Kýrýk Testi
Well-known member
Eşref Edip 1882’de Serez’de doğdu. Babası İslâm Ağa, annesi Nefise Hanım’dır. Sıbyan mektebini ve Rüşdiyeyi Serez’de okudu, aynı zamanda hafızlığını tamamladı. Serez Müftüsü İmâdüddin Efendi’den din bilgisi ve Arapça dersleri aldı. Daha sonra İstanbul’a gitti ve Mekteb-i Hukuk’a kaydoldu. Aynı zamanda Çemberlitaş’taki Atik Ali Paşa Camii’nde medrese derslerine devam etti.
Dönemin meşhur vaizlerinin vaazlarıyla Mekteb-i Hukuk hocalarının ders takrirlerinden derlediği risaleleri bastırmak suretiyle yayın hayatına girdi.
Eşref Edip, kamuoyunda gazeteci kimliğiyle, daha çok Sırat-ı Müstakim ve sonraki adıyla Sebilürreşad’ın sahibi olarak bilinir.
l. Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki yönetimiyle fikrî bir mücadeleye girdi. Bu sebeple, 1916’dan 1918 yılının ortalarına kadar bir buçuk yıl süreyle Sebilürreşâd’ın yayımına ara vermek zorunda kaldı. Savaşın bitiminden sonra Sebilürreşâd’ı tekrar yayınlamaya başlayan Fergan, başta Abdullah Cevdet olmak üzere “asrîlik” ve “Garpçılık” taraftarları ile mücadeleye devam etti. Ancak, İstanbul’da işgal kuvvetlerinin ve azınlıkların baskısı artınca Anadolu’ya geçti. Sebilürreşâd’ı Kasım 1920’de bir süre kaldığı Kastamonu’da çıkardı.
Eşref Edip, Mehmed Akif’in Anadolu’da yaptığı vaazları yayımlayarak millî şuurun uyanmasına ve yayılmasına yardımcı oldu. Dergi vasıtasıyla Kuvâ-yı Milliye’yi doğrudan destekledi. 3 Şubat 1921’den itibaren Sebilürreşâd’ı Ankara’da çıkarmaya başladı. Ankara’da bulunduğu sırada Mehmed Akif, Said Nursî ve Şeyh Ahmed es-Senûsî ile birlikte Sivas’ta bir İslâm şûrasının toplanması çalışmalarına katıldı. Eşref Edip, Millî Mücadele’nin kazanılmasından sonra tekrar İstanbul’a döndü ve yayın faaliyetine burada devam etti.
II. Meşrutiyet’in ilânını gören ve Milli Mücadele’ye katılan Eşref Edip, Cumhuriyetin ilânına da tanıklık etti. İslâm’a ve İslâm’ın temel kurumlarına yapılan saldırılara karşı çıkmaya devam etti. Şeyh Said olayı üzerine birçok gazete ve dergiyle birlikte Sebilürreşâd da kapatıldı. 1925 yılında yayınlanan 641. sayı, derginin son sayısı oldu. Eşref Edip tutuklanarak Şark İstiklâl Mahkemesi’ne gönderildi. Önce Ankara’ya, sonra da Diyarbakır’a götürülüp muhakeme edildi. Sebilürreşâd’ın yayımını durdurmak şartıyla 13 Eylül 1925’te serbest bırakıldı. Ancak o, yayın faaliyetlerine Asâr-ı İlmiyye Kütüphanesi adı altında eserler yayımlayarak devam etti. Bu dönemde daha çok Doğu ve Batı’nın tanınmış müelliflerinin eserlerini yayınladı.
Eşref Edip, Ekim 1940’da İzmirli İsmail Hakkı, Kâmil Miras ve Ömer Rıza Doğrul’la birlikte İslâm-Türk Ansiklopedisi ve Îslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası’nı çıkarmaya başladı.
Mayıs 1948’de Sebilürreşâd’ın yayımı yeniden başladı. Bu yıllarda dergide Ömer Rıza Doğrul, Kâzım Nami Duru, Cevat Rifat Atilhan, Tâhir Olgun, Ali Fuat Başgil ve Hasan Basri Çantay’ın yazıları yer aldı. Sebilürreşâd’ın yayımını Şubat 1966’ya kadar 362 sayı devam ettirdi. Eşref Edip ayrıca Tevhîd-i Efkâr, Yeni Sabah, Millet, Diyanet, Yeni Asya, Yeni istiklâl, Bugün, Sabah, İttihad gibi dergi ve gazetelere de yazılar yazdı. Hayatı boyunca İslâm birliği fikri doğrultusundaki basını destekledi.
Eşref Edip Aralık 1971’de vefat etti ve Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.
Eşref Edip’in Üstad Bediüzzaman’la alâkalı olarak neşredilmiş üç tane kitabı vardır: Risale-i Nur Müellifi Said Nur ve Nurculuk (1952), Bediüzzaman Said Nur ve Nurculuk, Tenkid, Tahlil (1963), Risale-i Nur Muarızı Yazarların İsnatları Hakkında İlmî Bir Tahlil (1965). Bunların dışında Sebilürreşad, Yeni İstiklâl, Bugün, Sabah ve İttihad gazetelerinde Üstad Bediüzzaman’la alâkalı araştırma ve yazıları neşredildi. Bunların en uzunu ve muhtevalısı 29 Aralık 1965 ile 25 Mayıs 1966 tarihleri arasında “Senatör Ahmed Yıldız Beyefendiye: İslâm Düşmanlarının Tertiplerini Ortaya Çıkarmak Vazifemizdir” adı altında neşredilen yazıdır. Ayrıca Bugün gazetesinde de “Bediüzzaman’ın Meçhul Kabri” adı altında uzunca bir yazısı yayınlandı.
Nur Risalelerinde ve Bediüzzaman’ın mektuplarında Eşref Edip’ten övgü ile bahseden kısımlar vardır. 1958 senesinde Sebilürreşad’ın 50. yıldönümü vesilesiyle Üstad Bediüzzaman Eşref Edip’e şu tebriği göndermişti:
“Aziz, muhterem, sıddık, envâr-ı İslâmiyeyi elli seneden beri neşreden, hakaik-i İslâmiyeyi ehl-i dalâlete karşı müdafaa eden ve elli seneden beri benim maddî mânevî bir hakikî kardeşim ve meslektaşım, Eşref Edip!
“Sebilürreşad’ın ellinci sene-i devriyesi münasebetiyle gayet samimî ve uzun bir mektup yazacaktım. Fakat pek şiddetli hasta olduğumdan, hattâ konuşmaya da iktidarım olmadığından, Risale-i Nur’a havale ediyorum. Onda Sebilürreşad’ın mahiyetini, hizmetini gösteren mektuplar vardır. Zaten Sebilürreşad, Nur’ların mühim parçalarını neşretmiştir. Tarihçe-i Hayat, Sebilürreşad’ın ellinci sene-i devriyesine tam bir tebriknâme hükmündedir.
“Duanıza muhtaç gayet hasta Said Nursî.”
Dönemin meşhur vaizlerinin vaazlarıyla Mekteb-i Hukuk hocalarının ders takrirlerinden derlediği risaleleri bastırmak suretiyle yayın hayatına girdi.
Eşref Edip, kamuoyunda gazeteci kimliğiyle, daha çok Sırat-ı Müstakim ve sonraki adıyla Sebilürreşad’ın sahibi olarak bilinir.
l. Dünya Savaşı yıllarında İttihat ve Terakki yönetimiyle fikrî bir mücadeleye girdi. Bu sebeple, 1916’dan 1918 yılının ortalarına kadar bir buçuk yıl süreyle Sebilürreşâd’ın yayımına ara vermek zorunda kaldı. Savaşın bitiminden sonra Sebilürreşâd’ı tekrar yayınlamaya başlayan Fergan, başta Abdullah Cevdet olmak üzere “asrîlik” ve “Garpçılık” taraftarları ile mücadeleye devam etti. Ancak, İstanbul’da işgal kuvvetlerinin ve azınlıkların baskısı artınca Anadolu’ya geçti. Sebilürreşâd’ı Kasım 1920’de bir süre kaldığı Kastamonu’da çıkardı.
Eşref Edip, Mehmed Akif’in Anadolu’da yaptığı vaazları yayımlayarak millî şuurun uyanmasına ve yayılmasına yardımcı oldu. Dergi vasıtasıyla Kuvâ-yı Milliye’yi doğrudan destekledi. 3 Şubat 1921’den itibaren Sebilürreşâd’ı Ankara’da çıkarmaya başladı. Ankara’da bulunduğu sırada Mehmed Akif, Said Nursî ve Şeyh Ahmed es-Senûsî ile birlikte Sivas’ta bir İslâm şûrasının toplanması çalışmalarına katıldı. Eşref Edip, Millî Mücadele’nin kazanılmasından sonra tekrar İstanbul’a döndü ve yayın faaliyetine burada devam etti.
II. Meşrutiyet’in ilânını gören ve Milli Mücadele’ye katılan Eşref Edip, Cumhuriyetin ilânına da tanıklık etti. İslâm’a ve İslâm’ın temel kurumlarına yapılan saldırılara karşı çıkmaya devam etti. Şeyh Said olayı üzerine birçok gazete ve dergiyle birlikte Sebilürreşâd da kapatıldı. 1925 yılında yayınlanan 641. sayı, derginin son sayısı oldu. Eşref Edip tutuklanarak Şark İstiklâl Mahkemesi’ne gönderildi. Önce Ankara’ya, sonra da Diyarbakır’a götürülüp muhakeme edildi. Sebilürreşâd’ın yayımını durdurmak şartıyla 13 Eylül 1925’te serbest bırakıldı. Ancak o, yayın faaliyetlerine Asâr-ı İlmiyye Kütüphanesi adı altında eserler yayımlayarak devam etti. Bu dönemde daha çok Doğu ve Batı’nın tanınmış müelliflerinin eserlerini yayınladı.
Eşref Edip, Ekim 1940’da İzmirli İsmail Hakkı, Kâmil Miras ve Ömer Rıza Doğrul’la birlikte İslâm-Türk Ansiklopedisi ve Îslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası’nı çıkarmaya başladı.
Mayıs 1948’de Sebilürreşâd’ın yayımı yeniden başladı. Bu yıllarda dergide Ömer Rıza Doğrul, Kâzım Nami Duru, Cevat Rifat Atilhan, Tâhir Olgun, Ali Fuat Başgil ve Hasan Basri Çantay’ın yazıları yer aldı. Sebilürreşâd’ın yayımını Şubat 1966’ya kadar 362 sayı devam ettirdi. Eşref Edip ayrıca Tevhîd-i Efkâr, Yeni Sabah, Millet, Diyanet, Yeni Asya, Yeni istiklâl, Bugün, Sabah, İttihad gibi dergi ve gazetelere de yazılar yazdı. Hayatı boyunca İslâm birliği fikri doğrultusundaki basını destekledi.
Eşref Edip Aralık 1971’de vefat etti ve Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.
Eşref Edip’in Üstad Bediüzzaman’la alâkalı olarak neşredilmiş üç tane kitabı vardır: Risale-i Nur Müellifi Said Nur ve Nurculuk (1952), Bediüzzaman Said Nur ve Nurculuk, Tenkid, Tahlil (1963), Risale-i Nur Muarızı Yazarların İsnatları Hakkında İlmî Bir Tahlil (1965). Bunların dışında Sebilürreşad, Yeni İstiklâl, Bugün, Sabah ve İttihad gazetelerinde Üstad Bediüzzaman’la alâkalı araştırma ve yazıları neşredildi. Bunların en uzunu ve muhtevalısı 29 Aralık 1965 ile 25 Mayıs 1966 tarihleri arasında “Senatör Ahmed Yıldız Beyefendiye: İslâm Düşmanlarının Tertiplerini Ortaya Çıkarmak Vazifemizdir” adı altında neşredilen yazıdır. Ayrıca Bugün gazetesinde de “Bediüzzaman’ın Meçhul Kabri” adı altında uzunca bir yazısı yayınlandı.
Nur Risalelerinde ve Bediüzzaman’ın mektuplarında Eşref Edip’ten övgü ile bahseden kısımlar vardır. 1958 senesinde Sebilürreşad’ın 50. yıldönümü vesilesiyle Üstad Bediüzzaman Eşref Edip’e şu tebriği göndermişti:
“Aziz, muhterem, sıddık, envâr-ı İslâmiyeyi elli seneden beri neşreden, hakaik-i İslâmiyeyi ehl-i dalâlete karşı müdafaa eden ve elli seneden beri benim maddî mânevî bir hakikî kardeşim ve meslektaşım, Eşref Edip!
“Sebilürreşad’ın ellinci sene-i devriyesi münasebetiyle gayet samimî ve uzun bir mektup yazacaktım. Fakat pek şiddetli hasta olduğumdan, hattâ konuşmaya da iktidarım olmadığından, Risale-i Nur’a havale ediyorum. Onda Sebilürreşad’ın mahiyetini, hizmetini gösteren mektuplar vardır. Zaten Sebilürreşad, Nur’ların mühim parçalarını neşretmiştir. Tarihçe-i Hayat, Sebilürreşad’ın ellinci sene-i devriyesine tam bir tebriknâme hükmündedir.
“Duanıza muhtaç gayet hasta Said Nursî.”