...BEnim en sewdiğim isimlerinden biri de Wedud'dur...Bir sıkıntımda bana yetişmişti gerçekten...
VEDUD
İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, yahut sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya tek layık olan
O, çok bağışlayandır, çok sevendir. (Büruc Suresi, 14)
Allah insanları Kendisi'ne kulluk etmeleri için yaratmıştır. Fakat buna rağmen kimisi Allah'ı inkar eder, kimisi de ölene kadar içten bir samimiyetle O'na sadık kalır. Allah, Kendisi'ne vefa gösteren kullarına çok yakındır, dua ettikleri zaman onları işitir ve icabet eder, bir zorlukla karşılaştıklarında daima onların yanındadır. Allah iman edenleri hayatlarının her döneminde yardımıyla destekler.
Bir insanın dünya hayatında kazanabileceği en büyük nimetlerden biri olan Allah'ın dostluğudur. Allah'ın sevdiği kulları son derece şerefli ve seçkin bir yaşantı sürdürürler. Böyle insanlar her zaman hayranlık ve takdir kazanabilecek üstün bir ahlaka sahip olurlar.
Allah sevgili kullarını Kendi rahmeti içine sokar, onların cennete girmelerine izin verir. Peygamberler ve salih müminler Allah'ın sevgisini kazanmış çok değerli insanlardır. Onlar da Allah'ı çok severler ve yalnızca O'nun hoşnutluğunu kazanmak için yaşamlarının sürdürürler. Şüphesiz Allah'ın bir insanı sevmesi ve onu dost edinmesi insana verilebilecek en büyük nimetlerden biridir.
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Gerçekten benim Rabbim, esirgeyendir, sevendir. (Hud Suresi, 90)
 

Lebbeyk

Well-known member
Cevap: «•´`•.(*•.¸¸_Esmaü'l_Hüsna ve Şerhi_¸¸.•*).•´`•»

...Hocam paylaşımlar çok güzel;ALlah razı olsun...BEnim en sewdiğim isimlerinden biri de Wedud'dur...Bir sıkıntımda bana yetişmişti gerçekten...
VEDUD
İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren, yahut sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya tek layık olan
O, çok bağışlayandır, çok sevendir. (Büruc Suresi, 14)
Allah insanları Kendisi'ne kulluk etmeleri için yaratmıştır. Fakat buna rağmen kimisi Allah'ı inkar eder, kimisi de ölene kadar içten bir samimiyetle O'na sadık kalır. Allah, Kendisi'ne vefa gösteren kullarına çok yakındır, dua ettikleri zaman onları işitir ve icabet eder, bir zorlukla karşılaştıklarında daima onların yanındadır. Allah iman edenleri hayatlarının her döneminde yardımıyla destekler.
Bir insanın dünya hayatında kazanabileceği en büyük nimetlerden biri olan Allah'ın dostluğudur. Allah'ın sevdiği kulları son derece şerefli ve seçkin bir yaşantı sürdürürler. Böyle insanlar her zaman hayranlık ve takdir kazanabilecek üstün bir ahlaka sahip olurlar.
Allah sevgili kullarını Kendi rahmeti içine sokar, onların cennete girmelerine izin verir. Peygamberler ve salih müminler Allah'ın sevgisini kazanmış çok değerli insanlardır. Onlar da Allah'ı çok severler ve yalnızca O'nun hoşnutluğunu kazanmak için yaşamlarının sürdürürler. Şüphesiz Allah'ın bir insanı sevmesi ve onu dost edinmesi insana verilebilecek en büyük nimetlerden biridir.
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Gerçekten benim Rabbim, esirgeyendir, sevendir. (Hud Suresi, 90)



Rabbim cümlemizden razı olsun turkuaz_ paylaşımın için ben tşk ederim.. ewet her ismiyle bize we tüm kainata tecellisi farklıdır..bütün isimlerinde farklı hazine saklar..yeterki biz zikredip o hazineye waralım..
bende çok hikmetine rastladım wedud isminin...
bazı kimseler ''Allahumme ya wedud ağzını bağla dilini tut'' diyip sinirlenen insanın üzerine 7 kere okuyup üflerler..we sinirinin geçtiğini söylerler..
 

Lebbeyk

Well-known member
Gani : Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan
1ghaniuk9.gif

Al-Ghani : The Rich One who is infinitely Rich and completely independent.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"[SIZE=-1]Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur.[/SIZE]"

"Biliniz ki Allah zengindir."

"Eğer inkar ederseniz bilin ki Allah size muhtaç değildir."

"Şüphesiz Allah, âlemlerden hiçbirine kesinlikle muhtaç değildir. "

"Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Hakikaten Allah, yalnız O zengindir, övgüye değerdir."

" Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah alemlere muhtaç değildir."



Gerek zat ve sıfatlarında, gerek işlerinde hiçbir zaman, hiçbir surette, hiçbir şeye muhtaç olmayan, bunun yanında herşeyin kendisine muhtaç olduğu tek zengin O'dur. Allah'ın başkasının kendisine ibadet etmesine de ihtiyacı yoktur. O'na inanıp ibadet etmeleri, kendisine bir yararı olmadığı gibi, inanmamaları ve emirlerine itaat etmemelerinin de kendisine bir zararı yoktur.



Din ve ibadet Allah'ın ihtiyacı değil, insanların ihtiyacıdır. Hem yarattıkları içinde Allah'a ihtiyacı en çok olan fakirler sadece insanlardır.

İnsan zayıf olarak yaratılmış olmakla, hangi mertebede olursa olsun hiçbir zaman Allah'a ihtiyaçtan kurtulamayacağı gibi, emaneti taşıyan insan ruhunun duyduğu ihtiyaç o kadar çoktur ki, onun yanında diğer yaratıklara fakir bile denmez.

İnsanın bu ihtiyacını tatmin etmek için de Allah'tan başka mabud bulunmaz. Başkaları bir kıtmire bile malik değil Allah ise ganiydir.

Hiçbir ihtiyacı olmayan ve her şeyden müstağni, tam mânâsı ile zengin, ganiy O, yalnız O'dur. O sizin ibadetinize muhtaç olmadığı gibi, bütün ihtiyaçlarınızı tatmin edebilecek güce de sahiptir.




99allah4gi1tt8hv8.gif
 

Lebbeyk

Well-known member
Câmi : İstediğini istediği zaman istediği yerde toplayan
1camiok3.gif

Al-Jami : The Gatherer who brings together what it wills, when it wills, where it wills.



Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Elbette sizi kıyamet günü toplayacaktır."

"Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir."

"Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya getirmişizdir."

"Rabbimiz! Gelmesinde şüphe edilmeyen bir günde, insanları mutlaka toplayacak olan sensin."

"Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür."

"Ve, onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin,
fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. "

"Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik."

Câmi, Allah'ın zati ve fiili sıfatları arasında yer alır. Zati sıfat olarak Cami, Allah'ın bütün faziletleri ve güzel nitelikleri kendinde toplaması ve bunlara sahip olması anlamına gelir. Çünkü tüm bilgiler, varolmadan önce O'nun yanında bulunmaktadır. Böyleyken Allah'ın ilmi, kendi iradesi ve kudretiyle yarttığı varlıklarla ilgili bilgileri kuşatmaz mı? Fiili sıfat olarak Câmi ismi, Kur'an'da daha çok bu anlamda kullanılır.
O gerçekten dağınık, benzer ve birbirine zıt olan şeyleri bir araya toplayandır. Parçaları bir araya getirip birleştiren, özel bir terkip oluşturan, böylece onlara özel bir yapı kazandıran, şanı yüce olan Allah'tır. Birbirini seven kalpleri bir araya getirenve kaynaşmalarını sağlayan O'dur.
Ölümden sonra dağılıp yok olan beden parçalarını tekrar dirilişle bir araya getiren, ölümle birbirinden tamamen ayrılan ruh ve bedeni yeniden birleştiren O'dur.Kıyamet günü bütün insanları huzurunda toplayacak, zalim ile mazlumu bir araya getirecek O'dur.





[SIZE=-1]
99allah4gi1tt8ub2.gif
[/SIZE]
 

Lebbeyk

Well-known member
Muksit : Adalet gösterici, adaletin gerçek sahibi, hükmünde adil
1muqsitmn8.gif

Al-Muqsit : The Equitable One who does everything with proper balance and harmony.


Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Allah, hakimlerin hakimi değil midir?"

"O hakimlerin en iyisidir."


Allah, hakimlerin hakimi, hükümdarların hükümdarı değil mi?
Hakimler, hükümdarlar isyan edenlere ceza; itaat edenlere, iş görenlere ecir ve ödül verir bir "din" demek olan ceza ve sorumluluk kanunlarını uygularlar da, onların hepsinin üzerinde hakim olan yüce Allah hükmünü yerine getirmez, ceza ve ödül vermez, dinini yürütmez olur mu? Elbette olmaz.
Hiç kuşku yok ki insanı o en güzel biçim ile yaratan Allah, hakimlerin hakimidir.
Onun dini her dinden üstün hak dindir. O dinini yürütecek, güzel ile çirkini, yalancıyı doğruyu ayıracak, iman edip samimiyet ve ihlasla güzel güzel ameller yapan müminlere mükafat verecek; kâfirleri, dinsizleri de aşağıların aşağısına yuvarlıyacaktır. O halde insan olan, dine yalan dememeli, cezayı inkâr etmemeli, insan kuvvetli olunca haklı olur, her yaptığı kalır, ceza görmez, ceza kanunu acizlere özgüdür sanmamalı; hakim, hükmünde kendi kuvvetine aldanıp da hak ve adaletten ayrılmamalı, o hakimler hakiminin hüküm ve kudretinden korkmalı, aşağıların aşağısına yuvarlanmaktan sakınmalı, onun dinine girmeli, ona iman edip Allah'ın kullarına karşı adalet ve âlemin düzelmesine hizmet ile o tükenmez ecir ve mükafata ermelidir. Yoksa insanı o en güzel biçimde yaratan Allah'ı, hakimlerin hakimi değildir zanneden kendine yazık etmiş olur. Bu durumda bu âyet kâfirlere tehdit, müminlere müjdedir.





99allah4gi1tt8ub2.gif
 
Üst